Danıştay Kararı 10. Daire 2019/5193 E. 2023/760 K. 23.02.2023 T.

Danıştay 10. Daire Başkanlığı         2019/5193 E.  ,  2023/760 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONUNCU DAİRE
Esas No : 2019/5193
Karar No : 2023/760

TEMYİZ EDEN (DAVACI) : …
VEKİLİ : Av. …

KARŞI TARAF (DAVALILAR) : 1- … Bakanlığı / ANKARA
VEKİLİ : Hukuk Müşaviri …
2- … Valiliği
VEKİLİ : Av. …

İSTEMİN_KONUSU : Davacı tarafından, Van ili, Gürpınar ilçesi, … mevkiinde 06/04/1997 tarihinde, arazide bularak eve getirdiği patlayıcı maddenin oynarken patlaması sonucu yaralanması sebebiyle uğranıldığı ileri sürülen zarara karşılık 5233 sayılı Kanun kapsamında 450.000,00 TL maddi, 30.000,00 TL manevi tazminatın idareye başvuru tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesi istemiyle açılan dava sonucunda, Van 1. İdare Mahkemesince, Danıştay (Kapatılan) Onbeşinci Dairesi’nin 05/12/2017 tarih ve E:2017/1948, K:2017/7149 sayılı yasal faizin başlangıç tarihi yönünden bozma kararına uyulmak suretiyle, kabulüne karar verilen tazminat miktarına Mahkemelerinin karar tarihi olan 02/06/2016 tarihinden itibaren faiz yürütülmesi yolunda verilen … tarih ve E:…, K:… sayılı kararın temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

TEMYİZ_EDENİN_İDDİALARI : Davacı tarafından, davalıların, idareye başvuru ile temerrüde düştüğü, yargılamanın çok uzun sürmesine rağmen faizden mahrum bırakılarak mülkiyet hakkının ihlal edildiği, genel hükümlere göre dava açılmasına rağmen 5233 sayılı kanunun hesaplama yönteminin benimsendiği, bakıcı gideri ve sürekli iş göremezlik zararının göz ardı edildiği, bozma kararının sadece maddi tazminata yönelik faiz başlangıç tarihine ilişkin olduğu, manevi tazminatta güncel memur maaşı üzerinden hesaplama olmadığından manevi tazminata işleyecek faizin idareye başvuru tarihinden itibaren olması gerektiği, maddi ve manevi tazminat ayrımı yapmadan karar tarihinden itibaren faize hükmedilmesinin hukuka aykırı olduğu iddialarıyla temyize konu kararın bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.

KARŞI_TARAFIN_SAVUNMASI : Davalı idareler tarafından davacının temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ : …
DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi ile usul ve yasaya uygun olan Mahkeme kararının düzeltilerek onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onuncu Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

