Danıştay Kararı 10. Daire 2019/7686 E. 2023/212 K. 19.01.2023 T.

Danıştay 10. Daire Başkanlığı         2019/7686 E.  ,  2023/212 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONUNCU DAİRE
Esas No : 2019/7686
Karar No : 2023/212

TEMYİZ EDEN (DAVACILAR): Kendi adlarına asaleten, …,…, …’ya velayeten …,

VEKİLİ : Av. …

KARŞI TARAF (DAVALI) : … Bakanlığı (… Kurumu)
VEKİLLERİ : Hukuk Müşaviri Av. …
Av. …

İSTEMİN_KONUSU : … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının davacılar tarafından temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacılar tarafından, …’nın 27/10/2013 tarihinde Kanuni Sultan Süleyman Eğitim ve Araştırma Hastanesinde gerçekleşen doğumu esnasında bebeği …’nın kordon bağının kesilmesi sonucu nefessiz kalmasından dolayı bedensel ve zihinsel engelli hale gelmesinde davalı idarenin hizmet kusurunun bulunduğu iddiasıyla anne … için 10.000,00 TL maddi, 250.000,00 TL manevi, baba … için 10.000,00 TL maddi, 250.000,00 TL manevi, bebek … için 10.000,00 TL maddi, 250.000,00 TL manevi, kardeş … için 50.000,00 TL manevi, kardeş … için 50.000,00 TL manevi tazminatın idareye başvuru tarihinden itibaren işletilecek yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesi istenilmektedir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: …İdare Mahkemesi … tarih ve E:…, K:… sayılı kararıyla; davacıların eylemi öğrendiği tarih olan 13/08/2015 tarihinden itibaren 2577 sayılı Kanun’un 13. maddesi uyarınca 1 yıl içerisinde davalı idareye başvurmaları gerekirken bir yıllık yasal süre geçirildikten sonra 11/01/2017 tarihinde davalı idareye yapılan başvurunun cevap verilmemek suretiyle reddi üzerine 08/05/2017 tarihinde açılan davada, süreaşımı bulunduğu gerekçesiyle davanın süre aşımı yönünden reddine karar verilmiştir.
Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti: … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesince; istinaf başvurusuna konu …İdare Mahkemesi kararının hukuka ve usule uygun olduğu gerekçesiyle davacıların istinaf başvurusunun reddine karar verilmiştir.

TEMYİZ_EDENİN_İDDİALARI: Davacılar tarafından, dava konusu olayda zararın tamamlanmış olduğundan bahsedilemeyeceğinden zaman aşımı süresinin işlemeye başlamayacağı, davada süre aşımının söz konusu olmadığı, davanın esasının incelenmesi gerektiği ileri sürülmektedir.

KARŞI_TARAFIN_SAVUNMASI: Davalı idare tarafından, davanın yasal süresi içinde açılmadığı belirtilerek davacıların temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ : …
DÜŞÜNCESİ : Bölge İdare Mahkemesi kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onuncu Dairesince, 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu’na Ekli (I) sayılı cetvelde yer aldığı cihetle 659 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’nin 2/1-ç ve 6/1 maddeleri uyarınca taraf sıfatını haiz bulunduğundan bakılan davada hasım mevkiine alınan Türkiye Kamu Hastaneleri Kurumunun, 25/08/2017 tarih ve 30165 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 694 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’nin 203/1-ğ maddesi ile 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu’na Ekli (I) sayılı cetvelden çıkartılarak anılan Kanun Hükmünde Kararname’nin 184. maddesi ile Kamu Hastaneleri Genel Müdürlüğü adıyla Sağlık Bakanlığının hizmet birimi olarak teşkilatlandırıldığı anlaşıldığından, dosya Sağlık Bakanlığı husumetiyle ele alınıp, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlenerek dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE :
MADDİ OLAY :
Davacılardan …’nın 27/10/2013 tarihinde Kanuni Sultan Süleyman Eğitim ve Araştırma Hastanesinde sezaryen ile gerçekleşen doğumunda kızı … dünyaya gelmiştir. Küçük … doğumunun ertesi günü CRP değerlerinin yüksek olması sebebiyle yeni doğan bakım servisine alınmış, 2 hafta kaldıktan sonra taburcu edilmiştir. …’nın 2 yaşına gelmesine rağmen başını tutamaması ve zayıf olmasından şüphelenilerek başka bir hastaneye götürülmesi üzerine engelli olduğu öğrenilmiştir. Üsküdar Devlet Hastanesinden alınan 13/08/2015 tarihli Sağlık Kurulu Raporunda özetle ”…klinik bulgularda ağır seviyede mental reterdasyon…%90 oranında engelli ..” şeklinde rapor verilmiştir.
Davacılar tarafından, doğum esnasında kordon bağının kesilerek engellilik durumunun oluştuğundan bahisle uğranılan maddi ve manevi zararın tazmini amacıyla 11/01/2017 tarihinde Sağlık Bakanlığına müracaat edilmiştir. Anılan başvuru, 60 günlük süre içerisinde cevap verilmeyerek (zımnen) reddedilmiştir. Bunun üzerine davacılar tarafından 08/05/2017 tarihinde bakılan dava açılmıştır.

