Danıştay Kararı 10. Daire 2019/6239 E. 2020/4688 K. 10.11.2020 T.

Danıştay 10. Daire Başkanlığı         2019/6239 E.  ,  2020/4688 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONUNCU DAİRE
Esas No : 2019/6239
Karar No : 2020/4688

TEMYİZ EDEN (DAVALI) : … Bakanlığı (… Kurumu)
VEKİLİ : Av. ….
TEMYİZ EDEN MÜDAHİL
(DAVALI YANINDA) : …
VEKİLİ : Av. …
KARŞI TARAF (DAVACI) : …
VEKİLİ : Av. ….
İSTEMİN_KONUSU : …. İdare Mahkemesinin … tarih ve E: …, K: … sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Doğuştan kalça çıkığı olan davacı tarafından, 08/04/2005 tarihinde Bursa Şevket Yılmaz Devlet Hastanesinde yapılan kalça çıkığı ameliyatının hatalı yapılması nedeniyle uğranıldığı iddia edilen 20.000,00 TL maddi, 15.000,00 TL manevi olmak üzere toplam 35.000,00 TL tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte ödenmesine karar verilmesi istenilmektedir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … İdare Mahkemesinin … tarih ve E: …, K: … sayılı kararıyla; … Asliye Hukuk Mahkemesinin istemi üzerine olaya ilişkin olarak Adli Tıp Kurumu 3. İhtisas Kurulunca hazırlanan 31/03/2010 tarihli raporda özetle, doğuştan kalça çıkığı olan davacının 08/04/2005 tarihinde kalça çıkığı ameliyatı olduğu, bu ameliyattan sonra şikayetleri geçmeyen davacının iki kere daha ameliyat olmak zorunda kaldığı, ilk ameliyatında asetebular komponentin anteversiyon durumunda yerleştirildiği ve buradan luksasyon meydana geldiği yönü itibarıyla zararın oluşmasında ilk doktorun tıbbi uygulamasının tıp ilminin kurallarına uygun olmadığı yönünde, 22/04/2011 tarihli raporda ise özetle, davacının doğuştan gelen arızalarının sebep olduğu meslekte kazanma gücü toplam azalma oranının toplam azalma oranından çıkarıldığında %38-%35=%5 oranında meslekte kazanma gücünden kaybetmiş sayılacağı, iyileşme sürecinin 3 ay kadar uzayabileceği yönünde görüş bildirildiği, yine … Asliye Hukuk Mahkemesince maddi tazminat itibarıyla dosyada yaptırılan bilirkişi incelemesi sonucu hukukçu bilirkişi tarafından düzenlenen 02/04/2012 tarihli raporda, davacının geçici iş göremezlik maddi zararının toplam 1.061,97 TL olduğu, %29,7 maluliyet karşılığı maddi zararının 19.023,88 TL olmak üzere toplam 20.085,85 TL olduğunun yer aldığı, bu raporlar çerçevesinde, kişinin %5 meslekte kazanma gücü kaybının olduğu, bunun maddi tazminata sebebiyet verir nitelikte olduğu, toplam 20.085,85 TL zararının oluştuğu dikkate alınarak, taleple bağlı kalınarak davacının 20.000,00 TL maddi tazminat talebinin kabulü gerektiği, manevi tazminat istemi yönünden, davacının yapılan ilk ameliyatının tıbbi kurallara uygun olmaması nedeniyle iki defa daha ameliyat olma zorunda kaldığı, %5 oranında meslekte kazanma gücünden kaybettiğinin dosyadaki bilgi belgelerle sabit olduğu, bu itibarla, sağlık hizmeti sunmakla görevli davalı idarenin, hizmet kusurunun bulunduğu sonucuna ulaşıldığı, olayın oluş şekli, davacının olaydan dolayı iki defa daha tıbbi müdahale geçirmesi, duyduğu acı, elem, ızdırap değerlendirilerek anılan davacı lehine 5.000,00 TL manevi tazminat takdirine, takdir edilen manevi tazminatın ilk dava tarihi olan 12/03/2007 tarihinden itibaren işleyecek olan yasal faiziyle birlikte davalı idarece tazminine, fazlaya ilişkin talebin ise reddine karar vermek gerektiği gerekçesiyle davacının maddi tazminat isteminin kabulüne, manevi tazminat isteminin kısmen kabulüne kısmen reddine karar verilmiştir.

