Danıştay Kararı 10. Daire 2019/298 E. 2023/232 K. 06.02.2023 T.

Danıştay 10. Daire Başkanlığı         2019/298 E.  ,  2023/232 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONUNCU DAİRE
Esas No : 2019/298
Karar No : 2023/232

TEMYİZ EDEN (DAVALI) : … Valiliği
KARŞI TARAF (DAVACI) : … Pazarı Tekstil Konfeksiyon Toptan Gıda ve Dağıtım Ticaret ve Sanayi Limited Şirketi
VEKİLİ : Av. …

İSTEMİN_KONUSU : … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesinin … tarih ve E:… , K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacı şirkete ait Kırşehir ili, Merkez ilçesinde bulunan “… Pazarı” isimli iş yerinde, 08/09/2015 tarihinde, gerçekleştirilen toplumsal olaylar sebebiyle hasar meydana geldiğinden bahisle, uğranıldığı iddia edilen zararlara karşılık 2.000,00 TL (miktar artırımı ile 2.133.433,52 TL) maddi tazminatın idareye başvuru tarihinden itibaren işletilecek yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesi istenilmiştir.

YARGILAMA SÜRECİ :
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … İdare Mahkemesinin … tarih ve E: …, K: … sayılı kararıyla; dava konusu olayların öğrenilmesi üzerine güvenlik güçlerinin görevlendirilmesi ve olay yerine intikali noktasında faaliyet ve kararlar alınmış ise de, olayların seyri gözönüne alındığında, 18.00 sıralarında başlayan ve 02.00 sıralarında asayişin sağlandığı belirtilen olaylarda, belli bir zaman dilimi sonrasında yaklaşık 1000-2000 kişilik kalabalığın dağıtılması veya başka şekilde etkisiz hale getirmeye yönelik faaliyetlerde, dolayısıyla kamu hizmetinin sağlanması ve korunması hususunda kolluk hizmetinin yetersiz kaldığı, kamu hizmetini gereği gibi yürütemeyen idarenin, davacının işyerinde meydana gelen zararın oluşmasında hizmet kusuru, dolayısıyla tazmin sorumluluğunun bulunduğu, … Asliye Hukuk Mahkemesinin … D.İş sayılı dosyasında maddi zararın tespiti için yaptırılan bilirkişi incelemesi sonucu düzenlenen bilirkişi raporunun hükme esas alınabilecek nitelikte ve yeterlikte bulunduğu, bilirkişi raporuna göre zararın 2.801.042,71 TL olarak tespit edildiği, davalı idarece davacıya Başbakanlık acil destek giderleri ödeneğinden 72.140,74 TL, zarar gören iş yerinin sigortalı olması sebebiyle sigorta firmasınca da davacıya 595.468,45 TL ödeme yapıldığının anlaşıldığı, buna göre 2.133.433,52 TL maddi zararın bulunduğu gerekçesiyle davanın kabulüne, 2.133.433,52 TL maddi tazminatın 2.000,00 TL’lik kısmı için idareye başvuru tarihi olan 09/09/2015 tarihinden, geriye kalan 2.131.433,52 TL’lik kısmının ise miktar artırım dilekçesinin davalı idareye tebliğ edildiği 29/05/2018 tarihinden itibaren işletilecek yasal faiziyle birlikte davacıya ödenmesine karar verilmiştir.
Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti: … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesince; davalı idarenin istinaf başvurusunun reddine karar verilmiştir.

TEMYİZ_EDENİN_İDDİALARI :Davalı idare tarafından, miktar artırımının hukuka uygun olmadığı, hükme esas alınan bilirkişi raporunun gerçek zararı göstermediği, idarelerinin hizmet kusuru bulunmadığı, üçüncü şahısların eyleminin illiyet bağını kestiği ileri sürülmektedir.

KARŞI_TARAFIN_SAVUNMASI : Davacı tarafından, temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır.

DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ : …
DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin kabulü gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onuncu Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE :
MADDİ OLAY :
Dosyasının incelenmesinden; terörle mücadele operasyonlarında şehit verilmesi üzerine terör eylemleri nedeniyle artan gerilimin 08/09/2015 tarihinde Kırşehir ili, Merkez ilçesinde toplumsal bir protestoya dönüştüğü, bu olayların kontrol altına alınamadığı, olaylar esnasında davacı tarafından işletilen “… Pazarı” isimli işyerinin yandığı, söz konusu olay nedeniyle meydana gelen zararlarının tespiti için … Asliye Hukuk Mahkemesinin … D.İş sayılı dosyasında yaptırılan keşif ve bilirkişi incelemesi sonucunda davacının iş yerinde oluşan zararın 2.801.042,71 TL olduğunun tespit edildiği, davacı tarafından zararlarının tazmini istemiyle 09/09/2015 tarihinde yapılan başvuru üzerine, Kırşehir Valiliğinin 01/10/2015 tarihli yazısı ile Valilikçe oluşturulan komisyonca mahallinde yapılan tespitler sonucu hazırlanan raporların Başbakanlığa gönderildiğinin belirtildiği, davacı tarafından bu kez 11/01/2016 tarihli dilekçe ile önceki başvurusunun akıbetinin öğrenilmesi ve zararlarının karşılanmasına ilişkin yapılan başvurunun zımnen reddedilmesi neticesinde dava konusu olay sebebiyle meydana gelen zararlarına karşılık 2.000,00 TL (miktar artırımı ile 2.133.433,52 TL) maddi tazminatın idareye başvuru tarihinden itibaren işletilecek yasal faiziyle birlikte ödenmesi istemiyle bakılan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.

