Danıştay Kararı 10. Daire 2019/11078 E. 2020/3438 K. 05.10.2020 T.

Danıştay 10. Daire Başkanlığı         2019/11078 E.  ,  2020/3438 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONUNCU DAİRE
Esas No : 2019/11078
Karar No : 2020/3438

TEMYİZ EDEN (DAVALI) : … Kurumu
VEKİLİ : Av. …

KAŞI TARAF (DAVACI) : … Bilgisayar İletişim Ür. İnş. San. ve Tic. Ltd. Şti.
VEKİLİ : Av. …

İSTEMİN_KONUSU : … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacı şirket tarafından ithal edilmek suretiyle piyasaya arz edilen “… marka P10C model GSM telefon cihazının” cihazın eksik olan teknik belgelerinin 15 gün içerisinde davalı idareye gönderilmesinin istenilmesine rağmen SAR, RF ve SAFETY standartlarına ait test raporlarının gönderilmemesi üzerine, 4703 sayılı Ürünlere İlişkin Teknik Mevzuatın Hazırlanması ve Uygulanmasına Dair Kanun’un 5. maddesinin 8. fıkrasına aykırı davranıldığı gerekçesiyle aynı Kanunun 12. maddesinin birinci fıkrasının (d) bendi uyarınca 12.384,00 TL idari para cezası verilmesine ilişkin 12/10/2016 tarih ve 2016/129 seri numaralı idari para cezası karar tutanağının iptali istenilmiştir.

İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … İdare Mahkemesi … tarih ve E:…, K:… sayılı kararıyla; davacı şirket hakkında 4703 sayılı Kanun kapsamında para cezasıyla birlikte idari yargının görev alanına giren bahse konu ürünün toplatılması, bertaraf edilmesi ve piyasaya arzının yasaklanması şeklinde idari yargının görev alanına giren bir işlemin tesis edilmediği, davacı şirket hakkında 4703 sayılı Kanuna aykırılıktan dolayı verilen idari para cezasına karşı açılan davanın çözümünde adlî yargının görevli olduğu sonucuna varıldığı gerekçesiyle 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Yasasının 15/1-a maddesi hükmü uyarınca davanın görev yönünden reddine karar verilmiştir.
Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti: … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesince; istinaf başvurusuna konu … İdare Mahkemesi kararının hukuka ve usule uygun olduğu ve davalı tarafından ileri sürülen iddiaların söz konusu kararın kaldırılmasını sağlayacak nitelikte görülmediği belirtilerek 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 45. maddesinin 3. fıkrası uyarınca istinaf başvurusunun reddine karar verilmiştir.

TEMYİZ_EDENİN_İDDİALARI : Davalı idare tarafından, 5809 sayılı Elektronik Haberleşme Kanunu’nun 62. maddesi uyarınca davanın idari yargıda görülmesi gerektiği ileri sürülerek Bölge İdare Mahkemesi kararının bozulması istenilmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Davacı tarafından savunma verilmemiştir.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ : …

DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin kabulü gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Danıştay Onuncu Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE :
MADDİ OLAY:
Davalı idarece gerçekleştirilen piyasa gözetimi ve denetimi sonucunda, davacı şirket tarafından ithal edilerek piyasaya sunulan … marka P10C model GSM telefon cihazının, Türkçe SMS uygunluk metni bulunmadığı, uygunluk beyanının orjinal dilde olduğu ve Türkçe uygunluk beyan (DOC) yerine kısa beyan bilgisi bulunduğunun tespit edilmesi ve cihazın eksik olan teknik belgelerinin 15 gün içerisinde davalı idareye gönderilmesinin istenilmesi üzerine yapılan incelemede, Reeder marka P10C model mobil telefon cihazlarının SAR, RF ve SAFETY standartlarına ait test raporlarının gönderilmediğinden bahisle 4703 sayılı Ürünlere İlişkin Teknik Mevzuatın Hazırlanması ve Uygulanmasına Dair Kanun’un 5.maddesinin 8.fıkrasına aykırı davranılması nedeniyle aynı Kanunun 12.maddesinin birinci fıkrasının (d) bendi uyarınca 12.384,00 TL idari para cezası verilmesine dair 12/10/2016 tarih ve 2016/129 seri numaralı idari para cezası karar tutanağının iptali istemiyle bakılan davanın açıldığı anlaşılmıştır.

