Danıştay Kararı 10. Daire 2019/2526 E. 2020/6403 K. 16.12.2020 T.

Danıştay 10. Daire Başkanlığı         2019/2526 E.  ,  2020/6403 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONUNCU DAİRE
Esas No : 2019/2526
Karar No : 2020/6403

TEMYİZ EDEN (DAVACI) : …
VEKİLLERİ : Av. …, Av. …

KARŞI TARAF (DAVALI) : … Valiliği
VEKİLİ : Av. …

İSTEMİN_KONUSU : … Bölge İdare Mahkemesi … İdare Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacı Banka tarafından; tüketici kredisi ve konut finansmanı sözleşmeleri üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un 4, 27, 31 ve 39. maddeleri ile ilgili Yönetmeliklere aykırı uygulamaların tespit edildiğinden bahisle aynı Kanun’un 77. ve 78. maddeleri uyarınca 43.848.180,00 TL idari para cezası verilmesine ilişkin İstanbul Valiliğinin … tarih ve … sayılı işleminin iptali istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… kararıyla; dosya kapsamındaki bilgi ve belgeler ile davacı Bankada yapılan denetimlerde ibraz edilen belgeler ve denetim sonucu düzenlenen inceleme raporunun birlikte incelenmesinden, tüketici kredisi sözleşmeleri ile konut finansman kredi sözleşmeleri ve sözleşme öncesi bilgi formlarında, faiz oranı ve temerrüt faiz oranı konusunda tüketicilerin yanlış bilgilendirildiği, yıllık maliyet oranının mevzuatta öngörülen bileşik şekilde olmayıp aylık maliyet oranının on iki katı olacak şekilde basit hesaplanarak tüketicilerin yanlış bilgilendirildiği, ipotek fek ücreti alınacağına ve tutarına ilişkin bilgilerin yer almamasına rağmen tüketicilerden ipotek fek ücreti tahsil edildiği hususlarının sabit olması nedeniyle, anılan mevzuat hükümleri doğrultusunda tesis edilen dava konusu işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı; davacı tarafından, cezanın gerekçesinin belirtilmediği, raporun tarafına tebliğ edilmediği, savunma hakkı tanınmadığı, hukuka aykırı olarak birden fazla ceza uygulandığı, ispat kurallarına aykırı davranıldığı, inceleme raporunda Bakan onayının bulunmadığı, ceza uygulamasında üst sınırın aşıldığı, ceza hesaplamasında sonraki tarihli finansal tabloların dikkate alındığı, sözleşmenin tek başına işlem kabul edilmesi gerekirken sözleşmede bulunması gereken kalemlerin ayrı ayrı işlem kabul edilmesinin Kanuna aykırı olduğu iddia edilmekte ise de; 5326 sayılı Kabahatler Kanunu’nun 15/2. maddesinde “Aynı kabahatin birden fazla işlenmesi halinde her bir kabahatle ilgili olarak ayrı ayrı idari para cezası verilir.” hükmünün getirildiği, kaldı ki; verilen cezanın Kanuna aykırılık teşkil eden toplam 1.773.798 adet sözleşme ve/veya işlem esas alınsa dahi gerek mülga 4077 sayılı Kanun’un 25/2. maddesi uyarınca uygulanacak idari para cezasının toplam tutarı gerekse 6502 sayılı Kanun’un 77/1 ve 77/3 maddeleri uyarınca uygulanacak idari para cezasının toplam tutarının, 6502 sayılı Kanun’un 77/19. maddesi uyarınca davacı Bankaya uygulanabilecek idari para cezasının üst sınırı olan 597.837.962,00 TL’yi aştığı anlaşıldığından bu iddianın işlemi kusurlandırıcı olarak değerlendirilmediği, söz konusu inceleme raporunun, davacı tarafından sunulan bilgi ve belgelere göre, usule ve mevzuata uygun olarak hazırlandığı, bu rapor esas alınarak dava konusu işlemin tesis edildiği anlaşıldığından bu iddialara itibar edilmediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti: … Bölge İdare Mahkemesi … İdare Dava Dairesince; istinaf başvurusuna konu Mahkeme kararının hukuka ve usule uygun olduğu ve davacı tarafından ileri sürülen iddiaların söz konusu kararın kaldırılmasını sağlayacak nitelikte görülmediği belirtilerek 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 45. maddesinin 3. fıkrası uyarınca istinaf başvurusunun reddine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI: Davacı tarafından, dava konusu işlemde sözleşme veya işlem türüne göre cezanın gerekçesinin belirtilmeyerek hukukun temel ilkelerinden olan belirlilik ilkesine aykırı davranıldığı, dava konusu idari para cezası uygulanırken ispat kurallarına aykırı davranıldığı, rapor tebliğ edilerek inceleme ve savunma hakkını kullanma fırsatının verilmediği, ceza hukukunun temel ilkelerinden içtima kuralına uyulmadığı, aynı sebeple birden fazla ceza verildiği, bir yıl içinde verilebilecek ceza üst sınırının aşıldığı, incelemeye başlanıldığı tarih değil de bitirildiği tarihin finansal tabloları esas alındığından, ceza matrahı ve dolayısıyla idari para cezasının toplam tutarının olması gerekenden yüksek uygulandığı, kabahatler ihmalî veya icraî olarak gerçekleşebileceğinden, herhangi bir kasıt veya ihmal bulunmayan anlık hatalar sebebiyle ceza verilmesinin haksız olduğu, inceleme raporunda Bakan onayının bulunmadığı, Valinin cezalandırma yetkisinin Vali Yardımcısı tarafından kullanılmasının hukuka aykırı olduğu, bu durumun işlemi yetki yönünden sakat hale getirdiği, efektif yıllık faiz oranı ve yıllık maliyet oranı aykırılıklarında bilirkişi raporu kendilerinin lehine olmasına rağmen aleyhe karar verildiği, tesis edilen işlemlerin usul ve hukuka aykırı olduğu ileri sürülerek kararın bozulması istenilmektedir.

