Danıştay Kararı 10. Daire 2019/6518 E. 2020/3304 K. 28.09.2020 T.

Danıştay 10. Daire Başkanlığı         2019/6518 E.  ,  2020/3304 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONUNCU DAİRE
Esas No : 2019/6518
Karar No : 2020/3304

TEMYİZ EDEN (DAVACILAR) : 1- …
2- …
VEKİLLERİ : Av. …

KARŞI TARAF (DAVALI) : … Bakanlığı (… Kurumu)
VEKİLİ : Huk. Müş. …

İSTEMİN_KONUSU : … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacılardan …’in 19/10/2010 tarihinde … Devlet Hastanesinde gerçekleştirdiği doğum esnasında sağlık personelinin kusurlu eylemleri neticesinde bebeğinin ölü doğmasına ve sağlığının bozulmasına sebebiyet verildiği gerekçesiyle ve idarenin hizmet kusuru bulunduğu iddiasıyla uğranıldığı ileri sürülen … için 50.000,00 TL maddi, 50.000,00 TL manevi, … için ise 75.000,00 TL manevi olmak üzere toplam 175.000,00 TL tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte ödenmesine karar verilmesi istenilmektedir.

İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararıyla; davacıların iddiaları ile davalı idarenin savunma dilekçesi ve Adli Tıp Kurumuna yaptırılan bilirkişi incelemesi sonucu düzenlenen bilirkişi raporu ile dosya içerisinde yer alan diğer tüm bilgi ve belgelerin birlikte değerlendirilmesinden, davacılar çocuğu yenidoğanın ölümünün uterus rüptürüne bağlı hipoksin sonucu meydana gelmiş olduğu, bir kısım doğumlarda bu durumun beklenebilir bir komplikasyon olduğu, öte yandan doğumda görev alan doktor tarafından rüptür tanısının erken konulup annenin hayati tehlikesini önlemek adına acilen sezaryane alınmış ve gerekli ameliyatın yapılmış olduğu, bebeğin doğumunda görev alan sağlık görevlilerinin eylemlerinin tıp bilimine, genel kabul görmüş ilke ve kurallara uygun olduğu ve ilgili sağlık çalışanlarına atfı kabil kusur bulunmadığının bilirkişilerce rapora bağlandığı, zarar doğurucu olay ile idarenin eylemi arasındaki illiyet bağının herhangi bir tereddüte mahal bırakmayacak açıklıkta ve netlikte olmaması nedeniyle, davalı idarenin, doğduğu iddia edilen zararlardan sorumlu tutulmasına hukuken olanak bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI :Davacılar tarafından, doğumun aceleye getirildiği, dava konusu olayda ölümün uterus rüptürüne bağlı hipoksin sonucu meydana geldiği ancak bebeğin nefessiz kalarak ölmesi hususunun netliğe kavuşturulmadığı, doğum esnasında yapılan yanlış müdahaleler sonucu bebeğin nefessiz kaldığı ileri sürülerek İdare Mahkemesi kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ : …

DÜŞÜNCESİ : Mahkeme kararının düzeltilerek onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Danıştay Onuncu Dairesince, 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu’na ekli (I) sayılı cetvelde yer aldığı cihetle 659 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’nin 2/1-ç ve 6/1 maddeleri uyarınca taraf sıfatını haiz bulunduğundan bakılan davada hasım mevkiine alınan Türkiye Kamu Hastaneleri Kurumunun, 25/08/2017 tarih ve 30165 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 694 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’nin 203/1-ğ maddesi ile 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu’na ekli (I) sayılı cetvelden çıkartılarak anılan Kanun Hükmünde Kararname’nin 184. maddesi ile Kamu Hastaneleri Genel Müdürlüğü adıyla Sağlık Bakanlığının hizmet birimi olarak teşkilatlandırıldığı anlaşıldığından, dosya Sağlık Bakanlığı husumetiyle ele alınıp, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlenerek dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

A) Temyiz İstemine Konu Mahkeme Kararının, Davanın Reddine İlişkin Kısmı ile Reddedilen Manevi Tazminat Miktarı Üzerinden Davalı İdare Lehine Maktu Vekâlet Ücretine Hükmedilmesine İlişkin Kısmı Yönünden İncelenmesi:

HUKUKİ DEĞERLENDİRME;
İdare ve vergi mahkemelerinin nihai kararlarının temyizen bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen kararın davanın reddine ilişkin kısmı ile reddedilen manevi tazminat miktarı üzerinden davalı idare lehine, Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinde belirlenen maktu vekâlet ücretine hükmedilmesine ilişkin kısmı usul ve hukuka uygun olup, dilekçede ileri sürülen temyiz nedenleri kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

