Danıştay Kararı 10. Daire 2019/6541 E. 2020/6843 K. 23.12.2020 T.

Danıştay 10. Daire Başkanlığı         2019/6541 E.  ,  2020/6843 K.

T.C.
D A N I Ş T A Y
ONUNCU DAİRE
Esas No : 2019/6541
Karar No : 2020/6843

TEMYİZ EDEN (DAVACILAR) : 1- … (kendi adına asaleten
… adına velayeten)
2- …
VEKİLLERİ : Av. …
TEMYİZ EDEN (DAVALI) : … Bakanlığı
VEKİLİ : Av. …
TEMYİZ EDEN MÜDAHİL
(DAVALI YANINDA) : …
MÜDAHİL (DAVALI YANINDA) : … Anonim Türk Şirketi A.Ş.
VEKİLİ : Av. …

İSTEMLERİN_KONUSU : … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:… , K:… sayılı kararının taraflarca aleyhlerine olan kısımlarının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacılar tarafından, yakınları …’ın karın ağrısı şikayeti ile başvurduğu Uşak Devlet Hastanesinde yapılan hatalı uygulama sonucu vefat etmesinde davalı idarenin hizmet kusurunun olduğu iddiasıyla 500.000,00 TL manevi, 255.670,00 TL (miktar artırım dilekçesi ile birlikte) maddi tazminatın olay tarihinden işleyecek yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesi iptali istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:… , K:… sayılı kararıyla; davacılar yakınının ölümü hadisesi ile ilgili … Asliye Ceza Mahkemesi tarafından Adli Tıp Kurumuna yaptırılan bilirkişi incelemesi kapsamında Adli Tıp 1. İhtisas Kurulunca düzenlenen 14/05/2014 tarihli rapor doğrultusunda, somut olayda davalı idarenin hizmet kusurunun bulunduğu gerekçesiyle maddi tazminat isteminin 201.239,00 TL’lik kısmının kabulüne, davacı eş … yönünden 50,000,00 TL, davacı çocuklar … ve … yönünden ayrı ayrı 100,000,00 TL manevi tazminatın kabulüne, hükmedilen tazminatın adli yargıda açılan dava tarihinden (05/01/2012) itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte ödenmesine, fazlaya ilişkin maddi ve manevi tazminat istemlerinin reddine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENLERİN İDDİALARI : Davacılar tarafından, hükmedilen manevi tazminat miktarının düşük olduğu, hükmedilen tazminatların olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesi gerektiği, davalı idare tarafından hükmedilen manevi tazminat miktarının fahiş olduğu, yargılama giderleri yönünden hatalı karar verildiği, faizin başlangıç tarihi yönünden kararın hukuka aykırı olduğu, davalı yanında müdahil … tarafından, dava konusu olayda tıbbi yönden bir hata olmadığı, bilirkişi raporunun hükme esas alınabilir nitelikte olmadığı, ölümün komplikasyon neticesinde meydana geldiği, olayda ağır hizmet kusurunun olmadığı, manevi tazminat miktarının fahiş ve faizin başlangıç tarihinin hatalı olduğu, ileri sürülerek Mahkeme kararının aleyhlerine olan kısımlarının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

TARAFLARIN_SAVUNMALARI : Davacılar ve davalı yanında müdahil … tarafından temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmakta olup, davalı idare ve davalı idare yanında diğer müdahil tarafından savunma verilmemiştir.

DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ : …
DÜŞÜNCESİ : Davacıların temyiz istemlerinin reddi, davalı idare ve davalı idare yanında müdahil …’in temyiz istemlerinin kısmen reddi, kısmen kabulü gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onuncu Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

A) TEMYİZ İSTEMİNE KONU MAHKEME KARARININ, MADDİ TAZMİNAT İSTEMİNİN KABULÜNE İLİŞKİN KISMI YÖNÜNDEN İNCELENMESİ;

HUKUKİ DEĞERLENDİRME;
İdare ve vergi mahkemelerinin nihai kararlarının temyizen bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen kararın maddi tazminatın kabulüne ilişkin kısmı usul ve hukuka uygun olup, dilekçelerde ileri sürülen temyiz nedenleri kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

