Danıştay Kararı 10. Daire 2019/5612 E. 2022/6224 K. 20.12.2022 T.

Danıştay 10. Daire Başkanlığı         2019/5612 E.  ,  2022/6224 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONUNCU DAİRE
Esas No : 2019/5612
Karar No : 2022/6224

TEMYİZ EDEN (DAVACILAR) : 1- …
2- …
3- …
4- ..
5- …
VEKİLİ : Av. …

KARŞI TARAF (DAVALI) : …Bakanlığı
(Mülga … Kurumu)
VEKİLİ : Hukuk Müşaviri …

İSTEMİN_KONUSU : … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

DAVANIN_KONUSU : Davacılar tarafından, psikolojik rahatsızlıkları olan yakınları …’nin, yatarak tedavi gördüğü Diyarbakır Selahattin Eyyubi Devlet Hastanesi Psikiyatri Servisinde intihar ederek hayatına son verdiği ve intihar olayının engellenememesinin davalı idare ile tedaviyi üstlenen doktorun ihmalinden kaynaklandığı iddiasıyla, hizmet kusuru nedeniyle oluştuğunu ileri sürdükleri zararlarına karşılık … için 10.000,00 TL maddi ve 40.000,00 TL manevi, … için 10.000,00 TL maddi ve 40.000,00 TL manevi, …için 100,00 TL maddi ve 5.000,00 manevi, … için 100,00 TL maddi ve 10.000,00 TL manevi, … için 100,00 TL maddi ve 8.000,00 TL manevi tazminatın olay tarihi olan 02/04/2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesi istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararıyla; davanın reddine karar verilmiştir.
Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti: … Bölge İdare Mahkemesi …. İdari Dava Dairesince; davacıların istinaf başvurusunun reddine karar verilmiştir.

TEMYİZ_EDENİN_İDDİALARI : Davacılar tarafından, soruşturma aşamasında alınmış olan bilirkişi raporuna bağlı kalınarak tazminat davasında karar verilemeyeceği, İstanbul Üniversitesi İstanbul Tıp Fakültesinden alınan bilirkişi raporunda davalı idarenin hizmet kusuru ve kusurlu eylem ile oluşan zarar arasında nedensellik bağı bulunduğunun belirtildiği, kilitli olması gereken odanın kilitli olmadığı, toplanması gereken ayakkabı bağcıklarının yakınlarının odasında bulunduğu ve olay günü kameraların çalışmadığı hususlarının ise Mahkemece incelenmediği ileri sürülmektedir.

KARŞI_TARAFIN_SAVUNMASI : Davalı idare tarafından, davacıların temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ : …
DÜŞÜNCESİ : Soruşturma aşamasında … Cumhuriyet Başsavcılığınca çelişkinin giderilmesine yönelik alınmış olan ve “davacılar yakınının servis uygulamasına göre 2. kata yatırılmasının daha uygun olduğu, 1. kata yatırılma kararının hatalı olduğu” yönündeki değerlendirmeleri içeren Adli Tıp Kurumu Başkanlığı Üçüncü Üst Kurulu raporunun, dosya içerisinde bulunan ve davalı idareye kusur atfedilemeyeceğine yönelik diğer bilirkişi raporu ile davalı idareye kusur atfeden uzman görüşünün, “davacılar yakınının intihar ederken kullandığı ayakkabı bağcığının toplanması gerektiği, hastalarda ve hasta odalarında bulunmasının yasak olduğu, davacılar yakınınca nasıl temin edilmiş olduğunun saptanamadığı” şeklindeki görüşleri de içeren hastane uygulamalarının açıklandığı psikiyatri servisince düzenlenen raporun, davacılar yakınının Diyarbakır Selahattin Eyyubi Devlet Hastanesi Psikiyatri Kliniğine yatarak tedavi gördüğü tüm zamanlara ilişkin olarak tutulmuş olan ve “kendine zarar verme eğilimi ile daha önceden intihar girişimleri olduğunun da kayda geçirildiği” hasta dosyasının bir bütün halinde değerlendirilmesinden; davalı idareye bağlı sağlık kuruluşunda yakın gözlem altına alınmaya ihtiyaç duyar şekilde yatarak tedavi gören davacılar yakınına, davalı idarece hatalı bir kararla yanlış serviste ve gerekli olan yakın gözlem altına alma yükümlülüğüne aykırı olacak şekilde sağlık hizmeti sunulduğundan, sağlık hizmetinin kusurlu olarak işletildiği ve kusurlu eylemler neticesinde davacılar yakınının kendini asmak suretiyle intihar ederek hayatını kaybettiği anlaşılmakta olup; bu haliyle, davacıların meydana gelen zararlı sonuç (yakınlarının ölümü) nedeniyle ortaya çıkan maddi ve manevi kayıplarının, davalı idarece hizmet kusuru ilkesi uyarınca tazmininin gerektiği sonucuna varılarak, davanın reddine yönelik temyize konu Bölge İdare Mahkemesi kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onuncu Dairesince, 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu’na Ekli (I) sayılı cetvelde yer aldığı cihetle 659 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’nin 2/1-ç ve 6/1 maddeleri uyarınca taraf sıfatını haiz bulunduğundan bakılan davada hasım mevkiine alınan Türkiye Kamu Hastaneleri Kurumu’nun, 25/08/2017 tarih ve 30165 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 694 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’nin 203/1-ğ maddesi ile 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu’na Ekli (I) sayılı cetvelden çıkartılarak anılan Kanun Hükmünde Kararname’nin 184. maddesi ile Kamu Hastaneleri Genel Müdürlüğü adıyla Sağlık Bakanlığı’nın hizmet birimi olarak teşkilatlandırıldığı anlaşıldığından, dosya Sağlık Bakanlığı husumetiyle ele alınıp, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlenerek dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

