Danıştay Kararı 10. Daire 2019/7105 E. 2020/2894 K. 10.09.2020 T.

Danıştay 10. Daire Başkanlığı         2019/7105 E.  ,  2020/2894 K.
T.C.

DANIŞTAY

ONUNCU DAİRE

Esas No: 2019/7105

Karar No: 2020/2894

DAVACI : …

VEKİLİ : Av. …

DAVALI : Sağlık Bakanlığı

VEKİLİ : Hukuk Müşaviri Av. …

DAVANIN_KONUSU: Sağlık Bakanlığı Temel Sağlık Hizmetleri Genel Müdürlüğünün 14/01/2009 tarihli ve 2009/3 sayılı Genelgesinin iptali istenilmektedir.

DAVACININ_İDDİALARI: 27/04/1996 tarihinde yaptığı trafik kazasında yaralanan eşinin felç olduğu ve sürekli bakıma muhtaç hale geldiği, kendisinin bakımı ile hayatını devam ettirmekte olduğu, eşinin herhangi bir sosyal güvencesi olmadığından kendisinin Devlet memuru olması hasebiyle kaza tarihinden 02/03/2010 tarihine kadar 14 yıl boyunca tedavi giderlerinin davalı idare tarafından karşılandığı, tedavi giderlerinin 14 yıldan sonra dava konusu Genelge gerekçe gösterilerek artık ödenmediği, sosyal devlet ilkesi gereğince sağlık sorunlarının davalı idare tarafından çözümlenmesinin idarenin asli görevi olduğu, 14 yıl sonra kaza sebebi ile zorunlu trafik sigortası ya da bir başka sigortadan kaynaklanan haklarının zamanaşımına uğramasına rağmen zorunlu mali trafik sigortasınca ödenmesinin talep edilmesinin ve davalı idarenin 2009/3 sayılı Genelgesinin hukuk mantığı ile bağdaşmasının mümkün olmadığı, sigorta hukukunun “risk karşılanır ve bu riskin oluşmasında kusuru olanlara rücu edilir” ilkesi gereğince ödemeyi yapıp, trafik zorunlu mali sigortası poliçesini keşide eden sigorta şirketine rücu etmesi gerektiği iddia edilmektedir.

DAVALININ SAVUNMASI: Sayıştay tarafından Bakanlığa gönderilen yazılarda, 2918 sayılı Kanunun 8. maddesinin (b) bendi gereği, trafik kazaları sonucu yapılan tedavi giderlerinin öncelikle sigorta şirketleri ya da güvence hesabından tahsil edilmesi gerektiği, aksi halde kurumun tahsil edemediği meblağ kadar kamu zararı oluşacağı ve bu durumda 8. maddenin (b) bendinin uygulanmamış sayılacağı yönünde görüş bildirildiği, bunun üzerine dava konusu Genelgenin tanzim edildiği, dava konusu Genelge ile 2918 sayılı Kanun ve Sağlık Bakanlığı Trafik Hizmetleri Döner Sermaye İşletme Yönetmeliği ile verilen görevlerin yerine getirilmesi ve Bakanlığa bağlı hastanelerce trafik kazazedelerine verilen tedavi hizmetlerinin kusur oranında ilgili sigorta şirketi, Güvence Hesabı veya sosyal güvenlik kurumlarından tahsilatlarının yapılabilmesi için hangi hususlara dikkat edilmesi gerektiği yönünde talimat verildiği, uygulamada karışıklıklara sebebiyet vermemek, birliği sağlamak maksadı ile hazırlanan ve 2918 sayılı Kanunun uygulanması ile sigorta şirketlerinden tahsilatın yapılması için fatura ekinde olması gereken evrakın Trafik Hizmetleri Döner Sermaye İşletme Müdürlüğüne gönderilme şekillerini tanzim eden Genelgede hukuka aykırılık bulunmadığı savunulmaktadır.

DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ : …

DÜŞÜNCESİ : Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunun bozma kararı doğrultusunda “vekâlet ücreti ve yargılama giderleri” ile sınırlı olarak yeniden bir karar verilmesi gerektiği düşünülmektedir.

DANIŞTAY SAVCISI : …

DÜŞÜNCESİ : 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 46. maddesinin 1. fıkrasında, Danıştay dava dairelerinin nihai kararlarına karşı Danıştayda temyiz yoluna başvurulabileceği, 2575 sayılı Danıştay Kanunu’nun 38. maddesinde; İdari Dava Daireleri Kurulunca idari dava dairelerinin ilk derece mahkemesi olarak verdiği kararların temyizen incelenebileceği öngörülmüş olup 2577 sayılı Kanunun 49. maddesinin 4. fıkrasında ise Danıştay dava dairelerinin ilk derece mahkemesi olarak verdiği kararların temyizen bozulması halinde ısrar hakkı tanınmamıştır.

Dosyanın incelenmesinden, Sağlık Bakanlığı Temel Sağlık Hizmetleri Genel Müdürlüğü Trafik Hizmetleri Döner Sermaye İşletme Müdürlüğünün 14/01/2009 tarih ve 2009/3 sayılı Genelgesi’nin iptali istemiyle açılan davada Danıştay Onbeşinci Dairesinin 28/11/2017 günlü, E:2014/4213, K:2017/7001 sayılı kararıyla, dava konusu Genelge ile 2918 sayılı Kanun’un uygulanması ve sigorta şirketlerinden tahsilatın yapılması için fatura ekinde olması gereken evrakın Trafik Hizmetleri Döner Sermaye İşletme Müdürlüğüne gönderilme şekillerinin düzenlediği, Genelge içeriğinden ve davalı idare savunmalarından uygulamada görülen aksaklıkların ve Kanun hükümlerinin fiilen uygulanması sırasında karşılaşılan sorunların çözüme kavuşturulabilmesi ile kişi ve kurumların mağduriyetlerinin giderilmesinin amaçlandığı, ayrıca tesis edilen düzenlemenin, trafik kazası geçirmiş kişilere verilen hizmetin bedelinin hastalarca karşılanması sonucunu doğurmadığı, dava konusu Genelge’de kamu hizmetinin gereklerine, kamu yararına, dayanağı yasa hükümlerine ve hukuka aykırılık bulunmadığı, ancak, 13/02/2011 tarih ve 6111 sayılı Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması İle Sosyal Sigortalar Ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu Ve Diğer Bazı Kanun Ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun’un 59. maddesi ile, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 98. maddesi başlığı ile birlikte değiştirilerek yeniden düzenlendiği, aynı Kanun’un 54. maddesi ile de 2918 sayılı Kanun’un 8. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendinin son üç paragrafı yürürlükten kaldırılarak 27/08/2011 tarih ve 28038 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Trafik Kazaları Nedeniyle İlgililere Sunulan Sağlık Hizmet Bedellerinin Tahsiline İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmelik ile anılan Kanun ve Yönetmelik çerçevesinde trafik kazaları sonucu oluşan sağlık giderlerinin karşılanmasına ilişkin usul ve esasların yeniden düzenlendiği, ayrıca 6111 sayılı Kanun’un Geçici 1. maddesinin birinci fıkrasının ilk cümlesinde “Bu Kanunun yayımlandığı tarihten önce meydana gelen trafik kazaları nedeniyle sunulan sağlık hizmet bedelleri Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından karşılanır.” hükmüne yer verildiği, bu hukuki durum karşısında kanun koyucunun, trafik kazaları nedeniyle sunulan sağlık hizmet bedellerinin kim tarafından karşılanacağı hususunda muradını değiştirdiğinin anlaşıldığı, artık anılan tedavi giderlerinin tamamının Sosyal Güvenlik Kurumunca karşılanacağı, ayrıca 6111 sayılı Kanun’un Geçici 1. maddesi ile bu Kanun’un yürürlüğe girmesinden önce meydana gelen trafik kazaları nedeniyle sunulan sağlık hizmet bedellerinin de Sosyal Güvenlik Kurumunca karşılanacağına ilişkin geçmişe yönelik bir düzenlemeye yer verildiği, bu haliyle 2918 sayılı Kanunun 8. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendinin son üç paragrafının yürürlükten kaldırılması, aynı Kanun’un 98. maddesinin değiştirilerek artık trafik kazaları nedeniyle sunulan sağlık hizmet bedellerinin Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından karşılanacağının açıkça hüküm altına alınmış olması ve bu bedellere ilişkin geçmişe yönelik de düzenlemeye yer verilmiş olması karşısında dava konusu Genelge’nin uygulanma olanağının kalmadığı, bu sebeple davanın konusuz kaldığı gerekçesiyle karar verilmesine yer olmadığına; davanın, 27/04/1996 tarihinde meydana gelen bir trafik kazası sonucu felç olan davacının eşinin devam eden tedavisine ilişkin giderlerin, dava konusu Genelgeye kadar Sosyal Güvenlik Kurumunca karşılandığı, bu tarihten itibaren tedavi giderlerinin anılan Kanun ve Genelge uyarınca kazaya sebep olan aracı sigortalayan sigorta şirketince karşılanması gerektiği yolunda tesis edilen Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı … Sosyal Güvenlik Kurumu İl Müdürlüğünün 02/03/2010 tarih ve 2312446 sayılı işlemi ile işleme dayanak gösterilen 2009/3 sayılı Genelgesinin iptali istemiyle Sosyal Güvenlik Kurumu ve Sağlık Bakanlığına karşı açıldığı, Danıştay Onuncu Dairesi’nin 11/01/2011 tarihli ve E.2010/9011, K:2011/19 sayılı kararı ile tedavi giderlerinin ödenmemesine ilişkin işlemin iptali isteminden kaynaklanan kısmın 5510 sayılı Kanun’un 101. maddesi uyarınca iş mahkemesinde, düzenleyici işlemin iptaline ilişkin kısmının ise Danıştay’da görülmesi gerektiğinden dava dilekçesinin reddine karar verildiği, bunun üzerine Sağlık Bakanlığına karşı dava konusu Genelge’nin iptali istemiyle bakılmakta olunan davanın açıldığı, yukarıda hukuki denetimi yapılan dava konusu düzenlemenin hukuka aykırı olmadığı tespiti yapılmış olmakla birlikte, dava konusu Genelge’nin davacının tedavi masraflarının ödenmesi talebinin reddini gerektirmeyeceğinin açık olduğu, buna karşın anılan Genelge’ye dayanılarak Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından tedavi masraflarının ödenmemesi yolunda bireysel işlem tesis edildiği, her ne kadar davalı idareye atfedilebilecek bir kusur söz konusu değil ise de dava konusu Genelge dayanak gösterilerek Sosyal Güvenlik Kurumunca bireysel işlem tesis edilmek suretiyle davacının dava açmasına sebebiyet verildiği, idarenin bütünlüğü ilkesi gereği, yargılama giderleri ve avukatlık ücretinin davalı Sağlık Bakanlığı’ndan alınarak davacıya verilmesine karar verildiği, bu kararın davalı idarece temyizi üzerine Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunun 4.6.2018 tarih ve E: 2018/1162, K:2018/2945 sayılı kararıyla, “2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun “Kararlarda bulunacak hususlar” başlıklı 24. maddesinin birinci fıkrasının (f) bendinde, kararlarda, yargılama giderleri ve hangi tarafa yükletildiğinin belirtileceği hüküm altına alınmış; aynı Kanun’un 31. maddesinin yargılama giderleri konusunda yollamada bulunduğu 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun yerine yürürlüğe giren 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 323. maddesinde; vekâlet ücretine yargılama giderleri arasında yer verilmiş ve 326. maddesinde; Kanun’da yazılı hâller dışında, yargılama giderlerinin, aleyhine hüküm verilen taraftan alınmasına karar verileceği, davada iki taraftan her biri kısmen haklı çıkarsa, mahkemenin, yargılama giderlerini tarafların haklılık oranına göre paylaştıracağı belirtildikten sonra, 331. maddesinde; davanın konusuz kalması sebebiyle davanın esası hakkında bir karar verilmesine gerek bulunmayan hâllerde, hâkim, davanın açıldığı tarihteki tarafların haklılık durumuna göre yargılama giderlerini takdir ve hükmeder düzenlemesine yer verilmiş; böylece, kural olarak, yargılama giderlerinin davada haksız çıkan tarafa yükletilmesi esası benimsenmiştir. Dolayısıyla, idarenin, iptal davasının konusunu oluşturan genel düzenleyici nitelikteki işlemlerinin, bu işlemin dayanağını oluşturan Yasada değişiklik yapılması, bu nedenle dayanağının kalmaması nedeniyle değiştirildiği, geri alındığı, ortadan kaldırıldığı ve dava konusu uyuşmazlıkta olduğu gibi davacının hak ve menfaatlerini ihlal eden bireysel işlemlerin davalı idarece de tesis edilmediği durumlarda, konusu kalmadığından esası incelenemeyen davada, davalı idarenin haksız çıktığı, bu nedenle yargılama giderlerinden sorumlu olacağından söz edilemez.

