Danıştay Kararı 10. Daire 2019/7833 E. 2022/834 K. 19.12.2022 T.

Danıştay 10. Daire Başkanlığı         2019/7833 E.  ,  2022/834 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONUNCU DAİRE
Esas No : 2019/7833
Karar No : 2022/834

DAVACI : …

DAVALI : … Bakanlığı / ANKARA
VEKİLİ : Av. …

DAVANIN_KONUSU : Davacı tarafından, uzlaştırmacı siciline kaydedilme talebinin reddine ilişkin işleme yapmış olduğu itirazın reddine yönelik Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü’nün … tarih ve … sayılı işlemi ile bu işlemin dayanağı olan 05/08/2017 tarih ve 30145 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Ceza Muhakemesinde Uzlaştırma Yönetmeliği’nin 48. maddesinin 3. fıkrasının (d) bendinde yer alan “Kasten işlenmiş bir suçtan mahkum olmamak” ibaresinin iptali ve anılan ret işlemi nedeniyle uğranıldığı iddia edilen 10.000,00 TL manevi zararın tazminine karar verilmesi istenilmektedir.

DAVACININ_İDDİALARI : Davacı tarafından; 2015-2016-2017 yıllarında Malatya Cumhuriyet Başsavcılığı Uzlaştırma Bürosuna uzlaştırmacı olarak kaydolduğu ve uzlaştırmacılık yaptığı, 2013-2018 yılları arasında da bilirkişilik yaptığı, fiili olarak da mali müşavirlik yaptığı, “kasten işlenmiş suçtan mahkum olmamak” şartında herhangi bir süre sınırı ve suç ayrımı yapılmadığı, ayrıca bu hususa ilişkin olarak Kamu Denetçiliği Kurumuna da başvuru yaptığı, öte yandan başvurusunun reddedilmesinden dolayı üzüntü yaşadığı, çevresindeki arkadaşları ve yakınlarında kendisine karşı sanki terör suçu ya da cinayet suçu işlemiş gibi bir izlenim oluştuğu, bundan dolayı da manevi ve psikolojik çöküş yaşadığı için manevi zarara uğradığı ileri sürülmektedir.

DAVALININ SAVUNMASI : Davalı idare tarafından; 1 sayılı Cumhurbaşkanlığı Teşkilatı Hakkında Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi’nin “Ceza İşleri Genel Müdürlüğü” kenar başlıklı 41. maddesinin 1. fıkrasının (ğ) bendinde, uzlaştırmacı siciline kabule ilişkin usul ve esasları belirlemenin Ceza İşleri Genel Müdürlüğünün görevleri arasında sayıldığı, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 253. maddesinin 25. fıkrasına göre uzlaştırmacı sicilinin, uzlaştırmanın uygulanmasına ilişkin usul ve esasların Adalet Bakanlığınca çıkarılan yönetmelikle düzenlenmesinin öngörülmesi nedeniyle müstakil bir Yönetmelik çalışması yapılmasına karar verildiği, yeni Yönetmelik hazırlanırken, uygulayıcılar ve uzlaşma kurumuna ilişkin akademik çalışmaları olan akademisyenlerden müteşekkil bir grupla birlikte çalışıldığı, ilgili kamu kurum ve kuruluşları, kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları ile üniversitelerden görüş alındığı, uzlaştırmacının yargı görevine katılmak için yargısal makam tarafından görevlendirildiği ve adli hizmetin yerine getirilmesinde kamu görevi üstlendiği, uzlaştırmacıların yargılama süreci içerisindeki önemi, görev ve sorumlulukları, uymak zorunda oldukları temel ve etik ilkeler, taraflarla müzakereler yürütmeleri, bizzat yüz yüze iletişim kurmaları dikkate alınarak dava konusu düzenlemeyle uzlaştırmacı olabilmek için aranan şartların yeniden belirlendiği, düzenlemeyle uzlaştırma sürecinin tarafların menfaati zarar görmeden yürütülebilmesi için gerekli hükümler getirildiği, bu nedenle düzenlemede hukuka aykırılık bulunmadığı, ayrıca davacının adli sicil ve arşiv kaydında kasten işlenmiş suçlardan verilmiş mahkumiyet hükümlerinin bulunduğunun anlaşılması nedeniyle dava konusu Yönetmelik maddesi kapsamında başvurusunun reddedildiği ve bireysel işlemin hukuka uygun olduğu, öte yandan usule uygun olarak tesis edilen işlem sebebiyle idarelerinin herhangi bir kusuru bulunmadığından manevi tazminatın ödenmesine karar verilmesinin de hukuken olanaklı olmadığı savunulmaktadır.

DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ : …
DÜŞÜNCESİ : Davaya konu Yönetmelik maddesiyle uzlaştırmacı siciline kayıt olmak için kasten işlenmiş bir suçtan mahkum olmamak şartı getirilmiş ise de, düzenlemede gerek suç türleri, gerekse de cezaların sınırları yönünden herhangi bir belirleme yapılmadığı, bu haliyle söz konusu düzenlemenin, daha az cezayı gerektiren suçlar yönünden ayrıma gidilmemesi sebebiyle ölçülü olmadığından iptali gerektiği; bireysel işlem yönünden ise, dava konusu düzenlemede hukuka uyarlık bulunmadığı göz önünde bulundurularak davacının uzlaştırmacı siciline kayıt için aranan diğer şartları da taşıyıp taşımadığı değerlendirilmek suretiyle yeniden bir işlem tesis edilmesi gerektiğinden, bireysel işlemde bu yönüyle hukuka uyarlık bulunmadığından iptali gerektiği; öte yandan manevi tazminatın ödenmesine karar verilmesi için gerekli koşulların gerçekleşmediği anlaşıldığından, bu istem yönünden davanın reddi gerektiği düşünülmektedir.

DANIŞTAY SAVCISI : …
DÜŞÜNCESİ : Davacı tarafından, uzlaştırmacı siciline kayıt başvurusunun reddine ilişkin işlemin ve 05/08/2017 tarih ve 30145 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Ceza Muhakemesinde Uzlaştırma Yönetmeliğinin 48. maddesinin 3. fıkrasının (d) bendinin Ceza Muhakemesinde Uzlaştırma Yönetmeliğinin 48. maddesinde belirtilen sicile kaydedilme şartlarının belirsiz olduğu, cezaya ilişkin üst sınır ve suç türlerinin belirtilmediği, nitelikli suçları işleyenlerle basit suçları işleyenlerin aynı konumda değerlendirildiği, mevzuat gereği sınavlara başvururken adli sicil kaydını istenen evraklarla birlikte beyan ettiği, kazanılmış haklarının ihlal edildiği, Kamu Denetçiliği Kurumuna yaptığı başvuru sonucunda Kurumca verilen tavsiye kararında, başvuranın uzlaştırmacı siciline kayıt talebinin reddedilmesinin hukuka uygun olduğu, ancak “kasten işlenmiş bir suçtan mahkum olmamak” şartının birçok Kanun hükmüne göre geniş tutulması ve herhangi bir üst sınır düzenlenmemiş olmasının hakkaniyete aykırı olduğu, gerekli düzenlemelerin yapılması amacıyla Adalet Bakanlığına tavsiyede bulunulmasına karar verildiği belirtilerek dava konusu işlemlerin hukuka aykırı olduğu ileri sürülerek iptali ile anılan ret işlemi nedeniyle uğranıldığı iddia edilen 10.000,00 TL manevi zararın tazmini istenilmektedir.
2992 sayılı Adalet Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabulü Hakkında Kanununun 2’nci maddesinin h bendinde, “Adalet hizmetleriyle ilgili konularda, gerekli araştırmalar ve hukuki düzenlemeleri yapmak, görüş bildirmek,” Adalet Bakanlığının görevleri arasında sayılmıştır.
Öte yandan; 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun “Uzlaştırma” başlıklı 253’üncü maddesinde; hangi suçlarda, şüpheli ile mağdur veya suçtan zarar gören gerçek veya özel hukuk tüzel kişisinin uzlaştırılması girişiminde bulunulacağı maddeler halinde sayılmış; aynı maddenin 25’inci fıkrasında da, uzlaştırmacıların nitelikleri, eğitimi, sınavı, görev ve sorumlulukları, denetimi, eğitim verecek kişi, kurum ve kuruluşların nitelikleri ve denetimleri ile uzlaştırmacı sicili, uzlaştırmacılar ve eğitim kurumlarının listelerinin düzenlenmesi, Cumhuriyet başsavcılığı bünyesinde kurulan uzlaştırma bürolarının çalışma usul ve esasları, uzlaştırma teklifi ile müzakere usulü, uzlaştırma anlaşması ve raporda yer alacak konular ile uygulamaya dair diğer hususlara ilişkin usul ve esaslar, Adalet Bakanlığınca çıkarılan yönetmelikle düzenlenir.” hükmüne yer verilmiş olup; söz konusu hükümlere dayanılarak, uzlaştırmaya ilişkin usul ve esaslar ile uzlaştırma büroları ve Alternatif Çözümler Daire Başkanlığının çalışma usul ve esaslarını düzenlemek amacıyla hazırlanan Ceza Muhakemesinde Uzlaştırma Yönetmeliği 5.8.2017 gün ve 30145 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe konulmuştur.
