Danıştay Kararı 10. Daire 2019/5104 E. 2020/3950 K. 19.10.2020 T.

Danıştay 10. Daire Başkanlığı         2019/5104 E.  ,  2020/3950 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONUNCU DAİRE
Esas No : 2019/5104
Karar No : 2020/3950

TEMYİZ EDEN (DAVALI) : … Valiliği

KARŞI TARAF (DAVACI) : …
VEKİLİ : Av. …

İSTEMİN_KONUSU : … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacı tarafından; Tunceli ili, Pülümür ilçesi, … köyünden terör olayları nedeniyle göç etmek zorunda kaldıkları ve zarara uğradıkları iddiasıyla uğranıldığı ileri sürülen zararların 5233 sayılı Kanun kapsamında karşılanması talebiyle yapılan başvurunun, yapılan araştırmada terör olayları nedeniyle herhangi bir zararının olmadığı, zarar gördüğünün kendi beyanından ibaret olduğu ve kurumlarla yapılan yazışmaların beyanın aksini desteklediğinden bahisle reddine yönelik tesis edilen Tunceli Valiliği Terör ve Terörle Mücadeleden Doğan 1 No’lu Zarar Tespit Komisyonunun … tarih ve … sayılı işleminin, Tunceli ili, Pülümür ilçesi, … köyü, … mezrasında ikamet etmekte iken terör olayları nedeniyle göç etmek zorunda kalındığı, … mezrasının terör olayları nedeniyle tamamen boşalan yerlerden olduğu, davalı idarenin köy-mezra ayrımına dikkat etmediğinden kendisi de dahil binlerce başvuruyu reddedebildiği, bu nedenle … mezrasının terör nedeniyle boş olup olmadığının araştırılması gerektiği, ayrıca araştırma heyetince 31/07/2012 tarihinde yapılan keşifte adına mal varlığı tespitinde bulunulduğu, tespite rağmen talebin reddedilmesinin hukuka aykırı olduğu, keşif zamanında … köyünün kadastro görmemiş olduğu, dolayısıyla mülkiyetin zilyetlikle ispatlanabileceği ve keşif tutanağının mal varlığına yönelik belge olduğu, aksinin davalı idarece ispat edilemediği iddiasıyla iptali istenilmiştir.

İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararıyla; (dava tarihi itibarıyla yetkili olan) … İdare Mahkemesi’nin … tarih ve E:…; K:… sayılı kararının, Danıştay (Kapatılan) Onbeşinci Dairesinin 30/05/2017 tarih ve E:2014/8895, K:2017/3120 sayılı kararı ile bozulması üzerine bozma kararına uyularak; davacı tarafından sunulan 28/11/2013 tarihli köy muhtar …’ın beyanı ile, Tunceli ili, Pülümür ilçesi, … köyü, … mezrasının terör olayları nedeniyle tamamen boşaldığının, davalı idarenin sunmuş olduğu 13/04/2011 tarihli J.Kdm.Üçvş. …, Uzm. J.7.Kad. Çvş. … ve köy muhtarı … imzalı tutanakta ise yapılan araştırmada davacının köyden göç etmesinin sebebinin terör olayları olmadığının belirtildiği, davacının köyde bulunan mal varlığında meydana gelen zararın, 5233 sayılı Kanun kapsamında olup olmadığının tespiti açısından, davalı idare tarafından belirtilen çelişkili durum giderilerek, öncelikle davacının köyü terör olayları sebebiyle terk edip etmediğinin hiçbir şüpheye yer vermeyecek şekilde ortaya konulması gerekirken, … mezrasının terör olayları veya terörle mücadeleden doğan faaliyetler nedeniyle tamamen boşaltılıp boşaltılmadığı yönünde yeterli araştırma yapılmaksızın, davacı adına kayıtlı herhangi bir mal varlığına rastlanamadığından bahisle başvurunun reddedilmesine yönelik dava konusu işlemde hukuka uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle dava konusu işlemin iptaline karar verilmiştir.

TEMYİZ_EDENİN_İDDİALARI : Davalı idare tarafından; her ne kadar mahallinde yapılan keşifte davacı adına mal varlığı tespitinde bulunulmuşsa da, bu mal varlığına ilişkin emlak ya da tapu kaydı olmadığından davacının mal varlığının bulunmadığının açık olduğu, bu nedenle dava konusu işlemin hukuka uygun olduğu, Mahkeme kararının temyizen incelenip bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Davacı tarafından savunma verilmemiştir.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ : …

DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin kabul edilmesi gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onuncu Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE :
MADDİ OLAY : …’ın (davacı/ başvurucu) yapılan araştırmada terör olayları nedeniyle herhangi bir zararının olmadığından, zarar gördüğünün kendi beyanından ibaret olduğundan, kurumlarla yapılan yazışmaların beyanın aksini desteklediğinden bahisle Tunceli ili, Pülümür ilçesi, … köyünde uğradığını ileri sürdüğü zararların 5233 sayılı Kanun kapsamında karşılanması talebiyle yaptığı başvurusunun reddine yönelik tesis edilen Tunceli Valiliği Terör ve Terörle Mücadeleden Doğan 1 No’lu Zarar Tespit Komisyonunun … tarih ve … sayılı işleminin, Tunceli ili, Pülümür ilçesi, … köyü, … mezrasında ikamet edilmekte iken terör olayları nedeniyle göç etmek zorunda kalınıldığı, … mezrasının terör olayları nedeniyle tamamen boşalan yerlerden olduğu, davalı idarenin köy-mezra ayrımına dikkat etmeyerek başvuruları reddedebildiği, bu nedenle … mezrasının terör nedeniyle boşalıp boşalmadığının araştırılması gerektiği, ayrıca araştırma heyetince 31/07/2012 tarihinde yapılan keşifte mal varlığı tespitinde bulunulduğu, tespite rağmen talebin reddedilmesinin hukuka aykırı olduğu, keşif zamanında … köyünün kadastro görmemiş olduğu, dolayısıyla mülkiyetin zilyetlikle ispatlanabileceği ve keşif tutanağının mal varlığına yönelik belge olduğu, aksinin davalı idarece ispat edilemediği iddiasıyla iptali istenilmiştir.

İLGİLİ MEVZUAT :
5233 sayılı Terör ve Terörle Mücadeleden Doğan Zararların Karşılanması Hakkında Kanunun 2. Maddesinde, ”Bu Kanun, 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanununun 1 inci, 3 üncü ve 4 üncü maddeleri kapsamına giren eylemler veya terörle mücadele kapsamında yürütülen faaliyetler nedeniyle zarar gören gerçek kişiler ile özel hukuk tüzel kişilerinin maddî zararlarının sulhen karşılanması hakkındaki esas ve usullere ilişkin hükümleri kapsar. Aşağıda belirtilen zararlar bu Kanunun kapsamı dışındadır: a) Devletçe arazi veya konut tahsisi suretiyle yahut başka bir şekilde karşılanan zararlar. b) Bir mahkeme kararı gereğince veya 4353 sayılı Maliye Vekaleti Baş Hukuk Müşavirliğinin ve Muhakemat Umum Müdürlüğünün Vazifelerine, Devlet Davalarının Takibi Usullerine ve Merkez ve Vilayetler Kadrolarında Bazı Değişiklikler Yapılmasına Dair Kanunun 30 uncu ve 31 inci maddeleri gereğince karşılanan zararlar. c) Avrupa İnsan Hakları Mahkemesince, İnsan Haklarını ve Ana Hürriyetleri Korumaya Dair Sözleşmenin veya eki protokollerin ihlâl edildiği gerekçesiyle Sözleşmenin 41 inci maddesine göre hükmedilen veya Sözleşme hükümleri uyarınca dostane çözüm yoluyla uzlaşılan tazminatın ödenmesi sonucunda karşılanan zararlar. d) Terör dışındaki ekonomik ve sosyal sebeplerle uğranılan zararlar ile güvenlik kaygıları dışında kendi istekleriyle bulundukları yerleri terk edenlerin bu sebeple uğradıkları zararlar. e) Kişilerin kendi kasıtları sonucunda oluşan zararlar. f) 3713 sayılı Kanunun 1 inci, 3 üncü ve 4 üncü maddeleri kapsamındaki suçlar ile terör olaylarında yardım ve yataklık suçlarından mahkûm olanların bu fiillerinden dolayı uğradığı zararlar. İkinci fıkranın (f) bendinde yazılı suçlardan dolayı ceza kovuşturması açılmış bulunanlar hakkında kovuşturma sonuçlanıncaya kadar bu Kanuna göre işlem yapılmaz.” hükmü, 7. maddesinde, ”Bu Kanun hükümlerine göre sulh yoluyla karşılanabilecek zararlar şunlardır: a) Hayvanlara, ağaçlara, ürünlere ve diğer taşınır ve taşınmazlara verilen her türlü zararlar. b) Yaralanma, engelli hâle gelme ve ölüm hâllerinde uğranılan zararlar ile tedavi ve cenaze giderleri. c) Terörle mücadele kapsamında yürütülen faaliyetler nedeniyle kişilerin mal varlıklarına ulaşamamalarından kaynaklanan maddî zararlar.” hükmü, 8. maddesinin 1. fıkrasında, ”7 nci maddede belirtilen zararlar, zarar görenin beyanı, adlî, idarî ve askerî mercilerdeki bilgi ve belgeler göz önünde tutularak olayın oluş şekli ve zarar görenin aldığı tedbirlere göre, zarar görenin varsa kusur veya ihmalinin de göz önünde bulundurulması suretiyle, hakkaniyete ve günün ekonomik koşullarına uygun biçimde komisyon tarafından doğrudan doğruya veya bilirkişi aracılığı ile belirlenir.” hükmü düzenlenmiştir.
20/10/2004 tarih ve 25619 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Terör ve Terörle Mücadeleden Doğan Zararların Karşılanması Hakkında Yönetmelik’in 10. maddesinin 1. fıkrasında, ”Komisyon ilgili kamu kurum ve kuruluşlarından başvuru konusu ile ilgili her türlü bilgi, belge ve yardım isteyebileceği gibi, adli ve askeri teşkilat ile kolluk kuvvetleri dışında kalan diğer kamu kurum ve kuruluşlarında çalışanları bilirkişi olarak da görevlendirebilir. Komisyon, gerekli gördüğü uzmanları çalıştırabilir veya bunlardan görüş alabilir. Komisyon tarafından görevlendirilen kamu görevlileri öncelikli olarak komisyon tarafından verilen görevleri yerine getirirler.” kuralı, 11. maddesinin 1. fıkrasında, ”Komisyon gerek görmesi halinde keşif yapabilir.” kuralı ve 17. maddesinde, ”Başvuru sahibi, başvuru dilekçesi ile birlikte olayın meydana geliş tarzını açıklayan ve zararın tespit ve ölçümünde dikkate alınabilecek her türlü bilgi ve belgeyi Komisyona sunar.Ayrıca; Komisyon, gerekli gördüğü takdirde zararın tespit ve ölçümünde dikkate alınabilecek her türlü bilgi ve belgeyi adli, idari ve askeri mercilerden ister.” kuralı yer almıştır.

