Danıştay Kararı 10. Daire 2019/6306 E. 2020/4040 K. 21.10.2020 T.

Danıştay 10. Daire Başkanlığı         2019/6306 E.  ,  2020/4040 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONUNCU DAİRE
Esas No : 2019/6306
Karar No : 2020/4040

TEMYİZ EDEN (DAVACI) : …
VEKİLİ : Av. ….
TEMYİZ EDEN (DAVALI) : … Bakanlığı
VEKİLİ : Av. ….
TEMYİZ EDEN MÜDAHİL
(DAVALI YANINDA) : …
VEKİLİ : Av. ….
İSTEMLERİN_KONUSU : … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının taraflarca aleyhlerine olan kısımlarının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacı tarafından, 2002 yılında hamileliği esnasında Babaeski Devlet Hastanesi ve Edirne Devlet Hastanesinde yapılan tedavisi sırasında hizmet kusuru bulunduğu belirtilerek uğranıldığı ileri sürülen 5.000,00 TL maddi ve 80.000,00 TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren işletilecek yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesi istenilmektedir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararıyla; ilgili hakkında … Asliye Ceza Mahkemesi nezdinde açılan ceza davası kapsamında alınan … Şurasının … tarih ve … sayılı raporunun karşı oy kısmında … Devlet Hastanesinde davacıyı muayene eden ….’nin de gerekli müdahaleyi zamanında yapmayarak Tıp Fakültesi Hastanesine sevk edilmesinde kusurunun olduğunun belirtildiği, davacı tarafından bu davada bu kısım yönünden de davalı idarenin hizmet kusuru olduğunun iddia edildiği, ancak davacıya … Asliye Ceza Mahkemesinin E:… sayılı dosyasının … tarihli duruşma tutanağında söz konusu raporun okunduğu, davacının da bu rapordan haberdar olduğu ve dolayısıyla Dr.S.S.P.’nin kusurunun olduğu iddiasının davacı tarafından bu tarihte bilindiğinden bu tarihten itibaren 2577 sayılı Kanun’un 13. maddesi uyarınca 1 yıl içinde idareye başvuru yapılarak tazminat (tam yargı) davası açılması gerekirken bu süre çokça geçirilerek 01/02/2013 tarihinde açılan davanın bu iddialara yönelik kısmında süre aşımı nedeniyle esasının incelenmesine hukuken imkan bulunmadığı, ayrıca, … Devlet Hastanesinde görevli doktor hakkında suç duyurusunda bulunulmadığı ve bu kapsamda soruşturma ve adli kovuşturma yapılmadığından dava açma süresi yönünden yeni bir durum da oluşmadığı, davacının şikayeti üzerine … Asliye Ceza Mahkemesinin E:… esasına kayden müdahil Dr. ..’in cezalandırılması istemiyle açılan kamu davasında alınan söz konusu Yüksek Sağlık Şurası raporunda, preeklampsi ve erken travay tehdidi nedeniyle Babaeski Devlet Hastanesine yatırılan davacının takip edilen 26 haftalık gebe olduğu, trombositopeni başladıktan sonra takiplerinde yetersiz kalındığı ve hastada komplikasyon gelişebileceği düşünülmeyerek sevk işlemlerinin gecikmeli yapıldığından müdahil Dr. …’in 1/8 oranında kusurunun bulunduğu, yönünde görüş bildirildiği, Mahkemece bu rapor esas alınarak müdahile ceza verildiği, davacı tarafından, müdahil Dr. …’e karşı … Asliye Hukuk Mahkemesinin E:… esasına kayden açılan tazminat davası kapsamında alınan Adli Tıp 1. İhtisas Kurulunun … tarih ve … sayılı raporunda, zamanında otopsi yapılarak iç organ değişimleri araştırılmamış olmakla birlikte tıbbi belgelere göre bebeğin intrauterin ölümünün preeklampsi ve plasenta dekolmanına bağlı intrauterin anoksi sonucu meydana geldiği, annede tespit edilen ağır preeklampsi hastalığının anne ve bebek hayatını tehdit edici bir durum olduğu, ancak 26. gebelik haftasında annenin durumu kötüleşmediği sürece beklemenin bir seçenek olduğu, müdahil Dr. ….’in erken travay tehdidi ve preeklampsi tanısı ile hastayı dört gün yatırarak takip ve tedavi ettiği, vajinal kanama şikayeti olması üzerine hastayı bir üst merkeze sevk ettiği dikkate alındığında davacının gebeliğinin sona ermesi ile müdahil Dr. …’in eylemleri arasında illiyet bağının bulunmadığı, yönünde görüş bildirildiği, anılan Yüksek Sağlık Şurası raporu doğrultusunda, davacının bebeğinin ex olarak doğmasında preeklampsi ve erken travay tehdidi nedeniyle Babaeski Devlet Hastanesi’ne yatırılan davacının takip edilen 26 haftalık gebe olduğu, trombositopeni başladıktan sonra takiplerinde yetersiz kalındığı ve hastada komplikasyon gelişebileceği düşünülmeyerek sevk işlemlerinin gecikmeli yapıldığından müdahil Dr. …’in 1/8 oranında kusurunun bulunduğu dolayısıyla davacının bebeğinin ex olarak doğmasında davalı idarenin hizmetin geç işlemesi nedeniyle kusurunun bulunduğu, davacı tarafından maddi tazminat istenmekle birlikte hangi zarar kaleminin olduğunun gösterilmediği ve belirtilen hususların da somut bilgi ve belgeye dayandırılmadığından maddi tazminat isteminin reddi gerektiği, davacının bebeğini kaybetmesinde davalı idarenin 1/8 oranında hizmet kusuru bulunduğunun anlaşıldığı, bu olaydan dolayı davacının elem ve üzüntü duyduğu ve davalı idarenin 1/8 oranındaki kusur oranı da dikkate alınarak takdiren 10.000,00 TL manevi tazminata Asliye Hukuk Mahkemesinde ilk davanın açıldığı 06/07/2006 tarihinden itibaren işletilecek yasal faizi ile birlikte ödenmesi gerektiği, gerekçesiyle davanın Edirne Devlet Hastanesinde yapılan eylemler bakımından süre aşımı nedeniyle reddine, Babaeski Devlet Hastanesinde yapılan eylemler bakımından manevi tazminat istemi yönünden kısmen kabulüne kısmen reddine, maddi tazminat istemi yönünden reddine karar verilmiştir.