İLGİLİ MEVZUAT:
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun “Temyiz” başlıklı değişik 46. maddesinde, “Danıştay dava dairelerinin nihai kararları ile bölge idare mahkemelerinin aşağıda sayılan davalar hakkında verdikleri kararlar, başka kanunlarda aksine hüküm bulunsa dahi Danıştayda, kararın tebliğinden itibaren otuz gün içinde temyiz edilebilir.” hükmü getirilmiş; aynı maddenin (b) bendinde, “Konusu yüz bin Türk lirasını aşan vergi davaları, tam yargı davaları ve idari işlemler hakkında açılan davalar”, (m) bendinde de, “Düzenleyici ve denetleyici kurullar tarafından görevli oldukları piyasa veya sektörle ilgili olarak alınan kararlara karşı açılan davalar” temyiz incelemesi kapsamında yer alan davalar olarak düzenlenmiştir.
31/03/2005 tarih ve 25772 (mükerrer) sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan 5326 sayılı Kabahatler Kanunu’nun “Genel kanun niteliği” başlıklı 3. maddesinde; “(Değişik: 6/12/2006-5560/31 md.) (1) Bu Kanunun; a) İdarî yaptırım kararlarına karşı kanun yoluna ilişkin hükümleri, diğer kanunlarda aksine hüküm bulunmaması halinde, b) Diğer genel hükümleri, idarî para cezası veya mülkiyetin kamuya geçirilmesi yaptırımını gerektiren bütün fiiller hakkında, uygulanır.” hükmüne yer verilmiştir.
11/07/2001 tarih ve 24459 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 4703 sayılı Ürünlere İlişkin Teknik Mevzuatın Hazırlanması ve Uygulanmasına Dair Kanun’un “Ceza hükümleri” başlıklı değişik 12. maddesinin dava konusu işlemin tesis edildiği tarihteki haliyle (d) bendinde, “Bu Kanunun; d) 5 inci maddesinin 8. fıkrasına aykırı hareket eden üreticiler hakkında 3.536,00 Türk Lirasından 8.848,00 Türk Lirasına kadar… idarî para cezası uygulanır.” kuralına yer verilmiştir. Kanun’da verilen idari yaptırım kararlarına karşı kanun yoluna yönelik hükme yer verilmemiştir.
10/11/2008 tarih ve 27050 (mükerrer) sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 5809 sayılı Elektronik Haberleşme Kanunu’nun “Tanımlar ve kısaltmalar” başlıklı 3. maddesinin 1. fıkrasının (ee) bendinde Kurum’un Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumunu ifade ettiği düzenlenmiş; 53. maddesinin 1. fıkrasında, “Bu Kanun kapsamındaki cihazların Kurum tarafından yayımlanacak teknik düzenlemelere ve ilgili güvenlik koşullarına uygunluğu, bu konularda üretici ve dağıtıcıların yükümlülüğü, bu cihazların piyasa gözetimi ve denetiminde Kurumun yetki ve sorumluluğu ile Kurum tarafından belirlenecek onaylanmış kuruluşların sorumlulukları hususunda 4703 sayılı Kanunun ilgili hükümleri uygulanır.” hükmü ile; “Kurumun yetkisi ve idarî yaptırımlar” başlıklı 60. maddesinin 6. fıkrasında, “Bu Kanunun 53 üncü maddesinin birinci fıkrasına aykırılık hallerinde, 4703 sayılı Kanunun 12 nci maddesinde dağıtıcı, üretici ve onaylanmış kuruluşlar bakımından öngörülmüş bulunan idarî para cezaları bir katından dört katına kadar artırılarak uygulanır.
” hükmü yer almıştır. 5809 sayılı Kanun’un “İdarî para cezalarının uygulanması ve tahsili” başlıklı 61. maddesinde, “(1) Kurum tarafından verilen idarî para cezaları, 6183 sayılı Kanun hükümlerine tabi olup, tebliğ tarihinden itibaren otuz gün içerisinde Kurum hesaplarına ödenir. Bu süre içerisinde ödenmeyen idarî para cezaları, Kurumun bildirimi üzerine ilgili vergi dairesince 6183 sayılı Kanun hükümlerine göre tahsil olunur. (…) (2) Tahsil olan idarî para cezalarının tamamı Kurum hesaplarına aktarılır.” hükmüne ve “Dava hakkı” başlıklı 62. maddesinde, “(1) İdarî yaptırım kararlarına karşı yetkili idare mahkemesinde dava açılabilir. Kurum kararlarına karşı açılan her türlü dava öncelikli işlerden sayılır. Kurulun kararları, Kurumun idarî denetimi sırasında yerindelik denetimine tabi tutulamaz. (2) Kurum tarafından açılacak davalarda teminat aranmaz.” hükmüne yer verilmiştir.
07/04/1983 tarih ve 18011 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan 2813 sayılı Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumunun Kuruluşuna İlişkin Kanun’un “Kuruluş” başlıklı 5. maddesinde, “…Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurulu, Kurumun karar organıdır. Kurul, biri başkan olmak üzere toplam yedi üyeden oluşur. Kurul Başkanı Kurumun da başkanıdır. (Değişik birinci cümle: 5/11/2008-5809/67 md.) Kurul Başkanı Kurumun en üst idarî amiridir. Kurumun yönetim ve temsil yetkisi Başkana aittir. Başkan gerektiğinde temsil yetkisini yazılı olarak devredebilir…” hükmü ve “Personel nitelikleri” başlıklı 8. maddesinde, “… Kurul bu Kanun ve diğer mevzuatta belirtilen görevler yanında aşağıdaki görevleri yapar ve yetkileri kullanır: a) Elektronik haberleşme sektörüyle ilgili uluslararası ilke ve uygulamaları da dikkate alarak ikincil düzenlemeleri yapmak ve kanunlarla Kuruma verilen görevlere ilişkin hususları görüşüp gereken kararları almak. … d) Kanunlarla verilen diğer görevleri yapmak. Kurul sınırlarını ve gerekçesini belirlemek suretiyle görevlerinden bir kısmını Kurul Başkanına devretmeye yetkilidir. Başkanın görev ve yetkileri şunlardır: … b) Kurul kararlarının gereğinin yerine getirilmesini teminen gerekli işlemleri yapmak ve uygulanmasını izlemek. c) Hizmet birimlerinden gelen önerilere son şeklini vererek Kurula sunmak…” hükmü yer almıştır.

