Danıştay Kararı 10. Daire 2019/2837 E. 2020/3915 K. 19.10.2020 T.

Danıştay 10. Daire Başkanlığı         2019/2837 E.  ,  2020/3915 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONUNCU DAİRE
Esas No : 2019/2837
Karar No : 2020/3915

TEMYİZ EDEN (DAVALI) : … Valiliği
KARŞI TARAF (DAVACI) : …
VEKİLİ : Av. …

İSTEMİN_KONUSU : … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacı tarafından, Tunceli ili, … ilçesi, … köyünden terör ve terörle mücadele faaliyetleri nedeniyle göç etmek zorunda kaldığı iddiasıyla uğradığını ileri sürdüğü zararların 5233 sayılı Kanun kapsamında karşılanması talebiyle yaptığı başvuruda, başvurucuya 22.199,18 TL ödenmesine ilişkin işlemin; başvurusuna yönelik daha önce tesis edilen 10.000,00 TL tazminat teklifini içeren Tunceli Valiliği 1 No’lu Zarar Tespit Komisyonu işleminin iptali ile maddi tazminat talebi hakkında karar verilmesine yer olmadığına yönelik … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararı ile, bu karar üzerine Tunceli Valiliği 1 No’lu Zarar Tespit Komisyonunca tesis edilen başvurucuya 15.235,67 TL ödenmesine yönelik işlemin iptaline ilişkin … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararlarına aykırı olduğu, tüm mal varlığının değerlendirilmediği, özellikle köydeki zarar gören evin dikkate alınmadığı, göç sonrası yıkılan bu evin enkazının dönemin Tunceli Köy Hizmetleri İl Müdürlüğünce temizlendiğine dair kayıtların bulunduğu, öte yandan zarar hesabında baz alınan birim fiyatların hangi esas ve usullere dayalı olarak belirlendiğinin karardan anlaşılamadığı, hesabın 5233 sayılı Kanun’un 8. maddesine aykırı yapıldığı, teklif edilen tazminat miktarının düşük olduğu iddiasıyla iptali istenilmiştir.

İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararıyla; dava konusu işlem ile davacı adına tespit edildiği belirtilen 2,29 dönüm kıraç arazi, 15 adet ceviz ağacı, 10 adet elma ağacı, 8 adet armut ağacı, 10 adet kavak ağacının fiziksel değeri ile, 10 adet ceviz ağacının fiziksel değeri, 5 adet elma ağacının fiziksel değeri ile 224,00 m² ahır bedeli hesaplanarak toplam 22.199,18 TL zarar hesabının yapıldığı, Mahkemenin 11/06/2014 tarihli ara kararı ile, ” davalı idarenin savunma dilekçesi ekinde gönderilen keşif tutanağında 1,9 dönüm susuz arazi tespiti yapıldığı, yine savunma ekinde gönderilen tapu kayıtlarında ise davacı adına kayıtlı taşınmazların toplam metrekaresinin farklı olduğu (keşifte tespit edilen 1,9 dönümden daha fazla olduğu), dava konusu komisyon kararında, 2,29 dönüm kıraç arazi üzerinden zarar hesabının yapıldığı, tazminine karar verilen 2,29 dönüm taşınmazın yüzölçümünün nasıl ve neye dayanılarak belirlendiği ve bahsi geçen arazinin kıraç olduğunun nasıl tespit edildiğinin sorularak, bu hususlara ilişkin somut bilgi ve belgelerin onaylı birer örneğinin istenildiği; bununla birlikte, dava dilekçesinde, davacının ev zararının hesaplamaya dahil edilmediği iddia edildiğinden, davacının 5233 sayılı Yasa kapsamında zarar gören evinin bulunup bulunmadığının, diğer bir ifadeyle, davacıya ait ev tespiti yapılıp yapılmadığının, şayet tespit edilmiş ise, zarar hesabına neden dahil edilmediğinin” sorulduğu, davalı idarece verilen 08/07/2014 havale tarihli cevap dilekçesinde, keşifte