TEMYİZ_EDENLERİN_İDDİALARI : Davacı tarafından, hükmedilen tazminatın çok az olduğu, %90 engelli hale geldiği, zamanaşımı iddialarının yerinde olmadığı, doktor hatası nedeniyle çocuk sahibi olamadığı ileri sürülmektedir.
Davalı Bakanlık tarafından, usul yönünden, davanın süresinde açılmadığı, esas yönünden ise, hükme esas alınan Yüksek Sağlık Şurası Raporu ile Adli Tıp Raporunun çeliştiği, Adli Tıp Raporunun neden hükme elverişli olmadığının açıklanmadığı, yeniden bilirkişi incelemesi yaptırılması gerektiği ileri sürülmektedir.
Davalı idare yanında müdahil tarafından, usul yönünden, davanın süresinde açılmadığı, esas yönünden ise, davacıyı tam ve gerektiği gibi muayene ederek durumunda değişiklik olunca sevk ettiği, Edirne Devlet Hastanesinde iki saat bekledikten sonra Tıp Fakültesi Hastanesine sevkinin bebeğin ex olmasında esas etken olduğu, herhangi bir kusurunun olmadığı, Adli Tıp Raporunda da olay ile sonuç arasında illiyet bağı olmadığının belirtildiği ileri sürülmektedir.

