Danıştay Kararı 10. Daire 2019/6454 E. 2020/3237 K. 24.09.2020 T.

Danıştay 10. Daire Başkanlığı         2019/6454 E.  ,  2020/3237 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONUNCU DAİRE
Esas No: 2019/6454
Karar No: 2020/3237

TEMYİZ EDEN (DAVALI) : … Bakanlığı (… Kurumu) …
VEKİLİ : Av. …
KARŞI TARAF (DAVACI) : …
VEKİLİ : Av. …

İSTEMİN_KONUSU : … İdare Mahkemesinin … tarih ve E: …, K: … sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacı tarafından, 24/05/2005 tarihinde geçirmiş olduğu trafik kazası sonucu bacağında oluşan kırık nedeniyle başvurduğu Kahramanmaraş Devlet Hastanesinde yapılan yanlış tedavi sonrasında işgücü kaybına uğradığı ileri sürülerek 31.691,11 TL maddi ve 50.000,00 TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesi istenilmektedir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … İdare Mahkemesi … tarih ve E: …, K: … sayılı kararıyla; davacının ameliyatını gerçekleştiren doktor A.E. hakkında taksirle yaralanmaya sebebiyet verme suçundan … Sulh Ceza Mahkemesinin E: … sayılı dosyasında yapılan yargılama sırasında anılan Mahkemece Adli Tıp Kurumundan ve Yüksek Sağlık Şurasından rapor istenildiği, Adli Tıp Kurumunun … tarih ve … sayılı raporunda doktor A.E.’nin yaptığı tedavinin tıp kurallarına uygun olmadığının belirtildiği, Yüksek Sağlık Şurasının … tarih ve … sayılı raporunda ise doktor A.E. tarafından ameliyat esnasında uygulanan intrameduller çivi nedeniyle ayrılmanın meydana geldiği belirtilerek ameliyat öncesi ve sonrasında hastayı yeterli değerlendiremediği ve 4/8 oranında kusurlu olduğuna karar verildiği, davacı tarafından Antalya Atatürk Devlet Hastanesinden alınan … tarih ve … sayılı özürlü sağlık kurulu raporunda % 21 oranında işgücü kaybının olduğunun belirtildiği, anılan bilirkişi raporlarının usul ve esas bakımından hükme esas alınabilecek nitelikte görüldüğü; ayrıca, dava açılmadan önce … Asliye Hukuk Mahkemesinin E: … sayılı dosyasında yapılan yargılama sırasında yaptırılan bilirkişi incelemesi sonucunda, davacının iş gücünü %21 derecesinde kaybettiği kabul edilerek hesaplama yapıldığı ve iş gücü kaybı nedeniyle hakedilen maddi tazminat miktarının 31.691,11 TL olarak hesaplandığı; kamu hizmetinin kötü işlemesi nedeniyle davalı idarenin ağır hizmet kusuru sonucunda yaşama ve kazanma gücünün azalması sonucunu doğuran olay nedeniyle, hayat boyu duyulacak elem ve ızdırabın karşılığı olarak ise 20.000,00 TL manevi tazminat ödenmesinin gerektiği sonucuna varıldığı gerekçesiyle, 31.691,11 TL maddi ve 20.000,00 TL manevi olmak üzere toplam 51.691,11 TL tazminat isteminin kabulüne, hükmedilen toplam 51.691,11 TL tazminatın adli yargıda dava açma tarihi olan 01/11/2005 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davacıya ödenmesine karar vermiştir.