Dosyanın incelenmesinden, davacının uzlaştırmacı siciline yapmış olduğu kayıt başvurusunun, davacının adli sicil ve arşiv kaydında kasten işlenmiş suçlardan verilmiş mahkumiyet hükümlerinin bulunduğunun anlaşılması, böylece uzlaştırmacı siciline kayıt olma şartları arasında sayılan ve Yönetmeliğin 48. maddesinin 3. fıkrasının (d) bendinde belirtilen kasten işlenmiş bir suçtan mahkum olmamak şartını taşımadığından reddedildiği, 02/12/2016 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 6763 sayılı Kanun ile uzlaştırmacılar için bir takım yenilikler ihdas edildiği, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 253. maddesinin 25. fıkrasına göre uzlaştırmacı sicilinin, uzlaştırmanın uygulanmasına ilişkin usul ve esasların Adalet Bakanlığınca çıkarılan yönetmelikle düzenlenmesinin öngörülmesi nedeniyle müstakil bir Yönetmelik çalışması yapılmasına karar verildiği, yeni Yönetmelik hazırlanırken, uygulayıcılar ve uzlaşma kurumuna ilişkin akademik çalışmaları olan akademisyenlerle çalışıldığı, ilgili kurum ve kuruluşlar, kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları ile üniversitelerden görüş alındığı, uzlaştırmacının yargı görevine katılması için yasal makam tarafından görevlendirildiği ve yaptığı görevin kamu görevi olduğu, uzlaştırmacıların yargılama süreci içerisindeki önemi, görev ve sorumlulukları, uymak zorunda oldukları temel ve etik ilkeler, taraflarla müzakereler yürütme, bizzat yüz yüze iletişim kurma durumları söz konusu olduğundan Ceza Muhakemesinde Uzlaştırma Yönetmeliğinin 48. maddesinde uzlaştırmacı olabilmek için aranan şartların yeniden belirlendiği anlaşılmaktadır.
5271 sayılı Kanunun 253’üncü maddesine göre, uzlaştırmacıların nitelikleri, eğitimi, görev ve sorumlulukları ve denetimi ile uygulamaya dair diğer hususlara ilişkin usul ve esasların, Adalet Bakanlığınca çıkarılan yönetmelikle düzenleneceği, hükmüne yer verilmiştir.
Kanun koyucu tarafından, kamu davasının açılmasının ertelenmesi ve uzlaştırma gibi, cezada alternatif usullerin etkin bir şekilde uygulanmasını sağlamak üzere getirilen ve tarafsız ve toplumsal barışa ve adaletin gerçekleşmesine katkı sağlayan uzlaştırma müessesinin uygulamacıları olan uzlaştırmacıların niteliklerinin belirlenmesi konusunda davalı idareye yetki verilmesi karşısında, kamu görevi yapan uzlaştırmacıların sicile kayıt olma şartları arasında sayılan Yönetmeliğin “Uzlaştırmacı siciline kaydedilebilmek için; kasten işlenmiş bir suçtan mahkûm olmamak,…gerekir.” hükmünde ve buna dayanılarak davacı adına tesis edilen işlemde hukuka aykırılık görülmemiştir.
Davacı tarafından, dava dilekçesinde ileri sürülen diğer iddialarda da yasal isabet görülmemiştir.
