Danıştay Kararı 10. Daire 2019/7107 E. 2020/6519 K. 17.12.2020 T.

Danıştay 10. Daire Başkanlığı         2019/7107 E.  ,  2020/6519 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONUNCU DAİRE
Esas No : 2019/7107
Karar No : 2020/6519

DAVACI : … Gıda Pazarlama San. ve Tic. İth. İhr.
Turizm Hizmetleri Ltd. Şti.
DAVALILAR : 1- … Bakanlığı …
VEKİLİ : Huk. Müş. …

2- …Kurumu Başkanlığı / …
VEKİLİ : Av. …

DAVANIN KONUSU : 26/03/1994 tarih ve 21886 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 4 Seri Numaralı 2926 sayılı Tarımda Kendi Adına ve Hesabına Çalışanlar Sosyal Sigortalar Kanunu Uygulama Tebliği’nin giriş paragrafının, (C) ve (İ) bölümlerinin iptali istenilmiştir.

DAVACININ_İDDİALARI : Bağ-kur primi ödeme bildirisi ile 2008 yılı için 4.073,07 TL prim tevkifatının ödenmesinin istenildiği, Bakanlar Kurulunun 03/04/1993 tarih ve 93/4384 sayılı kararıyla çiftçilerden mal alan kişilerden %3 oranında tevkifat yapma zorunluluğu getirildiği, Bakanlar Kuruluna tevkifat oranı belirleme yetkisi verilmediği, Bakanlar Kurulu Kararına istinaden çıkarılan Tebliğin tevkifat hükümlerinin hukuka aykırı olduğu, Tebliğle ceza hükmü getirilemeyeceği ileri sürülmektedir.

DAVALILARIN SAVUNMASI :
Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı tarafından; davanın süresinde açılmadığı ve hasım mevkiinden çıkarılmalarının gerektiği, 5510 sayılı Kanun’un 88. maddesinde; “4 üncü maddenin birinci fıkrasının (b) bendinin (4) numaralı alt bendi kapsamında sigortalı olarak tescil edilmiş olanların (bağımsız çalışan tarım sigortalıları) prim borçlarını, sattıkları tarımsal ürün bedellerinden borç tutarını geçmemek şartıyla % 1 ilâ % 5 oranları arasında olmak üzere kesinti yapılmak suretiyle tahsil etmeye kurum yetkilidir.” hükmünün yer aldığı ve bu Kanun’a göre çıkarılan Sosyal Sigorta İşlemleri Yönetmeliği’nin 115. maddesinde, “Kurum, Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin 4 numaralı alt bendi kapsamında sigortalı olarak tescil edilmiş olanların prim borçlarını, diğer tahsilat yolları dışında, sattıkları tarımsal ürün bedellerinden borç tutarını geçmemek şartıyla %5 oranında kesinti yaptırmak suretiyle tahsil eder. Kurum bu fıkranın uygulanmasına ilişkin usul ve esasları tebliğ ile belirler.” ve geçici 10. maddesinde “Bu Yönetmeliğin 115 inci maddesinin dokuzuncu fıkrasına göre, tarımsal ürün bedellerinden yapılacak tevkifata ilişkin düzenleme yapılıncaya ve tevkifatı yapan gerçek ve tüzel kişilerin Kurum bilgisayar sistemine erişimi sağlanıncaya kadar 26/03/1994 tarih ve 21886 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan 4 Seri Numaralı Uygulama Tebliği hükümlerine göre işlem yapılır.” hükümleri dava konusu Tebliğ’in dayanak düzenlemeleri olup, adı geçen düzenlemere uygun olan dava konusu Tebliğ’in hukuka uygun olduğu, davanın reddine karar verilmesi gerektiği savunulmaktadır.
Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı tarafından: davanın süresinde açılmadığının tespiti halinde süre yönünden reddinin gerektiği, sonradan çıkarılan düzenleyici işlemlerle uygulamanın ara verilmeksizin devam ettiği, Tebliğin hukuki geçerliliğinin bulunduğu ve dava konusu Tebliğ’in hukuka uygun olduğu, davanın reddine karar verilmesi gerektiği savunulmaktadır.

DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ : …
DÜŞÜNCESİ : Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunun bozma kararı doğrultusunda avukatlık ücreti verilmesi gerektiği düşünülmektedir.

