Danıştay Kararı 10. Daire 2019/5603 E. 2022/6369 K. 22.12.2022 T.

Danıştay 10. Daire Başkanlığı         2019/5603 E.  ,  2022/6369 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONUNCU DAİRE
Esas No : 2019/5603
Karar No : 2022/6369

TEMYİZ EDEN (DAVALI) : … Üniversitesi Rektörlüğü
VEKİLİ : Av. …

KARŞI TARAF (DAVACILAR) : Kendi adlarına asaleten … ve …’a velayeten … ve …
VEKİLLERİ : Av. …

İSTEMİN_KONUSU : … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının, davalı idare tarafından kabule ilişkin kısmının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

DAVANIN_KONUSU : Davacılar tarafından, yakınları …’ın parkta karnına salıncak çarpmasının ardından 29/08/2009 tarihinde götürüldüğü İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesinde zamanında tanı konularak müdahale edilmediği için bağırsak perforasyonu nedeniyle vefat ettiği ileri sürülerek … için 10.000,00 TL (miktar artırımı ile birlikte 32.538,36 TL) maddi, 75.000,00 TL manevi; … için 10.000,00 TL (miktar artırımı ile birlikte 52.902,96 TL) maddi, 75.000,00 TL manevi; … için 25.000,00 TL manevi, … için 25.000,00 TL manevi tazminatın ve cenaze giderlerine karşılık 3.000,00 TL’nin 30/08/2009 tarihinden itibaren işletilecek yasal faizi ile birlikte ödenmesine karar verilmesi istenilmiştir.

YARGILAMA SÜRECİ :
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararıyla; ayakta hastaneye giden, bir rahatsızlığı yok denerek taburcu edilen, durumu ağırlaşan, tekrar hasteneye kaldırılan ve en son aşamada müdahelede bulunulan ancak hastaneden bir daha sağ bir şekilde çıkmayan hastanın yakınları açısından sonucu itibarıyla ağırlaşan bir durumun oluştuğu ve bu durumun, hizmet kusuru olmasa dahi kusursuz sorumluluk ilkesi gereğince giderilmesi gerektiği; nitekim, dava konusu ölüm olayının, idarenin eylemi içinde gerçekleşen bir durum olduğu anlaşılmış olduğundan, davacıların maddi kaybının karşılanmasına olanak bulunmamakla birlikte, davacıların duyduğu acı ve üzüntü nedeniyle manevi zararların tazmini gerektiği, olayın meydana geldiği tarihte müteveffanın yaklaşık 3 yaşında olduğu, parkta oynarken karnına salıncak çarpması sonucu olayın vuku bulduğu, yaşı itibarıyla anne/babanın bakım ve gözetim yükümlülüğünün olduğu dikkate alındığında müterafik kusurun kabulü gerektiği sonucuna varılarak maddi tazminat istemlerinin reddine, manevi tazminat istemlerinin kısmen kabulü ile davacılardan anne … için 45.000,00 TL, baba … için 45.000,00 TL, kardeşlerden … için 2.000,00 TL ve … için 2.000,00 TL olmak üzere toplam 94.000,00 TL manevi tazminatın davalı idareye başvuru tarihi olan 14/02/2014 tarihinden itibaren işletilecek yasal faizi ile birlikte davacılara ödenmesine karar verilmiştir.
Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti: … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesince, İdare Mahkemesi kararının manevi tazminat istemlerinin kısmen kabulüne, kısmen reddine ilişkin kısmında hukuka aykırılık bulunmadığı sonucuna varılarak manevi tazminat istemleri yönünden tarafların istinaf başvurularının reddine; maddi tazminat istemleri yönünden ise, olayda hastanın klinik tanısı netleştirilmeden ve sorumlu uzmana danışılmadan usule aykırı bir şekilde taburcu edilmesinin özensizlik ve tıbbi bir kusur olduğu, bu durumun da hasta çocuğa tanının çok geç konulmasına ve bu sebeple acil olarak yapılması gereken müdahalede gecikmeye sebep olunarak tedavi olma ve iyileşme ihtimalinin ortadan kalktığı, bu nedenle uyuşmazlıkta idarenin açık bir hizmet kusuru bulunduğundan maddi tazminata hükmedilmesi gerektiği sonucuna varılarak davacıların maddi tazminat istemlerine dair istinaf başvurularının kabulü ile İdare Mahkemesi kararının maddi tazminat istemlerine ilişkin kısmının kaldırılmasına, 85.441,32 TL maddi tazminatın 21.000,00 TL’lik kısmına davalı idareye başvuru tarihi olan 14/02/2014 itibaren 64.441,32 TL’lik kısmına ise miktar artırımı dilekçesinin davalı idareye tebliğ edildiği 19/03/2018 tarihinden itibaren işletilecek yasal faizi ile birlikte davacılara ödenmesine, maddi tazminat talebinin fazlaya ilişkin 2.000,00 TL’lik kısmına yönelik olarak davanın reddine karar verilmiştir.