HUKUKİ DEĞERLENDİRME :
Dosyanın, Dairemizin E:2019/2941 sayılı dosyası ile birlikte incelenmesinden; Danıştay (kapatılan) Onbeşinci Dairesinin 30/05/2017 tarih ve E:2014/8895 K:2017/3120 sayılı kararı ile, …. İdare Mahkemesinin … tarih ve E:… K:… sayılı dava konusu işlemin iptali yolundaki kararının, Tunceli ili, Pülümür ilçesi, … köyü, … mezrasının terör olayları nedeniyle tamamen boşaldığına ilişkin 28/11/2013 tarihli muhtar beyanının davacı tarafından dosyaya sunulduğu, Mahkemece, … mezrasının terör olayları veya terörle mücadeleden doğan faaliyetler nedeniyle tamamen boşaltılıp boşaltılmadığına yönelik herhangi bir araştırma ve değerlendirme yapılmadığı, dolayısıyla … mezrasının terör olayları veya terörle mücadeleden doğan faaliyetler nedeniyle idarece veya halk tarafından tamamen boşaltılıp boşaltılmadığına ilişkin yeterli inceleme yapılmadan verilen kararda eksik inceleme nedeniyle hukuki isabet görülmediği gerekçesiyle bozulması üzerine, dosyanın yetki yönünden gönderildiği … İdare Mahkemesince bozma kararı sonrasında gerekçesi yukarı belirtildiği üzere dava konusu işlemin iptaline karar verilmişse de; Tunceli Valiliği Zarar Tespit Komisyonunun Pülümür Tapu Müdürlüğü ve Tunceli Kadastro Müdürlüğü nezdinde davacının nüfus kayıt örneğini de göndererek kendisi, babası, annesi ve kardeşleri bakımından yaptığı taşınmaz mal varlığı araştırması neticesinde, gerek Pülümür Tapu Müdürlüğünün 04/12/2012 tarihli yazısından, gerekse de Tunceli ili, Pülümür ilçesi, … köyünde kadastro çalışmalarının tamamlandığının da belirtildiği 22/07/2013 tarihli Tunceli Kadastro Müdürlüğü cevabından, davacı ve nüfus kayıt örneğinde adı geçen aile bireylerinin adına parsel ve taşınmaz mal kaydının bulunmadığı sonucuna ulaşıldığı, Tunceli Kadastro Müdürlüğünün anılan yazısında aynı zamanda … köyünde kadastro çalışmalarının tamamlandığı belirtildiğinden, davacının köye bağlı … mezrasında adına kayıtlı mal varlığı bulunmadığının da anlaşılmakta olduğu; o halde, … mezrasının terör ve/veya terörle mücadele faaliyetleri nedeniyle boşalıp/boşaltılıp boşalmadığının/boşaltılmadığının tespitinin zararın tazmini bakımından tek başına hukuki bir anlam ve yeterlik göstermeyeceği, zira 5233 sayılı Kanun kapsamında zararın tazmini için öngörülen terör ve/veya terörle mücadele faaliyetleri nedeniyle yerleşim biriminin tamamen boşalmış/boşaltılmış olması şartının/kriterinin maddi zararın varlığı şartıyla birlikte gerçekleşmesi gerektiği, … mezrasında adına kayıtlı mal varlığı bulunmadığı anlaşılan davacının anılan mezrada 5233 sayılı Kanun kapsamında maddi zararının varlığını da gerek incelenmekte olan dosyada gerekse de Dairemizin E:2019/2941 sayılı dosyasında ispatlayamadığı anlaşılmakla, başvurunun reddine ilişkin dava konusu işlemde hukuka aykırılık, dava konusu işlemin iptali yolundaki Mahkeme kararında ise hukuki isabet bulunmamıştır.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Davalının temyiz isteminin kabulüne,
2. … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının BOZULMASINA,
3. Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın anılan Mahkemeye gönderilmesine,
4. 2577 sayılı Kanun’un (geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin birinci fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren 15 (on beş) gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 19/10/2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi