Danıştay Kararı 10. Daire 2019/7132 E. 2020/4363 K. 02.11.2020 T.

Danıştay 10. Daire Başkanlığı         2019/7132 E.  ,  2020/4363 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONUNCU DAİRE
Esas No : 2019/7132
Karar No : 2020/4363

DAVACI : …
VEKİLİ : Av. …

DAVALILAR : 1- … (…)
VEKİLİ : Hukuk Müşaviri …
2- … Bakanlığı
VEKİLİ : 1. Hukuk Müşaviri Yrd. …
3- … Valiliği
VEKİLİ : Av. …

DAVANIN KONUSU : Davacı tarafından, silah bulundurma ruhsatı verilmesi talebiyle yaptığı başvurunun reddine ilişkin 04/06/2012 tarihli işlem ve bu işlemin dayanağı olan Ateşli Silahlar ve Bıçaklar ile Diğer Aletler Hakkında Yönetmeliğin 16. maddesinin dördüncü fıkrasının iptali istenilmektedir.

DAVACININ İDDİALARI : Silah bulundurma ruhsatı talebinin reddine dayanak gösterilen ceza mahkemesi dosyasında hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiği, hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının sanık aleyhine yorumlanmasının mümkün olmadığı, çünkü ortada sanığın hukuki durumunu etkileyecek bir hükmün bulunmadığı; dava konusu Yönetmelik düzenlemesinde, hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının yargılamayı sonlandıran bir karar olarak görülmediği, oysa hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının yargılamayı sona erdiren bir karar olduğu, dava konusu işleme dayanak alınan hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının itiraz edilmediğinden 30/01/2009 tarihinde kesinleştiği, yani ortada kesinleşmiş bir mahkeme kararının bulunduğu dolayısıyla yargılamanın devam etmediği, düzenlemenin 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 231/5. maddesine açıkça aykırı olduğu ileri sürülmüştür.

DAVALILARIN SAVUNMALARI : Davalı idareler tarafından, 6136 sayılı Ateşli Silahlar ve Bıçaklar ile Diğer Aletler Hakkında Kanun’un 7. maddesinde hiçbir şekilde silah taşıma ve bulundurma izni alamayacaklar belirlendikten sonra, silah vesikası verilmesini engelleyen diğer hususların da yönetmelikte düzenlenmesinin öngörüldüğü, Bakanlar Kurulu’na verilen bu yetki çerçevesinde düzenlenen dava konusu Yönetmelik hükmünün ve buna dayanılarak tesis edilen işlemin mevzuata uygun olduğu ileri sürülerek davanın reddinin gerektiği savunulmuştur.

DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ : …

DÜŞÜNCESİ : Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunun bozma kararına uyulmasının gerektiği düşünülmektedir.

