Danıştay Kararı 10. Daire 2019/3301 E. 2023/353 K. 08.02.2023 T.

Danıştay 10. Daire Başkanlığı         2019/3301 E.  ,  2023/353 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONUNCU DAİRE
Esas No : 2019/3301
Karar No : 2023/353

TEMYİZ EDEN (DAVACILAR) : 1- …
2- …
3- …
VEKİLİ : Av. …

TEMYİZ EDEN (DAVALI) : … Rektörlüğü
VEKİLİ : Av. …
TEMYİZ EDEN MÜDAHİL
(DAVALI YANINDA) : …
VEKİLİ : Av. …
DİĞER MÜDAHİL
(DAVALI YANINDA) : …
VEKİLLERİ : Av. …
Av. …

İSTEMLERİN_KONUSU : … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının aleyhlerine olan kısımlarının taraflarca ve davalı idare yanında müdahillerden … tarafından temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacılar tarafından, 26/07/2015 tarihinde bıçakla yaralanması üzerine Erciyes Üniversitesi Sağlık Uygulama ve Araştırma Merkezine sevk edilen yakınları … ‘nun, sağlık durumunun teşhis, takip ve tedavisinde gerekli dikkat ve özenin gösterilmeyerek ölümüne sebebiyet verilmesinde davalı idarenin hizmet kusurunun bulunduğu iddiasıyla … ve …’nun her biri için 10.000,00 TL maddi, 200.000,00 TL manevi, … için 100.000,00 TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesi istenilmektedir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararıyla; sağlık hizmetinin kuruluşunda ve işleyişindeki eksiklik ve aksaklıklar nedeniyle hizmetin gereği gibi yürütülmediği ve bu durumun da hizmet kusuru oluşturduğu fakat Adlî Tıp Kurumu 1. İhtisas Kurulunun 25/05/2016 tarihli raporuna göre; davacıların yakınında 26/07/2015 tarihinde maruz kaldığı kesici delici alet yaralanması nedeniyle büyük damar kesisi meydana geldiği, tedavisi amacıyla başvurduğu hastanede damar kesisinin tanısının konamadığı, maruz kaldığı kesici delici alet yaralanması ile ölümü arasında illiyet bağı bulunduğu, hekimlerin kusurlu eyleminin kesici delici alet yaralanmasının ağırlığı ve kişinin klinik durumu itibarıyla yaralanma ile ölüm arasında illiyet bağını kesmeyeceği anlaşıldığından davacıların ortaya çıkan maddi zararlarından dolayı davalı idarenin sorumlu tutulamayacağı gerekçesiyle maddi tazminat isteminin reddine, ancak yakınlarının tedavisi amacıyla başvurdukları hastanede damar kesisinin tanısının konulamamış olması ile ölüm arasında uygun illiyet bağı kurulamamış ise de; davacılar tarafından hastane uygulamalarında oluşan eksiklik nedeniyle duyulan manevi acı ve üzüntünün, sebepsiz zenginleşmeye yol açmayacak biçimde kısmen de olsa giderilebilmesi gerektiği gerekçesiyle anne … için 30.000,00 TL, baba … için 30.000,00 TL, kardeş … için 10.000,00 TL manevi tazminatın davalı idareye başvuru tarihi olan 22/11/2016 tarihinden itibaren işletilecek yasal faiziyle birlikte ödenmesine, fazlaya ilişkin manevi tazminat istemine yönelik olarak davanın reddine karar verilmiştir.
Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti: … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesince; istinaf başvurusuna konu … İdare Mahkemesi kararının hukuka ve usule uygun olduğu gerekçesiyle taraflarca ve davalı idare yanında müdahillerce yapılan istinaf başvurularının reddine karar verilmiştir.

TEMYİZ_EDENLERİN_İDDİALARI : Davacılar tarafından, olayda hizmet kusurunun bulunduğu, bilirkişi raporuyla bu durumun sabit olduğu, hükmedilen manevi tazminatın yetersiz olduğu; davalı idare tarafından, olayda hizmet kusurunun bulunmadığı, tazmin şartlarının gerçekleşmediği; davalı idare yanında müdahil … tarafından, olay kapsamında kusurunun bulunmadığı, eksik incelemeye dayalı olarak karar verildiği ileri sürülmektedir.

