Danıştay Kararı 10. Daire 2019/2935 E. 2020/3357 K. 29.09.2020 T.

Danıştay 10. Daire Başkanlığı         2019/2935 E.  ,  2020/3357 K.

T.C.
D A N I Ş T A Y
ONUNCU DAİRE
Esas No : 2019/2935
Karar No : 2020/3357

TEMYİZ EDEN (DAVACI) : …
VEKİLİ : Av. …
KARŞI TARAF (DAVALI) : … Valiliği

İSTEMİN KONUSU : … İdare Mahkemesinin … tarih ve E: …, K: … sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacı tarafından, Tunceli ili, Merkez ilçesi, … köyünde mal varlığı bulunduğu, 5233 sayılı Kanunda belirtilen sebeplerle mal varlığına ulaşamadığından bahisle uğradığını ileri sürdüğü zararların tazmini talebiyle yaptığı başvuruda Tunceli Valiliği Zarar Tespit Komisyonunca 1994 -2001 yılları için 7.326,00 TL tazminat ödendiği; ancak halen daha … köyündeki mal varlığına ulaşamadığı, güvenlik sorununun devam ettiği, köyde anti personel mayınlarının bulunduğu, taraf olunan Anti -Personel Mayınların Kullanımının, Depolanmasının, Üretiminin ve Devredilmesinin Yasaklanması ve Bunların İmhası ile İlgili Sözleşme ve ilgili mevzuat hükümleri uyarınca anılan köydeki mayınların imha edilmediği ve gerekli tedbirlerin alınmadığı, kendisi ve köylülerin köye gitmek istediklerinde yaşam kaygısı duydukları, bu nedenle … köyünde hali hazırda yerleşimin bulunmadığı, mal varlığından yararlanamadığı için maddi zararı olduğu ve belirtilen nedenlerle 04/09/2014 tarihinde Tunceli Valiliği Zarar Tespit Komisyonuna yaptığı başvurunun reddine ilişkin Tunceli Valiliği Zarar Tespit Komisyonu Başkanlığının … tarih ve … sayılı işleminin, tazminat talebinin 5233 sayılı Kanun gereğince Zarar Tespit Komisyonunca karara bağlanması gerekirken Zarar Tespit Komisyonu başkanınca değerlendirilip reddedildiği ve başvuruda belirtilen nedenlerle köyde güvenlik kaygısının devam ettiği iddiasıyla hukuka aykırı olduğu ileri sürülerek iptali istenilmiştir.

İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: …. İdare Mahkemesinin … tarih ve E: …, K: … sayılı kararıyla; 5233 sayılı Kanuna, 5666 sayılı Kanun ile eklenen Geçici 4. madde uyarınca, 19/7/1987 tarihi ile 5666 sayılı Kanunun yürürlüğe girdiği 30/05/2007 tarihi arasında işlenen 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanununun 1 inci, 3 üncü ve 4 üncü maddeleri kapsamına giren eylemler veya anılan tarihler arasında terörle mücadele kapsamında yürütülen faaliyetler nedeniyle meydana gelen zararlar nedeniyle en son 30/05/2008 tarihine kadar başvuruda bulunulabileceği, diğer bir ifadeyle, söz konusu süre kısıtlamasının sadece 30/05/2007 tarihinden önceki yıllara ilişkin zararlar yönüyle olduğu, 30/05/2007 tarihinden sonra mal varlığına ulaşamama nedeniyle meydana gelen zararlar için ise böyle bir kısıtlamanın bulunmadığı, bu kapsamda, davanın, 30/05/2007 tarihinden önceki döneme ilişkin zararlar ile söz konusu tarihten sonrasına yönelik zararlar olarak iki kısımda irdelendiği; 30/05/2007 tarihinden önceki döneme ilişkin olarak uğranıldığı iddia edilen zararlar yönünden yapılan inceleme ve değerlendirmede, davacının, 30/05/2007 tarihinden önceki döneme ilişkin olarak uğradığını iddia ettiği zararlar nedeniyle 5233 sayılı Kanunun Geçici 4. maddesi uyarınca en son 30/05/2008 tarihine kadar başvuruda bulunması gerekirken, bu tarihten çok sonra yapılan başvurunun süresinde olmadığı görüldüğünden, anılan başvurunun reddine ilişkin dava konusu işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı; 30/05/2007 tarihinden sonraki döneme ilişkin olarak uğranıldığı iddia edilen zararlar yönünden ise, söz konusu döneme ilişkin olarak mal varlığına ulaşamamadan kaynaklı zararlar açısından, anılan köyün girişe yasak bölge ilan edilip edilmediği, yerleşime açılıp açılmadığı, köyde ikamet eden veya etmek isteyen kişilerin güvenliklerinin sağlanıp sağlanmadığı hususlarının açıklığa kavuşturulması gerektiğinden, konuya