Danıştay Kararı 10. Daire 2019/7983 E. 2022/6367 K. 21.12.2022 T.

Danıştay 10. Daire Başkanlığı         2019/7983 E.  ,  2022/6367 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONUNCU DAİRE
Esas No : 2019/7983
Karar No : 2022/6367

TEMYİZ EDEN (DAVALI) : … Valliği
VEKİLİ : Av. …

KARŞI TARAF (DAVACILAR) : 1- …
2- …

100- …
101- …
VEKİLLERİ : Av. …

İSTEMİN_KONUSU : … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:…sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacılar tarafından; Hakkari ili, Çukurca ilçesi, …köyünde ikamet etmekte iken meydana gelen terör olayları nedeniyle 1995 yılında göç etmek zorunda kaldıkları ve halen köylerine dönemediklerinden bahisle, uğradıklarını iddia ettikleri 2013-2014 yılları arasındaki zararlarının 5233 sayılı Kanun kapsamında tazmini istemiyle yaptıkları 08/09/2014 tarihli başvurunun reddine ilişkin Hakkari Valiliği 3 No’lu Zarar Tespit Komisyonunun … tarih ve …sayılı işleminin iptali istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … İdare Mahkemesince; Danıştay (Kapatılan) Onbeşinci Dairesinin 07/03/2018 tarih ve E:2016/3962, K:2018/2293 sayılı bozma kararına uyularak 5233 sayılı Kanun’un yürürlüğe girdiği 27/07/2004 tarihinden Kanun’un Geçici 4. maddesinde yapılan değişiklik sonucunda başvuru süresini uzatan 5666 sayılı Kanun’un yürürlük tarihi olan 30/05/2007 tarihine kadarki döneme ilişkin olarak uğranıldığı iddia edilen zararlar yönünden başvuru süresinin en son 30/05/2008 tarihine kadar uzatıldığı, ancak 5233 sayılı Kanun’un yürürlüğünden önce boşaltılan/boşalan yerleşim yerlerinin halen boş olduğu ve güvenlik kaygısı nedeniyle buralardaki mal varlığına ulaşılamadığı iddiasıyla 5233 sayılı Kanun kapsamında yapılan başvurularda, mal varlığına ulaşamadığını ileri süren kişilerin her yıl başvuru yapmasını ve sonucuna göre dava açmasını beklemenin hak arama özgürlüğünü kısıtlayacağı ve usul ekonomisi ilkesine aykırı olacağı, bu nedenle başvuru tarihinden geriye doğru 30/05/2007 tarihine kadar bir değerlendirme yapılmasının hakkaniyete daha uygun düşeceği, dava konusu köyün, terör olayları ve terörle mücadele faaliyetleri nedeniyle 1995 yılında tamamen boşaltıldığı, idareye yapılan başvuru tarihi olan 08/09/2014 tarihine kadar tamamen boş kaldığı, davacıların 2006 yılına kadar olan zararlarının karşılandığı, zarar tazmininin talep edildiği dönem zarfında bölgenin dönem dönem geçici askeri yasak bölge ilan edildiği, anılan yerin yerleşime uygun duruma getirilmesi amacıyla herhangi bir girişimde bulunulmadığı, köy yolunun kullanılmadığının belirtildiği, dolayısıyla köye dönüş için güvenliğin sağlanamadığının dosya kapsamında ve aynı köye ilişkin diğer dosyalardaki bilgi ve belgelerden anlaşıldığı, Zarar Tespit Komisyonunca mükerrer ödemeye sebep olmayacak şekilde, idareye başvuru tarihinden geriye doğru 30/05/2007 tarihine kadar, 5233 sayılı Kanun uyarınca davacıların varsa zararlarının tespiti ve tazmini gerekirken, başvurunun reddine ilişkin dava konusu işlemde hukuka uygunluk bulunmadığı gerekçesiyle dava konusu işlemin iptaline karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davalı idare tarafından, köy halkının kendi isteği ile köye dönmedikleri, dava konusu işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı ileri sürülmektedir.

