Danıştay Kararı 10. Daire 2019/2941 E. 2020/3948 K. 19.10.2020 T.

Danıştay 10. Daire Başkanlığı         2019/2941 E.  ,  2020/3948 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONUNCU DAİRE
Esas No : 2019/2941
Karar No : 2020/3948

TEMYİZ EDEN (DAVALI) : … Valiliği

KARŞI TARAF (DAVACI) : …
VEKİLİ : Av. …
İSTEMİN KONUSU : … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacı tarafından; Tunceli ili, Pülümür ilçesi, … köyünden terör olayları nedeniyle göç etmek zorunda kaldıkları ve zarara uğradıkları iddiasıyla uğradıklarını ileri sürdükleri zararların 5233 sayılı Kanun kapsamında karşılanması talebiyle yapılan başvurunun, adına mal varlığı olmadığından herhangi bir tespit yapılmadığının bizzat kendi katılımıyla ilçe araştırma heyetince tutanak altına alındığından bahisle reddine ilişkin Tunceli Valiliği Terör ve Terörle Mücadeleden Doğan 1 No’lu Zarar Tespit Komisyonunun … tarih ve … sayılı işleminin, mülklerinin … köyü Aşağı … mezrasında bulunduğu, Aşağı … mezrasının boşalan yerlerden olduğu, … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararı doğrultusunda davalı idarenin köyde keşif yaptığı ancak keşfin 5233 sayılı Kanun’a aykırı olarak icra edildiği, keşif tutanağının sonradan doldurulacağı belirtilerek keşif esnasında beyanda bulunanlardan tutanağı imzalamalarının istendiği ve bu halde tutanağın imzalandığı, fakat sonradan tutanağın beyanlara göre doldurulmadığı, bu durumu ifade eden 10/12/2014 tarihli beyan dilekçesini Valiliğe sunduğu, 03/04/2015 tarihli köy muhtarı ve keşife katılan mahalli bilirkişiler tarafından tutulan tutanakta da yaşanan durumdan ve mal varlığından bahsedildiği ve bu tutanağın da Tunceli Valiliği Zarar Tespit Komisyonu Başkanlığına sunulduğu iddiasıyla iptali istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararıyla; davacının ikamet etmekte olduğu Tunceli İli, Pülümür İlçesi, … köyünün terör ve terörle mücadele kapsamında boşaltılan yerlerden olduğu, öte yandan davacının köyde bulunan mal varlığının zarar gördüğünden bahisle uğramış olduğu zararının 5233 sayılı Kanun kapsamında tazmini talebiyle yapmış olduğu başvuru üzerine idarece mal varlığının araştırılması ve tespiti kapsamında mahallinde keşif yapıldığı ve davacı adına taşınmaz tespiti yapılmadığı gerekçesiyle başvurusunun reddedildiği görülmekte ise de, dava dosyasında bulunan 20/08/2007 tarihli keşif ve tespit tutanağında davacı adına taşınmaz malvarlığı tespitinin yapıldığı, ayrıca savunma dilekçesi ekinde bulunan … köyü muhtarı ve köy azaları tarafından imzalanan 03/04/2015 tarihli tutanakta keşif tutanağının hukuka aykırı olarak tanzim edildiği, davacı adına kayıtlı taşınmaz mal varlığı bulunduğunun belirtildiği, bu kapsamda, dosya içeriği ile aynı köye ilişkin açılan davalarda dosyalar içerisine yer alan bilgi-belgeler ve müracaatçıların mal varlıklarını tespit amacıyla mahallinde yapılan keşiflere yönelik tutanaklar birlikte değerlendirildiğinde, davacının terör nedeniyle uğradığı zararın tespiti amacıyla mahallinde yapılan keşifte yeterli araştırma yapıldığından söz edilemeyeceği, eksik-yetersiz araştırma ve incelemeye dayalı olarak tesis edilen dava konusu … tarih ve … sayılı Tunceli Valiliği Zarar Tespit Komisyonu Başkanlığı kararında hukuka ve mevzuata uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle dava konusu işlemin iptaline karar verilmiştir.