ilişkin olarak Mahkemenin E: … sayılı dosyasında açılan davada yapılan ara kararına istinaden davalı idare tarafından sunulan Tunceli İl Jandarma Komutanlığının 24/04/2014 günlü yazısında, “Tunceli il merkezi ile ilçelerinde 2001-2013 yılları arasında terör olayları nedeniyle idarece veya kendiliğinden daha önceden boşaltılıp halen aynı nedenle boş olan ve terör olayları nedeniyle geri dönüş imkanı bulunmayan köy ve mezraların bulunmadığı, güvenlik nedeniyle giriş ve çıkışı yasak olan yerlerin olmadığı, terör ve terörle mücadele kapsamında malvarlığına ulaşamama gibi herhangi bir engelin (yasaklama, güvenlik sağlanamaması, gibi) bulunmadığının” belirtildiği, davalı idare tarafından savunma dilekçesi ekinde sunulan 15/10/2014 tarihli tutanakta, davacının arazisi üzerinde anti-personel mayınının bulunmadığı bilgisine yer verildiğinin görülmekte olduğu, anılan yazının ve ara karara istinaden dosyaya sunulan diğer tüm bilgi ve belgelerin birlikte değerlendirilmesinden, davacının köyüne geri dönüş imkanının olduğu, köye giriş ve çıkışın yasak olmaması nedeniyle davacının köyüne geri dönmemesinin nedeninin terör olayları ya da terörle mücadele kapsamında yürütülen faaliyetler olmadığı sonucuna varıldığından, 30/05/2007 tarihi ile başvuru tarihi arasındaki döneme ilişkin olarak mal varlığına ulaşamadığından bahisle uğranıldığını iddia ettiği zararların tazmini istemiyle yaptığı başvurunun reddine ilişkin dava konusu işlemin hukuka uygun olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

TEMYİZ_EDENİN_İDDİALARI : Davacı tarafından, tazminat talebinin Zarar Tespit Komisyonunca karara bağlanması gerekirken doğrudan Zarar Tespit Komisyonu başkanınca değerlendirilip reddedildiği ve yörede güvenlik sorununun devam etmesinin yanı sıra köyde anti-personel mayınlarının bulunduğu ve Anti -Personel Mayınların Kullanımının, Depolanmasının, Üretiminin ve Devredilmesinin Yasaklanması ve Bunların İmhası ile İlgili Sözleşmede belirtilen önlemlerin hiç birinin alınmadığı, bu durumun güvenlik kaygısı yaratacağının izahtan vareste olduğu, Mahkeme kararının temyizen incelenip bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Savunma verilmemiştir.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ : …

DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin kabul edilmesi gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onuncu Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE :
MADDİ OLAY : Tunceli ili, Merkez ilçesi, … köyündeki mal varlığına ulaşamamadan kaynaklı ve 5233 sayılı Kanun kapsamında kalan 1994 -2001 yılları zararları için Tunceli Valiliği Zarar Tespit Komisyonunca 7.326,00 TL tazminat ödendiğini belirten davacı tarafından; halen … köyündeki mal varlığına ulaşamadığı, güvenlik sorununun devam ettiği, köyde anti personel mayınlarının bulunduğu, taraf olunan Anti – Personel Mayınların Kullanımının, Depolanmasının, Üretiminin ve Devredilmesinin Yasaklanması ve Bunların İmhası ile İlgili Sözleşme ve ilgili mevzuat hükümleri uyarınca anılan köydeki mayınların imha edilmediği ve gerekli tedbirlerin alınmadığı, kendisi ve köylülerin köye gitmek istediklerinde yaşam kaygısı duydukları, bu nedenle … köyünde hali hazırda yerleşimin bulunmadığı, mal varlığından yararlanamadığı için maddi zararı olduğu ve belirtilen nedenlerle 04/09/2014 tarihinde Tunceli Valiliği Zarar Tespit Komisyonuna yaptığı başvurunun reddine ilişkin Tunceli Valiliği Zarar Tespit Komisyonu Başkanlığının … tarih ve … sayılı işleminin, tazminat talebinin 5233 sayılı Kanun gereğince Zarar Tespit Komisyonunca karara bağlanması gerekirken Zarar Tespit Komisyonu başkanınca değerlendirilip reddedildiği ve başvuruda belirtilen nedenlerle köyde güvenlik kaygısının devam ettiği iddiasıyla hukuka aykırı olduğu ileri sürülerek iptali istenilmiştir.

