Danıştay Kararı 10. Daire 2019/6344 E. 2020/3952 K. 19.10.2020 T.

Danıştay 10. Daire Başkanlığı         2019/6344 E.  ,  2020/3952 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONUNCU DAİRE
Esas No : 2019/6344
Karar No : 2020/3952

TEMYİZ EDEN (DAVACI) : …
VEKİLİ : Av. …
TEMYİZ EDEN (DAVALI) : … Bakanlığı
VEKİLİ : I. Hukuk Müş. Yrd. …

İSTEMLERİN KONUSU : … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının taraflarca aleyhlerine olan kısımlarının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: … tarihinde … İli, … İlçesinde meydana gelen terör eylemi (bomba patlaması) sonucu yaralanan davacı tarafından uğranıldığı ileri sürülen toplam 50.000,00 TL manevi zararın olay tarihinden itibaren işleyecek artan oranlarda avans faizi ile birlikte tazmini istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … İdare Mahkemesince; olayda hizmet kusuru saptanamadığı, olayın oluş şekli ve zararın niteliği karşısında davacının uğradığı zararın sosyal risk ilkesine göre tazmin edilerek toplumca paylaşılması gerektiği, olayın terör olaylarının yoğun olarak yaşandığı yerlere göre daha az gerçekleştirildiği bir yerde meydana gelmesinin, eylemin Devlete ve toplum bütünlüğüne yönelik olma niteliğini, zararın özel ve olağandışı olma niteliğini değiştirmediği, aksi düşüncenin, sosyal risk ilkesinin kaynağı olan toplumun huzuru, dayanışma ve adalet anlayışına dayalı sosyal hukuk devleti ilkesine, eşitlik ilkesine ve hakkaniyete aykırı düştüğü, olay nedeniyle duyulan elem ve ızdırabı kısmen de olsa hafifletmeyi amaçlayan manevi tazminatın zenginleşmeye yol açmayacak şekilde belirlenmesi gerektiği gerekçesiyle tazminat isteminin kısmen kabulüne, 35.000,00 TL manevi tazminatın idareye başvuru tarihi olan 06/06/2013 tarihinden itibaren işletilecek yasal faiziyle birlikte ödenmesine, fazlaya ilişkin tazminat talebinin reddine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENLERİN_İDDİALARI : Davacı vekili tarafından, davalarının kusur/kusursuz sorumluluk ilkelerine dayalı olarak açılmasına rağmen Mahkemece kusur incelemesinin yapılmadığı, müvekkilinin olay sonrası malul kaldığı, müvekkilinin yüz ve vücudunun farklı yerlerinde sabit izlerin bulunduğu, manevi tazminat istemlerinin tamamının kabul edilmesi gerektiği, aleyhlerine yargılama gideri ve vekalet ücretine hükmedilmesinin hatalı olduğu ileri sürülmektedir.
Davalı idare tarafından, Mahkeme kararının aleyhe olan kısmının bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.

TARAFLARIN SAVUNMALARI : Davacı ve davalı idare tarafından, karşılıklı olarak temyiz istemlerinin reddi gerektiği savunulmaktadır.

DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ : …
DÜŞÜNCESİ : Davacının temyiz isteminin kabulü ile hizmet kusuruna dayalı olarak manevi tazminatın değerlendirilmesi gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Danıştay Onuncu Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

HUKUKİ DEĞERLENDİRME :
İdare ve vergi mahkemelerinin nihai kararlarının temyizen bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, dilekçelerde ileri sürülen temyiz nedenleri kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Davacı ve davalı idarenin temyiz istemlerinin reddine,
2. Manevi tazminat isteminin kısmen kabul, kısmen reddi yolundaki … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı temyize konu kararının ONANMASINA,
3. 2577 sayılı Kanun’un (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren 15 (on beş) gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 19/10/2020 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.

KARŞI OY (X):

… tarihinde … İli, … İlçesi’nde meydana gelen patlamalar birer terör eylemi olmakla birlikte idarenin eylemin gerçekleşmesinde ağır hizmet kusurunun bulunduğunun idarenin kendi müfettişince hazırlanan ön inceleme raporu, Hatay Valiliği İl İdare Kurulu’nun soruşturma izni verilmesine ilişkin … tarihli kararı, Cumhuriyet Savcılığınca hazırlanmış olan iddianameler ve açılan ceza davası ile ortaya konulduğu, bu nedenle söz konusu patlamalar nedeniyle zarar görenler tarafından açılan davalardaki maddi, manevi tazminat istemlerinin 5233 sayılı Kanun ve bu Kanuna dayanılarak çıkarılmış olan Yönetmelik hükümleri kapsamında ve dava konusu olayda olduğu şekilde sosyal risk ilkesi kapsamında değil, idarenin sorumluluğunun doğrudan ve asli nedeni olan hizmet kusuru ilkesi gereğince davalı idarece karşılanması gerektiği görüşüyle İdare Mahkemesi kararının bozulması gerektiği oyuyla çoğunluk kararına katılmıyorum.