İLGİLİ MEVZUAT:
Anayasanın 125. maddesinde, idarenin her türlü eylem ve işlemlerine karşı yargı yolunun açık olduğu belirtildikten sonra, son fıkrasında, idarenin kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlü olduğu hükme bağlanmıştır.
İdare kural olarak, yürüttüğü kamu hizmetiyle nedensellik bağı kurulabilen zararları ödemekle yükümlü olup; idari eylem ve işlemlerden doğan zararlar, idare hukuku kuralları çerçevesinde, hizmet kusuru veya kusursuz sorumluluk ilkeleri gereği tazmin edilmektedir.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun “Doğrudan doğruya tam yargı davası açılması” başlıklı 13. maddesinde, ön karar başvurusunun yapıldığı tarihte yürürlükte olan haliyle idari eylemlerden hakları ihlal edilmiş olanların idari dava açmadan önce bu eylemleri yazılı bildirim üzerine veya başka süretle öğrendikleri tarihten itibaren bir yıl ve her halde eylem tarihinden itibaren beş yıl içinde ilgili idareye başvurmaları, bu isteklerin kısmen veya tamamen reddi halinde, bu konudaki işlemin tebliğini izleyen günden itibaren veya istek hakkında altmış gün içinde cevap verilmediği takdirde bu sürenin bittiği tarihten itibaren, dava süresi içinde dava açılabileceği düzenlenmiştir.
İdari eylem, idarenin işlevi sırasında bir hareketi, bir olayı, bir tutumu; idari karar ve işlemle ilgisi olmayan, başka bir deyişle öncesinde, temelinde bir idari karar veya işlem olmayan salt maddi tasarrufları anlatır. Söz konusu eylemlerin idariliği ve doğurduğu zarar bazen eylemin yapılmasıyla birlikte ortaya çıkarken, bazen de çok sonra, değişik araştırma, inceleme ve hatta ceza yargılamaları sonucu ortaya çıkabilmektedir.
Özellikle kamu görevlilerinin idari bir tasarruf yaparken, mevzuatın, üstlendiği ödevin ve yürüttüğü hizmetin kural, usul ve gereklerine aykırı olarak, kendisine izafe edilebilecek boyutta ve biçimde, ancak gene de resmi yetki, görev ve olanaklardan yararlanarak, onları kullanarak hareket ettiği, bu nedenle de idaresinden tamamen ayrılmasını önleyen ve engelleyen görev kusurları nedeniyle doğan zararların tazmini istemiyle açılacak tam yargı davalarında eylemin idariliği, bazen ceza davalarıyla personelin şahsi kusuru sonucu mu, yoksa görev kusuru sonucu mu zararın ortaya çıktığının belirlenmesinden sonra saptanabilmektedir.
Dava açma süresini saptarken, bir yandan davanın hakkaniyetine halel getirecek kadar abartılı şekilcilikten, öte yandan, kanunla öngörülmüş olan usul şartlarının ortadan kalkmasına neden olacak kadar aşırı bir gevşeklikten kaçınılması gerektiğinden, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununda yer alan süreye ilişkin mevzuat kurallarının yorumlanmasında kişilerin haklarının ihlali yönünde ağır sonuçlara varan yorumdan kaçınmak gerekmektedir.
Hukuki sorumluluğun koşullarının, her zaman, maddede öngörülen süreler içinde, olayın meydana geldiği anda ve bir arada ortaya çıkması mümkün olamamaktadır.
Zararın idari eylemden kaynaklandığının bu sürelerden sonra ortaya çıkması mümkün olabildiği gibi, zararın gerçek miktarı veya illiyet bağı daha sonra da ortaya çıkabilmektedir. Bütün bu olasılıklar göz önünde bulundurulduğunda, 2577 sayılı Kanun’un 13. maddesinin, yargıya başvuru hakkını ortadan kaldırmayacak, ancak maddeyi de işlevsiz bırakmayacak bir şekilde yorumlanması ve uygulanması gerekmektedir.