TARAFLARIN_SAVUNMALARI : Davacılar tarafından, davalı idarenin temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmakta olup, davalı idare ve davalı idare yanında müdahiller tarafından savunma verilmemiştir.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ : …
DÜŞÜNCESİ : Bölge İdare Mahkemesi kararının, maddi tazminata ilişkin kısmının bozulması, manevi tazminat istemine ilişkin kısmının gerekçeli olarak onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onuncu Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE :
MADDİ OLAY :
Davacıların yakını olan …, 26/07/2015 gecesi çalıştığı yerde bıçaklanarak Develi Hatice Muammer Kocatürk Devlet Hastanesine götürülmüş, burada yapılan muayenesinde hayati riski olduğu bildirilerek Erciyes Üniversitesi Sağlık Uygulama ve Araştırma Merkezine sevk edilmiş, burada yapılan tıbbi müdahelenin ardından taburcu edilmiş, sabah saat: 09.40 sıralarında yeniden rahatsızlanması üzerine ilk başvurduğu Develi Hatice Muammer Kocatürk Devlet Hastanesine götürülmüş, yapılan muayenesinin ardından yeniden Erciyes Üniversitesi Sağlık Uygulama ve Araştırma Merkezine sevk edilmiş, burada acilen ameliyata alınmış ancak yapılan tüm müdahalelere rağmen kurtarılamayarak vefat etmiştir.
Bunun üzerine davacılar tarafından yakınlarının vefatında davalı idarenin hizmet kusurunun bulunduğu iddiasıyla bakılmakta olan dava açılmıştır.

İLGİLİ MEVZUAT:
Anayasanın 125. maddesinde, idarenin her türlü eylem ve işlemlerine karşı yargı yolunun açık olduğu belirtildikten sonra, son fıkrasında, idarenin kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlü olduğu hükme bağlanmış; 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 2. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendinde ise, idari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları, idari dava türleri arasında sayılmıştır.
Genel anlamı ile tam yargı davaları, idarenin faaliyetlerinden ötürü, hakları doğrudan zarara uğrayanlar tarafından idare aleyhine açılan tazminat davaları olup, idarenin hukuki (mali/tazmin) sorumluluğunun yargı aracılığıyla belirlenip hüküm altına alınmasını sağlamaktadır.
İdare kural olarak, yürüttüğü kamu hizmetiyle nedensellik bağı kurulabilen zararları tazminle yükümlü olup; idari eylem ve/veya işlemlerden doğan zararlar, idare hukuku kuralları çerçevesinde, hizmet kusuru veya kusursuz sorumluluk ilkeleri gereği tazmin edilmektedir.
Tam yargı davalarında, öncelikle zarara yol açtığı öne sürülen idari işlem veya eylemin hukuka uygunluğunun denetimi yapılacağından, mahkemece, olayın oluşumu ve zararın niteliği irdelenip, idarenin hizmet kusuru olup olmadığının araştırılması, hizmet kusuru yoksa kusursuz sorumluluk ilkelerinin uygulanıp uygulanmayacağının incelenmesi, tazminata hükmedilirken de her halde sorumluluk sebebinin açıkça belirtilmesi gerekmektedir.
İdarenin yürütmekle görevli olduğu bir hizmetin kuruluşunda, düzenlenişinde veya işleyişindeki nesnel nitelikli bozukluk, aksaklık veya boşluk olarak tanımlanabilen hizmet kusuru; hizmetin kötü işlemesi, geç işlemesi veya hiç işlememesi hallerinde gerçekleşmektedir. Hizmet kusurundan dolayı sorumluluk, idarenin sorumluluğunun doğrudan ve asli nedenini oluşturmaktadır.
İdarelerin kamu hizmetlerinin gereği gibi işlemesini sağlayacak organizasyonları yaparak, yeterli araç ve gereçle donatılmış bina, tesis ve araçlarda hizmetin özelliğine uygun olarak seçilen ve yetişmiş personelle hizmeti yürütme yükümlülüğünün bulunduğu tartışmasızdır.
Zarar gören kişinin hizmetten yararlanan durumunda olduğu ve hizmetin riskli bir nitelik taşıdığı sağlık hizmetinde, idarenin tazmin yükümlülüğünün doğması için; zararın, idarenin hizmet kusuru sonucu meydana gelmiş olması gerekmektedir.