TARAFLARIN_SAVUNMALARI : Taraflarca, savunma verilmemiştir.

DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ : …
DÜŞÜNCESİ : Temyize konu Mahkeme kararının, davacının … Devlet Hastanesinde yürütülen sağlık hizmetinin kusurlu olduğu iddiası yönünden davanın süre aşımı nedeniyle reddine ilişkin kısmının onanması, Babaeski Devlet Hastanesinde yürütülen sağlık hizmetinin kusurlu olduğu iddiası yönünden ise, davacı tarafından eylemin idariliğinin öğrenilmesinden sonra 1 yıl içinde, 13/08/2012 tarihinde, davalı idare aleyhine … Asliye Hukuk Mahkemesinde açılan tazminat davasının görev yönünden reddine ilişkin kararın kesinleştiği 21/01/2013 tarihinden itibaren 30 günlük süre içinde 01/02/2013 tarihinde açılan davanın bu kısmında süre aşımı bulunmadığından, tarafların bu kısma ilişkin temyiz istemlerinin işin esasına girilerek incelenmesi gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Danıştay Onuncu Dairesince, 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu’na ekli (I) sayılı cetvelde yer aldığı cihetle 659 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’nin 2/1-ç ve 6/1 maddeleri uyarınca taraf sıfatını haiz bulunduğundan bakılan davada hasım mevkiine alınan Türkiye Kamu Hastaneleri Kurumu’nun, 25/08/2017 tarih ve 30165 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 694 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’nin 203/1-ğ maddesi ile 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu’na ekli (I) sayılı cetvelden çıkartılarak anılan Kanun Hükmünde Kararname’nin 184. maddesi ile Kamu Hastaneleri Genel Müdürlüğü adıyla Sağlık Bakanlığı’nın hizmet birimi olarak teşkilatlandırıldığı anlaşıldığından, dosya sadece Sağlık Bakanlığı husumetiyle ele alınıp, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlenerek dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

A) Temyiz İstemine Konu Mahkeme Kararının, Davanın Süre Aşımı Nedeniyle Reddine İlişkin Kısmı Yönünden İncelenmesi:

HUKUKİ DEĞERLENDİRME;
İdare ve vergi mahkemelerinin nihai kararlarının temyizen bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen kararın davanın süre aşımı nedeniyle reddine ilişkin kısmı usul ve hukuka uygun olup, dilekçede ileri sürülen temyiz nedenleri kararın bu kısmının bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

B) Temyiz İstemine Konu Mahkeme Kararının, Davanın Kısmen Kabulü Kısmen Reddine İlişkin Kısmı Yönünden İncelenmesi:

İNCELEME VE GEREKÇE :

MADDİ OLAY :
Davacının gebelik döneminde müdahil doktor … Özer tarafından takip edildiği, 26. gebelik haftasında 12/06/2002 tarihinde müdahilin görev yaptığı … Devlet Hastanesine kasık ve bel ağrısı, sık idrara çıkma, idrar yaparken yanma ve bacaklarda şişme şikayetleri ile başvurduğu, erken travay tehdidi ve preeklampsi tanılarıyla yatışının yapıldığı, tedavisi devam ederken 16/06/2002 tarihinde vajinal kanama şikayeti olması üzerine Edirne Devlet Hastanesine sevk edildiği, burada da durumunun ağırlaşması üzerine Trakya Üniversitesi Tıp Fakültesi Eğitim ve Araştırma Hastanesine sevkinin yapılması sonrasında bebeğin ex olarak doğurtulduğu anlaşılmaktadır.
Davacı tarafından, müdahil doktor aleyhine Babaeski Asliye Hukuk Mahkemesi nezdinde … tarihinde tazminat davası açılmış, anılan Mahkemenin davanın reddi yolundaki … tarih ve E:…, K:… sayılı kararı …. Hukuk Dairesinin … tarih ve E:…, K: … sayılı kararıyla davanın husumetten reddine karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle bozulmuş, sonrasında anılan Mahkemenin 15/05/2012 tarih ve E:…., K:… sayılı kararıyla bozma kararına uyularak davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle usulden reddine karar verilmiş, sonrasında davalı idare aleyhine … Asliye Hukuk Mahkemesi nezdinde 13/08/2012 tarihinde tazminat davası açılmış, anılan Mahkemenin davanın görev yönünden reddi yolundaki … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının 21/01/2013 tarihinde kesinleşmesi üzerine de davalı idare aleyhine, hem … Devlet Hastanesi hem Edirne Devlet Hastanesinde sağlık hizmetlerinin kusurlu şekilde yürütüldüğünden bahisle uğranılan zararlara karşılık maddi ve manevi tazminatın olay tarihinden itibaren işletilecek yasal faizi ile birlikte ödenmesine karar verilmesi istemiyle 01/02/2013 tarihinde bakılan dava açılmıştır.