HUKUKİ DEĞERLENDİRME :
Bölge idare mahkemelerinin nihai kararlarının temyizen bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, dilekçede ileri sürülen temyiz nedenleri kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Davacıların temyiz isteminin REDDİNE,
2. Davanın reddine ilişkin … İdare Mahkemesi kararına yönelik olarak davacılar tarafından yapılan istinaf başvurusunun reddi yolundaki … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı temyize konu kararının ONANMASINA,
3. Temyiz yargılama giderlerinin istemde bulunanlar üzerinde bırakılmasına, artan posta ücretinin iadesine,
4. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 50. maddesi uyarınca, bu onama kararının taraflara tebliğini ve bir örneğinin de … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesine gönderilmesini teminen dosyanın … İdare Mahkemesine gönderilmesine, 20/12/2022 tarihinde kesin olarak oy çokluğuyla karar verildi.

(X) KARŞI OY :
Dava; davacılar tarafından, psikolojik rahatsızlıkları nedeniyle Diyarbakır Selahattin Eyyubi Devlet Hastanesi Psikiyatri Kliniğinde yatarak tedavi gören yakınlarının, davalı idarenin hizmet kusuru nedeniyle kendini asmak suretiyle intihar ederek hayatına son verdiği iddiasıyla, maddi ve manevi zararlarının tazmini istemiyle açılmıştır.
Dosyanın incelenmesinden; davacılar yakınının kendisine ve çevresine zarar vermeye eğilimli olduğunun, daha önceden de intihar girişimlerinde bulunduğunun kayda geçirildiği tıbbi kayıtların mevcut olduğu ve davacılar yakınının daha önceki tedavi süreçlerinde ise, aynı hastanenin akut atak kliniği olarak hizmet verdiği belirtilen 2. kat servisine yatırılarak tedavisinin düzenlendiği ve gözetim altına alındığı, intihar olayı ile son bulan yatışında ise kendisine ve çevresine zarar verme ihtimali daha az olan hastaların bulunduğu 1. kat servisine yatırılarak tedavisinin düzenlendiği ve gözetim altına alındığı görülmektedir.
Ayrıca, psikiyatri servisince hastane uygulamalarının açıklanmasına yönelik düzenlenen raporda, -özetle- “2. kat kliniğinin akut atak kliniği olarak işlev gördüğü, 1. kat kliniğinin ise kendisine ve çevresine zarar verme ihtimali daha az olan hastaların yatışı amacıyla hizmet verdiği, davacılar yakınının intihar ederken kullandığı ayakkabı bağcığının toplanması gerektiği, hastalarda ve hasta odalarında bulunmasının yasak olduğu, davacılar yakınınca nasıl temin edilmiş olduğunun saptanamadığı” yönünde açıklamalar yapılmıştır.
… Cumhuriyet Başsavcılığınca Adli Tıp Kurumu Başkanlığı 1. İhtisas Kurulundan alınan ve İdare Mahkemesince de hükme esas alınan … tarih ve … karar nolu bilirkişi raporunda, “mevcut şikayetleri nedeniyle tedavi gördüğü Selahaddin Eyyübi Devlet Hastanesi’nde muayenesinin yapıldığı, tanısının doğru konulduğu, yatışı esnasında yapılan muayenesinde intihar düşüncesi kaydı bulunmadığı, uygun takip ve tedaviye başlandığı cihetle kişinin muayene, takip ve tedavisine katılan ilgili hekimlere ve yardımcı sağlık personeline kusur atfedilemeyeceği” yönünde görüş belirtilmiştir.
