Danıştay Kararı 10. Daire 2019/6390 E. 2020/3239 K. 24.09.2020 T.

Danıştay 10. Daire Başkanlığı         2019/6390 E.  ,  2020/3239 K.

T.C.
D A N I Ş T A Y
ONUNCU DAİRE
Esas No: 2019/6390
Karar No: 2020/3239

TEMYİZ EDEN (DAVACI) : …
VEKİLİ : Av. …
TEMYİZ EDEN (DAVALI) : … Bakanlığı
VEKİLİ : Av. …

İSTEMLERİN_KONUSU : … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının taraflarca aleyhlerine olan kısımlarının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacı tarafından, Samsun ili, Bafra ilçesi, Bafra Nafiz Kurt Devlet Hastanesinde 06/06/2012 tarihinde geçirdiği laparoskopi ameliyatı sonrasında cismani zarara uğradığı ve yaşanılan bu olayda davalı idarenin hizmet kusuru bulunduğu iddiasıyla, 100.000,00 TL maddi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle ve 200.000,00 TL manevi tazminatın ise dava açma tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte ödenmesi istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … İdare Mahkemesinin … tarih ve E: …, K: … sayılı kararıyla; Adli Tıp Kurumunun 24/12/2014 tarihli raporunda yaşanan olayın bir komplikasyon olarak değerlendirilmesi gerektiği belirtilmekle beraber, davacının geçirdiği ilk operasyon sonrasında üreterlerinin tam olarak kesilerek karnına idrar dolmasına yol açıldığı, bu durumun iç organlarının zarar görmesine kadar gidebileceği, kesilme olayının fark edilmesinden sonra davacıya ikinci bir operasyon daha yapıldığı, bu operasyonla karnına diren yerleştirilerek karnını tamamen kaplayan idrarın boşaltıldığı, davacının bu kez başka bir hastaneye daha sevkinin sağlanarak, üçüncü kez bir ameliyat daha geçirmesine neden olunduğu, davacıya uygulanan tedavinin sonucuna bakıldığında ortada hizmetin kötü işlemesi nedeni ile bir hizmet kusurunun bulunduğu; dosyada yer alan raporlar ile tüm bilgi ve belgelerden, davacının sağ ve sol böbreğinde geçirdiği operasyonlar sonrasında kalıcı bir hasarın oluşmadığı, her iki böbreğin de işlevini yerine getirdikleri ve eş zamanlı olarak fonksiyon gösterdikleri, davacıda herhangi bir ürolojik patoloji bulunmadığının anlaşıldığı, geçirdiği operasyonlardan sonra iyileşen davacının iş gücü ve efor kaybı ile mahrum kaldığı kazanç kaybına karşılık olan maddi tazminat isteminin reddi gerektiği; davacının, özensizlik ve dikkatsizlik sonucunda tam olarak kesilen üreterler nedeniyle, iki kez daha operasyon geçirmek zorunda kaldığı, kesilen üreterler yüzünden karnında biriken idrar nedeniyle büyük bir korku ve endişe yaşadığı, fazladan geçirmek zorunda kaldığı operasyonlar nedeniyle manen yıprandığı ve manevi zarara uğradığının kabulünün gerektiği gerekçesiyle, 100.000,00 TL’lik maddi tazminat isteminin reddine, 200.000,00 TL’lik manevi tazminat isteminin ise 50.000,00 TL’lik kısmının kabulü ile dava açma tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davacıya ödenmesine ve bu miktarı aşan 150.000,00 TL’lik kısmının reddine karar verilmiştir

TEMYİZ_EDENLERİNİN_İDDİALARI: Davacı tarafından, üreterlerin kesilmesinin komplikasyon olmadığı ve doktorun özensiz davranışı nedeniyle meydana geldiği, operasyonunun genel cerrah tarafından gerçekleştirilmesinin gerektiği, ameliyattan önce bilgilendirilmediği, bilirkişi raporuna yapılan itirazlar değerlendirilmek suretiyle Adli Tıp Genel Kurulundan rapor aldırılmasının gerektiği, hayatının geri kalanına, sürekli idrar kaçırma problemi yaşayacağı, yürürken sancı ve acı hissedeceğinden, olağan olarak devam edemeyeceği ve bu durumun psikolojik olarak yıpranmasına neden olduğundan hükmedilen manevi tazminat miktarının yetersiz olduğu; davalı idare tarafından, meydana gelen olayın komplikasyon olduğunun bilirkişi raporu ile sabit olmasına rağmen hizmet kusuru atfedilmesinin hukuka aykırı olduğu ve bu durumun idarenin kusursuz sorumluluğuna yol açarak hekimlik faaliyetinin icra edilmesini engelleyeceği ileri sürülmektedir.

