Danıştay Kararı 10. Daire 2019/2866 E. 2020/4215 K. 26.10.2020 T.

Danıştay 10. Daire Başkanlığı         2019/2866 E.  ,  2020/4215 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONUNCU DAİRE
Esas No : 2019/2866
Karar No : 2020/4215

TEMYİZ EDEN (DAVALI) : … Valiliği / …

KARŞI TARAF (DAVACILAR) : 1- …
2- …
VEKİLLERİ : Av. …, Av. …

İSTEMİN KONUSU : … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacılar tarafından; Tunceli ili, Pülümür ilçesi, … köyündeki mülklerini terör olayları nedeniyle terk etmek zorunda kaldıklarından bahisle uğradıklarını ileri sürdükleri zararların 5233 sayılı Kanun kapsamında karşılanması talebiyle yapılan başvuruda, Tunceli Valiliği Terör ve Terörle Mücadeleden Doğan 1 No’lu Zarar Tespit Komisyonunun … tarih ve … sayılı 4.047,71 TL tazminat teklif edilmesine ilişkin işleminin iptali istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararıyla; dava konusu komisyon kararında davacı adına tespit edilen mal varlığına ilişkin olarak emlak kaydında belirtilen (2/18 hissesi oranında) 20 m² ev ile yine (2/18 hissesi oranında) 3,94 dekar sulu araziye ilişkin olarak zarar hesabının yapıldığı ancak dava dosyasında bulunan ve davalı idare kayıtlarına 07/07/2005 tarihinde girdiği anlaşılan başvuru dilekçesinde davacının kendi adına ve babası … adına vekaleten 5233 sayılı Kanun’dan kaynaklanan zararlarının tazmini istemiyle başvurduğunun görüldüğü, Mahkemenin 04/07/2014 tarihli ara kararı ile … Tapu Müdürlüğü’nden “davacılar adına kayıtlı gayrimenkul bulunup bulunmadığının” sorulması üzerine, … Tapu Müdürlüğü’nün 17/07/2014 tarihli cevap dilekçesi ve ekinde bulunan tapu kayıtlarında, davacılardan … adına herhangi bir tapu kaydına rastlanmadığı ancak baba … adına tespit edilen tapu kayıtlarının incelenmesinden, …’in hissesi oranında toplam 18.210,38 m² tarla ve 116,85 m² arsa niteliğinde adına taşınmaz tapu kaydının bulunduğu; bu durumda, 5233 sayılı Kanunun, kişilerin gerek mülkiyetlerindeki gerekse zilyedliklerindeki taşınır ve taşınmaz mallar dolayısıyla uğradıkları zararların tazminini kapsadığı hususu da göz önünde bulundurulduğunda, komisyon tarafından, yukarıda belirtilen ve davacılardan … adına tespit edilen mal varlıklarının da dikkate alınarak ve tespit edilen arazilerinin sulu tarım arazisi mi yoksa kıraç arazi niteliğinde mi olduğu hususunun açıklığa kavuşturulması (sulu tarım arazisi bulunduğu takdirde miktarının net olarak belirlenmesi) ayrıca davacıların anılan köyde ağaçlarının bulunduğuna ilişkin itirazlarının araştırılması ve sonucuna göre köyün boşalmasından köye dönülebilen tarihe kadar geçen süreçle sınırlı olarak mal varlığına ulaşamaması nedeniyle uğradığı zararının gerekirse yeniden keşif yapılarak ve keşif tarihinin de usulune uygun olarak davacıya/vekiline bildirilmek suretiyle davacıların, ulaşamadığı mal varlığının belirlenmesi ve tespit edilen mal varlığı üzerinden 5233 sayılı Kanun kapsamında tazminat hesaplanması gerekirken, belirtilen hususlar ortaya konulmadan eksik araştırma ve inceleme sonucu tesis edilen dava konusu işlemde hukuka uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle iptaline karar verilmiştir.

TEMYİZ_EDENİN_İDDİALARI : Davalı idare tarafından, kararın kısmen dosya içeriğine ve yasaya uygun olmadığı, yapılar için uygulanan birim fiyatların Bayındırlık ve İskan Bakanlığınca yayımlanan Mimarlık ve Mühendislik Hizmet Bedellerinin Hesabında Kullanılacak 2013 yılı Yapı Yaklaşık Birim Maliyetleri Hakkında Tebliğ hükümlerine uygun olduğu, tarımsal zarar hesabında ise 5233 sayılı Kanundan kaynaklanan çalışmaların yapıldığı 19 ildeki veriler toplanarak İçişleri Bakanlığınca hazırlanan standardizasyon tabloları ile Tunceli Tarım Gıda ve Hayvancılık Müdürlüğünün Merkez ilçe ve köyleri için münavebe sistemi değerlerinin göz önünde tutulduğu; ayrıca, her ne kadar Mahkeme kararında …’in oğlu …’in de başvurusu bulunduğu ve … adına arazi miktarının 18.210,38 m² olduğu ifade edilmişse de, …’in, baba …’in vermiş olduğu 29/06/2005 tarihli vekaletname sonrasında, babası adına başvuruda bulunacakken, 07/07/2005 tarihli dilekçede sehven kendi adını yazmış olduğu ve kendi adına herhangi bir mal varlığı kaydının bulunmadığı, diğer taraftan dosyada mevcut tapu kayıtlarının incelenmesinden …’in 2/18 hissesine düşen toplam 3,94 dekar sulu arazisinin olduğu ve Komisyonca da bu miktarın hesaplamaya konu edildiği iddia edilerek, Mahkeme kararının temyizen incelenerek bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Davacılar tarafından savunma verilmemiştir.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ : …
DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onuncu Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

HUKUKİ DEĞERLENDİRME :
İdare ve vergi mahkemelerinin nihai kararlarının temyizen bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, dilekçede ileri sürülen temyiz nedenleri kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
Bununla birlikte Mahkeme kararı gereği yerine getirilirken; kadastrosu tamamlanan yerlerde mülkiyet durumunun esas alınması, bu bakımdan zilyetlik iddiasında bulunulan yerlerin ya da daha önce yapılmış olan keşiflerde başvurucular lehine tespit edilmiş olan taşınmazların, tapu kayıtlarının gerek davacılardan (başvuruculardan) istenilmesi, gerekse davalı idarece araştırılması, zilyetlik iddiası ile kadastro tespiti arasında var olabilecek farklı durumların nedeninin davacılardan (başvuruculardan) (belge, sözleşme, dava vs. ile) ispatlanmasının istenmesi, bu ispatın gerçekleştirilemediği ve tapusu bulunmayan taşınmazlar hakkındaki zilyetlik iddialarının ise dinlenmeyeceği; ayrıca tapu kayıtları değerlendirilirken Tunceli ili, Pülümür ilçesi, … köyünün terör nedeniyle boş kaldığı dönemde ilgili tapuların davacıların veya mirasbırakanlarının uhdesinde olup olmadığına, bu anlamda 5233 sayılı Kanun kapsamında karşılanması gereken bir zararın oluşup oluşmadığına ve mükerrer ödemelerde bulunulmamasına dikkat edileceği açıktır.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Davalı idarenin temyiz isteminin reddine,
2. … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı temyize konu kararının yukarıda belirtilen açıklama ile ONANMASINA,
3. 2577 sayılı Kanun’un (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren onbeş gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 26/10/2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.