Danıştay Kararı 10. Daire 2019/2891 E. 2020/3013 K. 16.09.2020 T.

Danıştay 10. Daire Başkanlığı         2019/2891 E.  ,  2020/3013 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONUNCU DAİRE
Esas No : 2019/2891
Karar No : 2020/3013

TEMYİZ EDEN (DAVALI) : … Valiliği / …

KARŞI TARAF (DAVACILAR) : … Mirasçıları
1-….
2-…
3-…
4-…
5-…
6-…
7-…
8-…
9-…
10-…

VEKİLİ : Av. …

İSTEMİN_KONUSU : … (Kapatılan) …. İdare Mahkemesinin … tarih ve E: …, K: … sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacılar murisi … tarafından, Tunceli ili, Ovacık ilçesi, … köyünde ikamet etmekte iken yaşanan terör olayları nedeniyle köyden göç etmek zorunda kaldığından bahisle uğradığı zararın 5233 sayılı Kanun kapsamında tazmini istemiyle yapılan başvuru sonucunda 84.055,93 TL ödenmesine ilişkin Tunceli Valiliği Zarar Tespit Komisyonu kararı kabul edilmeyerek uyuşmazlık tutanağı düzenlenmesi üzerine, davacılar (… mirasçıları) tarafından zararlarının teklif edilen bedelin üzerinde olduğu öne sürülerek 221.848,93 TL zararın dava açma tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte tazminine karar verilmesi istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … (Kapatılan) … İdare Mahkemesinin … tarih ve E: …, K: … sayılı kararıyla; … köyünün terör olayları neticesinde oluşan güvenlik kaygısı nedeniyle boşaltıldığı; yapılarla (ev-ahır) ilgili zarar hesaplamasında, Bayındırlık ve İskan Bakanlığınca her yıl yayımlanan Mimarlık ve Mühendislik Hizmet Bedellerinin Hesabında Kullanılacak Yapı Yaklaşık Birim Maliyetleri Hakkında Tebliğ hükümleri esas alınmak suretiyle binaların niteliğine ve yapımında kullanılan malzemeye göre bir ayrıma tabi tutularak birim maliyetlerinin objektif ve hakkaniyete uygun olarak hesaplama yapıldığı; tarımsal arazilerin ürününden faydalanamama şeklindeki zararın hesaplanmasında ise, davaya konu tarımsal ürün zararların hesaplamasında kullanılacak birim fiyatlarının belirlenmesi konusunda, İçişleri Bakanlığı, Bayındırlık ve İskan Bakanlığı, Tarım ve Köy İşleri Bakanlığının müştereken oluşturduğu Komisyon tarafından terörden zarar gören Tunceli ilinin de bulunduğu 19 il için uygulamaya yönelik veriler de göz önünde bulundurularak birim değerlerinin belirlendiği, komisyon tarafından da bu değerler esas alınarak hesaplamaların yapıldığı, yapılan hesaplamaların hukuka uygun olduğu; idarece 16/08/2013 tarihinde, davacı vekilinin de katılımıyla mahallinde keşif ve bilirkişi incelemesi yapıldığı, söz konusu keşifte davacılar adına 217 dönüm sulak arazi tespitinin yapılmasına rağmen, davacılara sulhname teklif edilirken 217 dönüm sulak arazinin hesaplamaya dahil edilmediği; Mahkeme tarafından ara kararıyla, idari işlemin tesis edildiği 2013 yılı verileri kullanılmak suretiyle 217 dönüm sulak arazi zararı ile ilgili olarak davacılara ödenmesi gereken tutarın hesaplanılmasının istenildiği, ara kararına cevaben davacıların bu kalemden dolayı kaybının toplam 167.044,43 TL olduğunun belirtildiği, bu durumda, davalı idarece, davacılar murisinin yörede meydana gelen terör olayları nedeniyle göç etmek zorunda kaldığından bahisle uğradığı zararın 5233 sayılı Kanun kapsamında tazmini istemiyle yaptığı başvuru sonucunda oluşturulan Zarar Tespit Komisyonunda yapılan zarar hesaplama yöntem ve usulünün hukuken doğru kabul edildiği, ancak 217 dönüm sulak arazi zararının hesaplamaya dahil edilmediği gerekçesiyle davanın kabulü ile Zarar Tespit Komisyonunca tespit edilen 84.055,93 TL ve eksik hesaplanan 217 dönüm sulak arazi için 167.044,43 TL olmak üzere toplam 221.848,93 TL maddi tazminatın, dava açma tarihi olan 28/02/2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalı idarece davacılara ödenmesine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davalı idare tarafından, Komisyonca hesaplamanın hukuka uygun yapıldığı, Mahkeme tarafından kadastro sonucu oluşan tapu kayıtları dikkate alınarak tazminata hükmedildiği, Komisyonun ise 2012 yılında yapılan kadastro sonucu verilmiş olması nedeni ile bu kayıtları zarar hesabına dahil etmediği ileri sürülmektedir.

KARŞI_TARAFIN_SAVUNMASI : Davacılar tarafından, temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır.

DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ : …

DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin kabulü gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onuncu Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE :
MADDİ OLAY :
Davacılar murisi … tarafından, Tunceli ili, Hozat ilçesi, … köyünde ikamet etmekte iken yaşanan terör olayları nedeniyle köyden göç etmek zorunda kaldığı ve mal varlığına ulaşamamadan kaynaklanan zararlarının olduğu iddiasıyla zararlarının 5233 sayılı Kanun kapsamında tazmini istemiyle idareye başvuruda bulunulmuştur. Tunceli Valiliği 1 No’lu Zarar Tespit Komisyonu’nun … tarih ve … sayılı kararıyla, davacılar murisine 84.055,93 TL tazminat ödenmesine karar verilmiştir. Davacılar murisi … 11/05/2013 tarihinde vefat ettiğinden, davacılar (… mirasçıları) tarafından bu miktar kabul edilmeyerek 26/02/2014 tarihli uyuşmazlık tutanağı imzalanmıştır.
Bunun üzerine, davacılar tarafından zararlarının teklif edilen bedelin üzerinde olduğu öne sürülerek 221.848,93 TL zararın dava açma tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte tazminine karar verilmesi istemiyle bakılan dava açılmıştır.

İLGİLİ MEVZUAT:
5233 sayılı Terör ve Terörle Mücadeleden Doğan Zararların Karşılanması Hakkında Kanun’un 1. maddesinde, “Bu Kanunun amacı, terör eylemleri veya terörle mücadele kapsamında yürütülen faaliyetler nedeniyle maddî zarara uğrayan kişilerin, bu zararlarının karşılanmasına ilişkin esas ve usulleri belirlemektir.” hükmüne; 2. maddesinde, “Bu Kanun, 3713 sayılı Kanunun 1inci, 3üncü, 4üncü maddeleri kapsamına giren eylemler veya terörle mücadele kapsamında yürütülen faaliyetler nedeniyle zarar gören gerçek kişiler ile özel hukuk tüzel kişilerinin maddî zararlarının sulhen karşılanması hakkındaki esas ve usullere ilişkin hükümleri kapsar.” hükmüne; aynı Kanun’un 8. maddesinde, “7nci maddede belirtilen zararlar, zarar görenin beyanı, adlî, idarî ve askerî mercilerdeki bilgi ve belgeler göz önünde tutularak olayın oluş şekli ve zarar görenin aldığı tedbirlere göre, zarar görenin varsa kusur veya ihmalinin de gözönünde bulundurulması suretiyle, hakkaniyete ve günün ekonomik koşullarına uygun biçimde komisyon tarafından doğrudan doğruya veya bilirkişi aracılığı ile belirlenir. Taşınmaza ilişkin zarar tespitinde 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu’nun 11inci maddesinde belirtilen kıymet takdiri esasları kıyasen uygulanır.” hükmüne yer verilmiştir.
Terör ve Terörle Mücadeleden Doğan Zararların Karşılanması Hakkında Yönetmelik’te de benzer düzenlemelere yer verilmiştir. Söz konusu Yönetmeliğin 11. maddesinde, “Komisyon gerek görmesi halinde keşif yapabilir. Komisyon başkanı belirlemiş olduğu keşif yeri ile gün ve saatini komisyon üyeleri ve/veya bilirkişi ile başvuru sahibine veya yetkili temsilcisine yazılı olarak bildirir. Başvuru sahibinin kendisi, veli veya vasisi veya yetkili temsilcisi ve varsa şahitleri keşif mahallinde hazır bulunurlar. Muhtar veya o yer mahallinden iki kişinin de keşifte hazır bulunması temin edilir. Tespit edilen günde komisyon olay mahalline giderek zararı tespit eder. Bu tespitte; a) Keşif tarihi, b) Zarar görenin adı soyadı, c) Zararın meydana geldiği yer, d) Zararın meydana geldiği tarih, e) Zararın nev’i, f) Zararın miktarı, g) Zarar gören bina, işyeri, arazi, taşıt ve ağaç gibi taşınır ve taşınmaz mallardan faydalanılma imkanının bulunup bulunmadığı, h) Zarar görenin kendi ihmal, kusur ve kastının olup olmadığı, ı) Zarardan mahsup edilmesi gereken miktarlar ile gerekli görülen diğer hususlar tutanağa bağlanarak hazır bulunanlarca imza altına alınır. Başvuru sahibi veya yetkili temsilcisinin keşif esnasında hazır bulunmaması halinde durum tutanakta belirtilir.” kuralına yer verilmiştir.
Yukarıda yer verilen Kanun ve Yönetmelik hükümlerinin birlikte değerlendirilmesinden; terör eylemleri veya terörle mücadele kapsamında yürütülen faaliyetler nedeniyle 5233 sayılı Kanun kapsamında karşılanabilecek nitelikte maddi zarara uğradığını iddia eden kişilerin bu zararlarının tazmini amacıyla başvurmaları halinde kurulacak Zarar Tespit Komisyonlarının, bu Kanun kapsamına giren bir zararın bulunup bulunmadığı ve bulunması halinde miktarının ne olduğunu tespit etmek amacıyla ilgili yerlerden her türlü bilgi ve belge istemek, bilirkişi görevlendirmek ve gerektiğinde keşif yapmak gibi kapsamlı bir araştırma-inceleme görevi ve yetkisi ile donatıldığı anlaşılmaktadır.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Dosyanın incelenmesinden, davacılar murisi …’in 07/03/2005 tarihinde başvuru yaptığı, Komisyon tarafından … tarih, … sayılı ilk işlemle; 81,00 metrekare ev, 24,30 metrekare ahır, 28,53 dönüm kıraç arazi, 25 adet kavak ağacı, 27 adet ağacın fiziksel değeri ve 27 adet karışık meyve ağacı için toplam 16.913,24 TL ödenmesine karar verildiği, davacılar murisi tarafından 16.913,24 TL ödenmesine ilişkin Tunceli Valiliği Zarar Tespit Komisyonu kararı kabul edilmeyerek uyuşmazlık tutanağı düzenlenmesi üzerine, sulak arazi ve meyve ağaçlarına ilişkin zarar hesaplanmasına dayanak alınan birim fiyatın düşük tutulduğu, kendi adına tapulu 38 dönüm arazinin hesaplamada dikkate alınmadığı ve dolayısıyla gerçek zararın teklif edilen bedelin üzerinde olduğu ileri sürülerek 82.436,60 TL zararın yasal faizi ile birlikte tazmini için dava açıldığı, dava sonucunda … İdare Mahkemesi’nin … tarih ve E: …, K: … sayılı kararıyla, köyün boş kaldığı sürelerin resmi belgelerle desteklenerek somut olarak belirlenmesi, tarımsal ürün zararının İçişleri Bakanlığınca hazırlanan standardizasyon tablolarında yer alan değer aralıkları içinde kalmak koşuluyla, Tunceli ilinin coğrafi, iklim ve toprak yapısı ile yörede yoğun olarak yetiştirilen ürün çeşidi (Tunceli İl Tarım Müdürlüğünün ilçe bazında hazırlamış olduğu münavebe sistemi) göz önüne alınarak hesaplanması ve ağaçların fiziksel değeri hesaplanırken ağaç cinsinin dikkate alınması ve davacı tarafından sunulan tapu senetlerinin dikkate alınması gerekirken eksik incelemeye ve sayılan kriterlere aykırı olarak yapılan hesaplama sonuçlarına dayanan zarar miktarının doğru hesaplanmadığı, 5233 sayılı Kanun’un 8. maddesi uyarınca, davacının tazminini talep ettiği zarar miktarının, davalı idare tarafından yukarıda belirtilen eksiklikler giderilerek hakkaniyete ve günün ekonomik koşullarına göre Komisyon tarafından doğrudan doğruya veya bilirkişi aracılığı ile belirleneceği, buna göre davacının başvurusu ile ilgili yapılacak araştırma ve inceleme neticesinde ortaya çıkan yeni duruma göre tazminat talebinin öncelikle Komisyon tarafından değerlendirilmesi gerekeceğinden, bu aşamada davacının maddi tazminat istemi hakkında karar verilmesine olanak bulunmadığına karar verildiği anlaşılmaktadır.