İLGİLİ MEVZUAT:
Anayasanın 125. maddesinde, idarenin her türlü eylem ve işlemlerine karşı yargı yolunun açık olduğu belirtildikten sonra, son fıkrasında, idarenin kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlü olduğu hükme bağlanmıştır.
İdare kural olarak, yürüttüğü kamu hizmetiyle nedensellik bağı kurulabilen zararları ödemekle yükümlü olup; idari eylem ve işlemlerden doğan zararlar, idare hukuku kuralları çerçevesinde, hizmet kusuru veya kusursuz sorumluluk ilkeleri gereği tazmin edilmektedir.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun “Görevli olmayan yerlere başvurma” başlıklı 9. maddesinde, çözümlenmesi idari yargı mercilerinin görevine girdiği halde, adli yargı mercilerine açılmış davaların görev yönünden reddi halinde, bu husustaki kararların kesinleşmesini izleyen günden itibaren otuz gün içinde idari yargı mercilerinde dava açılabileceği; “Doğrudan doğruya tam yargı davası açılması” başlıklı 13. maddesinde, idari eylemlerden hakları ihlal edilmiş olanların idari dava açmadan önce bu eylemleri yazılı bildirim üzerine veya başka süretle öğrendikleri tarihten itibaren bir yıl ve her halde eylem tarihinden itibaren beş yıl içinde ilgili idareye başvurmaları, bu isteklerin kısmen veya tamamen reddi halinde, bu konudaki işlemin tebliğini izleyen günden itibaren veya istek hakkında altmış gün içinde cevap verilmediği takdirde bu sürenin bittiği tarihten itibaren, dava süresi içinde dava açılabileceği, görevli olmayan yargı mercilerine açılan tam yargı davalarının görev yönünden reddi halinde ise idareye başvurma şartının aranmayacağı düzenlenmiştir.
İdari eylem, idarenin işlevi sırasında bir hareketi, bir olayı, bir tutumu; idari karar ve işlemle ilgisi olmayan, başka bir deyişle öncesinde, temelinde bir idari karar veya işlem olmayan salt maddi tasarrufları anlatır. Söz konusu eylemlerin idariliği ve doğurduğu zarar bazen eylemin yapılmasıyla birlikte ortaya çıkarken, bazen de çok sonra, değişik araştırma, inceleme ve hatta ceza yargılamaları sonucu ortaya çıkabilmektedir.
Özellikle kamu görevlilerinin idari bir tasarruf yaparken, mevzuatın, üstlendiği ödevin ve yürüttüğü hizmetin kural, usul ve gereklerine aykırı olarak, kendisine izafe edilebilecek boyutta ve biçimde, ancak gene de resmi yetki, görev ve olanaklardan yararlanarak, onları kullanarak hareket ettiği, bu nedenle de idaresinden tamamen ayrılmasını önleyen ve engelleyen görev kusurları nedeniyle doğan zararların tazmini istemiyle açılacak tam yargı davalarında eylemin idariliği, bazen ceza davalarıyla personelin şahsi kusuru sonucu mu, yoksa görev kusuru sonucu mu zararın ortaya çıktığının belirlenmesinden sonra saptanabilmektedir.
Dava açma süresini saptarken, bir yandan davanın hakkaniyetine halel getirecek kadar abartılı şekilcilikten, öte yandan, kanunla öngörülmüş olan usul şartlarının ortadan kalkmasına neden olacak kadar aşırı bir gevşeklikten kaçınılması gerektiğinden, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununda yer alan süreye ilişkin mevzuat kurallarının yorumlanmasında kişilerin haklarının ihlali yönünde ağır sonuçlara varan yorumdan kaçınmak gerekmektedir.
Hukuki sorumluluğun koşullarının, her zaman, maddede öngörülen süreler içinde, olayın meydana geldiği anda ve bir arada ortaya çıkması mümkün olamamaktadır.