TARAFLARIN SAVUNMALARI : Taraflarca savunma verilmemiştir.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ : …
DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin kabulü gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onuncu Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE :
MADDİ OLAY :
Davacı kasık ağrısı şikayeti ile Bafra Nafiz Kurt Devlet Hastanesine başvurmuş ve bir süre ilaç tedavisi uygulandıktan sonra laparoskopi operasyonu yapılmış, operasyon sonrasında odaya alınan davacının sabaha karşı karnında şişlik ve ağrı şikayeti nedeniyle muayenesi yapılmış ve üreterin kesildiğinin fark edilmesi üzerine karına biriken idrarın boşaltılması için yeni bir operasyonla davacının karnına diren yerleştirilmiş, belirtilen operasyon sonrasında 19 Mayıs Üniversitesi Tıp Fakültesine sevk edilmiş ve yapılan ameliyatla kesilen üreterler dikilmiş, davacının davalı idareye yapmış olduğu tazminat istemli başvurunun reddedilmesi üzerine de bakılmakta olan dava açılmıştır.

İLGİLİ MEVZUAT:
20/01/1982 tarih ve 17580 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 31. maddesinin 1. fıkrasında, bu Kanun’da hüküm bulunmayan hususlarda; hakimin davaya bakmaktan memnuiyeti ve reddi, ehliyet, üçüncü şahısların davaya katılması, davanın ihbarı, tarafların vekilleri, feragat ve kabul, teminat, mukabil dava, bilirkişi, keşif, delillerin tespiti, yargılama giderleri, adli yardım hallerinde ve duruşma sırasında tarafların mahkemenin sukünunu ve inzibatını bozacak hareketlerine karşı yapılacak işlemler, elektronik işlemler ile ses ve görüntü nakledilmesi yoluyla duruşma icrasında Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu hükümlerinin uygulanacağı; ancak, davanın ihbarının Danıştay, mahkeme veya hâkim tarafından re’sen yapılacağı kurala bağlanmıştır.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 27. maddesinin 1. fıkrasında, davanın taraflarının, müdahillerin ve yargılamanın diğer ilgililerinin, kendi hakları ile bağlantılı olarak hukuki dinlenilme hakkına sahip olduğu; 61. maddesinin 1. fıkrasında, taraflardan birinin, davayı kaybettiği takdirde, üçüncü kişiye veya üçüncü kişinin kendisine rücu edeceğini düşünüyorsa, tahkikat sonuçlanıncaya kadar davayı üçüncü kişiye ihbar edebileceği; 66. maddesinde ise, üçüncü kişinin, davayı kazanmasında hukuki yararı bulunan taraf yanında ve ona yardımcı olmak amacıyla, tahkikat sona erinceye kadar, fer’î müdahil olarak davada yer alabileceği hükümleri yer almaktadır.

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Bakılan davada, davacının üreterlerinin kesilmesi nedeniyle meydana gelen manevi zararın hizmet kusuru sonucunda meydana geldiğine ve davalı idarenin tazmin yükümlülüğünün olduğuna hükmedilmiştir.
Bu durumda, dava konusu olaya ilişkin olarak sorumluluğu olan kişi veya kişilere davalı idare tarafından rücu edebileceği dikkate alındığında, bu kişilerin menfaatlerinin etkileneceği açıktır.
Yukarıda belirtilen Kanun hükümlerinde öngörülen davanın ihbarı için geçerli koşulların oluştuğu anlaşılmakta olup; Mahkemece, dava konusu olayda idare ile arasında rücu ilişkisi doğabilecek olan kişi veya kişilerin tespit edilmesi suretiyle davanın res’en ilgili veya ilgililere ihbar edilmesi gerektiğinden, bu husus gözetilmeksizin yapılan yargılama sonucunda verilen kararda hukuka uygunluk bulunmamaktadır.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Tarafların temyiz istemlerinin kabulüne,
2. Davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine yönelik … İdare Mahkemesinin … tarih ve E: …, K: … sayılı temyize konu kararının BOZULMASINA,
3. Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın anılan Mahkemeye gönderilmesine,
4. 2577 sayılı Kanun’un (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen 15 (on beş) gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 24/09/2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.