KARŞI_TARAFIN_SAVUNMASI : Davacılar tarafından savunma verilmemiştir.

DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ : …
DÜŞÜNCESİ : İdare Mahkemesi kararının kısmen onanması, kısmen bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Danıştay Onuncu Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE :

A) Temyize konu kararın, kararda davacı olarak belirtilen … Mirasçıları, … Mirasçıları, …, … Mirasçıları, …, …, … Mirasçıları, … Mirasçıları, … ve … yönünden incelenmesi:
Davacılar tarafından sunulan 14/05/2015 havale tarihli dava dilekçesinde; … Mirasçıları, … Mirasçıları, …, … Mirasçıları, …, …, … Mirasçıları, … Mirasçıları, … ve …’ın davacı olarak bulunmadığı, nitekim bozulan İdare Mahkemesi kararı ile Danıştay (Kapatılan) Onbeşinci Dairesinin bozma kararında da söz konusu davacıların isimlerinin yer almadığı anlaşıldığından, davacı sıfatı olmayan bu kişiler hakkında bozmaya uyma üzerine verilen İdare Mahkemesi kararında hüküm kurulmasında hukuki isabet bulunmamaktadır.

B) Temyize konu kararın, davacılardan …, …, …, …, …, … yönünden incelenmesi:
İLGİLİ MEVZUAT:
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun “Tarafların kişilik veya niteliğinde değişiklik” başlıklı 26. maddesinde, “Dava esnasında ölüm veya herhangi bir sebeple tarafların kişilik ve niteliğinde değişiklik olursa, davayı takip hakkı kendisine geçenin başvurmasına kadar; gerçek kişilerden olan tarafın ölümü halinde, idarenin mirasçılar aleyhine takibi yenilemesine kadar dosyanın işlemden kaldırılmasına ilgili mahkemece karar verilir. Dört ay içinde yenileme dilekçesi verilmemiş ise, varsa yürütmenin durdurulması kararı kendiliğinden hükümsüz kalır. Yalnız öleni ilgilendiren davalara ait dilekçeler iptal edilir.” hükümlerine yer verilmiştir.
2577 sayılı Kanun’un 26. maddesinin “yalnız öleni ilgilendiren davalara ait dilekçeler iptal edilir.” hükmünden kastedilen münhasıran ölenin şahsına sıkı sıkıya bağlı olan, başkalarına devir ve temliki veya miras yoluyla intikali mümkün olmayan haklarla ilgili davalardır. Bunun dışında, Türk Medeni Kanunu hükümleri uyarınca, ölene ait bulunan bütün haklar, mallar ve borçlar mirasçılara geçeceğinden, dava açılmakla mameleki niteliğe dönüşen haklar da ölenin malvarlığının bir bölümünü oluşturacağından, açılmış bulunan bu tür davaları ölenin mirasçılarının takip etme hakkı bulunduğunun kabulü gerekir.

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Dava dosyasının incelenmesi ve UYAP’ta yapılan araştırma neticesinde, MERNİS’ten alınan nüfus kayıt örneklerine göre;
Davacılardan …’ın 18/06/2015 tarihinde, …’nin 17/05/2015 tarihinde, …’ın 08/08/2018 tarihinde, …’ın 04/06/2019 tarihinde, …’in 04/03/2017 tarihinde, …’nin 07/12/2018 tarihinde vefat ettiği anlaşılmaktadır.
Bu durumda, İdare Mahkemesince, isimleri belirtilen davacıların vefat etmiş olduğu ve uyuşmazlığın yalnız öleni ilgilendiren bir dava niteliğinde bulunmadığı gözetilerek, 2577 sayılı Kanun’un 26. maddesinin birinci fıkrası uyarınca davayı takip hakkı kendisine geçen mirasçıların başvurmasına kadar dosyanın işlemden kaldırılmasına karar verilmesi gerekmektedir.