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanun’un 46. maddesinde, temyize tabi olan bölge idare mahkemesi kararları sayma suretiyle belirtilmiştir. Dava konusu edilen idari para cezası miktarı itibarıyla temyiz sınırının altında ise de, uyuşmazlık konusu idari para cezasının davalı … Kurumunun bünyesinde bulunan Kurul tarafından verildiği dikkate alındığında bölge idare mahkemesince verilen kararlara karşı temyiz yoluna başvurulabilmesi mümkündür.
Öte yandan, …Kurumu tarafından görevli olduğu piyasa ve sektörle ilgili olarak alınan idari yaptırım kararlarının yetkili Kurul tarafından alınması zorunlu olduğundan (idari yaptırım içeren kararlar idarenin yetkili olmayan organları tarafından tesis edilmiş olsa bile), bu kararlara karşı açılan davalarda verilen bölge idare mahkemesi kararlarına karşı da temyiz yoluna başvurulabilir.

4703 sayılı Kanun uyarınca tesis edilen idari tedbir ve idari para cezası şeklindeki idari yaptırım kararlarına karşı açılacak davalar için sözkonusu Kanun’da yargı yeri gösterilmediğinden, 5326 sayılı Kabahatler Kanunu hükümleri uygulanmak suretiyle davaların adli yargı yerinde görülmesi gerekirken; Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumunun, 4703 sayılı Kanun hükümleri uyarınca piyasa gözetimi ve denetimi kapsamında aldığı idari yaptırım kararları ya da diğer kanunlar uyarınca aldığı idari yaptırım kararlarına karşı açılan davaların, 5809 sayılı Kanun’un 62. maddesi gereğince ayrım gözetilmeksizin idari yargı yerinde görülmesi gerekmektedir.
Bu itibarla, davanın görev yönünden reddine ilişkin … İdare Mahkemesi kararına yönelik istinaf isteminin reddine ilişkin temyize konu Bölge İdare Mahkemesi kararında hukuki isabet bulunmamaktadır.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Davalı idarenin temyiz isteminin kabulüne,
2. Davanın görev yönünden reddine ilişkin … İdare Mahkemesi kararına yönelik olarak yapılan istinaf başvurusunun reddi yolundaki temyize konu … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının BOZULMASINA,
3. Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın … Bölge İdare Mahkemesi …. İdari Dava Dairesine gönderilmesine, 05/10/2020 tarihinde kesin olarak oy çokluğuyla karar verildi.

