Danıştay Kararı 10. Daire 2019/6341 E. 2020/4976 K. 17.11.2020 T.

Danıştay 10. Daire Başkanlığı         2019/6341 E.  ,  2020/4976 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONUNCU DAİRE
Esas No : 2019/6341
Karar No : 2020/4976

TEMYİZ EDEN (DAVACI) : …
VEKİLİ : Av. …

TEMYİZ EDEN (DAVALI) : … Bakanlığı
VEKİLLERİ : Huk. Müş. Av. …, Huk. Müş. Av. …

İSTEMLERİN_KONUSU : … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının davacı tarafından esastan, davalı idare tarafından vekalet ücreti yönünden temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacı tarafından, Muş Ağız ve Diş Sağlığı Merkezinde apseli dişinin çekilmesi sonucunda yüzünde ve sol gözünde meydana gelen şiddetli ağrı şikayetiyle Ankara Numune Eğitim ve Araştırma Hastanesinde yapılan operasyon sonucunda sol gözde meydana gelen %50 görme kaybı nedeniyle uğranıldığı ileri sürülen zararlara karşılık 90.000,00 TL maddi ve 30.000,00 TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren işletilecek yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesi istenilmektedir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararıyla; olaya ilişkin olarak Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanlığınca düzenlenen … tarih ve … sayılı raporda özetle, Muş Ağız ve Diş Sağlığı Polikliniğinde 30/04/2010 tarihinde kişinin sol üst 6. ve 7. dişlerinin çekildiği, 11/05/2010 tarihinde baş ağrısı şikayeti ve beyninde bir kitle saptanarak araştırılmaya başlandığı, 31/05/2010 tarihinde lezyonun beyin apsesi olarak değerlendirildiği, kültürde üreme olmamakla birlikte apsenin drene edildiği ve amipli apse tanısı konulduğu, beyin apsesinin diş çekimi sonrası oluşabileceği fakat kişide başka enfeksiyon odakları bulunduğuna dair tıbbi belgelerde bulgular mevcut olduğu ve başka bir enfeksiyon odağından da apse gelişebileceği bilindiğinden apsenin diş çekimine bağlı oluştuğuna dair yeterli tıbbi delilin mevcut olmadığı, kişide apse drenajından yaklaşık 5 ay kadar sonra Muş Devlet Hastanesinin 04/11/2010 tarihli raporunda belirtilen optik atrofi ve sol gözünde meydana geldiği iddia edilen %50 görme kaybı ile diş çekimi arasında illiyet bağı kurulamadığından davalı idareye atfı kabil kusur bulunmadığı, yönünde görüş bildirildiği, anılan rapor ile dava dosyasında bulunan tüm bilgi ve belgeler bir bütün olarak değerlendirildiğinde, davacıya uygulanan tedavi işlemlerinin hatalı olduğuna dair somut ve kesin delil bulunmaması, tedavi sürecinin doğru uygulandığı ve çekilen diş sonrasında veya başka bir nedenle enfeksiyon nedeniyle komplikasyon oluşabileceği gibi, oluşan komplikasyona da yapılması gerekli tüm müdahalelerin yapıldığı hususlarının anılan raporda belirlenmesi karşısında, tazminata esas özür olayının meydana gelmesinde idarenin hizmet kusuru bulunmadığından, maddi ve manevi tazminat istemlerinin yasal dayanağının bulunmadığı gerekçesiyle dava reddedilmiştir.

