Danıştay Kararı 10. Daire 2019/6398 E. 2020/4789 K. 11.11.2020 T.

Danıştay 10. Daire Başkanlığı         2019/6398 E.  ,  2020/4789 K.

T.C.
D A N I Ş T A Y
ONUNCU DAİRE
Esas No : 2019/6398
Karar No : 2020/4789

TEMYİZ EDEN (DAVALI) : … Bakanlığı (… Kurumu)
VEKİLİ : Av. …

TEMYİZ EDEN
DAVALI YANINDA MÜDAHİL : …
VEKİLİ : Av. …

KARŞI TARAF (DAVACILAR) : 1- …
2- …
VEKİLLERİ : Av. …

İSTEMLERİN_KONUSU : …İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının kabule ilişkin kısımlarının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Müteveffa …’ın, oğlu ve kocası olan davacılar tarafından, …’ın 03/06/2007 tarihinde …Devlet Hastanesi kadın doğum servisinde yanlış tedavi uygulanmış olması nedeniyle hayatını kaybettiği iddiasıyla, zararlarına karşılık olmak üzere … için 49.000,00 TL maddi ve 170.000,00 TL manevi, … için 1.000,00 TL maddi ve 130.000,00 TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte ödenmesi istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: …İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararıyla; …Asliye Ceza Mahkemesinin … Esasına kayden açılan davada İstanbul Adli Tıp Kurumu 3. İhtisas Dairesi Başkanlığınca düzenlemiş olan … tarihli raporda özetle, hastanın takip ve tedavisinden sorumlu olan Op. Dr. …’in uygulamalarının tıp kurallarına aykırı olduğunun belirtildiği, olaya ilişkin Yüksek Sağlık Şurasının … tarih ve … sayılı kararında, doktor …’in hastanın takip ve tedavisinde kusurlu olduğunun belirtildiği, yine olayla ilgili olarak … Üniversitesi kadın doğum uzmanları olan Prof. Dr. …, Prof. Dr. …, Prof. Dr. … tarafından düzenlenen heyet raporuna göre; Dr. …’in hastanın takip ve tedavisinde yetersiz hareket ettiği sonucuna varıldığı şeklinde görüş belirtildiği; …’ın ölüm olayı ile ilgili olarak yukarıda içeriğine yer verilen görüş ve tespitlere göre idarenin ağır hizmet kusurunun bulunduğu ve oluşan zararın tazmini gerektiği; davacılar … ve … lehine destekten yoksun kalma tazminatının hesaplanması için yaptırılan bilirkişi incelemesi sonucunda düzenlenen 27/06/2014 tarihli rapora göre, maddi tazminat miktarının … için 328,87 TL, … için ise 31.678,68 TL olduğunun tespit edildiği ve raporun karara esas alınabilecek nitelikte bulunduğu; olayın oluşumu ve niteliği dikkate alınarak … için 40.000,00 TL, … için ise 80.000,00 TL manevi tazminata hükmedilmesi gerektiği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine karar verilmiştir.

TEMYİZ_EDENLERİN_İDDİALARI : Davalı idare tarafından, maddi olayda tazmin koşullarının gerçekleşmemiş olduğu, maddi ve manevi tazminat miktarlarının fahiş belirlendiği; davalı idare yanında müdahil tarafından ise, ceza davasında alınmış olan raporlar uyarınca karar verilmesinin eksik inceleme olduğu, davacılardan …’ın meydana gelen olaydan hemen sonra evlenmiş olmasının tazminat miktarının belirlenmesinde değerlendirilmediği ileri sürülmüştür.
KARŞI_TARAFIN_SAVUNMASI : Davacılar tarafından temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmuştur.

DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ : …
DÜŞÜNCESİ : Davalı idarenin temyiz isteminin reddi ile İdare Mahkemesi kararının onanması gerektiği, davalı yanında müdahilin temyiz isteminin ise süre yönünden reddi gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Danıştay Onuncu Dairesince, 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu’na ekli (I) sayılı cetvelde yer aldığı cihetle 659 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’nin 2/1-ç ve 6/1 maddeleri uyarınca taraf sıfatını haiz bulunduğundan bakılan davada hasım mevkiine alınan Türkiye Kamu Hastaneleri Kurumu’nun, 25/08/2017 tarih ve 30165 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 694 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’nin 203/1-ğ maddesi ile 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu’na ekli (I) sayılı cetvelden çıkartılarak anılan Kanun Hükmünde Kararname’nin 184. maddesi ile Kamu Hastaneleri Genel Müdürlüğü adıyla Sağlık Bakanlığı’nın hizmet birimi olarak teşkilatlandırıldığı anlaşıldığından, dosya Sağlık Bakanlığı husumetiyle ele alınıp, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlenerek dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
İNCELEME VE GEREKÇE :
MADDİ OLAY :
…Devlet Hastanesinde gebelik takibi yapılan davacıların yakını …’ın, üçüncü kez yatırılmış olduğu kadın doğum servisinde takiplerini yapan Op. Dr. …’in kusuru nedeniyle vefat ettiği iddiasıyla bakılmakta olan dava açılmıştır.
İLGİLİ MEVZUAT:
Anayasanın 125. maddesinde, idarenin her türlü eylem ve işlemlerine karşı yargı yolunun açık olduğu belirtildikten sonra, son fıkrasında, idarenin kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlü olduğu hükme bağlanmış, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 2/1-b maddesinde ise, idari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları, idari dava türleri arasında sayılmıştır.
Genel anlamı ile tam yargı davaları, idarenin faaliyetlerinden ötürü, hakları zarara uğrayanlar tarafından idare aleyhine açılan tazminat davalarıdır. Bu tür davalarda mahkeme, hem olayın maddi yönünü, başka bir ifadeyle zararı doğuran işlem veya eylemleri, hem de bundan çıkabilecek hukuki sonuçları tespit edecektir.
İdare kural olarak, yürüttüğü kamu hizmetiyle nedensellik bağı kurulabilen zararları tazminle yükümlü olup; idari eylem ve/veya işlemlerden doğan zararlar, idare hukuku kuralları çerçevesinde, hizmet kusuru veya kusursuz sorumluluk ilkeleri gereği tazmin edilmektedir.
Tam yargı davalarında, öncelikle zarara yol açtığı öne sürülen idari işlem veya eylemin hukuka uygunluğunun denetlenmesi esas alındığından, olayın oluşumu ve zararın niteliği irdelenip, idarenin hizmet kusuru olup olmadığının araştırılması, hizmet kusuru yoksa kusursuz sorumluluk ilkelerinin uygulanıp uygulanmayacağının incelenmesi, tazminata hükmedilirken de her halde sorumluluk sebebinin açıkça belirtilmesi gerekmektedir.
İdarenin yürütmekle görevli olduğu bir hizmetin kuruluşunda, düzenlenişinde veya işleyişindeki nesnel nitelikli bozukluk, aksaklık veya boşluk olarak tanımlanabilen hizmet kusuru; hizmetin kötü işlemesi, geç işlemesi veya hiç işlememesi hallerinde gerçekleşmekte ve idarenin tazmin yükümlülüğünün doğmasına yol açmaktadır. Bu bağlamda hizmet kusuru, özel hukuktaki anlamından uzaklaşarak nesnelleşen, anonim bir niteliğe sahip, bağımsız karakteri olan bir kusurdur. Hizmet kusurundan dolayı sorumluluk, idarenin sorumluluğunun doğrudan ve asli nedenini oluşturmaktadır.
Diğer taraftan, idarelerin kamu hizmetlerinin gereği gibi işlemesini sağlayacak organizasyonları yaparak yeterli araç ve gereçle donatılmış bina, tesis ve araçlarda hizmetin özelliğine uygun olarak seçilen ve yetişmiş personelle hizmeti yürütmek yükümlülüğünün bulunduğu da tartışmasızdır.
Zarar gören kişinin hizmetten yararlanan durumunda olduğu ve hizmetin riskli bir nitelik taşıdığı sağlık hizmetinde, idarenin tazmin yükümlülüğünün doğması için; zararın, idareye atfı kabil bir durum sonucu meydana gelmiş olması gerekmektedir.
Manevi tazminat, mal varlığında meydana gelen bir eksilmeyi karşılamaya yönelik bir tazmin aracı değil, tatmin aracıdır. Olay nedeniyle duyulan elem ve ızdırabı kısmen de olsa hafifletmeyi amaçlar. Belirtilen niteliği gereği manevi tazminatın zenginleşmeye yol açmayacak şekilde belirlenmesi gerekmektedir. Manevi zararın varlığı, sadece şeref, haysiyet ve onur kırıcı işlem ve eylemlere ya da kişilerin vücut bütünlüğünde meydana gelen sakatlık haline veya ölüm nedeniyle ağır bir elem, üzüntü duyulması şartına bağlı olmayıp, idarenin yürütmekle yükümlü olduğu kamu hizmetini gereği gibi eksiksiz olarak sunamaması nedeniyle ilgililerin yeterli hizmet alamamalarından dolayı üzüntü ve sıkıntı duymaları manevi zararın varlığı ve manevi tazminata hükmedilmesi için yeterli bulunmaktadır.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