Açıklanan nedenle, davanın reddi yolunda karar verilmesi gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onuncu Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

MADDİ OLAY VE HUKUKİ SÜREÇ :
Uzlaştırmacı siciline kaydolmak istemiyle Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü Alternatif Çözümler Daire Başkanlığına başvuruda bulunan davacının, adli sicil ve arşiv kaydında kasten işlenmiş bir suçtan mahkumiyeti bulunduğu ve bu haliyle Ceza Muhakemesinde Uzlaştırma Yönetmeliğinin 48. maddesinde belirtilen şartları taşımadığından bahisle Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü Alternatif Çözümler Daire Başkanlığının … tarih ve … sayılı işlemiyle başvurusu reddedilmiştir. Bu işleme karşı davacı tarafından 10/07/2018 tarihinde itiraz başvurusunda bulunulmuştur. Söz konusu itiraz başvurusu Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğünün … tarih ve … sayılı işlemiyle reddedilmiştir. Bunun üzerine davacı tarafından itiraz başvurusunun reddine ilişkin işlem ile bu işleme dayanak alınan Ceza Muhakemesinde Uzlaştırma Yönetmeliği’nin 48. maddesinin 3. fıkrasının (d) bendinde yer alan “Kasten işlenmiş bir suçtan mahkum olmamak” ibaresinin iptali ve bireysel işlem nedeniyle uğradığı zarar karşılığı 10.000,00 TL manevi tazminat ödenmesi istemiyle bakılan dava açılmıştır.
Diğer taraftan, uzlaştırmacı siciline kayıt başvurusunda bulunurken davacı tarafından sunulan adli sicil arşiv kaydında, davacı hakkında 1 adet adli sicil, 7 adet adli sicil arşiv kaydı olduğu görülmektedir.
Ayrıca, davacı tarafından 06/08/2018 tarihinde Kamu Denetçiliği Kurumuna yapılan başvuru neticesinde, Kamu Denetçiliği Kurumunun Başvuru No: … sayılı ve … tarihli kararıyla; “Başvuranın uzlaştırmacı siciline kayıt talebinin reddedilmesinin hukuka uygun olduğu, ancak ‘kasten işlenmiş bir suçtan mahkum olmamak’ şartının, birçok kanun hükmüne göre geniş tutulması, herhangi bir üst sınır düzenlenmemiş olması nedeniyle hakkaniyete aykırı olduğu kanaatine varıldığından, bu hususta gerekli düzenlemelerin yapılması amacıyla Adalet Bakanlığına tavsiyede bulunulmasına” karar verilmiştir.
Öte yandan, Ceza Muhakemesinde Uzlaştırma Yönetmeliği’nin 48. maddesinde uzlaştırmacı siciline kayıt olma şartları düzenlenmiş olup, anılan maddenin dava konusu 3. fıkrasının (d) bendinde ise, uzlaştırmacı siciline kayıt olmak isteyen kişilerin kasten işlenmiş bir suçtan mahkum olmamaları gerektiği kurala bağlanmıştır.

İNCELEME VE GEREKÇE:
ESAS YÖNÜNDEN:
İlgili Mevzuat:
Dava konusu Yönetmeliğin yayımlandığı tarihte yürürlükte bulunan (mülga) 2992 sayılı Adalet Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabulü Hakkında Kanun’un “Ceza İşleri Genel Müdürlüğü” başlıklı 9. maddesinin 1. fıkrasının (ı) bendinde, ceza muhakemesinde alternatif uyuşmazlık çözüm usullerinin geliştirilmesi ve etkin uygulanması amacıyla çalışmalar yapmak, Adalet Bakanlığının ana hizmet birimlerinden olan Ceza İşleri Genel Müdürlüğünün; 2. fıkrasının (e) bendinde ise, uzlaştırmacı siciline kabule ilişkin usul ve esasları belirlemek, uzlaştırmacıların sicile kabulüne ve sicilden çıkarılmasına karar vermek, Genel Müdürlük bünyesinde kurulan Alternatif Çözümler Daire Başkanlığının görevleri arasında sayılmış iken; 703 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 1. maddesi ile 2992 sayılı Kanun 09/07/2018 tarihi itibarıyla yürürlükten kaldırılmıştır.
Dava konusu uygulama işleminin tesis edildiği tarihte yürürlükte bulunan, 10/07/2018 tarihli ve 30474 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 1 sayılı Cumhurbaşkanlığı Teşkilatı Hakkında Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi’nin “Görev” başlıklı 38. maddesinin 1. fıkrasının (e) bendinde, “Adalet hizmetleriyle ilgili konularda, gerekli araştırmalar ve mevzuat hazırlıklarını yapmak ve görüş bildirmek,” Adalet Bakanlığının görevleri arasında sayılmış; dava tarihinde yürürlükte olan haliyle “Ceza İşleri Genel Müdürlüğü” başlıklı 41. maddesinde, “(1) Ceza İşleri Genel Müdürlüğünün görev ve yetkileri şunlardır:…
g) Ceza muhakemesinde önödeme, uzlaştırma ve kamu davasının açılmasının ertelenmesi gibi alternatif uyuşmazlık çözüm usullerinin geliştirilmesi ve etkin şekilde uygulanmasını sağlamak,…
ı) Uzlaştırmacı siciline kabule ilişkin usul ve esasları belirlemek, uzlaştırmacıların sicile kabulüne ve sicilden çıkarılmasına karar vermek, sicile kayıtlı uzlaştırmacıları görev yapmak istedikleri Cumhuriyet başsavcılıklarına göre listelemek,..” hükmüne yer verilmiştir.
5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun “Uzlaştırma” başlıklı 253. maddesinin 25. fıkrasında, “Uzlaştırmacıların nitelikleri, eğitimi, sınavı, görev ve sorumlulukları, denetimi, eğitim verecek kişi, kurum ve kuruluşların nitelikleri ve denetimleri ile uzlaştırmacı sicili, uzlaştırmacılar ve eğitim kurumlarının listelerinin düzenlenmesi, Cumhuriyet başsavcılığı bünyesinde kurulan uzlaştırma bürolarının çalışma usul ve esasları, uzlaştırma teklifi ile müzakere usulü, uzlaştırma anlaşması ve raporda yer alacak konular ile uygulamaya dair diğer hususlara ilişkin usul ve esaslar, Adalet Bakanlığınca çıkarılan yönetmelikle düzenlenir.” hükmü yer almaktadır.
5271 sayılı Kanun’un 253. maddesi ile 29/03/1984 tarihli ve 2992 sayılı Adalet Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabulü Hakkında Kanun’un 9. maddesine dayanılarak hazırlanan ve 05/08/2017 tarih ve 30145 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Ceza Muhakemesinde Uzlaştırma Yönetmeliği’nin “Kapsam” başlıklı 2. maddesinde, “Bu Yönetmelik, 4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 253, 254 ve 255 inci maddelerinde düzenlenen uzlaştırmanın uygulama alanı, uzlaştırmacıların nitelikleri, eğitimi, sınavı, görev ve sorumlulukları, denetimi, uymak zorunda oldukları etik ilkeler, uzlaştırmacı eğitimi verecek kişi, kurum ve kuruluşların nitelikleri ve denetimleri, uzlaştırmacı sicilinin düzenlenmesi, uzlaştırmacılar ve eğitim kurumlarının listelerinin oluşturulması, Cumhuriyet başsavcılığı bünyesinde kurulan uzlaştırma bürolarının çalışma usul ve esasları, uzlaşma teklifi ile müzakere usulü, uzlaşma belgesi ve uzlaştırma raporunda yer alacak konular, uygulamaya dair diğer hususlar ile Alternatif Çözümler Daire Başkanlığının çalışma usul ve esaslarını kapsar.” kuralına yer verilmiş;
“Tanımlar” başlıklı 4. maddesinde, ” c) Daire Başkanlığı: Alternatif Çözümler Daire Başkanlığı,…
j) Uzlaşma: Uzlaştırma kapsamına giren bir suç nedeniyle, şüpheli veya sanık ile mağdur veya suçtan zarar görenin Kanun ve bu Yönetmelikteki usul ve esaslara uygun olarak anlaşmış olmaları,
k) Uzlaştırma: Uzlaştırma kapsamına giren bir suç nedeniyle şüpheli veya sanık ile mağdur, suçtan zarar gören veya kanuni temsilcisinin, Kanun ve bu Yönetmelikteki usul ve esaslara uygun olarak uzlaştırmacı tarafından anlaştırılmaları suretiyle uyuşmazlığın giderilmesi süreci,
l) Uzlaştırmacı: Şüpheli veya sanık ile mağdur veya suçtan zarar gören arasındaki uzlaştırma müzakerelerini yöneten, Cumhuriyet savcısının onayıyla görevlendirilen avukat veya hukuk öğrenimi görmüş kişi,…” şeklinde tanımlanmış;
“Uzlaştırmacı sicilinin tutulması” başlıklı 47. maddesinin 1. fıkrasında, “(1) Uzlaştırmacı olma yetkisini kazanmış kişilerin sicilleri, sicil numarası verilmek suretiyle Daire Başkanlığınca tutulur.” kuralına;
“Uzlaştırmacı siciline kayıt olma şartları” başlıklı 48. maddesinde, “(3) Uzlaştırmacı siciline kaydedilebilmek için;…
d) Kasten işlenmiş bir suçtan mahkûm olmamak,…
(5) Üçüncü fıkrada sayılan sicile kayıt şartlarını taşıdığı anlaşılan ve belgelerinde eksiklik bulunmayan başvuru sahipleri uzlaştırmacı siciline kaydedilir. İlgililerden, şartları taşımadığı anlaşılan veya verilen bir aylık süreye rağmen eksik belgelerini sunmayan başvuru sahiplerinin sicile kaydı yapılmaz.” kuralına yer verilmiştir.