HUKUKİ DEĞERLENDİRME :
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun “Temyiz incelemesi üzerine verilecek kararlar” başlıklı 49. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendinde, temyiz incelemesi sonunda Danıştay’ın, kararda yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmayan maddi hatalar ile düzeltilmesi mümkün eksiklik veya yanlışlıklar varsa kararı düzelterek onayacağı hükme bağlanmıştır.
Faiz en basit biçimiyle; idarenin tazmin borcu bağlamında, kişilerin, idarenin eylem ve/veya işlemlerinden dolayı uğradıkları zararların giderilmesi istemiyle başvurmalarına karşın, idarenin zararı kendiliğinden ödemeyip yargı kararıyla tazminata mahkûm edilmesi sonucunda, idarenin temerrüde düştüğü tarihten tazminatın ödendiği tarihe kadar geçen süre için 3095 sayılı Kanun’a göre hesaplanacak tutarı ifade etmektedir.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 13. maddesinde, idari eylemlerden hakları ihlal edilmiş olanların dava açmadan önce, bu eylemleri yazılı bildirim üzerine veya başka suretle öğrendikleri tarihten itibaren bir yıl ve her halde eylem tarihinden itibaren beş yıl içinde idareye başvurarak haklarının yerine getirilmesini istemeleri gerektiği; bu isteklerinin kısmen veya tamamen reddi halinde, bu konudaki işlemin tebliğini izleyen günden itibaren veya istek hakkında altmış gün içinde cevap verilmediği takdirde bu sürenin bittiği tarihten itibaren dava süresi içinde dava açılabileceği kuralı yer almakta olup, anılan maddede, idari eylemler nedeniyle uğranılan zararın tazmini için idareye başvuruda bulunulmasının, dava ön şartı olarak öngörülmesi ve zararın idare tarafından en erken bu tarihte sulhen ödenebilecek olması nedeniyle yargı yerince hükmedilecek tazminat miktarına, ön karar için idareye yapılan başvuru tarihi, adli yargıda dava açılması halinde ise adli yargıda dava açıldığı tarih itibariyle yasal faiz uygulanması, Danıştay’ın yerleşik içtihatlarıyla kabul edilmiştir.
Bakılmakta olan dava, davacı tarafından, Van ili, Gürpınar ilçesi, … mevkiinde 06/04/1997 tarihinde, arazide bularak eve getirdiği patlayıcı maddenin oynarken patlaması sonucu yaralanması sebebiyle uğranıldığı iddia edilen zararlara karşılık 5233 sayılı Kanun kapsamında 450.000,00 TL maddi, 30.000,00 TL manevi tazminatın idareye başvuru tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesi istemiyle açılmıştır.
Dosyanın incelenmesinden, … İdare Mahkemesi’nin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararı ile davanın kısmen kabulü, kısmen reddi ile 44.763,77 TL maddi ve 30.000,00 TL manevi tazminatın idareye başvuru tarihi olan 08/09/2014 tarihinden itibaren işletilecek yasal faiziyle birlikte davalı idarelerce davacıya ödenmesine karar verildiği, davacı tarafından yanlışlığın düzeltilmesi talebinde bulunulması üzerine anılan Mahkemenin 18/11/2016 tarihli kararı ile faiz başlangıç tarihi olarak 08/09/2004 yazılması gerekirken sehven 08/09/2014 yazıldığı anlaşılmakla yanlışın düzeltilmesi talebinin kabulüne karar verildiği, tarafların karşılıklı temyizi üzerine kararın maddi ve manevi tazminata yönelik kısmının Danıştay (Kapatılan) Onbeşinci Dairesinin 05/12/2017 tarih ve E:2017/1948, K:2017/7149 sayılı kararı ile onandığı, faiz başlangıç tarihi yönünden ise bozulduğu, temyize konu karar ile de faiz başlangıç tarihi ile sınırlı olarak devam eden yargılamada, kabulüne karar verilen tazminat miktarına Mahkemelerinin karar tarihi olan 02/06/2016 tarihinden itibaren faiz yürütülmesine karar verildiği görülmektedir.
Danıştay (Kapatılan) Onbeşinci Dairesinin 05/12/2017 tarih ve E:2017/1948, K:2017/7149 sayılı kısmen bozma kararının gerekçesinde, 5233 sayılı Kanuna göre hesaplanacak tazminat için özel düzenlemeler getirilmesi nedeniyle, 5233 sayılı Kanun uyarınca hesaplanacak maddi tazminat yönünden faiz başlangıç tarihinin Mahkemenin hüküm tarihi olması gerektiği belirtilmekle beraber, hüküm paragrafında “faiz başlangıç tarihi yönünden” bozulmasına ibaresine yer verildiği, maddi ve manevi tazminata işleyecek faizin başlangıç tarihi yönünden ayrım yapılmadığı; İdare Mahkemesince de anılan kısmen bozma kararına uyulurken gerekçede sadece 5233 sayılı Kanun uyarınca hesaplanacak maddi tazminata işleyecek faizin başlangıç tarihine yönelik inceleme yapılmasına rağmen, hüküm fıkrasında “kabulüne karar verilen tazminat miktarına Mahkemenin karar tarihi olan 02/06/2016 tarihinden itibaren faiz yürütülmesine” ibaresine yer verilerek genel hükümlere göre hükmedilen manevi tazminata işleyecek faizin başlangıç tarihi yönünden de aynı tarihin esas alındığı görülmektedir.