TEMYİZ_EDENİN_İDDİALARI : Davalı idare tarafından, olayda hizmet kusuru bulunmadığı, İdare Mahkemesi kararında kusursuz sorumluluk ilkesine dayanılmasının hatalı olduğu ileri sürülmektedir.

KARŞI_TARAFIN_SAVUNMASI : Savunma verilmemiştir.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ : …
DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi ile Bölge İdare Mahkemesi kararının temyize konu kabule ilişkin kısmının onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Danıştay Onuncu Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

HUKUKİ DEĞERLENDİRME :
İdarenin yürütmekle görevli olduğu bir hizmetin kuruluşunda, düzenlenişinde veya işleyişindeki nesnel nitelikli bozukluk, aksaklık veya boşluk olarak tanımlanabilen hizmet kusuru; hizmetin kötü işlemesi, geç işlemesi veya hiç işlememesi hallerinde gerçekleşmektedir. Hizmet kusurundan dolayı sorumluluk, idarenin sorumluluğunun doğrudan ve asli nedenini oluşturmaktadır.
İdarelerin kamu hizmetlerinin gereği gibi işlemesini sağlayacak organizasyonları yaparak, yeterli araç ve gereçle donatılmış bina, tesis ve araçlarda hizmetin özelliğine uygun olarak seçilen ve yetişmiş personelle hizmeti yürütme yükümlülüğünün bulunduğu tartışmasızdır.
Zarar gören kişinin hizmetten yararlanan durumunda olduğu ve hizmetin riskli bir nitelik taşıdığı sağlık hizmetinde, idarenin tazmin yükümlülüğünün doğması için; zararın, idarenin hizmet kusuru sonucu meydana gelmiş olması gerekmektedir.
Öte yandan, kamu hizmetlerinin yerine getirilmesi sırasında bu hizmetten doğan nedenlerle kişilerin uğradığı zararların hizmetin sahibi idarece karşılanması esas olmakla birlikte, tazminata hükmedilirken, olayın meydana geliş şekline göre zarara uğrayan kişilerin de kusurlu olup olmadığının, dolayısıyla olayda müterafik kusur bulunup bulunmadığının da ortaya konulması gerekmektedir.
Müterafik kusur (ortak kusur), zarara uğrayanın; zararın doğumuna veya zararın artmasına yardım (etki) etmesidir. Böyle bir durumda, zarara uğrayana veya mirasçılarına ödenecek tazminat miktarları müterafik kusur oranında orantısal olarak azaltılmalıdır.
Dosyanın, …’ın tedavisine katılan hekimlerin mahkumiyetine ilişkin … Asliye Ceza Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararıyla birlikte incelenmesinden; müteveffanın 29/08/2009 tarihinde dedesine misafirliğe gittiği, oynamak için ablası ile birlikte bahçedeki parka indiğinde batın bölgesine salıncak çarptığı, ardından annesi … tarafından İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesine götürüldüğü ve bir gün sonra bağırsak perforasyonu nedeniyle vefat ettiği anlaşılmaktadır.
Bu durumda, olayın meydana geliş şekli itibarıyla bakım ve gözetim yükümlülüğünden kaynaklı olarak davacı anne ve babanın müterafik kusurundan söz edilemeyeceği, hükme esas alınan Adli Tıp Kurumu raporunda da ifade edildiği üzere hastaneye ilk başvuruda çocuk cerrahisi konsültasyonu istenmemesi ve müteveffanın uzman doktor bilgisi olmadan taburcu edilmesi şeklindeki eksikliğin hizmet kusuru niteliğinde olduğu, söz konusu hizmet kusurunun hem maddi hem de manevi tazminata hükmedilmesine dayanak oluşturduğu açıktır.
Bu itibarla, manevi tazminat isteminin reddine ilişkin kısım bakımından davacıların temyiz isteminde bulunmadığı da göz önünde bulundurulduğunda, Bölge İdare Mahkemesi kararının temyize konu kabule ilişkin kısmında sonucu itibarıyla hukuki isabetsizlik görülmemiştir.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Davalı idarenin temyiz isteminin REDDİNE,
2. … Bölge İdare Mahkemesi … İdare Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyize konu kabule ilişkin kısmının yukarıda belirtilen gerekçe ile ONANMASINA,
3. Temyiz yargılama giderlerinin istemde bulunan üzerinde bırakılmasına, artan posta ücretinin istemi halinde iadesine,
4. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 50. maddesi uyarınca, bu onama kararının taraflara tebliğini ve bir örneğinin de … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesine gönderilmesini teminen dosyanın … İdare Mahkemesine gönderilmesine, 22/12/2022 tarihinde kesin olarak oy birliğiyle karar verildi.