Dosyanın incelenmesinden, 14/01/2009 tarih ve 2009/3 sayılı dava konusu Genelge ile 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu ve Sağlık Bakanlığı Trafik Hizmetleri Döner Sermaye İşletmesi Yönetmeliği ile verilen görevlerin yerine getirilmesi ve Bakanlığa bağlı hastanelerce trafik kazazedelerine verilen tedavi hizmetlerinin kusur oranında ilgili sigorta şirketi, güvence hesabı veya sosyal güvenlik kurumlarından tahsilatların yapılabilmesi için hangi hususlara dikkat edileceği ve İşletme Müdürlüğünce yapılan faturalandırma çalışmalarına esas teşkil edecek olan kaza tespit tutanaklarını ve hastane bedellerini gösterir belgelerin belirtilen usullere uygun olarak gönderilmesi gerektiği hususlarının 81 İl Valiliğine bildirildiği, 2918 sayılı Kanunun 8. ve 98. maddelerinde, üniversitelere bağlı hastaneler ve diğer bütün resmî ve özel sağlık kurum ve kuruluşları tarafından, acil olarak kendilerine getirilen trafik kazası geçirmiş kişilere verilen hizmetlerin bedelinin tamamının, Sağlık Bakanlığı tarifesi uygulanmak suretiyle, yükümlü sigorta şirketlerinden tahsil edileceği, buna ilişkin iş ve işlemlerin ise Sağlık Bakanlığına bağlı olarak Genel Müdürlük bünyesinde kurulan Trafik Hizmetleri Döner Sermaye İşletmesi tarafından yürütüleceğinin hüküm altına alındığı, 13/02/2011 tarih ve 6111 sayılı Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması İle Sosyal Sigortalar Ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu Ve Diğer Bazı Kanun Ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanunun 59. maddesi ile, 2918 sayılı Kanunun 98. maddesinin başlığı ile birlikte değiştirildiği ve “Sağlık hizmet bedellerinin ödenmesi” başlıklı maddede “Trafik kazaları sebebiyle üniversitelere bağlı hastaneler ve diğer bütün resmî ve özel sağlık kurum ve kuruluşlarının sundukları sağlık hizmet bedelleri, kazazedenin sosyal güvencesi olup olmadığına bakılmaksızın Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından karşılanır. ” hükmüne yer verildiği, aynı Kanunun 54. maddesi ile de 2918 sayılı Kanunun 8. maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin son üç paragrafının yürürlükten kaldırıldığı ve 27/08/2011 tarih ve 28038 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Trafik Kazaları Nedeniyle İlgililere Sunulan Sağlık Hizmet Bedellerinin Tahsiline İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmelik ile anılan Kanun ve Yönetmelik çerçevesinde trafik kazaları sonucu oluşan sağlık giderlerinin karşılanmasına ilişkin usul ve esasların yeniden düzenlendiğinin anlaşıldığı, bu çerçevede, dava konusu Genelge’nin dayanakları olan 2918 sayılı Kanunun 8. ve 98. maddeleri, 6111 sayılı Kanun ile değiştirilerek trafik kazaları nedeniyle sunulan sağlık hizmet bedellerinin tamamının Sosyal Güvenlik Kurumunca karşılanacağı hüküm altına alınmış, tedavi giderlerinin karşılanmasında yapılan bu değişiklik ile dava konusu Genelge’nin uygulanma olanağının kalmadığı, görüldüğü üzere, dava konusu Genelgenin, davalı idarece, davacı tarafından dava dilekçesinde öne sürülen hukuka aykırılık savlarının kabulü anlamına gelebilecek nedenle değil, dayanak alınan yasal düzenlemelerdeki değişikliğin gereği olarak uygulanma olanağından yoksun kaldığı, belirtilen hukuksal durum karşısında, davalı idarenin, davacının tedavi giderlerinin karşılanması talebinin dava dışı, kamu tüzel kişiliğini haiz, Sosyal Güvenlik Kurumunun 02/03/2010 tarih ve 23122446 sayılı işlemi ile reddedildiği gerekçesiyle davada haksız çıkan taraf olarak kabulüyle yargılama giderlerinden (ve bu bağlamda avukatlık ücretinden) sorumlu tutulmasına olanak bulunmadığı sonucuna ulaşıldığı gerekçesiyle davalı idarenin temyiz isteminin kabulü ile anılan kararın yargılama gideri yönünden bozulduğu anlaşılmıştır.