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Dava dosyasının incelenmesinden, 27/10/2013 tarihinde doğumu gerçekleşen küçük …’nın 2 yaşına gelmesine rağmen başını tutamaması ve zayıf olmasından şüphelenilerek başka bir devlet hastanesinde tetik ve tedavi gördüğü, nihayetinde Üsküdar Devlet Hastanesinden alınan 13/08/2015 tarihli Sağlık Kurulu Raporunda yer alan ”ağır seviyede mental reterdasyon…%90 oranında engelli…” olduğunun saptandığı, İdare Mahkemesince de, davalı idareye atfedilen hizmet kusurunun anılan sağlık raporunun düzenlendiği 13/08/2015 tarihinde kesin olarak öğrenildiği kabul edilerek davacıların eylemi öğrendiği tarih olan 13/08/2015 tarihinden itibaren 2577 sayılı Kanun’un 13. maddesi uyarınca 1 yıl içerisinde davalı idareye başvurmaları gerekirken bir yıllık yasal süre geçirildikten sonra 11/01/2017 tarihinde davalı idareye başvurdukları tespit edilerek başvurunun zımnen reddi üzerine 08/05/2017 tarihinde açılan davanın süre aşımı nedeniyle reddine karar verildiği, istinaf aşamasında da davacıların başvurusunun reddine karar verildiği, davacıların 26/02/2019 tarihli temyiz dilekçelerinde …’nın %98 oranında engelli hale geldiğine ilişkin son sağlık kurulu raporunun bir suretini dilekçe ekinde sundukları, ancak anılan suretin gerek UYAP sistemi üzerinden gerekse de dosya üzerinden yapılan incelemesinde okunamadığı ve uyuşmazlığa esas alınabilecek nitelikte olmadığı görüldüğünden, 29/09/2022 tarihinde Dairemizce verilen ara karar ile davacılardan …’nın %98 oranında engelli hale geldiğine ilişkin son sağlık kurulu raporunun aslının ya da tasdikli suretinin davalı idareden istenilmesine karar verildiği, bunun üzerine ara kararına cevaben …’nın %98 oranında engelli olduğuna ilişkin 18/08/2017 tarihli Sağlık Bilimleri Üniversitesi İstanbul Zeynep Kamil Kadın ve Çocuk Hastalıkları Eğitim ve Araştırma Hastanesinin engelli sağlık kurulu raporunun dosyaya sunulduğu görülmektedir.
Buna göre, dava konusu olayda idarenin hizmet kusuruna ilişkin olduğu ileri sürülen zararın kesin ve tam olarak yukarıda anılan 18/08/2017 tarihli engelli sağlık kurulu raporu ile ortaya çıktığı, davacıların olay nedeniyle uğramış oldukları zararı ve zarar ile eylem arasındaki illiyet bağını en geç 18/08/2017 tarihli engelli sağlık kurulu raporu ile öğrenmiş olacakları, dolayısıyla 2577 sayılı İdari Yargılama Usul Kanunu’nda belirtilen 1 yıllık sürenin 18/08/2017 tarihinden itibaren işlemeye başlayacağı kabul edilmelidir. Uyuşmazlıkta, bu tarihten önce, 11/01/2017 tarihinde davalı idareye başvuru yapılarak tam yargı davasının açıldığı görülmektedir.
Bu itibarla, davanın süre aşımı nedeniyle reddi yönündeki … İdare Mahkemesi kararına yönelik davacıların istinaf başvurusunun reddine ilişkin temyize konu … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesi kararında hukuki isabet bulunmamaktadır.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Davacıların temyiz isteminin KABULÜNE,
2. Davanın süre aşımı yönünden reddine ilişkin … İdare Mahkemesi kararına yönelik olarak davacılar tarafından yapılan istinaf başvurusunun reddi yolundaki temyize konu … Bölge İdare Mahkemesi … İdare Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının BOZULMASINA,
3. Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın … Bölge İdare Mahkemesi … İdare Dava Dairesine gönderilmesine, 19/01/2023 tarihinde kesin olarak oy birliğiyle karar verildi.