Dosyanın incelenmesinden; anılan Mahkeme kararı sonrası 16/08/2013 tarihinde mahallinde keşif yapıldığı, söz konusu keşfe davacılar (… mirasçıları) vekili Av. …’in de katıldığı, keşfe ilişkin tutanakta, köyde kadastro yapıldığının belirtildiği, davacılar murisi … adına … Ada, … Parsel numaralı yerde 80 metrekare yıkık yığma taş duvar tek katlı ev ve 25 metrekare yıkık yığma taş duvar tek katlı ahır, … Ada, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, … ve … Parsel No’lu yerlerde ise toplam 217 dekar sulak arazi olduğu; ayrıca 23 kuru, 11 yaş ceviz ağacı; 17 kuru, 8 yaş badem ağacı; 21 kuru, 7 yaş elma ağacı; 15 kuru, 6 yaş armut ağacı ve 180 kavak ağacı olduğunun tespit edildiği; Tunceli Valiliği 1 No’lu Zarar Tespit Komisyonu’nun … tarih ve … sayılı işlemiyle, keşifte tespit edilen 80,00 metrekare ev, 25,00 metrekare ahır, 62,25 dönüm kıraç arazi, 34 adet ceviz ağacı, 25 adet badem ağacı, 28 adet elma ağacı, 21 adet armut ağacı, 180 adet kavak ağacının fiziksel değeri, 23 adet ceviz ağacının fiziksel değeri, 17 adet badem ağacının fiziksel değeri, 21 adet elma ağacının fiziksel değeri, 15 adet armut ağacının fiziksel değeri için toplam 84.055,93 TL zararın tespit edildiği, tespit edilen tutar üzerinden sulhname imzalamasının teklif edildiği, teklif edilen bedelin tüm zararını karşılamadığından bahisle sulhname imzalamayı kabul etmeyerek uyuşmazlık tutanağı imzalaması üzerine davacılar tarafından 16/08/2013 tarihinde yapılan keşifte tespit edilen 217 dönüm sulak arazi zarar hesaplanmasının yapılmadığı, gerçek zararın teklif edilen bedelin üzerinde olduğu ileri sürülerek 221.848,93 TL zararın yasal faizi ile birlikte tazmini istemiyle bakılmakta olan davanın açıldığı görülmektedir.
Dosyadaki tapu kayıtlarının incelenmesinden; 2012 yılında köyde kadastro çalışmalarının yapıldığı, kadastro neticesinde … adına … Ada, … Parsel No’lu 4.656,99 metrekare tarla, … Ada, … Parsel No’lu 5.869,32 metrekare tarla, … Ada, … Parsel No’lu 5.607,97 metrekare tarla, … Ada, … Parsel No’lu 15.872,48 metrekare tarla, … Ada, … Parsel No’lu 4.373,75 metrekare tarla, … Ada, … Parsel No’lu 3.735,45 metrekare tarla, … Ada, … Parsel No’lu 5.514,56 metrekare tarla, … Ada, … Parsel No’lu 10.086,94 metrekare tarla, … Ada, … Parsel No’lu 969,15 metrekare tarla olmak üzere toplam 56.686,61 metrekare tarla tapusu olduğu, dosya içerisinde bulunan ve keşif tutanağında belirtilen diğer tapuların ise … adına olmadığı, davacılar adına kaydedildiği, bir kısım tapuların ise dosyada olmadığı, ayrıca ilk işlemde 28,53 dönüm kıraç arazi üzerinden hesaplama yapılmasına karşı muris …’in 38 dönüm daha fazla arazisi olduğu iddiasıyla mahkemeye başvurduğu anlaşılmıştır.
Sonuç olarak; davacılar tarafından dava dilekçesine eklenen tapu kayıtlarının incelenmesinden, söz konusu taşınmazların bir kısmının yapılan kadastro çalışmaları neticesinde 31/12/2012 tarihinde davacılar murisi … adına tescil edildiği, diğerlerinin ise davacılar adına tescil edildiği ve olay tarihinde …’in mülkiyetinde veya kullanımında olduğuna ilişkin bir bilgi ve belgenin olmadığı, tutanakta 217 dekar sulu arazi olduğu yazıldığı halde Mahkeme tarafından hem 62,25 dönüm kıraç arazi zararına ilişkin hesabın, hem de 217 dekar sulu araziye ilişkin zarar hesabının toplanarak fazla hesaplama yapıldığı anlaşıldığından, bu durumda, tapu kayıtlarının tekrar incelenerek davacılar murisi …’e ait mal varlığının miktarının ve cinsinin net olarak tespit edilmesi ve başvuru Kazım Güder tarafından yapıldığından sadece muris …’in mal varlığının değerlendirilmesi gerekmektedir.
Bu itibarla, eksik incelemeye dayanan İdare Mahkemesi kararında hukuki isabet bulunmamaktadır.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Davalı idarenin temyiz isteminin kabulüne,
2. Dava konusu işlemin iptaline ilişkin temyize konu … (Kapatılan) … İdare Mahkemesinin … tarih ve E: …, K: … sayılı kararının BOZULMASINA,
3. Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın anılan Mahkemeye gönderilmesine,
4. 2577 sayılı Kanun’un (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin birinci fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren onbeş gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 16/09/2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.