davacı adına 1,9 dekar susuz arazi tespit edilmesine rağmen bu miktarın sehven 2,29 dekar olarak hesaplandığı, ayrıca keşif esnasında ev tespiti yapılmadığının belirtildiği, bu kapsamda, davacıya ait taşınmazlar yönünden yapılan incelemede davacının arazisi her ne kadar keşif tutanağında 1,9 dönüm kıraç olarak tespit edildiyse de davacı adına sunulan tapu kayıtlarındaki taşınmazların miktarının toplamının söz konusu miktardan daha fazla olduğu, keşif tutanağı, tapu kayıtları ile komisyon kararında miktarların birbiriyle uyumlu olmadığı, yine, dava konusu işlem ile zarar hesabına dahil edilen arazi dışında davacının dosyaya sunduğu tapu kayıtlarının da komisyon kararında dikkate alınmadığı sonucuna varıldığı, bu durumda, Tunceli Valiliği Zarar Tespit Komisyonu’nun ilk kararı, anılan komisyon kararı üzerine … İdare Mahkemesi’nin iptal kararı ve bu davanın konusu olan komisyon kararının birlikte incelenmesi neticesinde, araştırma heyetince tespiti yapılan ve tutanağa geçirilen ağaçlara ve ahıra ilişkin olarak birim fiyatlarının ve miktarlarının doğru olduğu, ancak, dava konusu işlemin, davacının arazilerine ilişkin uğradığı zararlarının, keşifte tespit edilen ve tapu kayıtlarında belirtilen miktar ile uyumlu olmadığı; davalı idarece, davacının terör olayları nedeniyle zarar gören taşınmazlarının (davacının evinin enkazının Köy Hizmetleri Müdürlüğü’nce temizlendiği iddiasının da ) araştırılarak herhangi bir tereddüte yer verilmeyecek şekilde net olarak tespit edilmesi, yine belirlenen mal varlığının kapsam ve niteliğinin (arazi yönünden ise, tespit edilen arazilerin kıraç mı sulak mı olduğunun) tespite yönelik olarak yapılacak gerekli araştırma ve incelemeler sonucunda 5233 sayılı Kanun kapsamında tazmini gereken bir zararın bulunup bulunmadığının (köyün boş kaldığı süre ile sınırlı olarak) ortaya konularak davacının zararının tazmin edilmesi gerekirken, eksik araştırma ve inceleme sonucu tesis edilen dava konusu işlemde hukuka uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle dava konusu işlemin iptaline karar verilmiştir.

TEMYİZ_EDENİN_İDDİALARI : Davalı tarafından, kararın kısmen dosya içeriğine ve yasaya uygun olmadığı, davacının işlem dosyasında mevcut bilgi ve belgeler dikkate alınarak tazminat hesabının yapıldığı, yapılar için uygulan birim fiyatların Bayındırlık ve İskan Bakanlığınca yayımlanan Mimarlık ve Mühendislik Hizmet Bedellerinin Hesabında Kullanılacak 2012 Yılı Yapı Yaklaşık Birim Maliyetleri Hakkında Tebliğ hükümlerine uygun olduğu, tarımsal zarar hesabında ise 5233 sayılı Kanundan kaynaklanan çalışmaların yapıldığı 19 ildeki veriler toplanarak İçişleri Bakanlığınca hazırlanan standardizasyon tabloları ile Tunceli Tarım Gıda ve Hayvancılık Müdürlüğünün … ilçe ve köyleri için münavebe sistemi değerlerinin göz önüne alındığı, Mahkeme kararının temyizen incelenerek bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Savunma verilmemiştir.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ : …
DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin kabul edilmesi gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Danıştay Onuncu Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE
MADDİ OLAY :