Temyize konu kararda; hükmedilen maddi tazminata işleyecek faizin başlangıç tarihinin, bozma kararı uyarınca 5233 sayılı Kanun’da maddi tazminatın hesaplanmasına yönelik özel düzenlemelere yer verilmesi nedeniyle, hüküm tarihi olarak belirlenmesi isabetli bulunmakla beraber, hükmedilen manevi tazminata işleyecek faizin başlangıç tarihine yönelik kısım için ayrıca değerlendirme yapılması gerekmektedir.
Buna göre, genel hükümler gözetilerek hükmedilen manevi tazminata, yukarıda yer verilen açıklamalar ve Danıştay’ın yerleşik içtihatları uyarınca idareye başvuru tarihinden itibaren faiz işletilmesine hükmedilmesi gerektiği dikkate alındığında, her ne kadar temyize konu kararda sadece kabul edilen maddi tazminata işleyecek faizin başlangıç tarihine yönelik inceleme yapılarak hüküm kurulsa da, hüküm fıkrasında herhangi bir ayrıma gidilmeyerek kabul edilen manevi tazminatı da kapsayacak şekilde kabul edilen tazminata işleyecek faizin başlangıç tarihinin hüküm tarihi olarak belirlenmesinde hukuki isabet bulunmamaktadır.
Bu itibarla, temyize konu kararın hüküm fıkrasında yer alan “Mahkememiz kararı ile kabulüne karar verilen tazminat miktarına Mahkememizin karar tarihi olan 02/06/2016 tarihinden itibaren faiz yürütülmesine” ibaresinin “Mahkememiz kararı ile kabulüne karar verilen manevi tazminat miktarına idareye başvuru tarihi olan 08/09/2004 tarihinden itibaren, maddi tazminat miktarına ise Mahkememiz karar tarihi olan 02/06/2016 tarihinden itibaren faiz yürütülmesine” olarak düzeltilmesi gerekmektedir.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Davacının, kabul edilen maddi tazminat miktarına işleyecek faizin başlangıç tarihine yönelik temyiz isteminin REDDİNE, kabul edilen manevi tazminat miktarına işleyecek faizin başlangıç tarihine yönelik temyiz isteminin KABULÜNE,
2. … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı temyize konu kararının hüküm fıkrasında yer alan “Mahkememiz kararı ile kabulüne karar verilen tazminat miktarına Mahkememizin karar tarihi olan 02/06/2016 tarihinden itibaren faiz yürütülmesine” ibaresinin “Mahkememiz kararı ile kabulüne karar verilen manevi tazminat miktarına idareye başvuru tarihi olan 08/09/2004 tarihinden itibaren, maddi tazminat miktarına ise Mahkememiz karar tarihi olan 02/06/2016 tarihinden itibaren faiz yürütülmesine” şeklinde DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
3. Temyiz yargılama giderlerinin istemde bulunan üzerinde bırakılmasına, artan posta ücretinin istemi halinde iadesine,
4. 2577 sayılı Kanun’un (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren 15 (on beş) gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 23/02/2023 tarihinde, kabul edilen maddi tazminata işleyecek faizin başlangıç tarihi yönünden oy birliğiyle, kabul edilen manevi tazminata işleyecek faizin başlangıç tarihi yönünden oy çokluğuyla karar verildi.

(X) KARŞI OY :
Temyiz istemine konu Mahkeme kararında, genel hükümler uyarınca kabul edilen manevi tazminata idareye başvuru tarihinden itibaren faiz yürütülmesi gerekirken, kabul edilen maddi ve manevi tazminata yönelik ayrım yapılmayarak kabulüne karar verilen tazminat miktarına karar tarihi olan 02/06/2016 tarihinden itibaren faiz yürütülmesinde hukuka uygunluk bulunmamakla birlikte, bu husus, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun “Temyiz incelemesi üzerine verilecek kararlar” başlıklı 49. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendi uyarınca kararın düzeltilerek onanmasını gerektiren, “yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmayan maddi hata ile düzeltilmesi mümkün eksiklik veya yanlışlık” kapsamında bulunmayıp, anılan maddenin 2. fıkrasının (b) bendi uyarınca kararın bozulmasını gerektiren “hukuka aykırılık” teşkil ettiğinden, İdare Mahkemesi kararının, kabul edilen manevi tazminata işletilecek yasal faizin başlangıç tarihi hususunda yeniden bir karar verilmek üzere bozulması gerektiği oyuyla Daire kararına bu yönden katılmıyorum.