Davacılar tarafından sunulan ve İstanbul Üniversitesi İstanbul Tıp Fakültesi Adli Tıp Anabilim Dalınca düzenlenen 25/03/2016 tarihli bilimsel mütalaada, “olayda ilgili hastane ve sağlık çalışanlarının 08/05/2014 tarihli Hasta Hakları Yönetmeliği’nin 37. maddesinde bildirilen hastanın can güvenliğinin sağlanması ve korunmasına yönelik gerekli tedbirleri yerinde ve zamanında almadığı dolayısıyla dikkat-özen eksikliklerinin ve kusurlu tıbbi uygulamalarının söz konusu olduğu, Hüseyin Bademci isimli hastanın ölümü ile Sağlık Bakanlığı Diyarbakır Selahaddin Eyyubi Devlet Hastanesi Yönetimi, hastayı yatarak takip ve tedavi eden Psikiyatri Uzmanı Dr. … ve hastanın yattığı serviste görevli yardımcı sağlık personeli ile hemşirelerin dikkat-özen eksiklikleri ile kusurlu tıbbi uygulamalarının bulunduğu ve aralarında nedensellik (illiyet) bağı bulunduğu” yönünde görüş belirtilmiştir.
İdare Mahkemesince, Adli Tıp Kurumunun yukarıda özetlenen raporu uyarınca davalı idarenin hizmet kusurunun bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş; Bölge İdare Mahkemesince de davacıların istinaf başvurusu reddedilmiştir.
Davacılar tarafından dosyanın temyiz incelemesi aşamasında sunulan ve … Cumhuriyet Başsavcılığınca iki farklı görüş belirten bilimsel rapor olması nedeniyle çelişkinin giderilmesine yönelik olarak Adli Tıp Kurumu Başkanlığı Üçüncü Üst Kurulundan alınan … tarih ve … karar nolu bilirkişi raporunun sonuç kısmında ise, “adli dosyada kayıtlı bulgularda ve tıbbi belgelerde; kişinin 30.03.2015 tarihinde Selahaddin Eyyübi Devlet Hastanesi psikiyatri kliniği 1. kat 7 no’lu odaya tedavi amacıyla yatırıldığı, İnvega 9 mg tb 1×1 saat 20:00, İnvega 3 mg tb 1×1 saat 07:00 tedavisine başlandığı, paliperidon etken maddeli ilacın anti psikotik amaçlı kullanıldığı tıbben bilindiği, tedavi dozda olduğu, kendine zarar verme, tehdit, başkasına zarar verme, saldırganlık, kendi kendine konuşma şikayeti ile 2 yıldır şizofreni tanısıyla takip edildiği, 3 kez hospitalize edildiği, klinik seyirinde şüphecilik, referans ve perseküsyon hezeyanları olduğu, özbakımda azalma, çağrışımlarda gevşeme, saldırganlık semptomlarının gözlenmesi üzerine yatış yapıldığı, hastanın ayakkabı bağıyla intihar ettiği; Uzm. Dr. …’nin alınan ifadesinde şizofreni tanısıyla takip ve tedavi amaçlı yatırdığı, hastanın muayenesinde kendine zarar verecek, yaşamına kastedecek klinik bulgu bulunmadığı, Diyarbakır Eğitim ve Araştırma Hastanesi psikiyatri kliniği sorumlusu Uz. Dr. … görüş yazısında; ‘Psikiyatri kliniğinde uzman hekim tarafından yatış endikasyonu konarak kliniğe yönlendirilen hastalar, sistemden yatışları yapıldıktan sonra üst ve eşya aramasına alındığı (personel tarafından hemşire gözetiminde), arama sırasında kendine ve çevresine zarar verme ihtimali bulunan eşyalar (kesici-delici alet, ziynet eşyası, kemer, ayakkabı bağcığı, ilaç, sigara, yanıcı ve yakıcı maddeler v.b.) alınıp yakınlarına teslim edildiği veya taburculuk sırasında iade edilmek üzere hemşire odasındaki dolapta muhafaza edildiği, hastanede 2 adet erkek psikiyatri kliniği bulunduğu, 2. kattaki kliniği genellikle akut atak kliniği olarak işlev görmekte olup ilk yatışların bu kliniğe yapıldığı, 1. kattaki kliniğe ise kendine ve çevresine zarar verme ihtimali daha az olan hastaların yattığı klinik olarak hizmet verdiğinin’ belirtildiği, otopsisinde dış muayenede kişinin boyun bölgesinde yükselici ve yüzeyelleşici vasıfta telem tespit edilmiş olup, ası fiilinin gerçekleşmiş olduğu, kişinin boynunda telem altına uyan bölgede ekimoz, her iki tiroid boynuzunda ekimozlu kırık tespit edilen kişinin ölümünün asıya bağlı mekanik asfiksi sonucu meydana geldiği dikkate alındığında; mevcut şikayetleri nedeniyle tedavi gördüğü Selahaddin Eyyübi Devlet Hastanesi’nde muayenesinin yapıldığı, tanısının doğru konulduğu ve uygun tedavisinin verildiği, ancak bu tür kendisine ve çevresine zarar verme potansiyeli olan kişilerin yatışı sırasında yakın gözlem gerektirdiği, ve bu nedenlerle kişinin servis uygulamasına göre 2. kata yatırılmasının daha uygun olduğu, 1. kata yatırılma kararının hatalı olduğu, ancak bu tür psikotik rahatsızlığı olan kişilerde her türlü tedbire rağmen intihar oranının yüksek olduğu” belirtilmiştir.
Dosya içerindeki tüm bilgi ve belgelerin birlikte değerlendirilmesinden; davacılar yakınının, kendisine zarar verme eğilimi olması ve daha önceden de intihar girişiminde bulunması nedeniyle, uygulamada akut atak kliniği olarak geçen 2. kat servisine yatırılarak yakın gözlem altına alınması gerekirken, gerekli olan yakın gözlem altına alma yükümlülüğüne aykırı olacak şekilde 1. kat servisine yatırılarak tedaviye alınmasının ve yatarak tedavi gördüğü esnada bulundurmasının yasak olduğu ayakkabı bağcığını temin edebilmesinin davalı idarenin hizmet kusurundan kaynaklandığı sonucuna varılmıştır.
Öte yandan; davacılar yakınının hizmetin kusurlu işletilmesi nedeniyle kendisini asarak intihar ettiği ve bu olayın sonucunda da hayatını kaybettiği değerlendirildiğinde, idarenin kusurlu eylemi ile ortaya çıkan zararlı sonuç (davacıların yakınının ölümü) arasında illiyet bağının mevcut olduğu açıktır.
Hal böyle olunca, davacıların zararının hizmet kusuru ilkesi uyarınca davalı idarece tazmin edilmesi gerektiği kuşkusuzdur.
Bu itibarla; davacıların, hizmet kusurundan kaynaklanan maddi ve manevi zararlarının karşılanmasına yönelik tazminat istemlerinin değerlendirilmesi gerektiğinden, davanın reddi yolunda verilen İdare Mahkemesi kararına karşı davacılar tarafından yapılan istinaf başvurusunun reddi yolundaki temyize konu Bölge İdare Mahkemesi kararında hukuki isabet bulunmadığı ve anılan kararın bozulması gerektiği oyuyla Daire kararına katılmıyoruz.