Danıştay Kararı 10. Daire 2019/2876 E. 2020/3014 K. 16.09.2020 T.

Danıştay 10. Daire Başkanlığı         2019/2876 E.  ,  2020/3014 K.

T.C.
D A N I Ş T A Y
ONUNCU DAİRE
Esas No : 2019/2876
Karar No : 2020/3014

TEMYİZ EDEN (DAVALI) : … Valiliği / …

KARŞI TARAF (DAVACI) : …
VEKİLİ : Av. …

İSTEMİN_KONUSU : … (Kapatılan) …İdare Mahkemesinin … tarih ve E: .., K: … sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Tunceli ili, Ovacık ilçesi, … yaylasında hayvancılık yapmakta iken, 17/09/1993 tarihinde çadırlarının bombalandığını, terörle mücadele kapsamında yürütülen faaliyetler nedeniyle köyden göç etmek zorunda kaldığını ve zarara uğradığını iddia eden davacının tazminat isteminin reddine ilişkin Tunceli Valiliği Zarar Tespit Komisyonu’nun … tarih ve … sayılı işleminin iptali istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … (Kapatılan) … İdare Mahkemesinin … tarih ve E: …, K: … sayılı kararıyla; davacının hayvancılık yapmakta olduğu Tunceli ili, Ovacık ilçesi, … yaylasından terörle mücadele kapsamında yürütülen faaliyetler kapsamında göç etmek zorunda kalması ve çadırlarının bombalanması nedeniyle uğradığı zararların tazmini talebiyle 02/10/2006 tarihinde başvuru yaptığı, bu başvurunun Tunceli Valiliği Zarar Tespit Komisyon Başkanlığı’nın 24/07/2009 tarihli işlemiyle reddedilmesi üzerine bu işlemin iptali talebiyle açılan davada … İdare Mahkemesinin E: …, K: … sayılı kararıyla ”köyün terör nedeniyle tamamen boşaltıldığı, araştırma heyetince yeniden yapılacak keşifte tespit edilecek hususlarla birlikte başvuranın sunduğu bilgi belgeler ile resen yapılacak araştırmalar neticesinde elde edilecek bilgi belgelerin bir arada değerlendirilmesi sonucu başvurucunun zararının olup olmadığının net olarak saptanması” gerektiği gerekçesiyle işlemin iptaline karar verildiği, yargı kararı üzerine Tunceli Valiliği Zarar Tespit Komisyon Başkanlığı’nın 16/02/2012 tarihli işlemiyle ”Ovacık Jandarma Komutanlığı ile yapılan yazışma neticesinde gelen cevabi yazıda adı geçen şahsın köyde ikamet etmediğinin belirtildiği, ayrıca İlçe Belediye Başkanlığı ve İlçe Tapu Müdürlüğü ile yapılan yazışmalar neticesinde şahsın adına herhangi bir mal varlığı bulunmadığı, zarara uğradığının sadece kendi beyanına dayalı olduğu” gerekçesiyle talebin yeniden reddedildiği, bu ret işlemine karşı açılan davada Mahkemenin E: …, K: … sayılı kararıyla usulüne uygun keşif yapılmadan alınan komisyon kararında hukuka uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle iptal kararı verildiği, bunun üzerine idare tarafından 21/07/2014 tarihinde yapılan keşifte ”başvurucunun yörede ikamet sahibi olmayıp o tarihlerde … Köyü yaylasında hayvan besiciliği yapmakta iken bölgede yaşanan olaylar sırasında 300 koyununun telef olduğu ve bununla beraber 4 adet çadır ve içerisindeki barınma eşyaları ile peynir ve tereyağı gibi mahsullerinin tamamen yandığı, çadırların 16 metrekare olduğunun beyan edildiği” hususlarının keşif tutanağına yazılarak imza altına alındığı, bu durumda, davacının ikamet ettiği yerleşim biriminin terör olayları nedeniyle boşaltıldığı ve mahkeme kararları üzerine mahallinde yapılan keşifte adına mal varlığı tespiti yapıldığı sabit olduğundan, davacının keşifle tespit edilen mal varlığına ilişkin zararının 5233 sayılı Kanun kapsamında tarafına tazmini gerekirken aksi yönde tesis edilen komisyon kararında hukuka ve mevzuata uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle dava konusu işlemin iptaline karar verilmiştir.

TEMYİZ_EDENİN İDDİALARI : Davalı idare tarafından, mahallinde yapılan keşifte davacının beyanlarının tutanağa geçirildiği, bu beyana dayalı tespit dışında davacının hayvanlarının telef olduğuna ve diğer eşyalarının yandığına dair somut delil olmadığı ileri sürülmektedir.

KARŞI_TARAFIN_SAVUNMASI : Davacı tarafından, temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır.

DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ : …

DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin kabulü gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onuncu Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE :
MADDİ OLAY :
Tunceli ili, Ovacık ilçesi, … yaylasında hayvancılık yapmakta iken, 17/09/1993 tarihinde çadırlarının bombalandığını, terörle mücadele kapsamında yürütülen faaliyetler nedeniyle köyden göç etmek zorunda kaldığını ve zarara uğradığını iddia eden davacının tazminat istemi, “hayvanlarının ve menkul mallarının bulunup bulunmadığı, beraberinde götürüp götürmediği, satıp satmadığı, zararın oluşup oluşmadığını kişinin ispatlaması gerektiği ve başvurucunun bu durumu belgelendiremediği, iddialarının soyut ve afaki olduğu” gerekçesiyle Tunceli Valiliği Zarar Tespit Komisyonu Başkanlığı’nın … tarih ve … sayılı işlemi ile reddedilmiştir. Bunun üzerine davacı tarafından, söz konusu işlemin iptali istemiyle bakılan dava açılmıştır.
İLGİLİ MEVZUAT:
5233 sayılı Terör ve Terörle Mücadeleden Doğan Zararların Karşılanması Hakkında Kanun’un 1. maddesinde, “Bu Kanunun amacı, terör eylemleri veya terörle mücadele kapsamında yürütülen faaliyetler nedeniyle maddî zarara uğrayan kişilerin, bu zararlarının karşılanmasına ilişkin esas ve usulleri belirlemektir.” hükmüne; 2. maddesinde, “Bu Kanun, 3713 sayılı Kanunun 1inci, 3üncü, 4üncü maddeleri kapsamına giren eylemler veya terörle mücadele kapsamında yürütülen faaliyetler nedeniyle zarar gören gerçek kişiler ile özel hukuk tüzel kişilerinin maddî zararlarının sulhen karşılanması hakkındaki esas ve usullere ilişkin hükümleri kapsar.” hükmüne; aynı Kanun’un 8. maddesinde, “7nci maddede belirtilen zararlar, zarar görenin beyanı, adlî, idarî ve askerî mercilerdeki bilgi ve belgeler göz önünde tutularak olayın oluş şekli ve zarar görenin aldığı tedbirlere göre, zarar görenin varsa kusur veya ihmalinin de gözönünde bulundurulması suretiyle, hakkaniyete ve günün ekonomik koşullarına uygun biçimde komisyon tarafından doğrudan doğruya veya bilirkişi aracılığı ile belirlenir. Taşınmaza ilişkin zarar tespitinde 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu’nun 11inci maddesinde belirtilen kıymet takdiri esasları kıyasen uygulanır.” hükmüne yer verilmiştir.
Terör ve Terörle Mücadeleden Doğan Zararların Karşılanması Hakkında Yönetmelik’te de benzer düzenlemelere yer verilmiştir. Söz konusu Yönetmeliğin 11. maddesinde, “Komisyon gerek görmesi halinde keşif yapabilir. Komisyon başkanı belirlemiş olduğu keşif yeri ile gün ve saatini komisyon üyeleri ve/veya bilirkişi ile başvuru sahibine veya yetkili temsilcisine yazılı olarak bildirir. Başvuru sahibinin kendisi, veli veya vasisi veya yetkili temsilcisi ve varsa şahitleri keşif mahallinde hazır bulunurlar. Muhtar veya o yer mahallinden iki kişinin de keşifte hazır bulunması temin edilir. Tespit edilen günde komisyon olay mahalline giderek zararı tespit eder. Bu tespitte; a) Keşif tarihi, b) Zarar görenin adı soyadı, c) Zararın meydana geldiği yer, d) Zararın meydana geldiği tarih, e) Zararın nev’i, f) Zararın miktarı, g) Zarar gören bina, işyeri, arazi, taşıt ve ağaç gibi taşınır ve taşınmaz mallardan faydalanılma imkanının bulunup bulunmadığı, h) Zarar görenin kendi ihmal, kusur ve kastının olup olmadığı, ı) Zarardan mahsup edilmesi gereken miktarlar ile gerekli görülen diğer hususlar tutanağa bağlanarak hazır bulunanlarca imza altına alınır. Başvuru sahibi veya yetkili temsilcisinin keşif esnasında hazır bulunmaması halinde durum tutanakta belirtilir.” kuralına yer verilmiştir. Yine aynı Yönetmeliğin 17. maddesinde, “Başvuru sahibi, başvuru dilekçesi ile birlikte olayın meydana geliş tarzını açıklayan ve zararın tespit ve ölçümünde dikkate alınabilecek her türlü bilgi ve belgeyi Komisyona sunar. Ayrıca; Komisyon, gerekli gördüğü takdirde zararın tespit ve ölçümünde dikkate alınabilecek her türlü bilgi ve belgeyi adli, idari ve askeri mercilerden ister.” kuralı bulunmaktadır.
Yukarıda yer verilen Kanun ve Yönetmelik hükümlerinin birlikte değerlendirilmesinden; terör eylemleri veya terörle mücadele kapsamında yürütülen faaliyetler nedeniyle 5233 sayılı Kanun kapsamında karşılanabilecek nitelikte maddi zarara uğradığını iddia eden kişilerin bu zararlarının tazmini amacıyla başvurmaları halinde kurulacak Zarar Tespit Komisyonlarının, bu Kanun kapsamına giren bir zararın bulunup bulunmadığı ve bulunması halinde miktarının ne olduğunu tespit etmek amacıyla ilgili yerlerden her türlü bilgi ve belge istemek, bilirkişi görevlendirmek ve gerektiğinde keşif yapmak gibi kapsamlı bir araştırma-inceleme görevi ve yetkisi ile donatıldığı anlaşılmaktadır.