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Bölge İdare Mahkemesi Kararının, İdare Mahkemesi Kararının Maddi Tazminata İlişkin Kısmına Yönelik Olarak Davacılar Tarafından Yapılan İstinaf Başvurusunun Reddine İlişkin Kısmının İncelenmesi:
Dava konusu olayla ilgili olarak, … Ağır Ceza Mahkemesinin … tarih ve … Esas sayılı yazısı ile dava dosyası ve hastane dosyaları üzerinde inceleme yaptırılmak üzere dosyanın Adli Tıp Kurumu Başkanlığına gönderilmesi üzerine Kurumca yapılan inceleme sonucunda düzenlenen Adli Tıp Kurumu 1. İhtisas Kurulunun … tarih ve … sayılı raporunda;” …Adli dosyada kayıtlı bilgilerde kişinin gece saatlerinde bıçaklanarak yaralandığı, saat: 02.10 sıralarında Develi Hatice Muammer Kocatürk Devlet Hastanesi’ne götürüldüğü, hayati riski olduğu bildirilip Erciyes Üniversitesi Sağlık Uygulama ve Araştırma Merkezi’ne sevk edildiği, damar yolu açılarak semptomatik tedavisinin düzenlendiği, yaranın sutüre edildiği, pansumanı yapılıp önerilerle taburcu edildiği, sabah saat: 09.40 sıralarında yeniden rahatsızlanarak Develi Hatice Muammer Kocatürk Devlet Hastanesi’ne götürüldüğü, yapılan muayenesinin ardından Erciyes Üniversitesi Sağlık Uygulama ve Araştırma Merkezi’ne sevk edildiği, acilen ameliyata alındığı ancak yapılan tüm müdahalelere rağmen kurtarılamayarak saat: 18.05’de eks olduğu dikkate alındığında; Dr. … ’ın kişiyi muayene ettiği, gözlem altına aldığı, acil toraks tomografisi çektirdiği, toraks tomografisinde alt mediastende serbest sıvı görülmesine rağmen toraks bölgesindeki kesici delici alet yarasının toraks boşluğuna nafiz olup olmadığı, büyük damar lezyonu yapıp yapmadığı hususunda araştırma yapmadığı, acil servis sorumlusu kıdemli asistana ve icapcı uzmana hastayı danışmadığı, radyolojik tetkik sonuçlarını ilgili uzmana danışmadığı ve büyük damar kesisinin tanısını koyamaması nedeniyle Dr. …’ın kusurlu olduğu, Dr. …’nin toraks tomografisini değerlendirdiği, radyolojik tetkik sonuçlarını ilgili uzmana danışmadığı ve büyük damar kesisinin tanısını koyamaması nedeniyle Dr. … ’nin kusurlu olduğu; adli dosyada kayıtlı bilgiler, tıbbi belgeler ve otopsi bulguları birlikte değerlendirildiğinde kişide 26/07/2015 tarihinde maruz kaldığı kesici delici alet yaralanması nedeniyle büyük damar kesisi meydana geldiği, tedavisi amacıyla başvurduğu hastanede damar kesisinin tanısının konamadığı, maruz kaldığı kesici delici alet yaralanması ile ölümü arasında illiyet bağı bulunduğu, hekimlerin kusurlu eyleminin kesici delici alet yaralanmasının ağırlığı ve kişinin klinik durumu itibarıyla yaralanma ile ölüm arasında illiyet bağını kesmeyeceği” yönünde görüş bildirilmiştir.
Dava konusu olayla ilgili olarak davalı idare yanında müdahiller … ve … hakkında taksirle ölüme neden olma suçundan yürütülen ceza yargılaması sonucunda yukarıda anılan Adli Tıp Kurumu raporundaki tespitlere benzer yöndeki yine Adli Tıp Kurumu 8. Adli Tıp İhtisas Kurulunun … tarih ve …karar sayılı raporu ve Adli Tıp 3. Üst Kurulunun …tarih ve … karar sayılı raporundaki tespitler dikkate alınarak … Bölge Adliye Mahkemesi … Ceza Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararı ile kesin olarak mahkumiyet kararı verilmiştir.