DANIŞTAY SAVCISI : …

DÜŞÜNCESİ : Dava; davacının silah bulundurma ruhsatı verilmesi isteminin reddine ilişkin … tarih ve … sayılı işlem ile bu işlemin dayanağı olan Ateşli Silahlar ve Bıçaklar İle Diğer Aletler Hakkında Yönetmeliğin 16. maddesinin dördüncü fıkrasının iptali istemiyle açılmıştır.
6136 sayılı Ateşli Silahlar ve Bıçaklar ile Diğer Aletler Hakkında Kanun’un 7. maddesinde, ateşli silahları kimlerin taşıyacakları beş bent halinde belirlenmiş, beşinci bendinde, Bakanlar Kurulunca çıkarılacak Yönetmelikte belirlenecek esaslara göre Valiler tarafından verilecek izin vesikasını alanların da ateşli silahları taşıyabilecekleri veya mesken ya da işyerinde bulundurabilecekleri hükmü yeralmıştır. Aynı Kanun’un 6. maddesinin altıncı fıkrasında, ruhsatların renk, şekil, muhtevası ile diğer hususların yönetmelikle belirleneceği, 7. maddesinin beşinci fıkrasında ise, silah taşımaya yetki veren kimlik kartları ile belgelerin düzenlenmesi ve gerektiğinde yenilenmesi ya da geri alınmasına ilişkin usul ve esasların Milli Savunma ve İçişleri Bakanlıklarınca müştereken hazırlanacak bir yönetmelikle düzenleneceği kurala bağlanmıştır. Aynı maddenin son bölümünde de ateşli silahla işlenen cürümlerden hükümlü bulunanlar ile taksirli suçlar hariç olmak üzere bir yıldan fazla hürriyeti bağlayıcı cezaya mahkum olanlara, affa uğramış olsalar bile hiç bir suretle ateşli silah taşıma veya bulundurma izni verilmeyeceği hükmüne yer verilmiştir.
6136 sayılı Kanun’un yukarıda anılan hükmüyle, ateşli silahla cürüm işleyenlerle taksirli suçlar hariç bir yıldan fazla hürriyeti bağlayıcı ceza ile mahkum olanların affa uğramış olsalar bile hiçbir surette silah taşıma ve bulundurma izni alamayacakları kurala bağlandıktan sonra, silah vesikası verilmesini engelleyen diğer hususların da yönetmelikte düzenlenmesi öngörülmüş; bu haliyle de kesinlikle izin verilemeyecekler saptanarak, diğer engel hallerin yönetmelikle düzenlenmesi konusunda Bakanlar Kurulu’na yetki verilmiştir.
91/1779 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile yürürlüğe giren Ateşli Silahlar ve Bıçaklar ile Diğer Aletler Hakkında Yönetmelik’in davaya konu edilen 16. maddesinde; silah ruhsatı verilmesini engelleyen durumlar maddeler halinde sayılmış, bu kapsamda maddenin birinci fıkrasının (d) bendinde, taksirli suçlar hariç bir yıldan fazla hürriyeti bağlayıcı cezaya mahkum olanlar ile zimmet, ihtilas, irtikap, rüşvet, hırsızlık, dolandırıcılık, sahtecilik, inancı kötüye kullanma, dolanlı iflas gibi yüz kızartıcı suçlarla her türlü kaçakçılık, kara para aklama, hayali ihracat, elektronik alet ve cihazlarla işlenen suçlar, resmi ihale ve alım satımlara fesat karıştırma, devlet sırlarını açığa vurma, ideolojik, anarşik, terör ve benzeri yaygın şiddet eylemlerine katılma ve bu gibi fiilleri tahrik ve teşvik suçlarından birinden hüküm giymiş olanlara ateşli silah taşıma ya da bulundurma izni verilmeyeceği, aynı maddenin ikinci fıkrasında; yukarıdaki fıkranın (a), (b), (c), (d),… bentleri kapsamına girenlere affa uğramış olsalar veya mahkumiyetleri bütün neticeleri ile birlikte ortadan kalksa ya da mahkemelerce verilen karar üzerine adli sicilden silinmiş olsa bile hiçbir surette ateşli silahlarla mermilerini taşıma ya da bulundurma izni verilmeyeceği, bu fıkra hükmünün 765 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 2. maddesi uyarınca suç olmaktan çıkan bir fiil nedeniyle hüküm giymiş olanlara uygulanmayacağı, dördüncü fıkrasında ise; bu madde kapsamında sayılan fiilerden dolayı yargılanması devam eden şahısların ruhsat verilme ve yenileme işlemlerinin, yargı kararı kesinleşinceye kadar durdurulacağı ve yargılama sonucuna kadar silahın ilgili birimce emanete alınacağı düzenlenmiştir.
Dava dosyasının incelenmesinden; davacı hakkında “Ruhsatsız ateşli silahlarla mermileri satın alma veya taşıma veya bulundurma” suçundan dava açıldığı, … Asliye Ceza Mahkemesinin E:…, K:… sayılı kararıyla 10 ay hapis, 20 gün adli para cezası ile cezalandırılmasına, sonuçta hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına, emanete kayıtlı olan tabanca ve eklerinin müsaderesine karar verildiği, davacının silah bulundurma ruhsatı verilmesi yolundaki talebinin reddi üzerine bakılmakta olan davanın açıldığı anlaşılmıştır.
Kamu düzeninin, genel asayişin, kamu yararının korunması amacıyla temel hak ve hürriyetlerin, Anayasa’nın sözüne ve ruhuna uygun olarak Kanunla sınırlanabileceği Anayasa kuralıyla benimsenmiş olmakla birlikte, silah taşıma ya da bulundurma ruhsatı almanın herkese tanınmış temel bir hak ve özgürlük olarak değerlendirilmesi mümkün değildir. Belirlenen çerçevede, silah taşıma ve bulundurmaya ilişkin yapılan düzenlemelerde konuya özgü kurallara yer verilmesinin ve dayanağı Kanun hükümlerini aşmamak üzere sınırlamalar yapılabileceğinin kabulü gerekmektedir.