TEMYİZ_EDENLERİN_İDDİALARI : Davacı tarafından, bilirkişi raporunun hükme esas almaya elverişli olmadığı, taraflı hazırlandığı, çelişki içerdiği, kendisinin diş apsesi dışında başka bir enfeksiyon odağı olduğu hususuna yönelik dosya kapsamında hiçbir delil bulunmadığı, diş çekimi tarihinde ve öncesinde başkaca bir hastalığının bulunmadığı, kendisine herhangi bir antibiyotik tedavi uygulanmadan apseli dişinin çekildiği, doğru olmayan beyanlara dayanılarak rapor hazırlandığı, beyindeki ödemin diş çekiminden hemen sonra meydana geldiği, meydana gelen zarar ile eylem arasında illiyet bağı bulunduğu, aylarca tedavi olmak zorunda kaldığı, raporda düşük bir ihtimal olmakla birlikte apseli diş çekiminin beyinde ödeme sebep olabileceğinin belirtildiği, olayların tesadüfe bağlanmasının hayatın olağan akışına aykırı olduğu ileri sürülmektedir.
Davalı idare tarafından, yargılama giderlerinden olan vekalet ücretinin iç hukuk düzenlemelerine uygun şekilde talep edilen meblağ üzerinden nispi olarak hesaplanması gerektiği ileri dürülmektedir.

TARAFLARIN_SAVUNMALARI : Davalı idare tarafından, beyin apsesinin diş çekiminden kaynaklanan bir apse olduğunu destekleyen hiçbir bulguya rastlanmadığı, diş çekiminde tıbbi usule uyulmadığına dair hiçbir tespit ve tıbbi bulgu bulunmadığı, diş çekiminden on gün sonra meydana gelen beyin apsesinin diş çekiminden kaynaklandığını göstermeyeceği, davacının bağışıklık sisteminin zayıflaması neticesinde vücudun başka bir yerinde var olan enfeksiyonun da buna sebebiyet verebileceği, yara yeri hijyenine dikkat edilmemesi, ilaçların düzenli kullanılmaması gibi davranışlarla davacının da enfeksiyona sebebiyet verebileceği, tedavisinde hizmet kusurunun bulunmadığı, temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmuş olup, davacı tarafından savunma verilmemiştir.

DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ : …
DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin kabulü ile İdare Mahkemesi kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Danıştay Onuncu Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

HUKUKİ DEĞERLENDİRME :
İdare ve vergi mahkemelerinin nihai kararlarının temyizen bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, dilekçelerde ileri sürülen temyiz nedenleri kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Davacı ve davalı idarenin temyiz istemlerinin reddine,
2. Yukarıda özetlenen gerekçeyle davanın reddi yolundaki … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı temyize konu kararının ONANMASINA,
3. 2577 sayılı Kanun’un (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren 15 (on beş) gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 17/11/2020 tarihinde oy çokluğuyla karar verildi.

(X) – KARŞI OY :