TEMYİZ_EDENİN_İDDİALARI : Davalı idare tarafından, meydana gelen olayın femur cisim kırığı şeklinde kendini gösterdiği ve kırılmanın şekli göz önüne alındığında komplikasyon yaşanmasının olağan olduğu, davacının zamanında gerekli kontrollere gelmeyişinin de ortaya çıkan netice üzerindeki etkisinin büyük olduğu; tazminat ödeme yükümlülüğünün şartlarından olan hukuka aykırılık, ağır hizmet kusuru ve uygun illiyet bağı şartlarının somut olay bakımından gerçekleşmediği; davacının SGK’dan uzuv kaybına ilişkin rapor alıp almadığı araştırılmadan ve Mahkemece de uzuv kaybına yönelik rapor aldırtılmadan karar verildiği; davacının sigorta şirketinden parasal edinimde bulunduğu ve bu hususla birlikte ortaya çıkan zararın başka sebepten kaynaklanıp kaynaklanmadığı da araştırılmak suretiyle talebin tamamen reddi veya istenilen meblağın tenkise tabi tutulması gerektiği; adli yargıda açılan davadaki maddi ve manevi tazminat istemleri artırılmak suretiyle yeni dava ikame edilmiş olmasına rağmen faiz başlangıcı olarak adli yargıdaki dava tarihinin belirlenmesinin hukuka aykırı olduğu; manevi tazminatın zenginleşme vasıtası haline getirilemeyeceği, sembolik bir miktar olması gerektiği ve fahiş olan manevi tazminat talebinin reddedilmesi gerektiği ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Davacı tarafından savunma verilmemiştir.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ : …
DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin kabulü gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onuncu Dairesince, 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu’na ekli (I) sayılı cetvelde yer aldığı cihetle 659 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’nin 2/1-ç ve 6/1 maddeleri uyarınca taraf sıfatını haiz bulunduğundan bakılan davada hasım mevkiine alınan Türkiye Kamu Hastaneleri Kurumu’nun, 25/08/2017 tarih ve 30165 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 694 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’nin 203/1-ğ maddesi ile 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu’na ekli (I) sayılı cetvelden çıkartılarak anılan Kanun Hükmünde Kararname’nin 184. maddesi ile Kamu Hastaneleri Genel Müdürlüğü adıyla Sağlık Bakanlığı’nın hizmet birimi olarak teşkilatlandırıldığı anlaşıldığından, dosya Sağlık Bakanlığı husumetiyle ele alınıp, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE :
MADDİ OLAY :
Davacı, 24/05/2005 tarihinde trafik kazası geçirmiş ve bacağında kırık oluşması nedeniyle Kahramanmaraş Devlet Hastanesine başvurmuş, burada görevli doktor A.E. tarafından ortopedi servisine yatışı yapılmış ve 8 gün sonra ameliyata alınmış, yapılan ameliyat sonrasında takılan platinin bir civatasının eksik olduğundan bahisle bir hafta sonra tekrar ameliyat edilmiş ve taburcu edilmiş, davacının ağrılarının geçmemesi üzerine tekrar geldiği hastanede çekilen röntgen sonucu takılan platinin vidalarından birinin yerinden çıkarak diz kapağında olduğu tespit edilmiş, davacı tarafından Antalya Atatürk Devlet Hastanesinden % 21 oranında uzuv kaybının olduğu belirtilen sağlık kurulu raporu alınmış ve ameliyatı gerçekleştiren doktor A.E. İle Sağlık Bakanlığı aleyhine … Asliye Hukuk Mahkemesinde tazminat istemiyle dava açılmış, açılan bu davanın husumet ve görev yönünden reddedilmesi üzerine de bakılmakta olan dava açılmıştır.
İLGİLİ MEVZUAT:
20/01/1982 tarih ve 17580 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 31. maddesinin 1. fıkrasında, bu Kanun’da hüküm bulunmayan hususlarda; hakimin davaya bakmaktan memnuiyeti ve reddi, ehliyet, üçüncü şahısların davaya katılması, davanın ihbarı, tarafların vekilleri, feragat ve kabul, teminat, mukabil dava, bilirkişi, keşif, delillerin tespiti, yargılama giderleri, adli yardım hallerinde ve duruşma sırasında tarafların mahkemenin sukünunu ve inzibatını bozacak hareketlerine karşı yapılacak işlemler, elektronik işlemler ile ses ve görüntü nakledilmesi yoluyla duruşma icrasında Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu hükümlerinin uygulanacağı; ancak, davanın ihbarının Danıştay, mahkeme veya hâkim tarafından re’sen yapılacağı kurala bağlanmıştır.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 27. maddesinin 1. fıkrasında, davanın taraflarının, müdahillerin ve yargılamanın diğer ilgililerinin, kendi hakları ile bağlantılı olarak hukuki dinlenilme hakkına sahip olduğu; 61. maddesinin 1. fıkrasında, taraflardan birinin, davayı kaybettiği takdirde, üçüncü kişiye veya üçüncü kişinin kendisine rücu edeceğini düşünüyorsa, tahkikat sonuçlanıncaya kadar davayı üçüncü kişiye ihbar edebileceği; 66. maddesinde ise, üçüncü kişinin, davayı kazanmasında hukuki yararı bulunan taraf yanında ve ona yardımcı olmak amacıyla, tahkikat sona erinceye kadar, fer’î müdahil olarak davada yer alabileceği hükümleri yer almaktadır.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Bakılan davada, davacının bacağında oluşan engel nedeniyle meydana gelen maddi ve manevi zararların hizmet kusuru sonucunda meydana geldiğine ve davalı idarenin tazmin yükümlülüğünün olduğuna hükmedilmiştir.
Bu durumda, dava konusu olaya ilişkin olarak sorumluluğu olan kişi veya kişilere davalı idare tarafından rücu edebileceği dikkate alındığında, bu kişilerin menfaatlerinin etkileneceği açıktır.
Yukarıda belirtilen Kanun hükümlerinde öngörülen davanın ihbarı için geçerli koşulların oluştuğu anlaşılmakta olup; Mahkemece, dava konusu olayda idare ile arasında rücu ilişkisi doğabilecek olan kişi veya kişilerin tespit edilmesi suretiyle davanın res’en ilgili veya ilgililere ihbar edilmesi gerektiğinden, bu husus gözetilmeksizin yapılan yargılama sonucunda verilen kararda hukuka uygunluk bulunmamaktadır.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Davalı idarenin temyiz isteminin kabulüne,
2. Temyize konu … İdare Mahkemesinin … tarih ve E: …, K: … sayılı kararının BOZULMASINA,
3. Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın anılan Mahkemeye gönderilmesine,
4. 2577 sayılı Kanun’un (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen 15 (on beş) gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 24/09/2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.