Zararın idari eylemden kaynaklandığının bu sürelerden sonra ortaya çıkması mümkün olabildiği gibi, zararın gerçek miktarı veya illiyet bağı daha sonra da ortaya çıkabilmektedir. Bütün bu olasılıklar göz önünde bulundurulduğunda, 2577 sayılı Kanunun 13. maddesinin, yargıya başvuru hakkını ortadan kaldırmayacak, ancak maddeyi de işlevsiz bırakmayacak bir şekilde yorumlanması ve uygulanması gerekmektedir.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Dava dosyasının incelenmesinden, davacı tarafından müdahil doktor … aleyhine yapılan şikayetler üzerine 2003 yılında adı geçen hakkında ceza soruşturması başlatıldığı, akabinde düzenlenen 19/07/2005 tarihli iddianame ile görevi ihmal suçu dolayısıyla Babae…ski Asliye Ceza Mahkemesi nezdinde ceza davası açıldığı, bu ceza davası neticesinde anılan Mahkemenin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararıyla adı geçenin 2 ay 15 gün hapis ve 180,00 TL adli para cezası ile ayrı ayrı cezalandırılmasına, hapis cezasının para cezasına çevrilerek neticeten toplam 630,00 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına karar verildiği, bu karara karşı yapılan temyiz başvurusu neticesinde … Ceza Dairesinin … tarih ve E:…, K:.. sayılı kararıyla olayda dava zamanaşımı gerçekleştiğinden kamu davasının düşürülmesine kesin olarak karar verildiği, UYAP üzerinden yapılan sorgulamada da söz konusu ceza yargılaması neticesinde verilen kararın 24/12/2010 tarihi itibarıyla kesinleştiğinin belirtildiği görülmektedir.
Uyuşmazlıkta, müdahil doktor hakkında açılan ceza davası neticesinde verilen kararın, kamu davasının düşürülmesine ilişkin olması nedeniyle eylemin idariliğinin bu kararla öğrenilmesinin söz konusu olmadığı; kaldı ki, 06/07/2006 tarihinde … Asliye Hukuk Mahkemesinde, müdahil doktor aleyhine tazminat davası açılmış olduğu, dolayısıyla ilgili doktor hakkında ceza davası neticesinde verilen kararın kesinleşme tarihinden itibaren idari yargıdaki dava açma süresinin başlatılmasının kabul edilemeyeceği, davacının … Devlet Hastanesinde … tarihleri arasında yatarak tedavi gördüğü, 16/06/2002 tarihinde …. Üniversitesi Tıp Fakültesi Eğitim ve Araştırma Hastanesinde bebeğin ex olarak doğurtulduğu, bakılan davanın hem Babaeski Devlet Hastanesi hem Edirne Devlet Hastanesinde sağlık hizmetlerinin kusurlu şekilde yürütülmesi sebebiyle çocuk sahibi olamadığı iddiasından kaynaklandığı dikkate alındığında, 16/06/2002 tarihinden itibaren 2577 sayılı Kanunun 13. maddesi uyarınca 1 yıl içinde idareye başvurma süresinin başladığının kabulü gerektiği, davacı tarafından, en geç 16/06/2003 tarihine kadar, davalı idareye tazminat istemiyle başvuruda bulunularak bu istemin reddi üzerine 60 günlük dava açma süresi içerisinde dava açılması gerekirken, bu tarihten sonra 06/07/2006 tarihinde Babaeski Asliye Hukuk Mahkemesi nezdinde müdahil doktor aleyhine tazminat davası açıldığı, bu dava neticesinde verilen davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle reddi yolundaki kararın dava açma süresini canlandırmayacağı, aksi yorumun 2577 sayılı Kanun’un süreye ilişkin mevzuat kurallarının işlevsiz bırakılmasına sebebiyet vereceği anlaşılmaktadır.
Bu itibarla, davacının Babaeski Devlet Hastanesinde yürütülen sağlık hizmetinin kusurlu olduğu iddiası yönünden de davanın süre aşımı nedeniyle reddi gerekirken, davanın kısmen kabulü kısmen reddine karar verilmesinde hukuki isabet bulunmamaktadır.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Davalı idare ile davalı idare yanında müdahilin temyiz istemlerinin kabulüne, davacının temyiz isteminin reddine,
2. Yukarıda özetlenen gerekçeyle davanın kısmen süre aşımı nedeniyle reddi, kısmen kabulü kısmen reddi yolundaki … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:…. sayılı temyize konu kararının davanın süre aşımı nedeniyle reddine ilişkin kısmının oy birliğiyle ONANMASINA, davanın kısmen kabulüne kısmen reddine ilişkin kısmının oy çokluğuyla BOZULMASINA,
3. Bozulan kısım hakkında yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın anılan Mahkemeye gönderilmesine,
4. 2577 sayılı Kanun’un (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin birinci fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren onbeş gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 21/10/2020 tarihinde karar verildi.