Uyuşmazlıkta, olaya ilişkin olarak Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanlığınca düzenlenen … tarih ve … sayılı raporda özetle, Muş Ağız ve Diş Sağlığı Polikliniğinde 30/04/2010 tarihinde kişinin sol üst 6. ve 7. dişlerinin çekildiği, 11/05/2010 tarihinde baş ağrısı şikayeti ve beyninde bir kitle saptanarak araştırılmaya başlandığı, 31/05/2010 tarihinde lezyonun beyin apsesi olarak değerlendirildiği, kültürde üreme olmamakla birlikte apsenin drene edildiği ve amipli apse tanısı konulduğu, beyin apsesinin diş çekimi sonrası oluşabileceği fakat kişide başka enfeksiyon odakları bulunduğuna dair tıbbi belgelerde bulgular mevcut olduğu ve başka bir enfeksiyon odağından da apse gelişebileceği bilindiğinden apsenin diş çekimine bağlı oluştuğuna dair yeterli tıbbi delilin mevcut olmadığı, kişide apse drenajından yaklaşık 5 ay kadar sonra Muş Devlet Hastanesinin 04/11/2010 tarihli raporunda belirtilen optik atrofi ve sol gözünde meydana geldiği iddia edilen %50 görme kaybı ile diş çekimi arasında illiyet bağı kurulamadığından davalı idareye atfı kabil kusur bulunmadığı, yönünde görüş bildirilmiştir.
Kişilerin maddi ve manevi varlığını koruma hakkına ilişkin olan tıbbi ihmale dayalı tam yargı davalarında, hizmet kusurunun tespitine yönelik olarak ilk derece mahkemelerince yaptırılan bilirkişi incelemesinde, bilirkişinin somut tıbbi verileri kullanarak, sahip olduğu tıbbi bilgilerden hareketle her türlü şüpheden uzak, nesnel bir sonuca varması ve buna göre de somut gerekçelerle kanaat bildirmesi gerekmekte olup, bilirkişiye başvurulmasındaki amacın, hukuka uygun karar verebilmek için gerekli verilere ulaşmak olduğu göz önünde tutulduğunda, bilirkişilerin uyuşmazlık konusunda özel ve teknik bilgiye sahip olan kişiler arasından seçilmesi gerektiği kuşkusuzdur. Bununla birlikte bilirkişi veya bilirkişilerce düzenlenen raporda, sorulara verilen cevapların şüpheye yer vermeyecek şekilde açık, rapor içeriğinin ise hükme esas alınabilecek nitelikte olması gerekmektedir.
Dava dosyasının incelenmesinden, davacının 30/04/2010 tarihinde Muş Ağız ve Diş Sağlığı Polikliniğinde sol üst 6. ve 7. dişlerinin diş çürüğü tanısıyla çekilip tedavisinin düzenlendiği, daha sonrasında baş ağrısı şikayeti ile gittiği Ankara Numune Eğitim ve Araştırma Hastanesinde amipli beyin apsesi ön tanısıyla 05/06/2010 tarihinde yatışının yapıldığı, buradaki muayene ve tetkiklerin ardından 07/06/2010 tarihinde ameliyata alındığı, tedavisi düzenlenerek 01/07/2010 tarihinde taburcu edildiği, Muş Devlet Hastanesinden alınan 04/11/2010 tarihli özürlü sağlık kurulu raporunda, optik atrofi nedeniyle özür oranının %50 olduğunun belirtildiği, davacı tarafından yanlış tedavi nedeniyle sol gözünde %50 görme kaybı meydana geldiği, hayati tehlike geçirdiği, bunun tek nedeninin Muş Ağız ve Diş Sağlığı Merkezinde dikkat ve gerekli özen gösterilmeden apseli dişin çekilmesi ve bu esnada dişteki apsenin beyne sirayet etmesi olarak gösterilerek davalı idarenin ağır kusurundan kaynaklanan durum nedeniyle tazminat ödenmesi gerektiğinden bahisle davalı idareye yapılan başvurunun reddi üzerine bakılmakta olan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.

İdare Mahkemesinin 21/02/2014 tarihli ara kararı üzerine, davacının görme kaybı geçirmesi nedeniyle söz konusu olaya davalı idarece sunulan hizmetin sebebiyet verip vermediği hususunda Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Dekanlığı Dahili Tıp Bilimleri Bölümü Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanlığınca bilirkişi raporu düzenlenmiş ise de, anılan raporun Adli Tıp Anabilim Dalı öğretim üyelerince hazırlandığı, bilirkişi heyetinde ilgili uzman hekimin bulunmadığı görülmektedir.
Bu durumda, davacının 30/04/2010 tarihinde Muş Ağız ve Diş Sağlığı Polikliniğinde gerçekleştirilen diş çekiminin tıp kurallarına uygun olarak yapılıp yapılmadığı, olayda davalı idarenin hizmet kusuru bulunup bulunmadığı hususlarında Adli Tıp Kurumundan ilgili uzman hekimlerin katılımının sağlandığı, tarafların iddialarının dikkate alındığı ve tereddüte yer vermeyecek şekilde açıklığa kavuşturulduğu bir rapor alınması gerekirken uyuşmazlığın çözümü için yeterli olmayan bilirkişi raporuna dayalı olarak eksik inceleme sonucu verilen İdare Mahkemesi kararında hukuki isabet görülmediğinden bozulması gerektiği oyuyla, aksi yöndeki Daire kararına katılmıyoruz.