Danıştay Kararı 10. Daire 2019/6424 E. 2020/3238 K. 24.09.2020 T.

Danıştay 10. Daire Başkanlığı         2019/6424 E.  ,  2020/3238 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONUNCU DAİRE
Esas No: 2019/6424
Karar No: 2020/3238

TEMYİZ EDEN (DAVALI) : … Üniversitesi Rektörlüğü … / …
VEKİLİ : Av. …
KARŞI TARAF (DAVACILAR) : 1- …
2- …
3- …
VEKİLLERİ : Av. …, Av. …

İSTEMİN_KONUSU : … İdare Mahkemesinin … tarih ve E: …, K: … sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacılardan …’nın eşi, … ve …’nın babası olan …’nın bel fıtığı ameliyatında batın içi büyük damar yaralanmasına bağlı olarak aşırı kanama sonucu hayatını kaybettiği ve meydana gelen olayın davalı idarenin hizmet kusurundan kaynaklandığı iddiasıyla, davacılardan … için 1.000,00 TL maddi ve 75.000,00 TL manevi, davacılardan … ve …’nın her biri için ise 1.000,00 TL maddi ve 37.500,00 TL manevi olmak üzere toplam 3.000,00 TL maddi ve 150.000,00 TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren işletilecek yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesi istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … İdare Mahkemesinin … tarih ve E: …, K: … sayılı kararıyla; davalı idarenin hizmet kusurunun bulunup bulunmadığı, hizmet kusuru var ise kusurun ağırlık derecesi ve oranının tespiti hususlarının ortaya konulması amacıyla İstanbul Adli Tıp Kurumu Başkanlığı’na bilirkişi incelemesi yaptırıldığı ve Adli Tıp Kurumu Genel Kurulunun 05/02/2015 tarihli bilirkişi raporunda özetle; “kişinin ölümünün lomber disk hernisi ameliyatı esnasında oluşan batın içi büyük damar yaralanma komplikasyonuna bağlı kanama sonucunda meydana gelmiş olduğu, bel ağrısı şikayeti ile gelen kişinin gerekli muayene ve tetkiklerinin yapılarak tanısının doğru olarak konulduğu, buna uygun şekilde ameliyat kararının alındığı, ameliyatta gerekli işlemlerin yapıldığı, postop takibi yapılırken yapılmış ameliyata bağlı meydana gelen büyük arter yaralanması komplikasyonunun zamanında tespit edilerek ameliyata alındığı, ameliyatta gerekli müdahalelerin yapıldığı dikkate alındığında kişinin takip ve tedavisinde sorumlu doktorların, yardımcı sağlık personelinin ve ilgili idarenin kusurlu olmadığı” görüş ve kanaatine yer verildiği, bilirkişi raporu içerdiği teknik gerekçe itibarıyla hükme esas alınabilecek nitelikte görüldüğünden davacılar vekilinin itirazına itibar edilmediği, bilirkişi raporu ve dava dosyasında mevcut bilgi ve belgelerin incelenmesinden ilgili hekim ve sağlık personellerine kusur izafe edilemeyeceği anlaşıldığından davacıların maddi zararından dolayı davalı idarenin tazminle sorumlu tutulmasının hukuken mümkün bulunmadığı; davacıların eşi-babaları olan …’nın eksik bilgilendirme sonucunda ameliyatı kabul ettiği ve hizmetin gereği gibi işlememesinin sonucu duyulan acı, üzüntü sebebiyle ve olayın sonucu itibarıyla takdiren davacıların manevi tazminat istemlerinin tamamının kabulünün gerektiği gerekçesiyle maddi tazminat istemlerinin reddine, manevi tazminat istemlerinin kabulüne ve toplam 150.000,00 TL manevi tazminatın ilk davanın açıldığı 11/08/2006 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmiştir.