Tunceli ili, … ilçesi, … köyünden terör ve terörle mücadele faaliyetleri nedeniyle göç etmek zorunda kalınıldığı iddiasıyla uğranıldığı ileri sürülen zararların 5233 sayılı Kanun kapsamında karşılanması talebiyle yapılan başvuruda, başvurucuya (davacıya) 22.199,18 TL ödenmesine ilişkin işlemin; davacı hakkında daha önce tesis edilen Tunceli Valiliği 1 No’lu Zarar Tespit Komisyonunun başvurucuya (davacıya) 10.000,00 TL ödenmesine yönelik işleminin iptali ile maddi tazminat talebi hakkında karar verilmesine yer olmadığına yönelik … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararı ile, bu karar üzerine davacı hakkında Tunceli Valiliği 1 No’lu Zarar Tespit Komisyonunca tesis edilen başvurucuya 15.235,67 TL ödenmesine yönelik işlemin iptaline ilişkin … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararlarına aykırı olduğu, tüm mal varlığının değerlendirilmediği, özellikle köydeki zarar gören evin dikkate alınmadığı, göç sonrası yıkılan bu evin enkazının dönemin Tunceli Köy Hizmetleri İl Müdürlüğünce temizlendiğine dair kayıtların bulunduğu, öte yandan zarar hesabında baz alınan birim fiyatların hangi esas ve usullere dayalı olarak belirlendiğinin karardan anlaşılamadığı, hesabın 5233 sayılı Kanun’un 8. maddesine aykırı yapıldığı, teklif edilen tazminat miktarının düşük olduğu iddiasıyla iptali istenilmiştir.

İLGİLİ MEVZUAT:
5233 sayılı Terör ve Terörle Mücadeleden Doğan Zararlarının Karşılanması Hakkında Kanun’un 1. maddesinde, ”Bu Kanunun amacı, terör eylemleri veya terörle mücadele kapsamında yürütülen faaliyetler nedeniyle maddî zarara uğrayan kişilerin, bu zararlarının karşılanmasına ilişkin esas ve usulleri belirlemektir.”, 2. maddesinde, ”Bu Kanun, 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanununun 1 inci, 3 üncü ve 4 üncü maddeleri kapsamına giren eylemler veya terörle mücadele kapsamında yürütülen faaliyetler nedeniyle zarar gören gerçek kişiler ile özel hukuk tüzel kişilerinin maddî zararlarının sulhen karşılanması hakkındaki esas ve usullere ilişkin hükümleri kapsar. Aşağıda belirtilen zararlar bu Kanunun kapsamı dışındadır: a) Devletçe arazi veya konut tahsisi suretiyle yahut başka bir şekilde karşılanan zararlar. b) Bir mahkeme kararı gereğince veya 4353 sayılı Maliye Vekaleti Baş Hukuk Müşavirliğinin ve Muhakemat Umum Müdürlüğünün Vazifelerine, Devlet Davalarının Takibi Usullerine ve … ve Vilayetler Kadrolarında Bazı Değişiklikler Yapılmasına Dair Kanunun 30 uncu ve 31 inci maddeleri gereğince karşılanan zararlar. c) Avrupa İnsan Hakları Mahkemesince, İnsan Haklarını ve Ana Hürriyetleri Korumaya Dair Sözleşmenin veya eki protokollerin ihlâl edildiği gerekçesiyle Sözleşmenin 41 inci maddesine göre hükmedilen veya Sözleşme hükümleri uyarınca dostane çözüm yoluyla uzlaşılan tazminatın ödenmesi sonucunda karşılanan zararlar. d) Terör dışındaki ekonomik ve sosyal sebeplerle uğranılan zararlar ile güvenlik kaygıları dışında kendi istekleriyle bulundukları yerleri terk edenlerin bu sebeple uğradıkları zararlar. e) Kişilerin kendi kasıtları sonucunda oluşan zararlar. f) 3713 sayılı Kanunun 1 inci, 3 üncü ve 4 üncü maddeleri kapsamındaki suçlar ile terör olaylarında yardım ve yataklık suçlarından mahkûm olanların bu fiillerinden dolayı uğradığı zararlar. İkinci