C) Temyize konu kararın, A ve B maddelerinde anılanlar dışında kalan davacıların (davacı olmamalarına rağmen kararda davacı olarak belirtilen … Mirasçıları, …Mirasçıları, …, … Mirasçıları, …, …, …Mirasçıları, … Mirasçıları, … ve … ile müteveffa olan …, …, …, …, …, … dışındaki diğer davacıların) başvuru ve dava konusu 2013-2014 yıllarına ilişkin zararları yönünden incelenmesi:
İdare mahkemelerinin nihai kararlarının temyizen bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen kararın, anılan kısmı usul ve hukuka uygun olup, dilekçede ileri sürülen temyiz nedenleri kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

D) Temyize konu kararın, A ve B maddelerinde anılanlar dışında kalan davacıların (davacı olmamalarına rağmen kararda davacı olarak belirtilen … Mirasçıları, … Mirasçıları, …, … Mirasçıları, …, …, …Mirasçıları, … Mirasçıları, … ve … ile müteveffa olan …, …, …, …, …, … dışındaki diğer davacıların) başvuru ve dava konusu olmayan 30/05/2007-2012 tarihlerine ilişkin zararları yönünden incelenmesi:
Davacılar tarafından, işbu davada, terör olayları sebebiyle göç ettikleri dava konusu köye halen dönememeleri sebebiyle 2013-2014 yıllarına ilişkin zararlarının karşılanması talep edildiğinden, Mahkeme kararında başvuru tarihinden geriye doğru 30/05/2007 tarihine kadar zararlarının karşılanması gerektiği belirtilerek dava konusu olmayan 30/05/2007-2012 tarihleri arasını kapsayacak şekilde hüküm kurulmasında da hukuki isabet bulunmamaktadır.
Kaldı ki, davacıların 2012-30/05/2007 tarihleri arasındaki zararlarının tazmini istemiyle yapılan başvurunun reddine ilişkin işlemin iptali istemiyle açılan ve temyizen incelenmek üzere Dairemizin E:2019/5202 sayılı esasına kaydedilen davada, söz konusu tarihlere ilişkin varsa zararlarının tazmini gerektiğine karar verildiğinden, belirtilen tarihlere yönelik işbu davada yeniden hüküm kurulmasının mükerrer nitelik arz edeceği de tabiidir.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Davalı idarenin temyiz isteminin KISMEN KABULÜNE, KISMEN REDDİNE,
2. Temyize konu … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının;
A) Davacı olmamalarına rağmen kararda davacı olarak belirtilen ve adlarına hüküm kurulan … Mirasçıları, … Mirasçıları, …, … Mirasçıları, …, …, … Mirasçıları, … Mirasçıları, … ve …yönünden BOZULMASINA,
B) Davacılardan müteveffa …, …, …, …, …, … yönünden; 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 26. maddesinin birinci fıkrası hükmünün uygulanmasını teminen BOZULMASINA,
C) A ve B maddelerinde anılanlar dışında kalan davacıların (davacı olmamalarına rağmen kararda davacı olarak belirtilen … Mirasçıları, … Mirasçıları, …, …Mirasçıları, …, …, … Mirasçıları, … Mirasçıları, … ve … ile müteveffa olan …, …, …, …, …, … dışındaki diğer davacıların) başvuru ve dava konusu 2013-2014 yıllarına ilişkin zararları yönünden ONANMASINA,
D) A ve B maddelerinde anılanlar dışında kalan davacıların (davacı olmamalarına rağmen kararda davacı olarak belirtilen … Mirasçıları, … Mirasçıları, …, … Mirasçıları, …, …, … Mirasçıları, …Mirasçıları, … ve … ile müteveffa olan …, …, …, …, …, … dışındaki diğer davacıların) başvuru ve dava konusu olmayan 30/05/2007-2012 tarihlerine ilişkin zararları yönünden BOZULMASINA,
3. Bozulan kısımlar hakkında yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın anılan Mahkemeye gönderilmesine,
4. 2577 sayılı Kanun’un (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren 15 (on beş) gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 21/12/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.