Dava Konusu Yönetmeliğin İncelenmesi:
Anayasa’nın 124. maddesinde, Cumhurbaşkanı, bakanlıklar ve kamu tüzelkişileri, kendi görev alanlarını ilgilendiren kanunların ve Cumhurbaşkanlığı kararnamelerinin uygulanmasını sağlamak üzere ve bunlara aykırı olmamak şartıyla, yönetmelikler çıkarabileceği hükmüne yer verilmiştir.
Buna göre, idari teşkilat yapısı içinde yer alan Bakanlıklar ile diğer kamu kurum ve kuruluşları, görev alanlarına ilişkin olarak ve yönetmelik, yönerge, tebliğ, genelge ve talimat gibi çeşitli adlar altında düzenleme yapabilmektedirler.
Bu düzenlemeler arasında uyulması gereken “normlar hiyerarşisi” kuramına göre, hukuk düzeni, farklı kademede yer alan Anayasa, kanun, yönetmelik ve diğer düzenleyici işlemlerden oluşan birçok normu içermekte ve her norm geçerliliğini bir üst basamakta yer alan normdan almaktadır. Normlar hiyerarşisine göre kanundan sonra gelen yönetmelik, genelge, tebliğ, talimat gibi düzenlemelerin ancak kanunda verilmiş olan hakkın kullanılmasının açıklanması ile ilgili olacağı, bu metinlerde kanun ile verilmiş olan hakkı genişletici veya daraltıcı mahiyette hükümlere yer verilemeyeceği hukukun genel ilkelerindendir.
Mülga 2992 sayılı Kanun ile 1 sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi’nin ilgili hükümleri incelendiğinde; ceza muhakemesinde alternatif uyuşmazlık çözüm usullerinin geliştirilmesini ve etkin uygulanmasını sağlama, uzlaştırmacı siciline kabule ilişkin usul ve esasları belirleme, uzlaştırmacıların sicile kabulüne ve sicilden çıkarılmasına karar verme görev ve yetkisinin Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğüne (Alternatif Çözümler Daire Başkanlığına) verildiği, yine 5271 sayılı Kanun’un 253. maddesi uyarınca da uzlaştırmacıların nitelikleri ve uzlaştırmacı siciline yönelik usul ve esaslar hakkında davalı Adalet Bakanlığı’na yönetmelik ile düzenleme yapma yetkisi verildiği dikkate alındığında; davalı Bakanlık tarafından, Kanun ve Kararnamenin verdiği yetki kapsamında uzlaştırmacı siciline kayıt olma şartına yönelik düzenleme getirilmesine ilişkin dava konusu Yönetmelik kuralında yetki yönünden hukuka aykırılık bulunmamaktadır.
Ceza yargılamasında alternatif uyuşmazlık çözüm yöntemlerinden biri olarak 5271 sayılı Kanun’un 253. maddesi ile hukukumuza dahil edilen uzlaştırma kurumu, hem suçtan zarar gören ile şüpheliyi tarafsız bir kişinin hakemliğinde uzlaştırarak onarıcı adalet anlayışının toplumda hakim kılınmasını, hem de ceza yargılamasındaki yükün hafifletilmesini temin etmektedir. Sağlıklı işlemesinde kamu yararı bulunan uzlaştırma sürecinin yürütülmesini teminen her Cumhuriyet başsavcılığı bünyesinde uzlaştırma büroları kurulacağı ve uzlaştırmacının bu büro (bürodan sorumlu Cumhuriyet Savcısı) tarafından görevlendirileceği ise 5271 sayılı Kanun’un 253. maddesinde kurala bağlanmış olup, bu haliyle uzlaştırma müessesesinin uyuşmazlığın yargı dışı yolla ve fakat adlî makamlar denetiminde çözümlenmesini amaçlayan bir alternatif uyuşmazlık çözüm yöntemi olduğu anlaşılmaktadır.
