Danıştay Kararı 10. Daire 2019/249 E. 2023/226 K. 06.02.2023 T.

Danıştay 10. Daire Başkanlığı         2019/249 E.  ,  2023/226 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONUNCU DAİRE
Esas No : 2019/249
Karar No : 2023/226

TEMYİZ EDEN (DAVACILAR) :1- Kendi Adına Asaleten, …, …, …, … Adına
vesayeten …
2- …
VEKİLLERİ : Av. …

KARŞI TARAF (DAVALI) : … Bakanlığı / ANKARA
VEKİLİ : 1. Huk. Müş. Yrd. V. …

İSTEMİN_KONUSU : … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

DAVANIN_KONUSU : Davacılar tarafından; yakınları …’in 6284 sayılı Kanun hükümleri uyarınca koruma altında bulunduğu sırada, 19/01/2015 tarihinde eşi …’in, … ile Muhammet …’i öldürmesi, … ‘i ise yaralaması olayında idarenin gerekli tedbirleri almaması sebebiyle hizmet kusurunun bulunduğundan bahisle, idareye yapılan başvurunun zımnen reddine ilişkin işlemin iptali ile davacı … için yaralanması sebebiyle 10.000,00 TL maddi, 200.000,00 TL manevi, oğlu … ‘in ölümü nedeniyle 10.000,00 TL maddi, 250.000,00 TL manevi, kızı … ‘in ölümü nedeniyle 250.000,00 TL manevi tazminat, davacı … için, kardeşleri … ve … ‘in ölümü nedeniyle ayrı ayrı 250.000,00’er TL manevi tazminat, … ‘in çocukları olan … , … , … ve … için ayrı ayrı ayrı 10.000,00’er TL maddi, 100.000,00’er TL manevi tazminat olmak üzere toplam 60.000,00 TL maddi ve 1.600.000,00 TL manevi tazminatın olayın meydana geldiği 19/01/2015 tarihinden itibaren işletilecek yasal faizi ile birlikte ödenmesine karar verilmesi istenilmiştir.