TEMYİZ_EDENİN_İDDİALARI : Davalı idare tarafından, sağlık hizmetinden faydalananların hizmetin işleyişinden doğabilecek bazı komplikasyonları ile karşılaşmalarının muhtemel olduğu, idarenin kamu hizmeti yürütürken fertlerin uğradığı zararı tazminle mükellef tutulabilmesi için bazı şartların bulunmasının zorunlu olduğu, dava konusu olayda tazmin şartlarının gerçekleşmediği, davacının kusuru araştırılmaksızın karar verildiği, kusurlu hareketiyle zarar ile iddia edilen hizmet kusuru arasındaki illiyet bağını koparıp koparmadığının araştırılmadan eksik inceleme ile hüküm kurulduğu, idarenin hizmet kusurunun bulunmadığı, fahiş manevi tazminatın reddi gerektiği, manevi tazminat mal varlığında bir eksilişe karşılık olmadığından faizin ancak hüküm tarihinden itibaren işletilebileceği ileri sürülmektedir.
Davalı idare yanında müdahil tarafından, davacının sağlık durumunun gayet iyi olduğu, davacı muayene edilmeden hazırlanan Adli Tıp Raporunun hükme esas alınamayacağı, yeni bir rapor alınması gerektiği, davacının toplam dört ameliyat geçirdiği, ilk ikisini müdahil doktorun yaptığı, diğer ameliyatlar sırasında sinirin yanlışlıkla kesildiği, o cerrahi işlemden sonra maluliyetin olduğu, bilirkişi incelemesinin her doktorun yaptığı işleme ve kusur oranına göre ayrılarak yapılması, diğer doktorun müdahil konuma alınması gerektiği, tazminat hesabına dayanak alınan maluliyete ilişkin raporun hem tarih hem içerik bakımından hükme esas alınabilecek nitelikte olmadığı, geçen süre zarfında davacının maluliyet oranının değişmiş olabileceği ileri sürülmektedir.
KARŞI_TARAFIN_SAVUNMASI : Davacı tarafından, savunma verilmemiştir.
DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ : …
DÜŞÜNCESİ : Temyiz istemlerinin reddi ile usul ve yasaya uygun olan İdare Mahkemesi kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onuncu Dairesince, 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu’na ekli (I) sayılı cetvelde yer aldığı cihetle 659 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’nin 2/1-ç ve 6/1 maddeleri uyarınca taraf sıfatını haiz bulunduğundan bakılan davada hasım mevkiine alınan Türkiye Kamu Hastaneleri Kurumu’nun, 25/08/2017 tarih ve 30165 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 694 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’nin 203/1-ğ maddesi ile 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu’na ekli (I) sayılı cetvelden çıkartılarak anılan Kanun Hükmünde Kararname’nin 184. maddesi ile Kamu Hastaneleri Genel Müdürlüğü adıyla Sağlık Bakanlığı’nın hizmet birimi olarak teşkilatlandırıldığı anlaşıldığından, dosya sadece Sağlık Bakanlığı husumetiyle ele alınıp, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlenerek dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

HUKUKİ DEĞERLENDİRME :
İdare ve vergi mahkemelerinin nihai kararlarının temyizen bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, dilekçelerde ileri sürülen temyiz nedenleri kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Davalı idare ile davalı yanında müdahilin temyiz istemlerinin reddine,
2. Yukarıda özetlenen gerekçeyle davanın kısmen kabulü kısmen reddi yolundaki … İdare Mahkemesinin … tarih ve E: …, K: … sayılı temyize konu kararının ONANMASINA,
3. 2577 sayılı Kanun’un (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren 15 (on beş) gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 10/11/2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.