B) Temyiz İstemine Konu Mahkeme Kararının, Reddedilen Maddi Tazminat Nedeniyle Davalı İdare Lehine Nispi Vekâlet Ücretine Hükmedilmesine İlişkin Kısmı Yönünden İncelenmesi:

İNCELEME VE GEREKÇE:
İLGİLİ MEVZUAT:
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun “Temyiz incelemesi üzerine verilecek kararlar” başlıklı 49. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendinde, temyiz incelemesi sonunda kararda yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmayan maddi hatalar ile düzeltilmesi mümkün eksiklik veya yanlışlıklar varsa Danıştay’ın kararı düzelterek onayacağı hükme bağlanmıştır.
31/12/2014 tarih ve 9222 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren ve Mahkeme kararı tarihi itibarıyla uyuşmazlığa uygulanan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’nin “Tarifelerin üçüncü kısmına göre ücret” başlıklı 13. maddesinde; “Tarifenin ikinci kısmının ikinci bölümünde gösterilen hukuki yardımların konusu para veya para ile değerlendirilebiliyor ise avukatlık ücreti, davanın görüldüğü mahkeme için Tarifenin İkinci Kısmında belirtilen maktu ücretlerin altında kalmamak kaydıyla (yedinci maddenin ikinci fıkrası, dokuzuncu maddenin birinci fıkrasının son cümlesi ile onuncu maddenin son fıkrası hükümleri saklı kalmak kaydıyla) Tarifenin üçüncü kısmına göre belirlenir.” hükmüne yer verilmiştir.
Aynı Tarifenin “Manevi tazminat davalarında ücret” başlıklı 10. maddesinde ise “(1) Manevi tazminat davalarında avukatlık ücreti, hüküm altına alınan miktar üzerinden Tarifenin üçüncü kısmına göre belirlenir. (2) Davanın kısmen reddi durumunda, karşı taraf vekili yararına Tarifenin üçüncü kısmına göre hükmedilecek ücret, davacı vekili lehine belirlenen ücreti geçemez. (3) Bu davaların tamamının reddi durumunda avukatlık ücreti, Tarifenin ikinci kısmının ikinci bölümüne göre hükmolunur. (4) Manevi tazminat davasının, maddi tazminat veya parayla değerlendirilmesi mümkün diğer taleplerle birlikte açılması durumunda; manevi tazminat açısından avukatlık ücreti ayrı bir kalem olarak hükmedilir.” düzenlemesi yer almaktadır.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Bakılmakta olan dava, 50.000,00 TL maddi ve 125.000,00 TL manevi tazminat istemiyle açılmıştır. İdare Mahkemesince, davanın reddine ve reddedilen maddi tazminat yönünden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre nispi olarak hesaplanan 5.800,00 TL, reddedilen manevi tazminat yönünden ise maktu olarak belirlenen 750,00 TL vekalet ücretinin davacılar tarafından davalı idareye ödenmesine karar verilmiştir.
Maddi tazminat talebiyle açılan davalarda, kabul edilen tazminat miktarının önemli bir kısmının vekalet ücreti olarak davalı idareye ödenmesi, açılan tazminat davasını davacı açısından anlamsız hale getirmekte, bazı olaylarda ise, davacının dava açılmadan önceki durumundan daha kötü bir duruma girmesine neden olmakta, bu durum, gerek Anayasa Mahkemesinin bireysel başvuru kararlarında gerekse Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarında mahkemeye erişim hakkının ihlali olarak değerlendirilmektedir. Tümden ret ya da kısmen kabul, kısmen ret ile sonuçlanan maddi tazminat davalarında, taraflar lehine hükmedilecek vekalet ücretinin, kişilerin hak arama özgürlüğü kapsamındaki mahkemeye erişim hakkını ihlal etmeden ne şekilde hesaplanacağı konusunda Tarifenin 10. maddesinin 2. ve 3. fıkralarına paralel bir düzenlemeye yer verilmemiş olması nedeniyle, reddedilen maddi tazminatın Tarifenin üçüncü kısmına göre belirleneceğine ilişkin Tarife hükmünün ihmal edilmesi, hakkaniyete daha uygun olacaktır.
Yukarıda yer alan açıklamalar uyarınca, İdare Mahkemesince, manevi tazminat isteminin tamamı için ret hükmü kurularak davalı idare lehine maktu vekâlet ücretine hükmedilirken; maddi tazminat isteminin tamamı için ret hükmü kurulmasına rağmen davalı idare lehine nispi vekâlet ücretine hükmedilmesinde hukuki isabet görülmemiştir.
Esasen davalı tarafın bu dava kapsamında, iki tazminat konusu yönünden farklı bir hukuki değerlendirme yapması da söz konusu değildir.
Bu durumda; reddedilen maddi tazminat talebi yönünden davalı idare lehine Mahkeme kararının verildiği tarihte yürürlükte olan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre 750,00 TL vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiğinden, Mahkeme kararının hüküm fıkrasında yer alan “5.800,00 TL” ibaresinin “750,00 TL”, “toplamından oluşan 6.550,00 TL vekalet ücretinin” ibaresinin “toplamından oluşan 1.500,00 TL vekalet ücretinin” olarak düzeltilmesi gerekmektedir.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Davacıların, reddedilen maddi tazminat yönünden aleyhlerine hükmedilen nispi vekalet ücretine yönelik temyiz istemlerinin kabulüne, diğer temyiz istemlerinin reddine,
2. Davanın reddine ilişkin … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının, hüküm fıkrasında yer alan “5.800,00 TL” ibaresinin “750,00 TL”, “toplamından oluşan 6.550,00 TL vekalet ücretinin” ibaresinin “toplamından oluşan 1.500,00 TL vekalet ücretinin” şeklinde DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
3. 2577 sayılı Kanun’un (geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren 15 (on beş) gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 28/09/2020 tarihinde oy çokluğuyla karar verildi.