YARGILAMA SÜRECİ :
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … İdare Mahkemesinin … tarih ve E: … , K: … sayılı kararıyla; dava konusu işlemin iptali istemi yönünden, davacılar tarafından, yapılan başvurunun 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 13. maddesi kapsamında yapılan bir başvuru olduğu, bu başvurulara verilen cevapların ise, hazırlık işlemi mahiyetinde olduklarından, idari davaya konu edilebilmelerine imkan bulunmadığı belirtilerek dava konusu işlemin iptali isteminin incelenmeksizin reddine, tazminat istemleri yönünden, uyuşmazlıkta, 07/12/2014 tarihinde gerçekleşen darp, hakaret ve tehdit olayının ertesi günü … ‘in ve annesinin emniyete başvurusu üzerine 08/12/2014 tarihinde kolluk tarafından sığınma evine yerleştirilmesine yönelik tedbirin … ‘in yazılı beyanı ile kabul edilmediği, 08/12/2014 tarihinde 6284 sayılı Kanun uyarınca kolluk tarafından gecikmeksizin önleyici tedbir kararı alındığı, 09/12/2014 tarihinde kolluk tarafından … hakkında çağrı üzerine koruyucu tedbir kararı alınarak ve aynı gün tebliği sağlanarak ertesi gün mülki amirin onayına sunulduğu, … ‘in annesinin ikametinde kalması nedeniyle bu adreste yapılan görüşmelere istinaden önleyici tedbir kararı ile ilgili görüşme tutanaklarının düzenlendiği, … ile yapılan görüşmelerde tedbirlerin yetersizliğine yönelik herhangi bir beyanı bulunmadığı gibi tedbir kararlarının alınmasından 19/01/2015 tarihinde ölüm ve yaralama olayının meydana geldiği ana kadar kolluk birimlerine ya da savcılığa intikal eden herhangi bir olayın, ihbar ve şikayetin de bulunmadığı, idareler tarafından alınan her türlü önleyici yahut koruyucu tedbirlerin yeterli olup olmadığı ya da gereği gibi uygulanıp uygulanmadığı hususunun, sadece idarelerin eylemleri ile değerlendirilemeyeceği, söz konusu tedbirlerin alınmasında ve uygulanmasında asli sorumluluk ve yetki idarelerde olsa dahi, alınan tedbirlerin gereği gibi uygulanması ve bu bağlamda idarelerin üzerlerine düşen görevleri yerine getirebilmesi için korunan kişi ve yakınlarının idareyi harekete geçirecek eylem ve hareketlerde bulunması gerektiği, dava konusu olayda sanık … ‘ün alınan koruma kararına aykırı bir biçimde müteveffa … ‘in kaldığı annesinin evine geldiğinin gelinleri … tarafından bilindiği gibi, anılan kişinin davacılardan … ‘u ve müteveffa … ‘i arayarak bu durumdan haberdar ettiği, akabinde davacılardan … ile müteveffa … ‘in eve geldikleri, evde … ‘ü görememeleri üzerine … ‘un … ‘ü telefonla aradığı, … ‘e ulaşamayınca müteveffa … ‘i aradığı ve … ‘in telefonundan … ile konuştuğu halde çağrı üzerine koruma kararının gereği yerine getirilmeyerek polisin aranmadığı, … ve müteveffa … ‘in vahim olay öncesi … ‘ün geldiğini bilerek eve geldikleri ve … ‘ü aradıkları ama polisi haberdar etmedikleri, dolayısıyla kamera kayıtlarından da anlaşılacağı üzere polisi haberdar etme ve arama imkanı uzun bir zaman dilimi boyunca devam etmekte iken polisin aranmadığı, bu haliyle somut olayda davalı idare tarafından öngörülen tedbirin yetersizliğinden yahut gereği gibi uygulanmadığından bahsetmeye olanak bulunmadığı, vahim olayın tamamen üçüncü kişinin … ‘ün) ağır kusurundan (kastından) meydana geldiği, olayda davalı idareye atfedilebilecek hizmet kusuru bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti: … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesince; istinaf başvurusuna konu kararın hukuka ve usule uygun olduğu gerekçesiyle davacıların istinaf başvurularının reddine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENLERİN İDDİALARI : Davacılar tarafından; dava konusu olayın meydana gelmesinde idarenin kusurlu hareket ettiği, mevzuatın kendisine yüklediği görevleri etkili bir şekilde yerine getirmediği açık olduğundan idarenin kusurundan kaynaklanan tazminat isteklerinin reddedilmesinin hukuka açıkça aykırı olduğu ileri sürülmektedir.

KARŞI_TARAFIN_SAVUNMASI : Davalı idare tarafından, temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır.

DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ : …
DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi ile usul ve yasaya uygun olan Bölge İdare Mahkemesi kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onuncu Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 17. maddesinin 2. fıkrası uyarınca davacıların duruşma istemi yerinde görülmeyerek işin esasına geçildi, gereği görüşüldü:

HUKUKİ DEĞERLENDİRME :
Bölge idare mahkemelerinin nihai kararlarının temyizen bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, dilekçede ileri sürülen temyiz nedenleri kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Davacıların temyiz isteminin REDDİNE,
2. Davanın reddine ilişkin … İdare Mahkemesi kararına yönelik olarak yapılan istinaf başvurusunun reddi yolundaki temyize konu … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesinin … tarih ve E:… , K:… sayılı kararının ONANMASINA,
3. Temyiz yargılama giderlerinin istemde bulunanlar üzerinde bırakılmasına, artan posta ücretinin iadesine,
4. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 50. maddesi uyarınca, bu onama kararının taraflara tebliğini ve bir örneğinin de … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesine gönderilmesini teminen dosyanın … İdare Mahkemesine gönderilmesine, 06/02/2023 tarihinde oy çokluğuyla kesin olarak karar verildi.