TEMYİZ_EDENİN_İDDİALARI : Davalı idare tarafından; Mahkeme kararında, yeterli araştırma yapılmadığı ifade edilmişse de, mahallinde 22/10/2014 tarihinde keşif yapılacağının davacı vekiline usulüne uygun olarak tebliğ edildiği, davacının keşife bizzat katıldığı, keşifte mal varlığının bulunmadığının tespit edildiği ve tutanağın davacı tarafından imzalandığı, bununla birlikte kurumlarla yapılan yazışmalarla da davacı adına mal varlığının bulunmadığının sabit olduğu, yeterli araştırma yapıldığı, Mahkeme kararının temyizen incelenip bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Davacı tarafından savunma verilmemiştir.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ : …
DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin kabul edilmesi gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Danıştay Onuncu Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE :
MADDİ OLAY : …’ın (davacı/ başvurucu) mal varlığı bulunmadığından adına herhangi bir tespit yapılmadığının, bizzat kendi katılımıyla ilçe araştırma heyetince tutanak altına alındığından bahisle, Tunceli ili, Pülümür ilçesi, … köyünde uğradığını ileri sürdüğü zararların 5233 sayılı Kanun kapsamında karşılanması talebiyle yaptığı başvurusunun reddine yönelik tesis edilen Tunceli Valiliği Terör ve Terörle Mücadeleden Doğan 1 No’lu Zarar Tespit Komisyonunun … tarih ve … sayılı işleminin, mal varlığının … köyü Aşağı … mezrasında bulunduğu, Aşağı … mezrasının boşalan yerlerden olduğu, … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararı doğrultusunda davalı idarece köyde keşif yapıldığı ancak keşfin 5233 sayılı Kanun’a aykırı olarak icra edildiği, keşif tutanağının sonradan doldurulacağı belirtilerek keşif esnasında beyanda bulunanlardan tutanağı imzalamalarının istendiği ve bu halde tutanağın imzalandığı, fakat sonradan tutanağın beyanlara göre doldurulmadığı, bu durumu ifade eden 10/12/2014 tarihli beyan dilekçesinin Valiliğe sunulduğu, ayrıca 03/04/2015 tarihli köy muhtarı ve keşife katılan mahalli bilirkişiler tarafından tutulan tutanakta da yaşanan durumdan ve mal varlığından bahsedildiği, bu tutanağın da Tunceli Valiliği Zarar Tespit Komisyonu Başkanlığına sunulduğu iddiasıyla hukuka aykırılığı ileri sürülerek iptali istenilmiştir.
Dosyanın incelenmesinden; dava konusu işlemin, … ile başlayan sayısının devamında gelen üç haneli rakamın tam okunamadığı, bu rakamın dava dilekçesinde …, Mahkeme kararında ise … olarak belirtildiği; bununla birlikte, dava konusu işlemin …’ın Tunceli ili, Pülümür ilçesi, … köyünde uğradığını ileri sürdüğü zararların 5233 sayılı Kanun kapsamında karşılanması talebiyle yapılan, … işlem dosya numarasında incelenen başvurusuyla ilgili olduğu anlaşılmaktadır.