fıkranın (f) bendinde yazılı suçlardan dolayı ceza kovuşturması açılmış bulunanlar hakkında kovuşturma sonuçlanıncaya kadar bu Kanuna göre işlem yapılmaz.”, 7. maddesinde, “Bu Kanun hükümlerine göre sulh yoluyla karşılanabilecek zararlar şunlardır: a) Hayvanlara, ağaçlara, ürünlere ve diğer taşınır ve taşınmazlara verilen her türlü zararlar. b) Yaralanma, engelli hâle gelme ve ölüm hâllerinde uğranılan zararlar ile tedavi ve cenaze giderleri. c) Terörle mücadele kapsamında yürütülen faaliyetler nedeniyle kişilerin mal varlıklarına ulaşamamalarından kaynaklanan maddî zararlar.”, 8. maddesinde, ”7 nci maddede belirtilen zararlar, zarar görenin beyanı, adlî, idarî ve askerî mercilerdeki bilgi ve belgeler göz önünde tutularak olayın oluş şekli ve zarar görenin aldığı tedbirlere göre, zarar görenin varsa kusur veya ihmalinin de göz önünde bulundurulması suretiyle, hakkaniyete ve günün ekonomik koşullarına uygun biçimde komisyon tarafından doğrudan doğruya veya bilirkişi aracılığı ile belirlenir. Taşınmaza ilişkin zarar tespitinde 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 11 inci maddesinde belirtilen kıymet takdiri esasları kıyasen uygulanır.” hükmü düzenlenmiştir.
20/10/2004 tarih ve 25619 sayılı Resmî Gazetede yayımlanan Terör ve Terörle Mücadeleden Doğan Zararlarının Karşılanması Hakkında Yönetmeliğin 10. maddesinin 1. fıkrasında, ”Komisyon ilgili kamu kurum ve kuruluşlarından başvuru konusu ile ilgili her türlü bilgi, belge ve yardım isteyebileceği gibi, adli ve askeri teşkilat ile kolluk kuvvetleri dışında kalan diğer kamu kurum ve kuruluşlarında çalışanları bilirkişi olarak da görevlendirebilir. Komisyon, gerekli gördüğü uzmanları çalıştırabilir veya bunlardan görüş alabilir. Komisyon tarafından görevlendirilen kamu görevlileri öncelikli olarak komisyon tarafından verilen görevleri yerine getirirler.” kuralı yer almıştır.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Dosyanın incelenmesinden; davacının, Tunceli ili, … ilçesi, … köyünden terör ve terörle mücadele faaliyetleri nedeniyle göç etmek zorunda kaldığı iddiasıyla uğradığını ileri sürdüğü zararların 5233 sayılı Kanun kapsamında karşılanması talebiyle yaptığı başvurusu ile ilgili Tunceli Valiliği 1 No’lu Zarar Tespit Komisyonunca tesis edilen başvurucuya 10.000,00 TL ödenmesine yönelik ilk işlemin, … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararı ile, davacının uğradığı zarar bilirkişilerce yapılan hesaplamalar esas alınarak 11.852,80 TL olarak tespit edilmesine rağmen, geçerli bir sebep gösterilmeksizin, Komisyonca 10.000,00.TL teklifte bulunulduğu, oysa araştırma heyetine mahallinde keşif yaptırıldığı durumda, keşif neticesinde ulaşılan sonuçların ya esas alınması ya da yeni bir keşifle veya yapılacak yeni bir araştırma neticesinde ortaya konulacak bilgi belgelerle aksinin ortaya konulması gerektiği ancak bu yönde hareket edildiğine dair herhangi bir bilgi-belgenin dosyaya sunulmadığı, ayrıca sulu ve susuz tarım arazileri ile meyve ağaçlarının yıllık ortalama net gelirleri ve birim değerlerinin belirlenmesinde kararda açıklanan verilerin göz önüne alınmadığı, eksik ve yanlış araştırma ve hesaplama sonuçlarına dayanan komisyon kararında hukuka uyarlık