KARŞI OY (X):

Dava dosyasının incelenmesinden; davacılardan …’in 19/10/2010 tarihinde … Devlet Hastanesinde gerçekleştirdiği doğum esnasında sağık personelinin kusurlu eylemleri neticesinde bebeğinin ölü doğmasına ve sağlığının bozulmasına sebebiyet verildiği gerekçesiyle ve idarenin hizmet kusuru bulunduğu iddiasıyla uğranıldığı iddia edilen maddi ve manevi tazminatın ödenmesi istemiyle bakılan davanın açıldığı, … Cumhuriyet Başsavcılığının E:2010/3606 soruşturma sayılı dosyasında, …’in doğumuna katılan sağlık personellerinin doğum öncesinde ve doğum esnasında bebeğin ölü doğmasına ve …’in sağlığının bozulmasına etki edebilecek herhangi bir tıbbi uygulama hatasının olup olmadığının, bu yönde bir iz, emare bulunup bulunmadığının, doğuma katılan sağlık personellerine atfı kabil bir meslek kusurunun olup olmadığına ilişkin olarak Adli Tıp Kurumuna yaptırılan bilirkişi incelemesi sonrasında, Adli Tıp Kurumu 1. Adli Tıp İhtisas Kurulunca … Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilen 18/04/2012 tarih ve 30345/1390 sayılı bilirkişi raporunun İdare Mahkemesince hükme esas alınarak davanın reddine karar verildiği anlaşılmaktadır.
Bakılmakta olan davada, Mahkemece, olayda idarenin hizmet kusuru bulunup bulunmadığının tespitine yönelik olarak taraf iddialarının açık, anlaşılır şekilde cevaplandığı, doğum esnasında yapılan müdahalelerin yerinde olup olmadığı noktasında ayrıntılı bir değerlendirme içeren bir raporun üniversite hastanesinden alınarak olayda davalı idarenin hizmet kusuru bulunup bulunmadığının belirlenmesi gerekirken, uyuşmazlığın çözümü için yeterli olmayan rapora dayalı olarak eksik inceleme sonucu verilen İdare Mahkemesi kararının bozulması gerektiği oyuyla çoğunluk kararına katılmıyorum.

KARŞI OY (XX) :

Temyiz istemine konu Mahkeme kararında, reddedilen maddi tazminat talebi yönünden davalı idare lehine maktu vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken, nispi vekalet ücretine hükmedilmesinde hukuka uyarlık bulunmamaktadır. Bu husus, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun “Temyiz incelemesi üzerine verilecek kararlar” başlıklı 49. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendi uyarınca kararın düzeltilerek onanmasını gerektiren, “yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmayan maddi hata ile düzeltilmesi mümkün eksiklik veya yanlışlık” kapsamında olmayan, anılan maddenin 2. fıkrasının (b) bendi uyarınca kararın bozulmasını gerektiren “hukuka aykırılık” teşkil ettiğinden, İdare Mahkemesi kararının bu kısmının, Mahkemece yeniden bir karar verilmek üzere bozulması gerektiği oyuyla aksi yöndeki Daire kararına bu yönden katılmıyorum.