İdare Mahkemesi kararının, davacıların maddi tazminat istemlerinin kabul edilen kısımları ile davacılardan …’ın manevi tazminat isteminin kabul edilen kısmı yönünden incelenmesi;
İdare ve vergi mahkemelerinin nihai kararlarının temyizen bozulması 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı halinde mümkündür.
Temyizen incelenen kararın, davacılardan …’ın manevi tazminat isteminin kısmen kabulüne ilişkin kısmı ile maddi tazminat isteminin kısmen kabulüne ilişkin kısmı usul ve hukuka uygun olup, davalı idare tarafından ileri sürülen temyiz nedenleri kararın bu kısımlarının bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemektedir.
İdare Mahkemesi kararının, davacılardan …’ın manevi tazminat isteminin kabul edilen kısmı yönünden incelenmesi;
Manevi zarar, kişinin fizik yapısının ve iç huzurunun bozulmasını, yaşama gücünün ve sevincinin azalmasını, kişilik haklarının zedelenmesini, şeref ve haysiyetinin rencide edilmesini, duyulan acı ve ıstırabı, kişinin günlük yaşamını zorlaştıran her türlü üzüntü ve sıkıntıyı ifade etmekte, fiziki veya manevi acılar duyan, ruhsal dengesi bozulan, yaşama sevinci azalan kişinin manevi yönden zarara uğramış olduğu kabul edilmektedir.
Manevi tazminat, kişinin mal varlığında meydana gelen eksilmeyi gidermeye yönelik olmayıp, manevi değerlerinde bir eksilme meydana gelen ve yaşama sevinci ve zevki azalan kişinin manen tatminini sağlamaya yönelik bir tazmin aracıdır. Manevi tazminat, olay nedeniyle duyulan elem ve ızdırabı kısmen de olsa hafifletmeyi amaçlar. Bu niteliği gereği manevi tazminatın, zenginleşmeye yol açmayacak şekilde belirlenmesi gerekmekte ise de; tam yargı davalarının özelliği gereği takdir edilecek manevi tazminat miktarının, manevi tatmin sağlayacak, olayın oluş şekli ve niteliğine uygun miktarda olması gerekmektedir.
Temyize konu Mahkeme kararıyla, tazmini istenen zarara neden olan olayın gelişimi göz önünde tutularak davacılardan …’ın 130.000,00 TL’lik manevi tazminat isteminin 40.000,00 TL’lik kısmı kabul edilmiş ise de; …’ın eşi …’ı kaybetmesinden iki ay sonra evlendiği dikkate alındığında, manevi zararın manevi tazminatın zenginleşme aracı olamayacağı ilkesi de gözetilerek manevi tatmin sağlayacak makul bir tutarın ödenmesine karar verilmek suretiyle giderilmesi gerekmektedir.
Olayda; zararın niteliğiyle birlikte davacılardan …’ın eşinin ölümünden iki ay sonra evlendiği de dikkate alındığında, adı geçen davacı için hükmedilen manevi tazminat miktarının fazla olduğu görüldüğünden, Mahkemece manevi tazminatın amaç ve niteliği dikkate alınarak hükmedilecek manevi tazminat miktarının yeniden belirlenmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.
Bu itibarla, temyize konu Mahkeme kararının davacılardan …’ın manevi tazminat isteminin 40.000,00 TL’lik kısmının kabulüne yönelik kısmında hukuki isabet bulunmamıştır.
Davalı yanında müdahilin temyiz istemi yönünden yapılan inceleme;
Dosyadaki bilgi ve belgelerin incelenmesinden, temyize konu İdare Mahkemesi kararı davalı yanında müdahil olan …’in vekiline 26/05/2015 tarihinde tebliğ edilmiş olmakla birlikte; yasal temyiz süresi geçirildikten sonra 22/02/2018 tarihinde …Asliye Hukuk Mahkemesinin kaydına giren dilekçe ile temyiz isteminde bulunduğu görüldüğünden, davalı yanında müdahilin temyiz isteminin süre aşımı nedeniyle reddi gerekmiştir.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Davalı yanında müdahilin temyiz isteminin süre aşımı nedeniyle reddine,
2. Davalı idarenin temyiz isteminin kısmen kabulüne, kısmen reddine,
3. …İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı temyize konu kararının, davacılardan … lehine hükmedilen manevi tazminata yönelik kısmının oy çokluğuyla BOZULMASINA, diğer kısımlarının oy birliğiyle ONANMASINA,
4. Bozulan kısım hakkında yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın anılan Mahkemeye gönderilmesine,
5. 2577 sayılı Kanun’un (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin birinci fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren 15 (on beş) gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 11/11/2020 tarihinde karar verildi.