görülmediği, maddi tazminat istemi hakkında ise başvuru ile ilgili yapılacak araştırma ve inceleme neticesinde ortaya çıkan yeni duruma göre tazminat talebinin öncelikle Komisyon tarafından değerlendirilmesi gerekeceği gerekçesiyle, iptaline ve davacının maddi tazminat talebi hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verildiği, bu kararın Danıştay (Kapatılan) Onbeşinci Dairesinin 29/11/2011 tarih ve E:2011/8921, K:2011/4489 sayılı kararı ile onandığı, iptal kararı üzerine Tunceli Valiliği 1 No’lu Zarar Tespit Komisyonunca tesis edilen başvurucuya 15.235,67 TL ödenmesine yönelik işlemin ise … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararı ile, … İdare Mahkemesi kararının tam olarak uygulanmadığı (araştırma heyetince tespiti yapılan ve tutanağa geçirilen ağaçlardan meyve ağaçlarının adedinin eksik hesaplandığı, kavak ağaçlarının ise hesaplamaya dahil edilmediği gibi heyetçe yapılan tespitlerin aksinin de ortaya konulamadığı, davacı adına tespiti yapılan arazi zararlarına yönelik olarak ise, Tunceli Tarım İl Müdürlüğü’nce gönderilen birim fiyatlarına ilişkin tablolara dayalı hesaplama yapılmadığı) gerekçesiyle iptaline karar verildiği, bu kararın Danıştay (Kapatılan) Onbeşinci Dairesinin 13/04/2017 tarih ve E:2013/5694, K:2017/1804 sayılı kararı ile, tarımsal arazilerin ürününden faydalanamama şeklindeki zararın, İçişleri Bakanlığı’nca hazırlanan standardizasyon tablolarında yer alan değer aralıkları içinde kalmak koşuluyla, Tunceli ilinin coğrafi, iklim ve toprak yapısı ile yörede yoğun olarak yetiştirilen ürün çeşidi (Tunceli Tarım İl Müdürlüğünün ilçe bazında hazırlamış olduğu münavebe sistemi içerisindeki ürün çeşitliliği) göz önüne alınarak hesaplanması gerekeceği açıklaması ile onandığı, anılan iptal kararı üzerine de Tunceli Valiliği Terör ve Terörle Mücadeleden Doğan 1 No’lu Zarar Tespit Komisyonunca … tarih ve … sayılı başvurucuya 22.199,18 TL ödenmesine ilişkin dava konusu işlemin tesis edildiği anlaşılmaktadır.
Dava konusu işlemin hesap cetvelinin incelenmesinden, 2,29 dönüm kıraç arazi, 15 ceviz ağacı, 10 elma ağacı, 8 armut ağacı, 10 kavak ağacı fiziksel değeri, 10 ceviz ağacı fiziksel değeri, 5 elma ağacı fiziksel değeri, ve 224 m² ahır için tazminat hesabının yapıldığı, anılan hesapta kullanılan birim fiyatların usul ve yasaya uygun olduğu; zarar hesabında yer alan mal varlığı değerlerinin doğru tespit edilip edilmediği konusunda ise, her ne kadar Mahkemece arazi ve ev bakımından eksik inceleme ve araştırmada bulunulduğu, arazi bakımından gerçekleşen araştırma ve toplanan bilgi ve belgelerin birbiriyle uyumlu olmadığı, yapılacak araştırmayla varsa 5233 sayılı Kanun kapsamında uğranılan zararların giderilmesi gerektiği gerekçesiyle işlemin iptaline karar verilmişse de, davalı idarenin 2,29 dönüm kıraç arazi üzerinden hesaplamada bulunduğu, bu yüzölçümün, davacı tarafından dosyaya tapu dökümü olarak ibraz edilen ve Tapu Sicil Müdürünün mühür ve imzasını taşıyan belgede yer alan davacıya ait taşınmaz kayıtlarıyla uyumlu olduğu, zira anılan tabloda davacının 1943,75 m² tarlasının ve 1144 m² sulu bahçesinin bulunduğunun belirtildiği, aynı paralelde 09/11/2005 tarihli Zarar Tespiti Araştırma Heyet raporunda 1,9 da susuz arazi ve