(X) – KARŞI OY :
Dosyanın incelenmesinden, 07/12/2014 tarihinde davacılar yakını … ‘in eşi … tarafından darp ve tehdit edilmesi sonra … ‘in şikayeti ile 08/12/2014 tarihli aile içi ve kadına karşı şiddet formu doldurularak kolluk tarafından koruyucu ve önleyici tedbir kararı alındığı, … ‘in can güvenliği talebine istinaden Odunpazarı İlçe Emniyet Müdürlüğü tarafından verilen 6284 sayılı Kanun’un 3/1-ç maddesi uyarınca 3 ay süre ile alınan çağrı üzerine koruma kararı için 10/12/2014 tarihinde Kaymakam oluru alındığı, 08/12/2014 tarihinde Ertuğrulgazi Polis Merkezi Amirliği tarafından verilen önleyici tedbir kararının ise 09/12/2014 tarihinde Eskişehir Nöbetçi Aile Mahkemesine gönderildiği ve … Aile Mahkemesinin … tarih ve D.iş:… , K:… sayılı kararı ile 6284 sayılı Kanun’un 5/1-b maddesi de eklenmek suretiyle tedbir kararının onaylandığı, söz konusu çağrı üzerine koruma kararı ve koruyucu ve önleyici tedbir kararları devam ederken 19/01/2015 tarihinde … ‘in annesinin evinde kalan … ‘i ve kardeşi … k’i ateşli silahla öldürdüğü, annesi … ‘i ise yaraladığı anlaşılmaktadır.
Dosya kapsamında bulunan bilgi ve belgelerden müteveffa … ‘in eşi … tarafından olayın gerçekleşmesinden önce birçok kez şiddet uygulandığı ve hakkında ceza davaları açıldığı, mahkumiyet aldığı, Eskişehir Adli Tıp Şube Müdürlüğünün 24/12/2014 tarihli raporunda, … ‘in eşinden gördüğü şiddetin yaşamını tehlikeye sokan bir duruma sebep olduğu, vücudundaki kemik kırığının hayat fonksiyonlarını orta derecede (2) etkileyecek nitelikte olduğu, basit tıbbi müdahaleyle giderilebilecek nitelikte olmadığı belirtildiğinden şiddetin ağırlığı da göz önünde bulundurulduğunda davalı idarece alınacak koruyucu ve önleyici güvenlik tedbiri kararlarında bu durumun da gözönünde bulundurulması gerektiği, 08/12/2014 tarihli aile içi ve kadına karşı şiddet formunda risk değerlendirmesinin “yüksek risk” olarak belirtildiği, maktule … ’in tedbir kararı verilmeden evvel alınan ifadesinde, eşi … ’ün psikolojisinin bozuk olduğunu belirttiği, mevzuatta tedbirlerden birine, birkaçına veya uygun görülecek benzer tedbirlere de karar verilebileceği belirtilmesine rağmen kolluk tarafından somut olaya uygun değerlendirme yapıldığı açık ve net bir şekilde ortaya konulmadan doğrudan çağrı üzerine koruma kararı verildiği ve bu kararın mülki amir tarafından da onaylandığı, çağrı üzerine korumanın, diğer koruma tedbirlerine nazaran daha hafif nitelikte olduğu, ülkemizdeki buna benzer gerçekleşen cinayet olayları düşünüldüğünde, söz konusu tedbirin çoğu zaman yetersiz kaldığı, davalı idare tarafından her seferinde matbu formlar üzerinden tek bir koruma tedbiriyle etkin bir koruma sağlanabilmesinin mümkün olmadığı açıktır.
Ayrıca, ilgili mevzuat gereğince, korunan kişinin, bulunduğu konutun haftada en az bir kez ziyaret edilmesi, ikinci derece dâhil olmak üzere yakınları ile iletişim kurulması, komşularının bilgisine başvurulması, oturulan yerin muhtarından bilgi alınması, bulunduğu konutun çevresinde araştırma yapılması gerektiği açıkça belirtilmiş olmasına karşın, kararın alındığı tarihten yaklaşık olarak 18 gün sonra ilk denetimin yapıldığı, dolayısıyla mevzuatta öngörülen sürenin makul olarak kabul edilemeyecek miktarda aşıldığı, ölüm olayının gerçekleşmesinden evvel yapılan her iki denetim sonrası düzenlenen tutanakta da mevzuatta belirtilen araştırmaların (yakınları ile iletişim kurma, bulunduğu konutun çevresinde araştırma yapma vs.) yapıldığına ilişkin bir bilgi veya belge bulunmadığı anlaşılmaktadır.
Bu itibarla, tazminat isteminin dayanağı olan dava konusu olayda davalı idarenin hizmet kusuru bulunduğundan maddi ve manevi tazminata hükmedilmesi dolayısıyla temyize konu kararın bozulması gerektiği oyuyla aksi yöndeki Daire kararına katılmıyorum.