B) TEMYİZ İSTEMİNE KONU MAHKEME KARARININ, MANEVİ TAZMİNAT İSTEMİNİN KISMEN KABULÜNE İLİŞKİN KISMI YÖNÜNDEN İNCELENMESİ;

İNCELEME VE GEREKÇE:
MADDİ OLAY :
Davacıların yakını … 11/01/2011 tarihinde karın ağrısı şikayeti ile Uşak Devlet Hastanesi acil servisine başvumuş, yapılan muayene sonucu idrar yolu enfeksiyonu geçirdiği düşünülerek dikloron ampul IM uygulanarak müşahedeye alınmış, ağrısı şiddetle devam ettiği için 1 ampul diazem uygulanarak tedaviye devam edilmiş, hastanın ağrısının şiddetle devam etmesi üzerine Dr. … tarafından fentanyl isimli ilacın uygulanması istenilmiş, anılan ilaç uygulandıktan sonra solunum arresti gelişmesi üzerine davacılar yakını yoğun bakıma kaldırılarak takibine devam edilmiştir.
Davacılar yakını 17/11/2011 tarihinde İzmir Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesine sevk edilmiş ancak orada yapılan tüm müdahalelere rağmen 23/01/2011 tarihinde vefat etmesi üzerine adli yargıda açılan davanın görev yönünden reddine karar verilmesinden sonra ölüm hadisesinde davalı idarenin hizmet kusurunun bulunduğu iddiasıyla bakılan dava açılmıştır.

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Manevi zarar, kişinin fizik yapısının ve iç huzurunun bozulmasını, yaşama gücünün ve sevincinin azalmasını, kişilik haklarının zedelenmesini, şeref ve haysiyetinin rencide edilmesini, ölüm veya uğranılan diğer cismani zarar nedeniyle duyulan acı ve ıztırabı, kişinin günlük yaşamını zorlaştıran belli ağırlıktaki her türlü üzüntü ve sıkıntıyı ifade etmektedir. Kendisinin veya yakınlarının uğradığı tecavüz, saldırı veya meydana gelen bir ölüm olayı sonucunda; fiziki veya manevi acılar duyan, ruhsal dengesi bozulan, yaşama sevinci azalan kişinin manevi yönden zarara uğramış olduğu kabul edilmektedir.
Dava konusu olayda, davacılar yakınının ölümü olayında hükme esas alınan Adli Tıp Kurumu raporu doğrultusunda davalı idarenin kusurlu olduğu sabit olup, davacıların uğradığı manevi zararın, manevi tazminatın zenginleşme aracı olamayacağı ilkesi de gözetilerek manevi tatmin sağlayacak, idarenin kusurunu ortaya koyacak makul bir tutarın ödenmesine karar verilmek suretiyle giderilmesi gerekir.
Ancak, manevi tazminatın, mal varlığında meydana gelen bir eksilmeyi karşılamaya yönelik bir tazmin aracı değil, tatmin aracı olduğu, olay nedeniyle duyulan elem ve ızdırabın kısmen de olsa hafifletilmesinin amaçlandığı, belirtilen niteliği gereği ise manevi tazminatın zenginleşme aracı olamayacağı ve ölçülülük ilkesi de gözetilerek makul olarak belirleneceği tabiidir.
Olayda, idarenin mevcut kusuru, olayın oluş şekli dikkate alındığında, Mahkemece takdir edilen manevi tazminat miktarının yüksek olduğu görülmektedir.
Bu durumda, Mahkemece takdir edilen manevi tazminat miktarı fazla bulunduğundan, manevi tazminatın amaç ve niteliği dikkate alınarak yukarıda belirtilen ölçütlere göre hükmedilecek manevi tazminat tutarı yeniden belirlenmelidir.