Bu kapsamda, uzlaştırma kurumunun sağlıklı ve verimli bir şekilde işleyişinin temin edilmesi için uzlaştırmacı olmak isteyen kişiler yönünden belirli şartlar öngörülmesi gerektiği kuşkusuzdur. Dolayısıyla, yukarıda yer verilen mevzuat hükümlerine istinaden ikincil düzenleme ile uzlaştırmacı sicilinin tutulması ve bu sicile kaydedilecek uzlaştırmacılarda uzlaştırma kurumunun ve uzlaştırmacının taşıması geren nitelikler gözetilerek belirli şartların aranmasının hukuki bir gereklilik olduğu anlaşılmaktadır.
Bu haliyle, bir suça yönelik bulunan uzlaştırma müzakerelerini yöneten ve sürecin başarıya ulaşmasında önemli rolü bulunan uzlaştırmacının, söz konusu müzakerelerde güven ve itibar duyulacak bir kişi olması gerekliliğinden hareketle, uzlaştırma kurumunun verimli bir şekilde yürütülmesi amacıyla kasten işlenmiş suçlardan mahkum olan kişilerin uzlaştırmacı sicil ile kayıt edilmeyeceklerine ilişkin getirilen düzenlemenin üst hukuk normlarının çizdiği sınırlar içerisinde kaldığı ve normlar hiyerarşisine aykırı bir yönünün bulunmadığı gibi kamu yararı ve hizmet gereklerine de uygun olduğu sonucuna varılmıştır.
Belirtilen sebepler uyarınca dava konusu düzenlemede hukuka aykırılık görülmemiştir.
Dava Konusu Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğünün … Tarih ve … sayılı İşleminin ve 10.000,00 TL Manevi İsteminin İncelenmesi:
Yukarıda yer verilen mevzuat hükümleri kapsamında, bir kişinin uzlaştırmacı siciline kabulü konusunda karar verme yetkisi Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü bünyesinde kurulan Alternatif Çözümler Daire Başkanlığında olup, anılan yetki kapsamında idarece işlem tesis edilmesi olanaklıdır. Ayrıca yukarıdaki açıklamalar kapsamında hukuka uygun olduğuna karar verilen Ceza Muhakemesinde Uzlaştırma Yönetmeliğinin 48. maddesinin 3. fıkrasının (d) bendinde de uzlaştırmacı siciline kaydolabilmek için kişinin kasten işlenmiş bir suçtan mahkumiyetinin olmaması gerektiği kuralına yer verilmiş olup, bu kural kapsamında, uzlaştırma kurumunun niteliği de dikkate alınarak kamu yararının sağlanması amacıyla kasten işlenmiş suçlardan mahkum olan kişilerin uzlaştırmacı siciline kayıt başvurularının olumsuz değerlendirilmesi gerektiğinde kuşku bulunmamaktadır.
Bu haliyle, kasten işlenmiş bir suçtan mahkumiyeti bulunduğu anlaşılan davacının uzlaştırmacı siciline kayıt başvurusunun reddi işlemine karşı yaptığı itirazın reddine yönelik olarak yukarıda yer verilen ilgili mevzuat kapsamında işlem tesis etme yetkisi bulunan Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğünce, davaya konu Yönetmelik maddesine uygun olarak tesis edilen dava konusu işlemde hukuka, kamu yararına ve hizmet gereklerine aykırı bir yön bulunmamaktadır.
Buna göre, bireysel işlemde hukuka aykırılık bulunmadığından, davacının bu işlem nedeniyle uğradığını iddia ettiği manevi zararın giderilmesi için manevi tazminat ödenmesine karar verilmesine yönelik isteminin de reddi gerekmektedir.

KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. DAVANIN REDDİNE,
2. Ayrıntısı aşağıda gösterilen toplam … TL yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
3. Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca … TL vekâlet ücretinin davacıdan alınarak davalı idareye verilmesine,
4. Davacı tarafından fazladan yatırılan … TL yargı harcı ile posta gideri avansından artan tutarın kararın kesinleşmesinden sonra davacıya iadesine,
5. Bu kararın tebliğ tarihini izleyen 30 (otuz) gün içerisinde Danıştay İdari Dava Daireleri Kuruluna temyiz yolu açık olmak üzere, 19/12/2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.