Danıştay Kararı 10. Daire 2019/10956 E. 2020/3921 K. 19.10.2020 T.

Danıştay 10. Daire Başkanlığı         2019/10956 E.  ,  2020/3921 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONUNCU DAİRE
Esas No : 2019/10956
Karar No : 2020/3921

TEMYİZ EDENLER (DAVACILAR) : 1- … 4- …
2- … 5- …
3- … 6- …

VEKİLLERİ : Av. …
TEMYİZ EDEN (DAVALI) : … Bakanlığı

VEKİLİ : I. Hukuk Müşaviri Yrd. V. …

İSTEMLERİN KONUSU : … Bölge İdare Mahkemesi …. İdari Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının taraflarca aleyhlerine olan kısımlarının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: 11/05/2013 tarihinde Hatay İli, Reyhanlı İlçesinde terör örgütü mensupları tarafından gerçekleştirilen saldırı sonucunda kardeşleri …’in hayatını kaybetmesi nedeniyle uğranıldığı ileri sürülen manevi zararlara karşılık olarak her bir davacı için 50.000,00 TL olmak üzere toplamda 300.000,00 TL manevi tazminatın, olay tarihinden itibaren işletilecek yasal faiziyle birlikte ödenmesi istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … İdare Mahkemesince; … tarihinde Reyhanlı’da meydana gelen patlamaların birer terör eylemi olmakla birlikte idarenin eylemin gerçekleşmesinde ağır hizmet kusurunun bulunduğu, idarenin kendi müfettişince hazırlanan ön inceleme raporu, Hatay Valiliği İl İdare Kurulu’nun soruşturma izni verilmesine ilişkin kararı, Cumhuriyet Savcılığınca hazırlanmış olan iddianameler ve açılan ceza davasının bir bütün olarak incelenmesi neticesinde 11/05/2013 tarihinde Hatay İli, Reyhanlı İlçesinde meydana gelen davacıların manevi zarar görmesine neden olan patlama eyleminin idarenin ağır hizmet kusurundan kaynaklandığı, söz konusu patlamalar nedeniyle zarar görenler tarafından açılan davalardaki maddi, manevi tazminat istemlerinin 5233 sayılı Kanun, bu kanuna dayanılarak çıkarılmış olan Yönetmelik hükümleri ve sosyal risk ilkesi kapsamında değil, idarenin sorumluluğunun doğrudan ve asli nedeni olan hizmet kusuru ilkesi gereğince karşılanması gerektiği, olayın meydana geliş şekli, zararın niteliği, idarenin ağır hizmet kusuru ve davacıların kardeşinin söz konusu olay neticesinde vefat ettiği hususları göz önünde bulundurularak duydukları elem ve acının kısmen de olsa giderilmesi için davacılardan her biri için ayrı ayrı 30.000,00 TL manevi tazminat isteminin kabulü ile manevi tazminatın idareye başvuru tarihi olan 04/05/2018 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalı idarece tazmin edilmesi gerektiğine karar verilmiştir.

Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti: … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesince; … İdare Mahkemesi’nce verilen kararın hukuka uygun bulunduğu gerekçesiyle tarafların istinaf başvurularının reddine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENLERİN İDDİALARI : Davacılar vekili tarafından, olayın ağırlığı ve oluş şekli, idarenin kusuru, davacıların yaşı, müteveffa ile aralarındaki manevi bağda dikkate alınarak manevi tazminat miktarının düşük olduğu, aynı olayda farklı manevi tazminat miktarlarının belirlenmesinin adaletsizliğe yol açtığı ileri sürülerek Bölge İdare Mahkemesi kararının bozulması talep edilmektedir.
Davalı idare tarafından, davacıların 21/05/2013 tarihinde idareye başvuru yaptıkları ve işlemlerinin gerçekleştirildiği, 04/05/2018 tarihinde yapılan ikinci başvurunun dava açma süresini yeniden başlatmayacağı, başvurunun süreaşımı nedeniyle reddinin gerektiği, murisin yasal mirasçılarının ilk başvuruları neticesinde Zarar Tespit Komisyonunca maddi tazminata ilişkin ödeme teklif edildiği, yasal mirasçılar tarafından tazminatın kabul edilmemesi üzerine Uyuşmazlık Tutanağının düzenlendiği, tazminata ilişkin yargılama sürecinin devam ettiği, murisin annesine 5233 sayılı Kanun kapsamında EK-1 aylığı bağlandığı, ayrıca meydana gelen patlamada zarar görenlere Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı Müdürlüğünce ve Afet Acil Hesabından 10.000,00 TL ödeme yapıldığı, olayın bir terör olayı olduğu 5233 sayılı Kanun kapsamında değerlendirilmesi gerektiği, 5233 sayılı Kanun’un ise maddi zararlara ilişkin düzenleme yaptığı, manevi tazminatın Kanun kapsamında bulunmadığı, bu nedenle idarelerinin sorumluluğunun bulunmadığı, takdir edilen manevi tazminat miktarının sebepsiz zenginleşmeye yol açacak seviyede yüksek olduğu, ilk defa yargı kararıyla belirlenen manevi tazminata faiz yürütülmesinin hukuka aykırı olduğu ileri sürülerek Bölge İdare Mahkemesi kararının bozulması talep edilmektedir.