(X)- KARŞI OY :

Bakılan davada, davacı, müdahil doktor aleyhine … Asliye Hukuk Mahkemesinde açtığı tazminat davasında verilen karar sonucunda eylemin idariliğini öğrenmiş olup husumet yokluğu nedeniyle davanın reddi yolunda verilen 15/05/2012 tarihli kararın kesinleşme tarihinden itibaren 2577 sayılı Kanunun 13. maddesi uyarınca 1 yıllık dava açma süresinin başladığının kabulü gerekmekte, aksi yorum 2577 sayılı Kanunun süreye ilişkin kurallarının yargıya başvuru hakkını ortadan kaldıracak şekilde uygulanması sonucunu doğurmaktadır.
Buna göre, (dava dosyası kapsamından müdahil doktor aleyhine açılıp husumet yokluğu nedeniyle reddedilen davada verilen kararın kesinleşme tarihi anlaşılamamakta ise de) davacının, eylemi ve eylemin idareye atfedilebilir olduğunu en erken öğrenebileceği 15/05/2012 tarihinden itibaren 1 yıl içinde 13/08/2012 tarihinde, davalı idare aleyhine yine … Asliye Hukuk Mahkemesinde açtığı tazminat davasının görev yönünden reddine ilişkin kararın kesinleştiği 21/01/2013 tarihinden itibaren 2577 sayılı Kanun’un 9. maddesi uyarınca 30 günlük süre içinde 01/02/2013 tarihinde açılan bakılan davada Babaeski Devlet Hastanesinde yürütülen sağlık hizmetinin kusurlu olduğu iddiası yönünden süre aşımı bulunmamakta olup, tarafların bu kısma ilişkin temyiz istemlerinin işin esasına girilerek incelenmesi gerektiği oyuyla, çoğunluk kararına bu yönden katılmıyoruz.