Danıştay Kararı 10. Daire 2019/2845 E. 2020/2684 K. 08.07.2020 T.

Danıştay 10. Daire Başkanlığı         2019/2845 E.  ,  2020/2684 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONUNCU DAİRE
Esas No: 2019/2845
Karar No: 2020/2684

TEMYİZ EDEN (DAVALI) : … Valiliği …

KARŞI TARAF (DAVACI): …
VEKİLİ : Av. …

İSTEMİN KONUSU: … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacı tarafından; … İli, … İlçesi, …Köyü … Mezrasında bulunan mal varlığına terör ve terörle mücadele kapsamında yürütülen faaliyetler, güvenlik kaygıları nedeniyle ulaşamadığından bahisle, uğradığını ileri sürdüğü zararların 5233 sayılı Kanun kapsamında tazmini talebiyle yaptığı başvurunun reddine ilişkin … Valiliği Terör ve Terörle Mücadeleden Doğan 1 No’lu Zarar Tespit Komisyonunun 03/05/2013 tarih ve 62/01/2013/162 sayılı kararının iptali istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararıyla; başvurunun, “davacının malvarlığına rastlanmadığı, terör olayları nedeniyle herhangi bir zararının olmadığı ve zarar gördüğünün kendi beyanından ibaret olduğu” gerekçesiyle reddedildiği, 21/07/2011 tarihli keşif tutanağında, tespit edilen malvarlığının davacının çocukları adına tepiti yapılan malvarlığı olduğu yönünde herhangi bir ibarenin bulunmadığı, yine, 28/06/2012 tarihli keşif tutanağının ikinci sayfasında “kadastro çalışmalarının 2009 yılında başladığı ancak sonuçlanmadığı, çocuklar adına 24,3 dekar arazi yazıldığından, bu arazilerin esas alındığı” ifadesine yer verildiği, söz konusu keşiflerde 24,3 dekar arazi dışında davacı adına başkaca malvarlıklarının da (ev, ahır, ağaç) tespit edildiği ve bu malvarlığına ilişkin zararın da (herhangi bir gerekçe gösterilmeksizin) tazmin edilmediği; bu kapsamda, davacının malvarlığına ilişkin detaylı bir araştırma yapılarak, terör olayları nedeniyle zarar gören bir malvarlığı ve yine ayrıca güvenlik kaygısı nedeniyle ulaşamaması sebebiyle zarara uğrayan malvarlığı (yapılan iki keşifte elde edilen veriler birbirine uyumlu olmadığından gerekli görülürse tekrar keşfe gidilerek ve kadastro sonucu elde edilecek veriler de dikkate alınarak) bulunup bulunmadığı şayet böyle bir malvarlığı var ise kapsamını ve niteliğini tespite yönelik olarak gerekli araştırma ve incelemeler yapılmak suretiyle Kanun kapsamında tazmini gereken bir zarar bulunup bulunmadığının ortaya konulması, zararının tespit edilmesi durumunda Köyün boş kaldığı süre ile sınırlı olarak tazmini gerekirken, “araştırma heyetince davacı adına mahallinde yapılan keşiflerde malvarlığı tespiti yapılmasına rağmen, davacının zarar gördüğünün kendi beyanından ibaret olduğu, adına kayıtlı malvarlığı tespiti olmadığı” gerekçesine dayalı olarak başvurunun reddedilmesine ilişkin dava konusu işlemde hukuka uyarlık görülmediği gerekçesiyle dava konusu işlemin iptaline karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davalı idare tarafından; davacının köyde mal varlığının bulunduğuna dair emlak ya da tapu kaydının ve köyde yaşamakta iken terör olayları nedeniyle köyünü terk ettiğine delil olabilecek belgenin bulunmadığı iddia edilerek Mahkeme kararının temyizen incelenerek bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Davacı tarafından savunma verilmemiştir.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ :…

DÜŞÜNCESİ :Temyiz isteminin reddi gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Danıştay Onuncu Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

HUKUKİ DEĞERLENDİRME :
İdare ve vergi mahkemelerinin nihai kararlarının temyizen bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, dilekçede ileri sürülen temyiz nedenleri kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
Bununla birlikte, davalı idarece Mahkeme kararı gereği yerine getirilirken; kararda bahsi geçen 24,3 dekar arazi ile ilgili olarak, komisyonun 28/06/2012 tarihli keşfine ait keşif ve tespit tutanağının notlar kısmında belirtilen ”kadastro çalışmaları 2009 yılında başlamış ancak sonuçlanmamış, çocukları adına toplam 24,3 dekar arazi yazıldığından bu araziler esas alınmıştır” açıklaması dikkate alınarak, bahse konu arazilere ilişkin tapu sicil kayıtları da getirtilerek çocuklar adına tapuda kayıtlı araziler bakımından, bir diğer anlatımla kadastrosu tamamlanan yerde davacı adına tapuda kayıtlı bulunmayan taşınmazlar bakımından (zilyetlik iddiası ile kadastro tespiti arasındaki farklı durumun nedeni bilgi, belge, sözleşme vs. ile ortaya konulmadıkça) davacı lehine değerlendirmede bulunulamayacağı ve mükerrer ödemeye neden olunmayacak gerekli tedbirlerin alınacağı açıktır.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Davalı idarenin temyiz isteminin reddine,
2. Dava konusu işlemin iptali yolundaki … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı temyize konu kararının yukarıda belirtilen açıklama ile ONANMASINA,
2577 sayılı Kanun’un (geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren onbeş gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 08/07/2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi