Danıştay Kararı 10. Daire 2019/2870 E. 2020/3517 K. 06.10.2020 T.

Danıştay 10. Daire Başkanlığı         2019/2870 E.  ,  2020/3517 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONUNCU DAİRE
Esas No : 2019/2870
Karar No : 2020/3517

TEMYİZ EDEN (DAVACI): …
KARŞI TARAF (DAVALI): … Başkanlığı
VEKİLİ: Av. …

İSTEMİN KONUSU: … İdare Mahkemesinin … tarih ve E: …, K: … sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ:
Dava konusu istem: Davacı tarafından, eşi …’ın 25/05/1985 tarihinde … Jandarma Karakolunda (… ili, … ilçesi, … bucağı, … köyü) bir iş için bulunduğu sırada, PKK tarafından karakola yapılan saldırıda yaşamını yitirdiğinden bahisle, 6353 sayılı Kanunun 80 ve 81. maddeleri ile 5233 sayılı Kanuna eklenen ek 1 madde ve Geçici 5. madde uyarınca tarafına aylık bağlanması için yaptığı başvurunun reddine ilişkin … tarih ve … sayılı işlemin iptali istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … İdare Mahkemesinin … tarih ve E: …, K: … sayılı kararıyla; davacının, teröristlerce öldürüldüğünü ileri sürdüğü eşinden dolayı zarar tespit komisyonuna başvuruda bulunarak alınacak karar üzerine 6353 sayılı kanunla değişik 5233 sayılı Kanun hükümleri uyarınca aylık bağlanması istemiyle davalı idareye başvuruda bulunması gerekirken, bu usule uyulmadığından, başvurusunun zarar tespit komisyonuna gönderilip davacıya bilgi verilmek suretiyle reddedilmesinde hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

TEMYİZ_EDENİN_İDDİALARI: Davacı tarafından, eşinin ölüm olayı ile ilgili olarak Tunceli Valiliği Zarar Tespit Komisyonu Başkanlığına 10/09/2004, 09/05/2005, 04/09/2006 tarihli başvurularının olduğu, Mahkemece bu bakımdan eksik araştırmada bulunulduğu, bu başvuru dosyaları istendiğinde … sayılı kararla … TL tazminat aldığının, ölüm olayı ile ilgili başvurusunun olduğunun anlaşılacağı, Mahkeme kararının temyizen incelenip bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI: Davalı idare tarafından savunma verilmemiştir.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ: …
DÜŞÜNCESİ: Davanın, talebin 5233 sayılı Kanunu’nun Geçici 1. maddesi hükmüne göre Kanun kapsamında bulunmadığı gerekçesiyle, reddine karar verilmesi gerektiği düşünüldüğünden, Mahkeme kararının belirtilen gerekçe ile sonucu itibarıyla onanması kanaati ile temyiz isteminin reddi gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onuncu Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
İdare ve vergi mahkemelerinin nihai kararlarının temyizen bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Mahkemece; davacının, teröristlerce öldürüldüğünü ileri sürdüğü eşinden dolayı zarar tespit komisyonuna başvuruda bulunarak, alınacak karar üzerine 6353 sayılı kanunla değişik 5233 sayılı Kanun hükümleri uyarınca aylık bağlanması istemiyle davalı idareye başvuruda bulunması gerekirken, bu usule uyulmadığından, başvurusunun zarar tespit komisyonuna gönderilip, davacıya bilgi verilmek suretiyle reddedilmesinde hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmişse de; ilgili mevzuatın değerlendirilmesinden, 5233 sayılı Terör ve Terörle Mücadeleden Doğan Zararların Karşılanması Hakkında Kanunun Geçici 1. maddesinde; ” Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren bir yıl içinde ilgili valilik ve kaymakamlıklara başvurmaları hâlinde, 19/7/1987 tarihi ile bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarih arasında işlenen 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanununun 1 inci, 3 üncü ve 4 üncü maddeleri kapsamına giren eylemler veya anılan tarihler arasında terörle mücadele kapsamında yürütülen faaliyetler nedeniyle zarar gören gerçek kişiler ile özel hukuk tüzel kişilerinin maddî zararları hakkında da bu Kanun hükümleri uygulanır.” hükmü, aynı Kanun’un ek 1 maddesinin 1. fıkrasında ise; “(9.500) gösterge rakamının memur aylık katsayısı ile çarpımı sonucu bulunacak tutarın, çalışma gücü kaybı; a) Yüzde kırktan daha aşağı olanlar hariç olmak kaydıyla, 9 uncu maddenin birinci fıkrasının (b) bendinde belirtilen malullerin kendilerine yüzde altmışı tutarında, b) 9 uncu maddenin birinci fıkrasının (c) bendinde belirtilen malullerin kendilerine yüzde sekseni tutarında, c) 9 uncu maddenin birinci fıkrasının (d) bendinde belirtilen malullerin kendilerine tamamı tutarında, ç) 9 uncu maddenin birinci fıkrasının (e) bendinde belirtilenlerin 31/5/2006 tarihli ve 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 34 üncü maddesi uyarınca belirlenecek hak sahiplerine ise tamamı üzerinden yapılacak paylaştırma tutarında, aylık bağlanır. ” hükmü ve aynı Kanun’un Geçici 5. maddesinde de; “Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce meydana gelen terör olayları sebebiyle malul olanların kendilerinin, hayatını kaybedenlerin ise hak sahibi yakınlarının müracaatları halinde; ek 1 inci maddede belirtilen koşulları taşımaları kaydıyla aynı maddede belirtilen usul ve esaslar ile aylık miktarları üzerinden ve bu maddenin yayımı tarihini takip eden ay başından itibaren 5510 sayılı Kanunda belirtilen usul ve esaslara göre aylığa hak kazanırlar. Ancak bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önceki dönem için herhangi bir ödeme yapılmaz.” hükmü düzenlenmiştir. Ayrıca 20/10/2004 tarih ve 25619 sayılı Resmî Gazetede yayımlanan Terör ve Terörle Mücadeleden Doğan Zararların Karşılanması Hakkında Yönetmeliğin 8. maddesinin 5. fıkrasında; “Kanunun yürürlüğe girdiği 27/7/2004 tarihinden itibaren bir yıl içinde başvurmaları halinde, 19/7/1987 tarihi ile Kanunun yürürlüğe girdiği tarih arasında işlenen ve 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanununun 1 inci, 3 üncü ve 4 üncü maddeleri kapsamına giren eylemler veya anılan tarihler arasında terörle mücadele kapsamında yürütülen faaliyetler nedeniyle zarar gören gerçek kişiler ile özel hukuk tüzel kişilerinin maddi zararlar hakkında da bu Yönetmelik hükümleri uygulanır. Bu fıkraya göre yapılan başvurular, başvuru tarihinden itibaren iki yıl içinde sonuçlandırılır.” hükmüne yer verilmiştir.
6353 sayılı Kanun’un 80. ve 81. maddeleri ile 5233 sayılı Kanuna eklenen ek 1 madde ile Geçici 5. maddedeki aylık bağlanması hususu incelendiğinde; söz konusu maddelerin 5233 sayılı Kanun’un Geçici 1. madde hükmünü aylık bağlanması hususunda ortadan kaldıracak ayrıca yeni ve açık bir düzenleme getirmediği gibi aylığın belirlenmesi usulünde 5233 sayılı Kanun’un 9. maddesi hükmüne atıf yapıldığı da göz önünde bulundurulduğunda, 5233 sayılı Kanun’un Geçici 1. maddesi ile ilgili Yönetmeliğin 8. maddesinin 5. fıkrasında belirlenen zaman aralığının aylık bağlanması hususunda dava konusu talep bakımından da geçerli olduğu anlaşılmaktadır.
O halde, davacının talebine dayanak yaptığı olay, Tunceli Cumhuriyet Savcılığının … Hazırlık No, … Karar No’lu görevsizlik kararında da görüldüğü üzere 25/05/1985 tarihinde, yani 5233 sayılı Kanun’un Geçici 1. maddesi ile ilgili Yönetmeliğin 8. maddesinin 5. fıkrasında belirlenen 19/07/1987 tarihinden önceki bir tarihte meydana geldiği anlaşıldığından; talebin, 5233 sayılı Kanun’un Geçici 1. maddesi hükmüne göre Kanun kapsamında bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi gerektiğinden, Mahkeme kararı anılan gerekçeyle sonucu itibarıyla hukuka uygun bulunup, dilekçede ileri sürülen temyiz nedenleri kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. Davacının temyiz isteminin reddine,
2. … İdare Mahkemesinin … tarih ve E: …, K: … sayılı temyize konu kararının yukarıda belirtilen gerekçe ile ONANMASINA,
3. 2577 sayılı Kanun’un (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren onbeş gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 06/10/2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.