(X) KARŞI OY :

2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunumun “Temyiz” başlıklı değişik 46. maddesinde, “Danıştay dava dairelerinin nihai kararları ile bölge idare mahkemelerinin aşağıda sayılan davalar hakkında verdikleri kararlar, başka kanunlarda aksine hüküm bulunsa dahi Danıştay’da, kararın tebliğinden itibaren otuz gün içinde temyiz edilebilir.” hükmü getirilmiş; aynı maddenin (a) bendinde, “Düzenleyici işlemlere karşı açılan iptal davaları” (b) bendinde, “Konusu yüzbin Türk lirasını aşan vergi davaları, tam yargı davaları ve idari işlemler hakkında açılan davalar”, (m) bendinde de, “Düzenleyici ve denetleyici kurullar tarafından verilen görevli oldukları piyasa veya sektörle ilgili olarak alınan kararlara karşı açılan davalar” temyize tabi davalar arasında sayılmıştır.
Düzenleyici ve denetleyici kuruluşlar, bir yandan görevli oldukları piyasa veya sektörle ilgili olarak “düzenleme, izleme, izin verme ve kural koyma” fonksiyonlarını kullanarak piyasa veya sektöre düzen vermek, piyasa veya sektörün düzenini kurup korumak için düzenleyici işlemler tesis etmenin yanı sıra bu mahiyette olmayan kararlar da almakta, bir yandan da “denetleme” fonksiyonunu kullanarak ilgili mevzuata ve kendinin tesis ettiği düzenleyici işlemler ile koyduğu kurallara aykırılık hallerinde piyasa veya sektördeki aktörlere idari para cezaları uygulamakta olup; bu para cezaları, anılan kurulların görevli oldukları piyasa veya sektörle ilgili olarak aldığı yukarıda çerçevesi çizilen kararlar niteliğinde olmadığından, 2577 sayılı Kanunun 46. maddesinin (m) bendi uygulamasında bu kapsamda değerlendirilemeyecek, dolayısıyla sözü edilen bent hükmü çerçevesinde bu para cezalarına karşı açılan davalarda verilen kararların temyize tabi olduğundan bahsedilemeyecektir.
Diğer taraftan, aksi bir düşüncenin kabulü halinde, düzenleyici ve denetleyici kurullar dışındaki idarelerce verilen idari para cezalarına karşı açılan davalarda verilen kararların temyize tabi olup olmaması noktasında 2577 sayılı Kanunun 46. maddesinin (b) bendindeki parasal sınır esas alınırken, düzenleyici ve denetleyici kurullar tarafından verilen idari para cezalarında bu esastan ayrılmış olunacağı; bu durumun da, usul kurallarının genel ve soyut niteliği de dikkate alındığında yasa koyucunun amacı dışında idari para cezasına ilişkin bir kararın temyize tabi olup olmaması hususunda idari para cezasını verene göre bir ayrıma gidilmesi sonucunu doğuracağı açıktır.
Bu itibarla, davacı şirket tarafından ithal edilerek piyasaya sunulan … marka P10C model GSM telefon cihazının eksik olan teknik belgelerinin 15 gün içerisinde davalı idareye gönderilmesinin istenilmesine rağmen, SAR, RF ve SAFETY standartlarına ait test raporlarının gönderilmediği gerekçesiyle 4703 sayılı Ürünlere İlişkin Teknik Mevzuatın Hazırlanması ve Uygulanmasına Dair Kanun’un 5.maddesinin 8. fıkrasına aykırı davranılması nedeniyle aynı Kanunun 12.maddesinin birinci fıkrasının (d) bendi uyarınca 12.384,00 TL idari para cezası verilmesine ilişkin işlemin iptali istemiyle açılan davada, tek hakim tarafından verilen karara karşı yapılan istinaf başvurusu üzerine alınan temyize konu Bölge İdare Mahkemesi kararının, 2577 sayılı Kanunun 46. Maddesinin gerek miktar itibariyle (b) bendi, gerekse konu itibariyle (m) bendi kapsamında bir davaya ilişkin olmadığı anlaşılmakla, temyizen incelenmesi mümkün değildir.
Açıklanan nedenlerle, davalı idarenin temyiz isteminin incelenmeksizin reddine karar verilmesi gerektiği oyu ile aksi yöndeki Daire kararına katılmıyorum.