DANIŞTAY SAVCISI : …
DÜŞÜNCESİ : Dava, 26/03/1994 tarih ve 21886 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 4 Seri Numaralı “2926 sayılı Tarımda Kendi Adına ve Hesabına Çalışanlar Sosyal Sigortalar Kanunu Uygulama Tebliği”nin giriş paragrafının, (C) ve (İ) bölümlerinin iptali istemiyle açılmıştır.
Danıştay Onbeşinci Dairesinin 28/01/2016 tarih ve E:2013/2733, K:2016/316 sayılı kararıyla davanın reddine karar verilmiş; fakat davalı idarelerden Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı lehine avukatlık ücretine hükmedilmemiştir.
Anılan kararı, davalı idarelerden Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı avukatlık ücreti yönünden temyiz etmiştir.
Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunun19.6.2018 gün ve E:2016/3100, K:2018/3354 sayılı kararıyla; Danıştay Onbeşinci Dairesince verilen davanın reddine ilişkin karar usul ve hukuka uygun bulunarak “onandığı”; davalı Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığının temyiz istemi ise; “2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 31. maddesinin yargılama giderleri konusunda yollama yaptığı 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 323. maddesinde, avukatlık ücretinin yargılama giderlerine dahil olduğu; 326. maddesinde ise, yargılama giderlerinin aleyhinde hüküm verilen taraftan alınmasına karar verileceği, davada iki taraftan her biri kısmen haklı çıkarsa, mahkemece, yargılama giderlerinin tarafların haklılık oranına göre paylaştırılacağı hüküm altına alınmıştır. Diğer taraftan, 02/11/2011 günlü, 28103 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 659 sayılı Genel Bütçe Kapsamındaki Kamu İdareleri ve Özel Bütçeli İdarelerde Hukuk Hizmetlerinin Yürütülmesine İlişkin Kanun Hükmünde Kararname’nin 14. maddesinde, “Tahkim usulüne tabi olanlar dahil adli ve idari davalar ile icra dairelerinde idarelerin vekili sıfatıyla hukuk birimi amirleri, muhakemat müdürleri, hukuk müşavirleri ve avukatlar tarafından yapılan takip ve duruşmalar için, bu davaların idareler lehine neticelenmesi halinde, bunlar tarafından temsil ve takip edilen dava ve işlerde ilgili mevzuata göre hükmedilmesi gereken tutar üzerinden idareler lehine vekalet ücreti takdir edilir.” hükmüne yer verilmiştir. Dosyanın incelenmesinden; davalı idarelerden Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nın yargılama sürecinde hukuk müşaviri aracılığıyla temsil edildiği ve yasal süresi içinde idare adına savunma dilekçesi verildiği; Danıştay Onbeşinci Dairesi tarafından yapılan inceleme sonucunda “davanın reddine” karar verildiği, dolayısıyla; kararın verildiği 28/01/2016 tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 659 sayılı KHK hükümleri uyarınca davalı idarenin vekalet ücretine hak kazandığı, buna rağmen kararda idarelerden Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı lehine vekalet ücretine hükmedilmediği görüldüğünden, bu haliyle temyize konu kararda usul hükümlerine uygunluk bulunmamaktadır.” gerekçesiyle kabul edilerek, anılan karar avukatlık ücreti yönünden bozulmuştur.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 46 ncı maddesinin 1 inci fıkrasında; Danıştay dava daireleri kararlarına karşı Danıştay’da temyiz yoluna başvurulabileceği, 2575 sayılı Danıştay Kanunu’nun 38 inci maddesinde; Vergi Dava Daireleri Kurulunca vergi dava dairelerinden ilk derece mahkemesi olarak verilen kararların temyizen inceleneceği, 2577 sayılı Kanunun 49 uncu maddesinin 4 üncü fıkrasında da; vergi mahkemelerinin bozmaya uymayarak eski kararında ısrar edebileceği öngörülürken, aynı maddede, Danıştay dava dairelerinin ilk derece mahkemesi olarak verdiği kararların temyizen bozulması halinde ısrar olanağı tanınmamıştır.
Açıklanan nedenle, Dava Daireleri Kurulunun bozma kararında yer alan gerekçelerle davalı idarelerden Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı lehine de vekalet ücretine hükmedilmesi yönünde karar verilmesinin uygun olacağı düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Danıştay Onuncu Dairesince, davanın reddi yolundaki Danıştay (Kapatılan) Onbeşinci Dairesinin 28/01/2016 tarih ve E:2013/2733, K:2016/316 sayılı kararının, Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunun 19/06/2018 tarih ve E:2016/3100, K:2018/3354 sayılı kararıyla, davalı idarelerden Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığının yargılama sürecinde hukuk müşaviri aracılığıyla temsil edildiği ve yasal süresi içinde idare adına savunma dilekçesi verildiği, dolayısıyla 659 sayılı KHK uyarınca vekalet ücretine hak kazandığından bahisle vekalet ücreti yönünden bozulduğu görülmekle, bozma kararına uyularak, gereği görüşüldü:

MADDİ OLAY VE HUKUKİ SÜREÇ :
Dava, 26/03/1994 tarih ve 21886 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 4 Seri Numaralı 2926 sayılı Tarımda Kendi Adına ve Hesabına Çalışanlar Sosyal Sigortalar Kanunu Uygulama Tebliği’nin giriş paragrafının, (C) ve (İ) bölümlerinin iptali istemiyle açılmıştır.