Yukarıda sözü edilen yasa maddeleri uyarınca Danıştay dava dairelerinin ilk derece mahkemesi olarak verdiği kararların bozulması halinde ısrar olanağı bulunmadığından, İdari Dava Daireleri Kurulunun bozma kararında yer alan gerekçelerle, yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılması gerekeceği düşünülmüştür.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Danıştay Onuncu Dairesince; Danıştay (Kapatılan) Onbeşinci Dairesinin 28/11/2017 tarih ve E:2014/4213, K:2017/7001 sayılı kararının, Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunun 04/06/2018 tarih ve E:2018/1162, K:2018/2945 sayılı kararıyla, davalı idare aleyhine yargılama giderleri ve avukatlık ücretine hükmedilmesine ilişkin kısmının bozulması üzerine bozulan kısım hakkında gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE :

MADDİ OLAY :

Dava, Sağlık Bakanlığı Temel Sağlık Hizmetleri Genel Müdürlüğünün 14/01/2009 tarihli ve 2009/3 sayılı Genelgesinin iptali istemiyle açılmıştır.

Danıştay (Kapatılan) Onbeşinci Dairesince verilen 28/11/2017 tarih ve E:2014/4213, K:2017/7001 sayılı kararla; 2918 sayılı Kanun’un 8. maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin son üç paragrafının yürürlükten kaldırılıp, aynı Kanun’un 98. maddesinin değiştirilerek artık trafik kazaları nedeniyle sunulan sağlık hizmet bedellerinin Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından karşılanacağının açıkça hüküm altına alınmış olması ve bu bedellere ilişkin geçmişe yönelik de düzenlemeye yer verilmiş olması karşısında dava konusu Genelgenin uygulanma olanağı kalmadığı, bu sebeple davanın konusuz kaldığı, dava konusu düzenleyici işlem bakımından karar verilmesine yer bulunmadığı, dava konu Genelge dayanak gösterilerek Sosyal Güvenlik Kurumunca bireysel işlem tesis edilmek suretiyle davacının dava açmasına sebebiyet verildiği gözönüne alındığında, idarenin bütünlüğü ilkesi gereği, yargılama giderleri ve vekalet ücreti bakımından davalı Sağlık Bakanlığının sorumlu olması gerektiği gerekçesi ile konusu kalmayan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına, 1.800,00 TL avukatlık ücreti ile 233,60 TL yargılama giderinin davalı idareden alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.

Anılan kararın, davalı idare tarafından esas ve yargılama giderleri yönünden temyiz edilmesi üzerine, Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunun 04/06/2018 tarih ve E:2018/1162, K:2018/2945 sayılı kararıyla, temyize konu kararın esas yönünden onanmasına, vekâlet ücretine ve yargılama giderlerine ilişkin kısmı yönünden bozulmasına karar verilmiştir.