TARAFLARIN SAVUNMALARI : Davacılar ve davalı idare tarafından karşılıklı olarak temyiz istemlerinin reddi gerektiği savunulmaktadır.

DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ : …
DÜŞÜNCESİ : Temyiz istemlerinin reddi ile usul ve hukuka uygun olan Bölge İdare Mahkemesi kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Danıştay Onuncu Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE :

MADDİ OLAY :
11/05/2013 tarihinde Hatay İli, Reyhanlı İlçesinde terör örgütü mensupları tarafından gerçekleştirilen saldırı sonucunda davacıların kardeşlerinin hayatını kaybetmesi nedeniyle uğranıldığı ileri sürülen her bir davacı için ayrı ayrı 50.000,00 TL olmak üzere toplam 300.000,00 TL manevi zararın yasal faiziyle tazmini istemiyle bakılan dava açılmıştır.
İLGİLİ MEVZUAT:
Terör olayları nedeniyle meydana gelen ve sosyal risk ilkesi kapsamında bulunup 5233 sayılı Kanun uyarınca karşılanmayan ilgililerin ileri sürdükleri manevi zarara bağlı tazminat taleplerine ilişkin uyuşmazlıklarda, idare hukukunun tazminata ilişkin ilke ve kuralları çerçevesinde 2577 sayılı Kanunun öngördüğü usullere tabi olarak manevi tazminat ödenip ödenmeyeceğine ilişkin yargısal incelemenin yapılarak, manevi tazminat için koşulların oluşup oluşmadığının değerlendirilmesi gerekmektedir.
2577 sayılı Kanun’un 13. maddesinin 1. fıkrasında; ” İdari eylemlerden hakları ihlal edilmiş olanların idari dava açmadan önce, bu eylemleri yazılı bildirim üzerine veya başka süretle öğrendikleri tarihten itibaren bir yıl ve her halde eylem tarihinden itibaren beş yıl içinde ilgili idareye başvurarak haklarının yerine getirilmesini istemeleri gereklidir. Bu isteklerin kısmen veya tamamen reddi halinde, bu konudaki işlemin tebliğini izleyen günden itibaren veya istek hakkında altmış gün içinde cevap verilmediği takdirde bu sürenin bittiği tarihten itibaren, dava süresi içinde dava açılabilir.” hükmü düzenlenmiştir.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Dava konusu olayın bir terör olayı olduğu ve bu olay nedeniyle davacılar murisinin vefat ettiği anlaşıldığından, davacıların manevi tazminat istemlerinin sosyal risk ilkesine dayalı ve başvuru süresi olarak 2577 sayılı Kanun’un 13. maddesi uyarınca değerlendirilmesi gerektiği açıktır.
Dosyanın incelenmesinden; davacılar tarafından, 11/05/2013 tarihinde meydana gelen patlama olayı nedeniyle uğranıldığı ileri sürülen manevi zararların tazmini amacıyla söz konusu patlamaların yaşandığı tarihten itibaren 1 yıl içerisinde en geç 12/05/2014 Pazartesi gününe kadar ilgili idareye başvurulması, başvuru neticesinde tesis edilecek işlemin neticesine göre işlemin tebliğinden itibaren 60 gün içerisinde dava açılması gerekmekte iken; murislerinin hayatını kaybettiği 11/05/2013 tarihli patlamalardan çok sonra manevi zararların tazmini istemiyle 04/05/2018 tarihli dilekçe ile yapılan ve dava açma süresini canlandırma olanağı bulunmayan başvuru neticesinde açılan işbu davanın süresinde açılmadığı, bu nedenle manevi tazminat isteminin süre aşımı nedeniyle reddine karar verilmesi gerekirken, işin esasına girilerek karar verilmesinde hukuka uygunluk görülmemiştir.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Davacıların temyiz istemlerinin reddine, davalı idarenin temyiz isteminin kabulüne,
2. Manevi tazminat istemlerinin kısmen kabul, kısmen reddine ilişkin … İdare Mahkemesinin kararına yönelik olarak yapılan istinaf başvurularının reddi yolundaki temyize konu … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının BOZULMASINA,
3. Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesine gönderilmesine, 19/10/2020 tarihinde oyçokluğuyla kesin olarak karar verildi.

KARŞI OY(X) :

Temyiz incelemesine konu … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesi kararı; usul ve yasaya uygun olduğundan, tarafların temyiz istemlerinin reddi gerektiği oyuyla Dairemiz çoğunluk kararına katılmıyorum.