Uyuşmazlıkta, İlk Derece Mahkemesince, sağlık hizmetinin kuruluşunda ve işleyişindeki eksiklik ve aksaklıklar nedeniyle hizmetin gereği gibi yürütülmediği ve bu durumun da hizmet kusuru oluşturduğu fakat Adli Tıp Kurumu 1. İhtisas Kurulunun 25/05/2016 tarihli raporuna göre; davacıların yakınında 26/07/2015 tarihinde maruz kaldığı kesici delici alet yaralanması nedeniyle büyük damar kesisi meydana geldiği, tedavisi amacıyla başvurduğu hastanede damar kesisinin tanısının konamadığı, maruz kaldığı kesici delici alet yaralanması ile ölümü arasında illiyet bağı bulunduğu, hekimlerin kusurlu eyleminin kesici delici alet yaralanmasının ağırlığı ve kişinin klinik durumu itibarıyla yaralanma ile ölüm arasında illiyet bağını kesmeyeceği anlaşıldığından davacıların ortaya çıkan maddi zararlarından dolayı davalı idarenin sorumlu tutulamayacağı gerekçesiyle maddi tazminat isteminin yönelik olarak davanın reddine karar verilmişse de yukarıda alıntısı yapılan olayla ilgili bilirkişiliğine başvurulan Adli Tıp Kurumu raporundaki tespitler dikkate alındığında davacılar yakınına yönelik tedavi sürecinde sunulan sağlık hizmetinin işleyişinde hizmet kusurunun bulunduğu, sağlık hizmetinin kusurlu olduğuna ilişkin bu tespitin davacılar yakınının ölümüne sebebiyet verip vermediğinin ise dava konusu olayda kesin ve her türlü şüpheden uzak bir şekilde bilinemeyeceği açık olduğundan davacıların maddi tazminat taleplerinin karşılanması gerekmektedir.
Bu itibarla, davacıların, maddi tazminat istemlerinin reddine yönelik olarak yaptıkları istinaf başvurularının reddine ilişkin temyize konu kararda hukuka uygunluk bulunmamaktadır.
Bölge İdare Mahkemesi Kararının, İdare Mahkemesi Kararının Manevi Tazminat İstemine İlişkin Kısmına Yönelik Olarak Taraflarca ve Davalı İdare Yanında Müdahillerce Yapılan İstinaf Başvurularının Reddine İlişkin Kısmının İncelenmesi:
Bölge idare mahkemelerinin nihai kararlarının temyizen bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Yukarıda aktarılan gerekçelerle; davalı idarenin hizmet kusurunun bulunduğu olayda, davacıların manevi tazminat istemlerinin karşılanması gerektiği açık olup, hükmedilen manevi tazminatta sonucu itibarıyla usul ve hukuka aykırılık bulunmamakta olup, tarafların ve davalı idare yanında müdahil …’nin temyiz dilekçelerinde ileri sürülen nedenler, temyize konu kararın, İdare Mahkemesi kararının manevi tazminat isteminin kısmen reddine, kısmen kabulüne ilişkin kısımlarına karşı taraflarca ve davalı idare yanında müdahillerce yapılan istinaf başvurularının reddine ilişkin kısmının bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Davalı idarenin ve davalı idare yanında müdahil …’nin temyiz istemlerinin REDDİNE, davacıların temyiz isteminin kısmen KABULÜNE, kısmen REDDİNE,
2. Davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine ilişkin Kayseri … İdare Mahkemesi kararına yönelik olarak taraflarca ve davalı idare yanında müdahillerce yapılan istinaf başvurularının reddi yolundaki temyize konu … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının manevi tazminata ilişkin kısmının yukarıda belirtilen GEREKÇE İLE ONANMASINA, maddi tazminata ilişkin kısmının BOZULMASINA,
3. Bozulan kısım hakkında yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesine gönderilmesine, 08/02/2023 tarihinde kesin olarak oy birliğiyle karar verildi.