İNCELEME VE GEREKÇE:
İlgili Mevzuat:
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 31. maddesinin yargılama giderleri konusunda yollama yaptığı 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 323. maddesinde, vekille takip edilen davalarda kanun gereğince takdir olunacak vekâlet ücreti yargılama giderleri arasında sayılmış; 326. maddesinde ise, yargılama giderlerinin aleyhine hüküm verilen taraftan alınmasına karar verileceği hüküm altına alınmıştır.
1136 sayılı Avukatlık Kanunu’nun “Avukatlık Ücreti” başlıklı 164. maddesinde, avukatlık ücretinin, avukatın hukuki yardımının karşılığı olan meblağı veya değeri ifade ettiği; 168. maddesinin son fıkrasında ise, avukatlık ücretinin takdirinde, hukuki yardımın tamamlandığı veya dava sonunda hüküm verildiği tarihte yürürlükte olan tarifenin esas alınacağı kurala bağlanmıştır.
Öte yandan, 02/11/2011 tarih ve 28103 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 659 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’nin 6. maddesi ile, idareleri idari yargı mercilerinde temsil etme yetkisi, hukuk birimi amirlerine, muhakemat müdürlerine, hukuk müşavirlerine ve avukatlara tanınmış; aynı Kanun Hükmünde Kararname’nin 14. maddesinde ise, “Tahkim usulüne tabi olanlar dahil adli ve idari davalar ile icra dairelerinde idarelerin vekili sıfatıyla hukuk birimi amirleri, muhakemat müdürleri, hukuk müşavirleri ve avukatlar tarafından yapılan takip ve duruşmalar için, bu davaların idareler lehine neticelenmesi halinde, bunlar tarafından temsil ve takip edilen dava ve işlerde ilgili mevzuata göre hükmedilmesi gereken tutar üzerinden idareler lehine vekâlet ücreti takdir edilir.” hükmüne yer verilmiştir. Alıntısı yapılan mevzuat hükümleri uyarınca, hukuk birimi amirleri, muhakemat müdürleri, hukuk müşavirleri veya avukatlar tarafından takip edilip idareler lehine sonuçlanan davalarda, ilgili mevzuata göre hükmedilmesi gereken tutar üzerinden idareler lehine vekâlet ücreti takdir edilmesi zorunlu olup, “ilgili mevzuat” ifadesinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’nin anlaşılması gerektiği de açıktır. Bu itibarla, 659 sayılı KHK’nın yürürlüğünden sonra verilen kararlarda, dava 659 sayılı KHK’nın yürürlüğünden önce açılmış olsa dahi, yukarıda belirtilen esaslara göre vekâlet ücretine hükmedilmesi gerekmektedir.
2575 sayılı Danıştay Kanunu’nun 38. maddesinde, İdari Dava Dairelerinden ilk derece mahkemesi olarak verilen kararların İdari Dava Daireleri Kurulunca temyizen inceleneceği; 2577 sayılı Kanun’un geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen 46. maddesinin 1. fıkrasında, Danıştay Dava Daireleri kararlarına karşı Danıştay’da temyiz yoluna başvurulabileceği; 49. maddesinin 6. fıkrasında da Danıştayın ilk derece mahkemesi olarak baktığı davaların temyizen incelenmesinde de bu maddenin 4. fıkrası hariç diğer fıkralarının kıyasen uygulanacağı belirtilerek Danıştay dava dairelerine, ilk derece mahkemesi olarak verdikleri kararların temyizen bozulması halinde ısrar imkânı tanınmamıştır.

HUKUKİ DEĞERLENDİRME :
Danıştay (Kapatılan) Onbeşinci Dairesinin 28/01/2016 tarih ve E:2013/2733, K:2016/316 sayılı kararının verildiği tarihte, 02/11/2011 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 659 sayılı KHK yürürlükte olduğu halde davalı idarelerden Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’nın (Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı) yargılama sürecinde hukuk müşaviri aracılığıyla temsil edilmesine rağmen lehine vekalet ücretine hükmedilmediği anlaşılmaktadır.
Bu doğrultuda, Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunun bozma kararı uyarınca “avukatlık ücreti” ile sınırlı olarak yeniden bir karar verilmesi gerekmektedir.

KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. 21/12/2015 tarih ve 29569 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan ve kararın verildiği 28/01/2016 tarihinde yürürlükte bulunan 2016 yılı Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca Danıştayda ilk derece olarak görülen davalar için belirlenen … TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı idareler Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı ile Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığına verilmesine,
2. Temyiz aşamasında davalı idarelerden Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı tarafından yapılan … TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalı Bakanlığa verilmesine, davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, posta gideri avansından artan kısmın karar kesinleştikten sonra istemi halinde Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığına iadesine,
3. Bu kararın tebliğ tarihini izleyen 30 (otuz) gün içerisinde Danıştay İdari Dava Daireleri Kuruluna temyiz yolu açık olmak üzere, 17/12/2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.