2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 46. maddesinin 1. fıkrasında; Danıştay dava daireleri kararlarına karşı Danıştay’da temyiz yoluna başvurulabileceği, 2575 sayılı Kanun’un 38. maddesinde İdari Dava Daireleri Kurulunca idari dava dairelerinden ilk derece mahkemesi olarak verilen kararların temyizen inceleneceği, 2577 sayılı Kanun’un 49. maddesinin 4. fıkrasında ise; idare mahkemelerinin bozmaya uymayarak eski kararında ısrar edebileceği öngörülürken, Danıştay İdari ve Vergi Dava Daireleri Kurulları kararlarına uyulmasının zorunlu olduğu belirtilmiş, Danıştay dava dairelerinin ilk derece mahkemesi olarak verdiği kararların temyizen bozulması halinde ise ısrar olanağı tanınmamıştır.

Bu nedenle, Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunun bozma kararı üzerine bozulan kısım hakkında yeniden bir karar verilmesi gerekmektedir.

İLGİLİ MEVZUAT:

2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun “Kararlarda bulunacak hususlar” başlıklı 24. maddesinin birinci fıkrasının (f) bendinde, kararlarda, yargılama giderleri ve hangi tarafa yükletildiğinin belirtileceği hüküm altına alınmış; aynı Kanun’un 31. maddesinin yargılama giderleri konusunda yollamada bulunduğu 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun yerine yürürlüğe giren 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 323. maddesinde; vekâlet ücretine yargılama giderleri arasında yer verilmiş ve 326. maddesinde; Kanun’da yazılı hâller dışında, yargılama giderlerinin, aleyhine hüküm verilen taraftan alınmasına karar verileceği, davada iki taraftan her biri kısmen haklı çıkarsa, mahkemenin, yargılama giderlerini tarafların haklılık oranına göre paylaştıracağı belirtildikten sonra, 331. maddesinde; davanın konusuz kalması sebebiyle davanın esası hakkında bir karar verilmesine gerek bulunmayan hâllerde, hâkim, davanın açıldığı tarihteki tarafların haklılık durumuna göre yargılama giderlerini takdir ve hükmeder düzenlemesine yer verilmiş; böylece, kural olarak, yargılama giderlerinin davada haksız çıkan tarafa yükletilmesi esası benimsenmiştir.

HUKUKİ DEĞERLENDİRME

İdarenin, iptal davasının konusunu oluşturan genel düzenleyici nitelikteki işlemlerinin, bu işlemin dayanağını oluşturan Kanunda değişiklik yapılması, bu nedenle dayanağının kalmaması nedeniyle değiştirildiği, geri alındığı, ortadan kaldırıldığı ve dava konusu uyuşmazlıkta olduğu gibi davacının hak ve menfaatlerini ihlal eden bireysel işlemlerin davalı idarece de tesis edilmediği durumlarda, konusu kalmadığından esası incelenemeyen davada, davalı idarenin haksız çıktığı, bu nedenle yargılama giderlerinden sorumlu olacağından söz edilemez.

Bu durumda, dava konusu Genelgenin, dayanağı yasal düzenlemede yapılan değişikliğin gereği olarak yürürlükten kaldırılmış olması ve davanın konusunun kalmaması nedeniyle karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesine yönelik Daire kararının kesinleşmesi nedeniyle, vekalet ücretine hükmedilmemesi ve tarafların yaptıkları yargılama giderlerinin üzerlerinde bırakılması gerekmektedir.

KARAR SONUCU :

Açıklanan nedenlerle;

1. Davanın karar verilmesine yer olmadığı kararı ile sonuçlanıp kesinleşmesi nedeniyle, davalı idare aleyhine vekalet ücretine hükmedilmemesine ve ayrıntısı aşağıda gösterilen yargılama giderlerinin taraflar üzerinde bırakılmasına,

2. Posta gideri avansından artan tutarın kararın kesinleşmesinden sonra istemleri halinde taraflara iadesine,

3. Bu kararın tebliğ tarihini izleyen 30 (otuz) gün içerisinde Danıştay İdari Dava Daireleri Kuruluna temyiz yolu açık olmak üzere, 10/09/2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.