İLGİLİ MEVZUAT:
Anayasanın 2. maddesinde, Türkiye Cumhuriyeti’nin, toplumun huzuru, milli dayanışma ve adalet anlayışı içinde, insan haklarına saygılı, Atatürk Milliyetçiliğine bağlı, başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan, demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devleti olduğu; 5. maddesinde, Devletin temel amaç ve görevlerinin, Türk milletinin bağımsızlığını ve bütünlüğünü, ülkenin bölünmezliğini, Cumhuriyeti ve demokrasiyi korumak, kişilerin ve toplumun refah, huzur ve mutluluğunu sağlamak; kişinin temel hak ve hürriyetlerini, sosyal hukuk devleti ve adalet ilkeleriyle bağdaşmayacak surette sınırlayan siyasal, ekonomik ve sosyal engelleri kaldırmaya, insanın maddi ve manevi varlığının gelişmesi için gerekli şartları hazırlamaya çalışmak olduğu; 125. maddesinde, idarenin her türlü eylem ve işlemlerine karşı yargı yolunun açık olduğu belirtildikten sonra, aynı maddenin son fıkrasında, idarenin eylem ve işlemlerinden doğan (maddi ve manevi) zararı ödemekle yükümlü olduğu hükme bağlanmıştır.
İdarenin hukuki sorumluluğu, kamusal faaliyetler sonucunda, idare ile bireyler arasında bireyler zararına bozulan ekonomik dengenin yeniden kurulmasını, idari etkinliklerden dolayı bireylerin uğradığı maddi ve manevi zararların idarece tazmin edilmesini sağlayan hukuksal bir kurumdur. Bu kurum, kamusal faaliyetler nedeniyle bireylerin mal varlığında ortaya çıkan eksilmelerin ya da artış olanağından yoksunluğun giderilebilmesi, yine bu suretle kişi varlığında oluşan manevi zararların karşılanabilmesi için aranılan koşulları, uygulanması gereken kural ve ilkeleri içine almaktadır.
İdare, Anayasanın 125. maddesinde de belirtildiği üzere, kural olarak yürüttüğü kamu hizmetiyle nedensellik bağı kurulabilen zararları tazminle yükümlü olup; idari eylem ve/veya işlemlerden doğan zararlar, idare hukuku kuralları çerçevesinde, hizmet kusuru veya kusursuz sorumluluk ilkeleri gereği tazmin edilmektedir.
Bunun yanında, idarenin faaliyet alanıyla ilgili, önlemekle yükümlü olduğu halde önleyemediği bir takım zararları da nedensellik bağı aramadan sosyal risk ilkesi gereği tazmin etmesi gerekmektedir. İdarenin kusura dayalı ya da kusursuz sorumluluğu yanında, Anayasanın öngördüğü sosyal hukuk devleti anlayışına uygun olarak ve bu temel üzerinden, kolektif sorumluluk anlayışı çerçevesinde bilimsel ve yargısal içtihatlar ile geliştirilen sosyal risk ilkesi, Anayasa’nın yukarıda öngördüğü amaçların gerçekleştirilmesine yöneliktir.
Sosyal risk ilkesi ile toplumun içinde bulunduğu koşullardan kaynaklanan, idarenin faaliyet alanında meydana gelmekle birlikte, yürütülen kamu hizmetinin doğrudan sonucu olmayan, toplumsal nitelikli riskin gerçekleşmesi sonucu oluşan, salt toplumun bireyi olunması nedeniyle uğranılan özel ve olağan dışı zararların da topluma pay edilerek giderilmesi amaçlanmıştır.
Bu bağlamda, yargısal ve bilimsel içtihatlarla geliştirilen sosyal risk ilkesinin uygulama alanına; “terör olayları”nın yanı sıra, ani bir şekilde gelişmesi nedeniyle idarece öngörülemeyen ve engellenemeyen, müdahale edilmesi halinde daha ağır sonuçların doğması kaçınılmaz olan geniş çaplı “toplumsal olaylar” nedeniyle oluşan özel ve olağan dışı zararların da dahil olduğunun kabulü gerekmektedir.