muhtelif meyve ve kavak ağacı tespiti yapıldığı, yine 03/08/2006 tarihli zirai bilirkişi raporunda hesabın 1,9 dekar susuz arazi ve muhtelif meyve ve kavak ağacı dikkate alınarak yapıldığı, o halde belirtilen tespitler ve tapu bilgileri, davacının sahibi olduğu tarlası, sulu bahçesi ve ağaçları olarak yorumlandığında, ağaçlar nedeniyle uğranılan zarar iddiasının karşılandığı (Mahkemenin ağaçlar bakımından aynı yöndeki kabulü davacı tarafından temyiz edilmemiştir), bu bakımdan davacının tüm arazi varlığından ağaçların kaplayacağı sulu arazi alanı ayrıldığında davacının arazi zararı iddialarının da dava konusu işlemde karşılanmış olduğu; ev zararı bakımından ise Tunceli Valiliği İl Özel İdaresi Genel Sekreterliği Köye Yönelik Hizmetler birimince davacıya cevaben verilen 17/03/2006 tarihli yazıda, davacının ilgi dilekçesinde, … Dilek köyünde Köye Dönüş ve Rehabilitasyon Projesi kapsamında yapılan 24 konut inşaatı öncesi konut enkazlarının yıkılması ve kaldırılması ile ilgili olarak belge istendiği, 2004 yılında davacının köyünün Köye Dönüş ve Rehabilitasyon Projesi kapsamında uygulamaya alındığı, köyde toplam 24 konutun yapıldığı, bu konutların yapılması için köyün içinde bulunup yıkılmış konutların ve enkazlarının kaldırılması için konut sahiplerinden müsaade alındığı ve iş makineleriyle davacının konutunun enkazının da yıkılıp taşındığı ve yerin tesviyesinin yapıldığı açıklamasında bulunulduğu görülmektedir. Her ne kadar ilgili yazıda … Dilek köyü ifadesi geçmiş ise de gerek cevabi yazının tümü gerekse de davacı vekilinin 15/07/2014 tarihli Mahkeme ara kararına cevap dilekçesi incelendiğinde Dilek köyü ifadesinin sehven yazıldığı, bahse konu köyün zararın gerçekleştiği yer olarak iddiada bulunulan … köyü olduğu anlaşılmaktadır. Bununla birlikte davalı idarece Mahkeme ara kararına cevaben verilen 15/07/2014 havale tarihli beyan dilekçesinde davacının … köyünde Köye Dönüş ve Rehabilitasyon Projesi kapsamında konut sahibi olduğu belirtilmiştir. Bu durumda; davalı idarenin cevabi yazısının, Tunceli Valiliği İl Özel İdaresi Genel Sekreterliği Köye Yönelik Hizmetler biriminin bahsedilen yazısı ile birlikte değerlendirilmesinden, davacının eve yönelik zarar iddiasının 5233 sayılı Kanun’un 2. maddesinin 2. fıkrasının (a) bendi kapsamında karşılandığı anlaşılmaktadır. Bu durumda; dava konusu işlemin iptali için öne sürülen nedenlerin iptali gerektirir nitelikte bulunmadığı, dava konusu işlemde yer alan ahır zarar hesabının da davacı lehine yapıldığı ve davalı idarenin işlemin usul ve yasaya uygunluğundan bahisle Mahkeme kararını temyiz ettiği görülmekle, aksi kanaatle işlemin iptaline yönelik Mahkeme kararında hukuka uygunluk bulunmamıştır.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1.Davalının temyiz isteminin kabulüne,
2. … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının BOZULMASINA,
3. Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın anılan Mahkemeye gönderilmesine,
4. 2577 sayılı Kanun’un (geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin birinci fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren 15 (on beş) gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 19/10/2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.