İLGİLİ MEVZUAT :
5233 sayılı Terör ve Terörle Mücadeleden Doğan Zararların Karşılanması Hakkında Kanunun 2. maddesinin 1. fıkrasında, ”Bu Kanun, 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanununun 1 inci, 3 üncü ve 4 üncü maddeleri kapsamına giren eylemler veya terörle mücadele kapsamında yürütülen faaliyetler nedeniyle zarar gören gerçek kişiler ile özel hukuk tüzel kişilerinin maddî zararlarının sulhen karşılanması hakkındaki esas ve usullere ilişkin hükümleri kapsar.” hükmü, 5. maddesinde, “Komisyonun görevleri şunlardır: a) Zarar görenin veya mirasçılarının başvurusu hâlinde bu Kanun kapsamına giren bir zararın bulunup bulunmadığını tespit etmek. b) Kamu kurum ve kuruluşları veya kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarınca uygulanmış projelerin, zararın giderilmesine katkıları; zarar görenin değerlendirebileceği enkaz ve diğer yararlar; sigorta şirketlerince veya ilgili mevzuata göre kamu kurum ve kuruluşları ile sosyal güvenlik kuruluşlarınca ödenen tazminatlar, tedavi ve cenaze giderlerinin zarar miktarından mahsup edilmesi suretiyle belirlenen ve 9 uncu veya 10 uncu maddelere göre yapılan nakdî veya aynî ödeme miktarını içeren sulhname tasarılarını hazırlamak. c) Sulhname tasarısının kabul edilmemesi veya 12 nci maddenin ikinci fıkrasına göre kabul edilmemiş sayılması hâllerinde bir uyuşmazlık tutanağı düzenleyerek bir örneğini ilgiliye tebliğ etmek. d) Başvuranın, bu Kanun kapsamına giren bir zararının bulunmadığının tespit edilmesi hâlinde, buna ilişkin karar tutanağı düzenleyerek bir örneğini ilgiliye tebliğ etmek.” 7. maddesinde, ” Bu Kanun hükümlerine göre sulh yoluyla karşılanabilecek zararlar şunlardır: a) Hayvanlara, ağaçlara, ürünlere ve diğer taşınır ve taşınmazlara verilen her türlü zararlar. b) Yaralanma, engelli hâle gelme ve ölüm hâllerinde uğranılan zararlar ile tedavi ve cenaze giderleri. c) Terörle mücadele kapsamında yürütülen faaliyetler nedeniyle kişilerin mal varlıklarına ulaşamamalarından kaynaklanan maddî zararlar.” hükmü, 8. maddesinin 1. fıkrasında, “7 nci maddede belirtilen zararlar, zarar görenin beyanı, adlî, idarî ve askerî mercilerdeki bilgi ve belgeler göz önünde tutularak olayın oluş şekli ve zarar görenin aldığı tedbirlere göre, zarar görenin varsa kusur veya ihmalinin de göz önünde bulundurulması suretiyle, hakkaniyete ve günün ekonomik koşullarına uygun biçimde komisyon tarafından doğrudan doğruya veya bilirkişi aracılığı ile belirlenir.” hükmü düzenlenmiştir.
20/10/2004 tarih ve 25619 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Terör ve Terörle Mücadeleden Doğan Zararların Karşılanması Hakkında Yönetmelik’in 10. maddesinin 1. fıkrasında, ”Komisyon ilgili kamu kurum ve kuruluşlarından başvuru konusu ile ilgili her türlü bilgi, belge ve yardım isteyebileceği gibi, adli ve askeri teşkilat ile kolluk kuvvetleri dışında kalan diğer kamu kurum ve kuruluşlarında çalışanları bilirkişi olarak da görevlendirebilir. Komisyon, gerekli gördüğü uzmanları çalıştırabilir veya bunlardan görüş alabilir. Komisyon tarafından görevlendirilen kamu görevlileri öncelikli olarak komisyon tarafından verilen görevleri yerine getirirler.” kuralı, 11. maddesinin 1. fıkrasında, ”Komisyon gerek görmesi halinde keşif yapabilir.” kuralı ve 17. maddesinde, ”Başvuru sahibi, başvuru dilekçesi ile birlikte olayın meydana geliş tarzını açıklayan ve zararın tespit ve ölçümünde dikkate alınabilecek her türlü bilgi ve belgeyi Komisyona sunar.Ayrıca; Komisyon, gerekli gördüğü takdirde zararın tespit ve ölçümünde dikkate alınabilecek her türlü bilgi ve belgeyi adli, idari ve askeri mercilerden ister.” kuralı yer almıştır.