(X) KARŞI OY :
Manevi zarar, kişinin fizik yapısının ve iç huzurunun bozulmasını, yaşama gücünün ve sevincinin azalmasını, kişilik haklarının zedelenmesini, şeref ve haysiyetinin rencide edilmesini, duyulan acı ve ızdırabı, kişinin günlük yaşamını zorlaştıran her türlü üzüntü ve sıkıntıyı ifade etmekte, fiziki veya manevi acılar duyan, ruhsal dengesi bozulan, yaşama sevinci azalan kişinin manevi yönden zarara uğramış olduğu kabul edilmektedir.
Manevi tazminat, kişinin mal varlığında meydana gelen eksilmeyi gidermeye yönelik olmayıp, manevi değerlerinde bir eksilme meydana gelen ve yaşama sevinci ve zevki azalan kişinin manen tatminini sağlamaya yönelik bir tazmin aracıdır. Manevi tazminat, olay nedeniyle duyulan elem ve ızdırabı kısmen de olsa hafifletmeyi amaçlar. Bu niteliği gereği manevi tazminatın, zenginleşmeye yol açmayacak şekilde belirlenmesi gerekmekte ise de; tam yargı davalarının özelliği gereği takdir edilecek manevi tazminat miktarının, manevi tatmin sağlayacak, olayın oluş şekli ve niteliğine uygun miktarda olması gerekmektedir.
Uyuşmazlıkta; …’ın eşi …’ın vefatı nedeniyle manevi bir kaybın olduğu tartışmasız ise de, eş kaybının çok kısa bir süre içinde telafisi nedeniyle, bu kaybın manevi tazminat verilerek tatmini gerektirecek nitelikte olmadığı sonucuna varılmıştır.
Bu durumda, İdare Mahkemesince davacılardan …’ın manevi tazminat isteminin reddine karar verilmesi gerektiğinden, temyize konu kararın anılan kısmının belirtilen bu gerekçeyle bozulması gerektiği görüşüyle, çoğunluğun bozma kararına gerekçe yönünden katılmıyorum.

(XX) KARŞI OY :

İdare ve vergi mahkemelerinin nihai kararlarının temyizen bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen kararın, davacılardan … lehine hükmedilen manevi tazminata yönelik kısmı da usul ve hukuka uygun olup, kararın bu kısmının da onanması gerektiği oyuyla anılan kısmın bozulmasına ilişkin çoğunluk kararına katılmıyorum.