İLGİLİ MEVZUAT:
5233 sayılı Terör ve Terörle Mücadeleden Doğan Zararların Karşılanması Hakkında Kanun’un 2. maddesinin (d) bendinde; terör dışındaki ekonomik ve sosyal sebeplerle uğranılan zararlar ile güvenlik kaygıları dışında kendi istekleriyle bulundukları yerleri terk edenlerin bu sebeple uğradıkları zararlar, Kanunun kapsamı dışında tutulmuş, aynı Kanun’un ‘Başvurunun süresi, şekli, incelenmesi ve sonuçlandırılması’ başlıklı 6. maddesinde; “Zarar gören veya mirasçılarının veya yetkili temsilcilerinin zarar konusu olayın öğrenilmesinden itibaren altmış gün içinde, her hâlde olayın meydana gelmesinden itibaren bir yıl içinde zararın gerçekleştiği veya zarar konusu olayın meydana geldiği il valiliğine başvurmaları hâlinde gerekli işlemlere başlanır. Bu sürelerden sonra yapılacak başvurular kabul edilmez. Bu Kanun kapsamındaki yaralanma ve engelli hâle gelme durumlarında, yaralının hastaneye kabulünden hastaneden çıkışına kadar geçen süre, başvuru süresinin hesaplanmasında dikkate alınmaz.” hükmüne yer verilmiş, 7. maddesinde ise; hayvanlara, ağaçlara, ürünlere ve diğer taşınır ve taşınmazlara verilen her türlü zararlar, yaralanma, engelli hale gelme ve ölüm hallerinde uğranılan zararlar ile tedavi ve cenaze giderleri; terörle mücadele kapsamında yürütülen faaliyetler nedeniyle kişilerin malvarlıklarına, ulaşamamalarından kaynaklanan maddi zararların, 5233 sayılı Kanun hükümlerine göre sulh yoluyla idarece tazmin edileceği kurala bağlanmıştır.

Aynı Kanun’un geçici 1. maddesinde, “Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren bir yıl içinde ilgili valilik ve kaymakamlıklara başvurmaları hâlinde, 19/7/1987 tarihi ile bu Kanun’un yürürlüğe girdiği tarih arasında işlenen 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu’nun 1 inci, 3 üncü ve 4 üncü maddeleri kapsamına giren eylemler veya anılan tarihler arasında terörle mücadele kapsamında yürütülen faaliyetler nedeniyle zarar gören gerçek kişiler ile özel hukuk tüzel kişilerinin maddî zararları hakkında da bu Kanun hükümleri uygulanır.”, geçici 3. maddesinde, “Bu Kanunun geçici 1 inci maddesi ve bu Kanuna 28/12/2005 tarihli ve 5442 sayılı Kanunla eklenen geçici 1 inci madde gereğince yapılan başvuruların sonuçlandırılma süresi, maddelerde öngörülen sonuçlandırılma süresinin bitiminden itibaren bir yıl uzatılmıştır. Bu sürenin de bitmesi ve başvuruların sonuçlandırılamamış olması halinde, Cumhurbaşkanı bu süreyi her defasında bir yılı aşmamak üzere uzatabilir.”, geçici 4. maddesinde ise, “Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren bir yıl içinde ilgili valilik ve kaymakamlıklara başvurmaları halinde, 19/7/1987 tarihi ile bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarih arasında işlenen 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanununun 1 inci, 3 üncü ve 4 üncü maddeleri kapsamına giren eylemler veya anılan tarihler arasında terörle mücadele kapsamında yürütülen faaliyetler nedeniyle zarar gören gerçek kişiler ile özel hukuk tüzel kişilerinin maddî zararları hakkında da bu Kanun hükümleri uygulanır.” kuralı yer almıştır.