C) TEMYİZ İSTEMİNE KONU MAHKEME KARARININ, HÜKMEDİLEN MADDİ TAZMİNATA YÜRÜTÜLEN FAİZİN BAŞLANGIÇ TARİHİNE İLİŞKİN KISMI YÖNÜNDEN İNCELENMESİ;
HUKUKİ DEĞERLENDİRME;
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 13. maddesinde, idari eylemlerden hakları ihlal edilmiş olanların dava açmadan önce, bu eylemleri yazılı bildirim üzerine veya başka suretle öğrendikleri tarihten itibaren 1 yıl ve her halde eylem tarihinden itibaren 5 yıl içinde idareye başvurarak haklarının yerine getirilmesini istemeleri gerektiği; bu isteklerinin kısmen veya tamamen reddi halinde, bu konudaki işlemin tebliğini izleyen günden itibaren veya istek hakkında altmış gün içinde cevap verilmediği takdirde bu sürenin bittiği tarihten itibaren dava süresi içinde dava açılabileceği, görevli olmayan adli yargı mercilerine açılan tam yargı davasının görev yönünden reddi halinde sonradan idari yargı mercilerine açılacak davalarda, idareye başvurma şartı aranmayacağı, kuralı yer almaktadır.
2577 sayılı Kanun’un 13. maddesinde, idari eylemler nedeniyle uğranılan zararın tazmini için idareye başvuruda bulunulmasının, dava ön şartı olarak öngörülmesi ve zararın idare tarafından en erken bu tarihte sulhen ödenebilecek olması nedeniyle yargı yerince hükmedilecek tazminat miktarına, ön karar için idareye yapılan başvuru tarihi, adli yargıda dava açılması halinde adli yargıda dava açıldığı tarih itibarıyla yasal faiz uygulanması, Danıştay’ın yerleşik içtihatlarıyla kabul edilmiştir. 2577 sayılı Kanunda, tam yargı davalarında, dava dilekçesindeki miktarın artırımına olanak tanıyan düzenleme uyarınca, davanın kabul edilmesi halinde artırılan tazminat miktarı yönünden yasal faizin, idarenin temerrüde düştüğü tarih olan miktar artırımına ilişkin dilekçenin idareye tebliğ edildiği tarihten itibaren uygulanması gerekir.
Mahkemece, davacılar için hükmedilen toplam 201.239,00 TL maddi tazminatın adli yargıda açılan dava tarihinden (05/01/2012) itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmişse de; dava dosyasının incelenmesinden, davacılar tarafından ilk olarak 05/01/2012 tarihinde adli yargıda maddi ve manevi tazminat istemli dava açıldığı, 15/05/2015 tarihli ve aynı tarihte Mahkeme kaydına giren dilekçe ile miktar artırım talebinde bulunulduğu ve bu dilekçenin de 17/06/2015 tarihinde davalı idareye tebliğ edildiği görülmekte olup, faiz başlangıç tarihlerinin belirlenmesinde, dava dilekçesi ile talep edilen tutar için, adli yargıda açılan dava tarihi 05/01/2012 ve miktar artırım dilekçesi ile artırılan tutar için de, idarenin temerrüde düştüğü 17/06/2015 tarihinin esas alınmamış olması nedeniyle Mahkeme kararında hukuki isabet görülmemiştir.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Davacıların temyiz istemlerinin reddine, davalı idarenin ve davalı idare yanında müdahil …’in temyiz istemlerinin kısmen reddine, kısmen kabulüne,
2. … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı temyize konu kararının;
a) Maddi tazminat isteminin kabulüne ilişkin kısmının oy birliğiyle ONANMASINA,
b) Manevi tazminat isteminin kısmen kabulüne ilişkin kısmının oy çokluğuyla BOZULMASINA,
c) Hükmedilen maddi tazminat miktarına yürütülen faizin başlangıç tarihine ilişkin kısmının oy birliğiyle BOZULMASINA,
3. Bozulan kısımlar hakkında yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın anılan Mahkemeye gönderilmesine,
4. 2577 sayılı Kanun’un (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen 15 (on beş) gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 23/12/2020 tarihinde karar verildi.

KARŞI OY (X):
İdare ve Vergi Mahkemeleri tarafından verilen kararların temyiz yolu ile incelenerek bozulabilmeleri 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinde belirtilen nedenlerden birinin bulunması halinde mümkündür.
Temyiz istemine konu İdare Mahkemesi kararının, davacıların manevi tazminat isteminin kısmen kabulüne ilişkin kısmı hukuk ve usule uygun olup bozulmasını gerektirecek bir sebep bulunmadığından kararın bu kısmının da onanması gerektiği görüşüyle aksi yöndeki çoğunluk kararına katılmıyorum.