Diğer yandan; 6136 sayılı Kanun’un 7. maddesinde ateşli silahları kimlerin taşıyabilecekleri sayılmış olup, ateşli silahla işlenen cürümlerden hükümlü bulunanlar ile taksirli suçlar hariç olmak üzere bir yıldan fazla hürriyeti bağlayıcı cezaya mahkum olanlara affa uğramış olsalar bile hiç bir suretle ateşli silah taşıma veya bulundurma izni verilmeyeceği belirtilerek genel bir sınırlama getirilmiş ve Kanun’un 7. maddesinde sayılanlar dışında kalanların silah ruhsatı verilebilmesi için valiliklere takdir yetkisi verilmiştir. İdarelere tanınan takdir yetkisi sınırsız olmayıp, bu yetkiyi kullanan kamu görevlileri kamu yararı ve hizmetin gereği olarak değerlendirme yapmak zorundadırlar. Ayrıca valilere tanınan takdir yetkisinin Kanun’un verdiği yetkiye dayanılarak çıkartılacak düzenleyici işlemlerle objektif bazı esaslara bağlanması da mümkündür.
Bu durumda, Kanun’un 7. maddesiyle verilen yetkisini kullanan Bakanlar Kurulu tarafından çıkartılan yönetmelikle bazı hususi durumlar yönünden valilerin takdir yetkisinin sınırlandırılması eşitlik ve objektiflik ilkelerinin sağlanması açısından hukuka uygun bulunmaktadır. Kanunla kesinlikle ruhsat verilemeyecekler belirtilmekle birlikte yönetmelik hükmüyle de takdir yetkisinin sınırlarını belirleme açısından getirilen kısıtlayıcı düzenleme hukuka uygun bulunduğundan, 16. maddesinin dördüncü fıkrasında hukukun genel ilkelerine ve 6136 sayılı Kanun hükümlerine aykırılık görülmemiştir.
Davacıya daha önce verilen silah bulundurma ruhsatı, ilgili mevzuata aykırı davranması nedeniyle iptal edilmiş olduğundan, yeniden bulundurma ruhsatı verilmesi talebinin reddine ilişkin işlemde de hukuka aykırılık bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle davanın reddi gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onuncu Dairesince, davanın reddi yolundaki Danıştay (Kapatılan) Onbeşinci Dairesinin 04/03/2015 tarih ve E:2012/9939, K:2015/1300 sayılı kararının, Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunun 04/10/2017 tarih ve E:2015/3900, K:2017/2893 sayılı kararı ile Yönetmelik hükmü yönünden onandığı, bireysel işlem yönünden bozulduğu görülmekle, bozma kararına uyularak, bozulan kısım hakkında gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE :
MADDİ OLAY: Silahı için 15/06/2009 tarihine kadar bulundurma ruhsatı verilen davacının, hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı bulunduğu ve durumunun Ateşli Silahlar ve Bıçaklar ile Diğer Aletler Hakkında Yönetmeliğin 16. maddesinin dördüncü fıkrası kapsamında kaldığı gerekçesiyle, silah ruhsatı işlemleri Konya Valiliğinin 30/09/2009 tarihli işlemi ile durdurulmuş, davacı 24/05/2012 tarihinde yaptığı başvuru ile silah bulundurma ruhsatı verilmesini talep etmiş, yapılan başvurunun 30/09/2009 günlü işleme yapılan atıfla Konya Valiliği İl Emniyet Müdürlüğünün … tarihli … sayılı işlemiyle reddi üzerine bakılan dava açılmıştır.
İLGİLİ MEVZUAT: 6136 sayılı Ateşli Silahlar ve Bıçaklar ile Diğer Aletler Hakkında Kanun’un, dava konusu işlem tarihinde yürürlükte bulunan, 7. maddesinin birinci fıkrasında, ateşli silahları kimlerin taşıyabilecekleri veya mesken ya da iş yerinde bulundurabilecekleri beş bent halinde sayılmış; 5. bendinde, “Bakanlar Kurulunca çıkarılacak yönetmelikte belirlenecek esaslara göre valiler tarafından verilecek izin vesikası alanlar” hükmü yer almıştır.
Anılan Kanun’a dayanılarak çıkarılan Ateşli Silahlar ve Bıçaklar ile Diğer Aletler Hakkında Yönetmeliğin, dava konusu işlem tarihinde yürürlükte bulunan, 4. maddesinde, silah ruhsatı almasına engel hali bulunmayan, yirmi bir yaşını doldurmuş her Türk vatandaşının bulundurmak amacıyla silah satın alabileceği, bulundurmak amacıyla silah ruhsatı almak isteyenlerin il valiliğine müracaat edecekleri; 7. maddesinde, il valilerinin, yaptıkları iş, sosyal, ekonomik, kültürel ve mesleki faaliyetleri ya da bulundukları yer ve zaman itibarıyla can güvenliklerinin ciddi ve harici tehdit ve tehlikelere maruz kalacağı kuvvetle muhtemel olduğu anlaşılan Türk vatandaşlarına talepleri halinde silah taşıma ruhsatı verebileceği belirtilmiş; Ek 2. maddesinde de, Valilerin, 7. ve Ek 1.maddelerde belirtilenler hariç olmak üzere, bu Yönetmelik hükümlerine göre sahip oldukları yetkilerini, gerekli gördükleri takdirde, kısmen veya tamamen, kaymakamlara yazılı olarak devredebilecekleri düzenlenmiştir.

2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 46. maddesinin 1. fıkrasında, Danıştay Dava Daireleri kararlarına karşı Danıştay’da temyiz yoluna başvurulabileceği; 2575 sayılı Danıştay Kanunu’nun 38. maddesinde, İdari Dava Dairelerinden ilk derece mahkemesi olarak verilen kararların İdari Dava Daireleri Kurulunca temyizen inceleneceği; 2577 sayılı Kanun’un 49. maddesinin 4. fıkrasında da idare mahkemelerinin bozmaya uymayarak eski kararında ısrar edebileceği ancak Danıştay İdari ve Vergi Dava Daireleri Kurulları kararlarına uyulmasının zorunlu olduğu kurala bağlanmış; böylece Danıştay dava dairelerine, ilk derece mahkemesi olarak verdikleri kararların temyizen bozulması halinde ısrar olanağı tanınmamıştır.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME: İdare hukukunda yetki, belirli organ ve makamlara Anayasa ve kanunlarla tanınmış karar alma gücüdür ve kamu hukuku ilkelerine göre, kanun koyucu tarafından hangi makam ve merciye verilmiş ise, bu yetkiyi ancak o makam ve merci kullanabilir. Bu özelliği itibarıyla idarî işlemin temel unsurlarından olan “yetki” aynı zamanda kamu düzenine ilişkin olduğundan idari işlemlerin, Anayasa ve kanunların yetkili kıldığı idare, makam ve kamu görevlileri tarafından tesis edilmesi zorunludur.
Silah taşıma ve bulundurma ruhsatı verme konusundaki yetki yukarıda alıntısı yapılan Yönetmelik maddelerinde sayılanlar yönünden sadece valilere verilmiş olup, bu yetkinin, ruhsat başvurularının değerlendirilmesi ve başvurunun reddine yönelik işlemleri de kapsadığı açıktır. Bu itibarla, daha önce valiliklerce silah ruhsat başvurularının reddi ya da ruhsat işlemlerinin durdurulması konusunda alınmış bir karar bulunsa bile, bu karardan sonra ilgilisi tarafından yapılan yeni bir ruhsat başvurusunun, daha önce valilik tarafından tesis edilen işlem gerekçe gösterilerek yetkisiz bir merci tarafından değerlendirilmesine ve başvurunun reddedilmesine imkan bulunmamakta ve başvurunun bu konuda yetkili merci olan “vali” tarafından değerlendirilmek ve incelenmek suretiyle işlem tesis edilmesi gerekmektedir.
Bu durumda; davacının, silah bulundurma ruhsatı verilmesi yolundaki başvurusunun reddine ilişkin işlem yetkisiz merci olan Konya Valiliği İl Emniyet Müdürlüğü tarafından tesis edildiğinden, dava konusu işlemde hukuka uyarlık bulunmamıştır.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Konya Valiliği İl Emniyet Müdürlüğünün … tarih ve … sayılı işleminin İPTALİNE,
2. Ayrıntısı aşağıda gösterilen toplam … TL ilk derece ve temyiz yargılama giderinin haklılık oranına göre … TL’sinin davalı idarelerden Konya Valiliğinden alınarak davacıya verilmesine; … TL’sinin ise davacı üzerinde bırakılmasına, … TL yargılama giderinin karar düzeltme talebinde bulunan davalı idareler üzerinde bırakılmasına
3. Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca … TL vekâlet ücretinin davalı idarelerden Konya Valiliğinden alınarak davacıya verilmesine,
4. Posta gideri avansından artan tutarın kararın kesinleşmesinden sonra taraflara iadesine,
5. Bu kararın tebliğ tarihini izleyen 30 (otuz) gün içerisinde Danıştay İdari Dava Daireleri Kuruluna temyiz yolu açık olmak üzere, 02/11/2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.