5233 sayılı Kanun’un geçici 1. maddesi kapsamında ilgililerin bir yıllık süre içinde müracaat edememeleri nedeniyle uğramış oldukları mağduriyetin giderilmesini ve zararlarının sulh yoluyla karşılanmasını teminen 03/01/2006 tarih ve 26042 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan 28/12/2005 tarih ve 5442 sayılı Terör ve Terörle Mücadeleden Doğan Zararların Karşılanması Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un geçici 1. maddesi, 16/12/2006 tarih ve 26378 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan 13/12/2006 tarih ve 5562 sayılı Kanunla 5233 sayılı Kanuna eklenen geçici 3. madde ve 30/05/2007 tarih ve 26537 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan 5666 sayılı Kanunla 5233 sayılı Kanuna eklenen geçici 4. maddesiyle, 19/07/1987 tarihinden 5233 sayılı Kanunun yürürlüğe girdiği 27/07/2004 tarihi arasındaki dönemde 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanununun 1 inci, 3 üncü ve 4 üncü maddeleri kapsamına giren eylemler veya anılan tarihler arasında terörle mücadele kapsamında yürütülen faaliyetler nedeniyle zarar gören gerçek kişiler ile özel hukuk tüzel kişilerinin maddî zararlarının, 5233 sayılı Kanun hükümlerine göre tazmin edilmesi istemiyle en son 30/05/2008 tarihine kadar idareye başvurmalarına olanak tanınmıştır.
Öte yandan 5233 sayılı Kanun’un 4. maddesinde, ” Zarar tespit komisyonları illerde; bu Kanun kapsamında yapılacak başvurular üzerine on gün içinde kurulur. Komisyon, bir başkan ve altı üyeden oluşur. Valinin görevlendireceği vali yardımcısı komisyonun başkanı; maliye, bayındırlık ve iskân, tarım ve köyişleri, sağlık, sanayi ve ticaret konularında uzman ve o ilde görev yapan kamu görevlilerinden vali tarafından belirlenecek birer kişi ile baro yönetim kurulunca baroya kayıtlı olanlar arasından görevlendirilecek bir avukat komisyonun üyesidir. Komisyonun başkan ve üyeleri her yıl ocak ayının ilk haftasında yeniden belirlenir. Eski üyeler yeniden görevlendirilebilirler. İş yoğunluğuna göre aynı ilde birden fazla komisyon kurulabilir. (Ek cümleler:11/7/2020-7249/23 md.) Birden fazla baro kurulan illerde komisyona üye görevlendirilmesi, baroların eşit ve dönüşümlü temsili esas alınarak yapılır. Görevlendirmeye ilişkin usul ve esaslar Türkiye Barolar Birliği tarafından hazırlanan yönetmelikte gösterilir. (Ek fıkra: 28/12/2005 – 5442/1 md.) Komisyonun başkan ve üyelerine ayda altıdan fazla olmamak üzere her toplantı için (500) gösterge rakamının memur aylık katsayısı ile çarpımı sonucu bulunacak tutar üzerinden toplantı ücreti ödenir. Bu ödemeler, damga vergisi hariç herhangi bir vergi ve kesintiye tâbi tutulmaz. Komisyon salt çoğunlukla toplanır ve kararlar üye tam sayısının salt çoğunluğuyla alınır. Komisyonun çalışma esas ve usulleri yönetmelikle belirlenir.” hükmü ile aynı Kanun’un 5. maddesinde, ” Komisyonun görevleri şunlardır: a) Zarar görenin veya mirasçılarının başvurusu hâlinde bu Kanun kapsamına giren bir zararın bulunup bulunmadığını tespit etmek. b) Kamu kurum ve kuruluşları veya kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarınca uygulanmış projelerin, zararın giderilmesine katkıları; zarar görenin değerlendirebileceği enkaz ve diğer yararlar; sigorta şirketlerince veya ilgili mevzuata göre kamu kurum ve kuruluşları ile sosyal güvenlik kuruluşlarınca ödenen tazminatlar, tedavi ve cenaze giderlerinin zarar miktarından mahsup edilmesi suretiyle belirlenen ve 9 uncu veya 10 uncu maddelere göre yapılan nakdî veya aynî ödeme miktarını içeren sulhname tasarılarını hazırlamak. c) Sulhname tasarısının kabul edilmemesi veya 12 nci maddenin ikinci fıkrasına göre kabul edilmemiş sayılması hâllerinde bir uyuşmazlık tutanağı düzenleyerek bir örneğini ilgiliye tebliğ etmek. d) Başvuranın, bu Kanun kapsamına giren bir zararının bulunmadığının tespit edilmesi hâlinde, buna ilişkin karar tutanağı düzenleyerek bir örneğini ilgiliye tebliğ etmek.” hükmü düzenlenmiştir.

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
5233 sayılı Terör ve Terörle Mücadeleden Doğan Zararların Karşılanması Hakkında Kanun incelendiğinde, terör eylemleri ve terörle mücadele kapsamında yürütülen faaliyetler nedeniyle uğranılan maddi zararların tazmini bakımından iki ayrı başvuru süresinin düzenlendiği görülmektedir:
1-) 5233 sayılı Kanun’un geçici 1. maddesinde, 19/07/1987 tarihi ile Kanun’un yürürlüğe girdiği 27/07/2004 tarihi arasındaki döneme ilişkin zararlar bakımından, Kanun’un yürürlük tarihinden itibaren bir yıl içinde ilgili valilik ve kaymakamlıklara başvuru yapılması öngörülmüştür. Anılan maddede belirtilen bir yıllık süre içinde müracaat edemeyen hak sahiplerinin mağduriyetlerinin giderilmesi ve söz konusu zararların sulh yolu ile karşılanması amacıyla; 03/01/2006 tarih ve 26042 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 28/12/2005 tarih ve 5442 sayılı Terör ve Terörle Mücadeleden Doğan Zararların Karşılanması Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un geçici 1. maddesi, 16/12/2006 tarih ve 26378 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 13/12/2006 tarih ve 5562 sayılı Kanunla 5233 sayılı Kanuna eklenen geçici 3. madde ve 30/05/2007 tarih ve 26537 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 5666 sayılı Kanunla 5233 sayılı Kanun’a eklenen geçici 4. maddesi ile 19/07/1987- 27/07/2004 döneminde 5233 sayılı Kanun kapsamında bulunan zararların tazmini istemine ilişkin başvuru süreleri uzatılmıştır. Bir başka ifadeyle söz konusu yasal düzenlemeler uyarınca, 19/07/1987 ile 27/07/2004 tarihi arasındaki dönemde terör eylemleri ve terörle mücadele kapsamında yürütülen faaliyetler nedeniyle uğranılan maddi zararların karşılanması istemiyle en son 30/05/2008 tarihine kadar idareye başvurulabileceği kurala bağlanmıştır.
2-) 5233 sayılı Kanun’un 6. maddesinde, bu Kanun’un yürürlüğe girdiği 27/07/2004 tarihinden sonra meydana gelen zararların karşılanması istemiyle, zarar konusu olayın öğrenilmesinden itibaren altmış gün ve her halde olayın meydana gelmesinden itibaren bir yıl içinde idareye başvurulabileceği, bu sürelerden sonra yapılacak başvuruların kabul edilmeyeceği hükme bağlanmıştır.
Buna göre, 5233 sayılı Kanun’un yürürlüğe girdiği 27/07/2004 tarihinden sonra meydana gelen zararlar bakımından Kanun’un 6. maddesinde belirlenen süreler içinde, 19/07/1987 ile 27/07/2004 tarihleri arasında meydana gelen zararlar bakımından ise Kanun’un geçici 4. maddesinde öngörülen süre içinde idareye başvurulabileceği hususunda tereddüt bulunmamaktadır.
Dosyanın incelenmesinden; davacının, 2001 yılından başvuruda bulunduğu 04/09/2014 tarihine kadar mal varlığına ulaşamaması nedeniyle uğradığını ileri sürdüğü zararların, 5233 sayılı Kanun kapsamında karşılanması talebiyle yaptığı başvurusunun reddine ilişkin işlemin iptalini istediği; Mahkemenin, davanın reddine karar verdiği, anılan ret kararını da davacının talebini 30/05/2007 tarihinden önceki döneme ilişkin zararlar ve bu tarihten sonrasına yönelik zararlar olarak iki zaman diliminde değerlendirerek gerekçelendirdiği ve 30/05/2007 tarihi öncesine yönelik başvurunun reddedilmesi bakımından, 30/05/2008 tarihine kadar yani süresinde yapılmış bir başvuru olmadığı gerekçesiyle, 30/05/2007 sonrasına yönelik başvurunun reddi bakımından ise köye geri dönüş imkanının bulunduğu, köye giriş ve çıkışın yasak olmadığı gerekçesiyle hukuka aykırılık bulunmadığına karar verdiği görülmekle birlikte; yukarıda bahsedildiği üzere ilgili mevzuatın değerlendirilmesinden 19/07/1987 ile 27/07/2004 tarihi arasındaki dönemde terör eylemleri ve terörle mücadele kapsamında yürütülen faaliyetler nedeniyle uğranılan maddi zararların karşılanması istemiyle en son 30/05/2008 tarihine kadar idareye başvurulabileceği, 27/07/2004 tarihinden sonra meydana gelen zararların karşılanması istemiyle de, zarar konusu olayın öğrenilmesinden itibaren altmış gün ve her halde olayın meydana gelmesinden itibaren bir yıl içinde idareye başvurulabileceği göz önünde bulundurularak bir karar verilmesi gerektiği ve karar verilirken davacının … tarih ve … sayılı başvurusuna yönelik 30/09/2009 tarihinde imzalanan sulhnamenin, öte yandan 04/09/2014 tarihli dava konusu işleme dayanak başvuru bakımından, 04/09/2014 tarihinden geriye doğru en fazla bir yıllık yani 04/09/2014-04/09/2013 tarihleri arasındaki zararın karşılanabileceği hususunun dikkate alınarak Tunceli ili, Merkez ilçesi, … köyünün belirtilen bu bir yıllık zaman diliminde yerleşime uygun olup olmadığının sadece askeri yasak bölge kapsamında bulunup bulunmadığı, güvenliğin sağlanabilip sağlanamadığı yönüyle değil aynı zamanda köyün KDRP (Köye Dönüş ve Rehabilitasyon Projesi) kapsamında yer alıp almadığına ve bu projeye yönelik gerekli çalışmaların yapılarak köyün yerleşime ve geri dönüşe uygun hale getirilip getirilmediğine, güvenlik kaygısının minimize edilip edilmediğine, davacı ve diğer köy sakinlerinin KDRP kapsamında başvuruları olup olmadığına, ve varsa bu başvuru / başvurularla ilgili idare tarafından verilen cevaplar ve köyün yerleşime açılıp açılmadığına ve 5233 sayılı Kanun kapsamında mal varlığına ulaşamamadan kaynaklı tazminat taleplerinde yerleşim yerlerinin tamamen boşaltıldığı/boşaldığı hususuna ilişkin belirleme yapılırken göz önünde tutulan yerleşmiş kıstaslara yönelik araştırmada bulunularak ve bahse konu araştırmanın söz konusu bir yılın tamamı bakımından yapılmış olmasına, bir diğer ifadeyle yapılacak araştırmanın belirtilen zaman aralığının tamamına yönelik mi yapıldığı yoksa araştırmanın yapıldığı tarih bakımından mı yapıldığı konusunda belirsizlik içermemesine dikkat edilerek, öte yandan dava konusu Tunceli Valiliği Zarar Tespit Komisyonu Başkanlığının … tarih ve … sayılı işleminin salt komisyon başkanının bir işlemi mi olduğu yoksa dayanağı olan davacı hakkında alınmış komisyon kararının bulunup bulunmadığı da araştırılıp tüm araştırma sonuçları birlikte değerlendirilerek bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ve araştırmaya dayalı ve ilgili mevzuatın değerlendirilmesinde isabetli bulunmayan Mahkeme kararında hukuka uygunluk bulunmamıştır.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Davacının temyiz isteminin kabulüne,
2 … İdare Mahkemesinin … tarih ve E: …, K: … sayılı kararının BOZULMASINA,
3. Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın anılan Mahkemeye gönderilmesine,
4. 2577 sayılı Kanun’un (geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin birinci fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren 15 (on beş) gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 29/09/2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.