HUKUKİ DEĞERLENDİRME :
Dosyanın incelenmesinden; davacının, Tunceli ili, Pülümür ilçesi, … köyünde uğradığını ileri sürdüğü zararların 5233 sayılı Kanun kapsamında karşılanması talebiyle yaptığı başvurusu üzerine, 31/07/2012 tarihinde Komisyonca yapılan keşifte (Mahkeme kararında keşif tarihinin sehven 20/08/2007 yazıldığı anlaşılmaktadır) adına malvarlığı tespitinde bulunulduğu, ancak keşif tutanağının bina bilgileri kısmına kadastro gördüğü ancak kesinleşmediği bilgisinin arazi bilgileri kısmına ise aynen ” yeri var ama tapuda adı yok, aileden birilerine yazılmış olabilir (tapusu varsa getirecek) ” bilgisinin, ve notlar kısmına da aynen ” şahsın köyde yaşadığı ve yerinin olduğu mahalli bilirkişilerce ifade ediliyor ancak kadastro tespitleri Hozat Kadastro Müdürlüğünce yapıldığından, mülkiyet bilgilerine ulaşılamamıştır” notunun düşüldüğü, davacının da katılmış olduğu Komisyonca yapılan 22/10/2014 tarihli keşifte ise adına kayıtlı malvarlığına rastlanmadığının belirtildiği, davacının bu tutanağa, içeriğinin mahallinde gerçekleşen tespite aykırı olarak sonradan oluşturulduğu iddiasıyla itirazda bulunduğu, bununla birlikte anılan tutanağa dayanılarak dava konusu işlemle başvurunun reddedildiği görülmektedir.
Mahkemece, 22/10/2014 tarihli tutanağa karşılık, 31/07/2012 tarihli keşif ve tespit tutanağında davacı adına taşınmaz mal varlığı tespitinde bulunulduğu, ayrıca 03/04/2015 tarihli … köyü muhtarı ve köy azaları tarafından imzalanan tutanakta, 22/10/2014 tarihli keşif tutanağının hukuka aykırı olarak tanzim edildiği ve davacının adına kayıtlı taşınmazının bulunduğunun yer aldığı, bu bakımdan terör nedeniyle uğranılan zararın tespiti amacıyla mahallinde yapılan keşifte yeterli araştırma yapıldığından söz edilemeyeceği gerekçesiyle dava konusu işlemin iptali yönünde karar verilmişse de; Tunceli Valiliği Zarar Tespit Komisyonunca, Pülümür Tapu Müdürlüğü ve Tunceli Kadastro Müdürlüğü nezdinde davacının nüfus kayıt örneği de gönderilerek kendisi, babası, annesi ve kardeşleri de dahil olmak üzere taşınmaz mal varlığı araştırmasında bulunulmuş, ancak gerek Pülümür Tapu Müdürlüğünün 04/12/2012 tarihli yazısında, gerekse de Tunceli ili, Pülümür ilçesi, … köyünde kadastro çalışmalarının tamamlandığının da belirtildiği 22/07/2013 tarihli Tunceli Kadastro Müdürlüğü cevabında, davacı ve nüfus kayıt örneğinde adı geçen aile bireyleri adına parsel ve taşınmaz mal kaydının bulunmadığının belirtildiği, kaldı ki 31/07/2012 tarihli keşifte yapılan tespitlere Komisyonca şerh düşüldüğü görülmekle, tüm dosya kapsamı dikkate alındığında kadastrosu tamamlandığı anlaşılan Aşağı … mezrasında taşınmaz mülkiyetinin ispatında tapunun esas olduğu ve davacı, malvarlığı ve 5233 sayılı Kanun kapsamında maddi zararı olduğu yönündeki iddiasını ispatlayamadığından, başvurunun reddine yönelik dava konusu işlemde hukuka aykırılık, dava konusu işlemin iptali yönündeki Mahkeme kararında ise hukuki isabet bulunmamaktadır.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Davalının temyiz isteminin kabulüne,
2. … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…., K:… sayılı kararının BOZULMASINA,
3. Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın anılan Mahkemeye gönderilmesine,
4. 2577 sayılı Kanun’un (geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin birinci fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren 15 (on beş) gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 19/10/2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.