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Dava konusu olay öncesinde iş yerlerine saldırı olabileceği yönünde istihbari ve ihbari bir bilgi bulunmadığı, yaşanan terör olaylarını protesto etmek amacıyla toplanan kalabalığın zaman geçtikçe çoğaldığı, davalı idare tarafından öngörülemeyecek şekilde olayların büyüdüğü göz önüne alındığında idarenin hizmet kusurunu gerektirecek bir husus bulunmamakla birlikte dava konusu olayın bir toplumsal olay olduğu ve davacının bu olaylardan zarar gördüğü dikkate alındığında yukarıda yapılan açıklamalar neticesinde davacının zararlarının sosyal risk ilkesi gereğince tazmin edilmesi gerekmektedir.
Davacı tarafından zararın tespit edilmesi amacıyla açılan … Asliye Hukuk Mahkemesinin … D.İş sayılı dosyasında alınan bilirkişi raporunda, iş yerinin yakıldığı, demirbaşların tahrip olduğu, tekstil ürünlerinin bir çoğunun yandığı, kalanının da kullanılamaz halde olduğu, işletmenin 2015 yılı ticari belgeleri ve muhasebe kayıtları üzerinden yapılan incelemede, 08/09/2015 tarihli mizana göre, emtia mevcudundan kullanılabilir sağlam emtia düşüldükten sonra ticari emtia tutarının KDV ile birlikte 2.747.721,97 TL, bina demirbaş zararının ise 73.320,74 TL olduğu, toplam 2.821.042,71 TL zarardan malzeme ve ekipmanlara ait 20.000,00 TL hurda bedeli düşüldüğünde davacı şirketin zararının 2.801.042,71 TL olarak hesaplandığı belirtilmiştir.
Dosyada bulunan … Sigorta A.Ş.’ye sunulan … tarih ve … numaralı Expertiz Raporunda ise, riziko adresinde bulunan emtiaların sayıldığı, alış faturalarındaki birim fiyatlar üzerinden yapılan hesaba göre, 1.179.731,25 TL’lik hasarlı emtia olduğu, 544.612,00 TL’lik emtianın ozonlama yöntemi ile kullanılabilir hale getirildiği, 8.930,00 TL’lik hasarsız emtia bulunduğu, buna göre emtia zararının 1.179.731,25 TL, bina ve demirbaş zararının ise 97.284,85 TL olarak tespit edildiği, resmi stokla fiili durum arasındaki farkın belgesiz satışlardan kaynaklandığı belirtilmiştir.
Buna göre, dosyada bulunan zarar miktarının tespitine ilişkin iki raporun birbiriyle uyuşmadığı, … Asliye Hukuk Mahkemesinin … D.İş dosyasında alınan bilirkişi raporunda zarar miktarının ticari belgeler ve muhasebe kayıtları dikkate alınarak kayıtlardaki stok durumuna göre hesaplandığı, expertiz raporunda ise hasarlı emtianın tek tek liste halinde sayıldığı, ozonlama yöntemi ile kurtarılabilen tekstil ürünlerinin hesaba katılmadığı, resmi stokla fiili durum arasında fark bulunduğu, bunun da belgesiz satışlardan kaynaklandığı belirtilerek fiili durumun tespit edildiği anlaşılmaktadır.
Bu itibarla, davacı şirkete ait muhasebe kayıtları ve ticari belgelerindeki durum ile fiili durumun birbiriyle uyuşmadığı, bazı tekstil ürünlerinin ozonlama yöntemiyle kullanılabilir / satılabilir hale getirildiği anlaşıldığından, davacı şirketin gerçek zararının tespiti amacıyla şirketin sigortalı olduğu sigorta şirketinden hasar dosyasının getirtilerek gerekirse bilirkişi incelemesi yaptırılmak suretiyle davacının dava konusu olay sebebiyle meydana gelen gerçek zararının tereddüde yer vermeyecek şekilde ortaya konulması ve davacıya yapılan ödemelerin de düşülmesiyle belirlenecek olan maddi tazminat miktarına hükmedilmesi gerekirken, … Asliye Hukuk Mahkemesinin … D.İş sayılı dosyasında alınan bilirkişi raporu, hükme esas alınarak 2.133.433,52 TL maddi tazminatın ödenmesi yönündeki Yozgat İdare Mahkemesi kararına yönelik istinaf isteminin reddine ilişkin temyize konu… Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesi kararında hukuki isabet bulunmamaktadır.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Davalı idarenin temyiz isteminin KABULÜNE,
2…. Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesinin …tarih ve E:…, K:… sayılı kararının BOZULMASINA,
3. Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın …Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesine gönderilmesine, 06/02/2023 tarihinde oy çokluğuyla kesin olarak karar verildi.

(X)-KARŞI OY:
Temyize konu … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararı usul ve yasaya uygun olup, onanması gerektiği oyuyla aksi yöndeki Daire kararına katılmıyorum.