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Dosyanın incelenmesinden, 10/09/2007 tarihli davacının gıyabında yapılan keşfe ilişkin tutanakta, “Köyden erken çıkmıştır.” cümlesinin yazıldığı, yine aynı tutanağın Notlar kısmında, başvurucunun 1990 yılında köyü terk ettiği, yazın gelip gittiği, mal varlıklarının …’e ait olduğu ve tespitinin … adına yapıldığının ifade edildiği; 21/12/2011 tarihli Ovacık Kaymakamlığı Tapu Müdürlüğü yazısında, davacı adına taşınmaz mal kaydına rastlanmadığının belirtildiği; 20/12/2011 tarihli Ovacık Belediye Başkanlığı Emlak Müdürlüğü yazısında, 1990-1994 arazi beyan defterleri ve 1994 yılı bina emlak beyan defterlerinde başvurucunun beyanına rastlanmadığı, 1990 bina beyan defteri ve 1986 yılı bina ve arazi beyan defterleri Komisyona verildiğinden bakılamadığının belirtildiği; 05/06/2012 tarihli Ovacık Kaymakamlığı İlçe Gıda, Tarım ve Hayvancılık Müdürlüğü yazısında, davacı hakkında yapılan arşiv araştırması neticesinde hakkında herhangi bir belge bulunamadığının belirtildiği; 21/07/2014 tarihli davacının katılımıyla yapılan keşfe ilişkin tutanağın Notlar kısmında “Başvurucu söz konusu Ovacık ilçesi, … köyünde ikamet sahibi olmayıp; o tarihlerde .. köyü yaylasında (… Yaylası) hayvan besiciliği yapmakta iken, bölgede yaşanan olaylar sırasında 300 küçükbaş hayvanının telef olduğu ve bununla beraber 4 adet çadır ve içerisindeki barınma eşyaları ile peynir, tereyağı gibi mahsullerin tamamen yandığı, çadırların her birinin 4×4=16 metrekare olduğu tarafımıza beyan edildi. Çadırlar toplam 64 metrekaredir.” ifadesinin yer aldığı anlaşılmaktadır.
Davacı tarafından, 17/09/1993 tarihinde bombalama olayının gerçekleştiğine dair belgelerin dosyaya sunulduğu, söz konusu bombalama olayında davacının kız kardeşinin öldüğü, ölüm olayına ilişkin davacının babası tarafından Komisyona başvurulduğu ve sulhname imzalandığı anlaşılmaktadır. Ancak davacı tarafından, olay tarihinde 300 adet küçük baş hayvanı ile çadırlarının zarar gördüğü belirtilmesine rağmen; söz konusu olaydan zarar gördüğüne ilişkin yapılmış herhangi bir şikayetinin bulunmadığı, olaya ilişkin sunduğu belgelerde de davacının zarar gördüğünden bahsedilmediği, mağdur ya da müşteki sıfatıyla ifadesinin olmadığı, iddiasının soyut nitelikte olduğu, söz konusu iddialarını ispat edici ve oluştuğunu ileri sürdüğü zararlarını kanıtlayıcı nitelikte dava dosyasına herhangi bir bilgi ve belgenin sunulmadığı, ilk keşif tutanağında davacının mal varlığının … adlı kişiye ait olduğunun belirtildiği, davacının kendisinin de katıldığı keşfe ilişkin keşif tutanağında da davacının beyanının tutanağa geçirildiği, 1993 yılında yaşanıldığı belirtilen söz konusu eylem sebebiyle 21/07/2014 tarihinde yapılan ve davacının beyanlarına dayanan keşfin meydana gelen zararı somut olarak ortaya koymaya yeterli olamayacağı, tazminata yönelik istemlerde gerçek zararın somut olarak tespit edilmesi gerektiği, davalı idare tarafından resen araştırması gereken hususlarda zararın varlığına ilişkin herhangi bir somut bilgi ve belge tespit edilemediği, davacı tarafından da zararın ispatına yönelik somut bilgi ve belgenin sunulamadığı görülmektedir.
Bu durumda, davacı tarafından iddialarını ispatlar nitelikte herhangi bir bilgi ve belgenin dosyaya sunulmamış olduğu göz önünde bulundurulduğunda, başvurunun reddine yönelik dava konusu işlemin iptali yolunda verilen İdare Mahkemesi kararında hukuki isabet bulunmamaktadır.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Davalı idarenin temyiz isteminin kabulüne,
2. Dava konusu işlemin iptaline ilişkin temyize konu … (Kapatılan) … İdare Mahkemesinin … tarih ve E: …, K: … sayılı kararının BOZULMASINA,
3. Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın anılan Mahkemeye gönderilmesine,
4. 2577 sayılı Kanun’un (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin birinci fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren onbeş gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 16/09/2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.