TEMYİZ_EDENİN_İDDİALARI : Davalı idare tarafından, bilirkişi raporu uyarınca hizmet kusurunun bulunmadığı tespit edilmesine rağmen manevi tazminata hükmedilmesinin hukuka aykırı olduğu ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFLARIN SAVUNMALARI: Davacılar tarafından, davalı idarenin hukuka aykırı temyiz talebinin reddi gerektiği savunulmuştur.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ : …
DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin kabulü gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onuncu Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra, gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE :
MADDİ OLAY :
Sağ bacakta güçsüzlük ve bel ağrısı şikayetiyle davalı idare hastanesine başvuru yapan …’nın yapılan muayene sonucunda L4-L5 disk hernisi tanısı konulması üzerine yatışı yapılmış ve ertesi gün ameliyata alınmış, operasyonun tamamlanmasının ardından derlenme odasında hastada hipotansiyon olduğunun farkına varılması üzerine yoğun bakım ünitesine alınmış ve batının sol tarafında distansiyon olduğu tespiti sonucu büyük damar yaralanması olduğu düşünülerek kalp ve damar cerrahi uzmanları çağrılmak suretiyle tekrardan acil ameliyata alınmış, ameliyatta hastadan 2.000 cc civarında kan boşaltılmış ve sonrasında kan takviyesi ile kalp masajı yapılmasına rağmen hasta kurtarılamayarak batın içi büyük damar yaralanmasına bağlı kanama sonucunda vefat etmiş, müteveffanın eşi ve çocukları olan davacılar tarafından … Asliye Hukuk Mahkemesinde tazminat istemiyle açılan davanın görev yönünden reddedilmesi üzerine de bakılan dava açılmıştır.

İLGİLİ MEVZUAT:
20/01/1982 tarih ve 17580 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 31. maddesinin 1. fıkrasında, bu Kanun’da hüküm bulunmayan hususlarda; hakimin davaya bakmaktan memnuiyeti ve reddi, ehliyet, üçüncü şahısların davaya katılması, davanın ihbarı, tarafların vekilleri, feragat ve kabul, teminat, mukabil dava, bilirkişi, keşif, delillerin tespiti, yargılama giderleri, adli yardım hallerinde ve duruşma sırasında tarafların mahkemenin sukünunu ve inzibatını bozacak hareketlerine karşı yapılacak işlemler, elektronik işlemler ile ses ve görüntü nakledilmesi yoluyla duruşma icrasında Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu hükümlerinin uygulanacağı; ancak, davanın ihbarının Danıştay, mahkeme veya hâkim tarafından re’sen yapılacağı kurala bağlanmıştır.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 27. maddesinin 1. fıkrasında, davanın taraflarının, müdahillerin ve yargılamanın diğer ilgililerinin, kendi hakları ile bağlantılı olarak hukuki dinlenilme hakkına sahip olduğu; 61. maddesinin 1. fıkrasında, taraflardan birinin, davayı kaybettiği takdirde, üçüncü kişiye veya üçüncü kişinin kendisine rücu edeceğini düşünüyorsa, tahkikat sonuçlanıncaya kadar davayı üçüncü kişiye ihbar edebileceği; 66. maddesinde ise, üçüncü kişinin, davayı kazanmasında hukuki yararı bulunan taraf yanında ve ona yardımcı olmak amacıyla, tahkikat sona erinceye kadar, fer’î müdahil olarak davada yer alabileceği hükümleri yer almaktadır.

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Bakılan davada, davacıların yakınının ölmesi nedeniyle meydana gelen manevi zararın hizmet kusuru sonucunda meydana geldiğine ve davalı idarenin tazmin yükümlülüğünün olduğuna hükmedilmiştir.
Bu durumda, dava konusu olaya ilişkin olarak sorumluluğu olan kişi veya kişilere davalı idare tarafından rücu edebileceği dikkate alındığında, bu kişilerin menfaatlerinin etkileneceği açıktır.
Yukarıda belirtilen Kanun hükümlerinde öngörülen davanın ihbarı için geçerli koşulların oluştuğu anlaşılmakta olup; Mahkemece, dava konusu olayda idare ile arasında rücu ilişkisi doğabilecek olan kişi veya kişilerin tespit edilmesi suretiyle davanın res’en ilgili veya ilgililere ihbar edilmesi gerektiğinden, bu husus gözetilmeksizin yapılan yargılama sonucunda verilen kararda hukuka uygunluk bulunmamaktadır.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Davalı idarenin temyiz isteminin kabulüne,
2. Davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine ilişkin … İdare Mahkemesinin … tarih ve E: …, K: …sayılı temyize konu kararının kabule ilişkin kısmının BOZULMASINA,
3. Bozulan kısım hakkında yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın anılan Mahkemeye gönderilmesine,
4. 2577 sayılı Kanun’un (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen 15 (on beş) gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 24/09/2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.