KARŞI_TARAFIN_SAVUNMASI: Davalı idare tarafından, hakimin teknik konularda bilirkişiye başvurabileceği ancak bilirkişi raporu ile bağlı olmadığı, delilleri takdir yetkisinin hakimde olduğu, raporun aksine de karar verebileceği, bunun aksine bir kabulün mahkemeyi işlevsiz hale getireceği, ayrıca kabul anlamına gelmemekle birlikte bilirkişi raporunda ceza verilmeyebileceği yönünde görüş bildirilen işlemler çıkarılsa dahi kalan işlemlere uygulanması gereken ceza tutarının, mevzuattaki üst sınır gereğince bankaya uygulanabilen ceza miktarının üstünde olduğu yani bu durumun uygulanacak ceza miktarını değiştirmeyeceği, tespit edilen aykırılıklara ceza uygulanmasının bunlardan bankanın somut bir kazanç elde etmesi ya da tüketicinin somut bir zarara uğraması şartına bağlı olmadığı, ceza verme yetkisinin Valinin şahsına değil Valilik makamına verildiği, bu sebeple Vali Yardımcısı tarafından kullanılmasının hukuka uygun olduğu, temyiz isteminin reddinin gerektiği savunulmuştur.

DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ : …
DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi ile usul ve yasaya uygun olan Bölge İdare Mahkemesi kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onuncu Dairesince, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 17. maddesinin ikinci fıkrası uyarınca duruşma istemi yerinde görülmeyerek, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra, gereği görüşüldü:

HUKUKİ DEĞERLENDİRME :
Bölge idare mahkemelerinin nihai kararlarının temyizen bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, dilekçede ileri sürülen temyiz nedenleri kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Davacının temyiz isteminin reddine,
2. Davanın reddine ilişkin … İdare Mahkemesi kararına yönelik olarak yapılan istinaf başvurusunun reddi yolundaki temyize konu … Bölge İdare Mahkemesi … İdare Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının ONANMASINA,
3. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 50. maddesi uyarınca, bu onama kararının taraflara tebliğini ve bir örneğinin de … Bölge İdare Mahkemesi … İdare Dava Dairesine gönderilmesini teminen dosyanın … İdare Mahkemesi gönderilmesine, artan posta ücretinin istemi halinde davacıya iadesine, 16/12/2020 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.