Danıştay Kararı 10. Daire 2019/10343 E. 2020/4362 K. 02.11.2020 T.

Danıştay 10. Daire Başkanlığı         2019/10343 E.  ,  2020/4362 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONUNCU DAİRE
Esas No : 2019/10343
Karar No : 2020/4362

DAVACI : …
VEKİLİ : Av. …

DAVALILAR : 1- …
VEKİLİ : Hukuk Müşaviri … / Aynı yerde
2- … Bakanlığı
VEKİLİ : 1. Hukuk Müşaviri Yrd. … / Aynı yerde
3- … Valiliği
VEKİLİ : Av. … / Aynı yerde

DAVANIN KONUSU : Davacı tarafından, silah taşıma ruhsatı verilmesi talebiyle yaptığı başvurunun reddine ilişkin …tarih ve … sayılı işlem ile bu işlemin dayanağı Ateşli Silahlar ve Bıçaklar ile Diğer Aletler Hakkında Yönetmeliğin 16. maddesinin birinci fıkrasının (e) bendinin iptali istenilmektedir.

DAVACININ İDDİALARI : Davacı tarafından, akaryakıt istasyonu sahibi olduğu için mesleği gereği ve güvenliği açısından silah taşıma zorunluluğunun bulunduğu, adli sicil kaydına göre ruhsat almaya engel halinin bulunmadığı, normlar hiyerarşisi gereğince kanunların Anayasa’ya, yönetmeliklerin de kanunlara aykırı olamayacağı, kanun koyucunun silah ruhsatı işlemlerine ilişkin çerçeveyi en geniş haliyle 6136 sayılı Kanun’un 7. maddesinde belirlemiş olduğu, dava konusu Yönetmeliğin 16. maddesinin (e) bendinin de anılan maddenin son fıkrasına dayanılarak düzenlendiği, ancak Kanun’da düzenlenmeyen ve kanunla belirlenmiş koşulları ağırlaştıran sınırlamalar içerdiği, dayanağı Kanun’a aykırı olan Yönetmelik hükmünün ve buna dayanılarak tesis edilen işlemin iptalinin gerektiği ileri sürülmüştür.

DAVALILARIN SAVUNMALARI : Davalı idareler tarafından, 6136 sayılı Ateşli Silahlar ve Bıçaklar ile Diğer Aletler Hakkında Kanun’un 7. maddesinde hiçbir şekilde silah taşıma ve bulundurma izni alamayacaklar belirlendikten sonra, silah vesikası verilmesini engelleyen diğer hususların da yönetmelikte düzenlenmesinin öngörüldüğü, Bakanlar Kurulu’na verilen bu yetki çerçevesinde düzenlenen dava konusu Yönetmelik hükmünün ve buna dayanılarak tesis edilen işlemin mevzuata uygun olduğu ileri sürülerek davanın reddinin gerektiği savunulmuştur.

DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ : ….

DÜŞÜNCESİ : Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunun bozma kararına uyulmasının gerektiği düşünülmektedir.

DANIŞTAY SAVCISI : …

DÜŞÜNCESİ : Dava, davacının silah taşıma ruhsatı almak talebiyle yaptığı başvurunun reddine ilişkin Ankara Valiliği işlemi ile bu işleme dayanak teşkil eden … tarihli ve … sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Ateşli Silahlar ve Bıçaklar ile Diğer Aletler Hakkında Yönetmeliğin 16. maddesinin birinci fıkrasının (e) bendinin iptali istemiyle açılmıştır.
Anayasa’nın “Yönetmelikler” başlıklı 124. maddesinde: “Başbakanlık, bakanlıklar ve kamu tüzel kişileri, kendi görev alanlarını ilgilendiren kanunların ve tüzüklerin uygulanmasını sağlamak üzere ve bunlara aykırı olmamak şartıyla, yönetmelikler çıkarabilirler.” hükmüne yer verilmiştir.
15/07/1953 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 6136 sayılı Ateşli Silahlar ve Bıçaklar ile Diğer Aletler Hakkında Kanunun 7. maddesinin 23/01/2008 tarihli ve 5728 sayılı Kanun’un 154. maddesiyle değişik 7. fıkrasında: “Ateşli silahla işlenen suçlardan hükümlü bulunanlar ile taksirli suçlar hariç olmak üzere bir yıldan veya bu Kanun kapsamına giren suçlardan dolayı altı aydan fazla hapis cezasına mahkûm olanlara, affa uğramış olsalar bile ateşli silah taşıma ve bulundurma izni verilemez” hükmü getirilmiştir. Aynı Kanunun uygulanmasına yönelik olarak Bakanlar Kurulu’nca çıkarılan ve 01/06/1991 tarihli ve 20888 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Yönetmeliğin 16. maddesinin birinci fıkrasının (e) bendinde ise “Taksirle veya basın yoluyla işlenenler hariç değişik zamanlarda işlediği aynı veya farklı türden ikiden fazla suçtan dolayı hapis veya ağır hapis ve/veya ağır para cezasına mahkum olanlar”a silah ruhsatı verilmeyeceği düzenlemesine yer verilmiştir.
Dosyanın incelenmesinden, Ankara Valiliğine silah taşıma ruhsatı almak için başvuran davacının, birisi para cezası olmak üzere iki adet mühür fekki ve zorla kız kaçırmaya teşebbüs suçlarından kesinleşmiş üç adet mahkumiyetinin bulunduğu, bu nedenle yukarıda anılan Yönetmeliğin 16. maddesinin birinci fıkrasının (e) bendi uyarınca silah taşıma ruhsatı verilmediği anlaşılmaktadır.
Yukarıda yer verilen 6136 sayılı Kanunun 7. maddesinde silah taşıma ruhsatı verilmeyeceklerin hangi suçlardan mahkum olmaları durumunda bu haktan yararlanamayacakları sayma yoluyla belirtilmiştir. İptali istenen Yönetmeliğin 16. maddesinin birinci fıkrasının (e) bendinde ise Kanun’da belirtilen bu suçlar genişletilerek ve silah ruhsatı verilmesi zorlaştırılarak, yönetmelik düzenlemesiyle kanun hükmüne aykırı bir durum oluşturulduğundan, anılan düzenlemede dayanağı olan Kanun hükmüne ve hukuka uyarlık görülmemiştir.
Davacının silah taşıma ruhsatı almak amacıyla yaptığı başvuru davalı idarece Yönetmeliğin 16. maddesinin 1. fıkrasının (e) bendinde yer alan hüküm uyarınca reddedilmiş olup, anılan düzenleme yukarıda belirtilen gerekçelerle 6136 sayılı Kanunun 7. maddesine ve hukuka aykırı bulunduğundan ve davacının mahkum olduğu suçlar Kanunun 7. maddesi kapsamında kendisine silah ruhsatı verilmesine engel teşkil eden suçlar arasında sayılmadığından dava konusu işlemin de dayanağının kalmadığı değerlendirilmektedir.
Açıklanan nedenlerle davacının silah taşıma ruhsatı almak için yaptığı başvurunun reddine ilişkin işlem ile 01/06/1991 tarihli ve 20888 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Ateşli Silahlar ve Bıçaklar ile Diğer Aletler Hakkında Yönetmeliğin 16. maddesinin birinci fıkrasının (e) bendinin iptaline karar verilmesinin uygun olacağı düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onuncu Dairesince, davanın reddi yolundaki Danıştay (Kapatılan) Onbeşinci Dairesinin 04/03/2015 tarih ve E:2012/10696, K:2015/1299 sayılı kararının, Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunun 04/10/2017 tarih ve E:2015/4098, K:2017/2892 sayılı kararı ile bozulduğu görülmekle, bozma kararına uyularak gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE :
MADDİ OLAY: Davacıya ait silah bulundurma ruhsatı, iki ayrı mühür fekki suçu ve zorla kız kaçırmaya teşebbüs suçundan dolayı kesinleşmiş mahkumiyeti olması sebebiyle Yönetmeliğin 16. maddesinin (e) bendi uyarınca, bir daha silah ruhsatı verilmemek üzere Ankara Valiliğinin … tarihli işlemiyle iptal edilmiş, bu işleme karşı dava açılmamış, davacı tarafından 13/09/2012 tarihinde silah taşıma ruhsatı verilmesi talebiyle idareye başvurulmuş, Ankara Valiliği Emniyet Müdürlüğünün … tarihli işlemiyle; … tarihli olur ile silah ruhsatının bir daha ruhsat verilmemek üzere iptal edildiği ve bu durumun tarafına silah ruhsatı verilmesine engel olduğunun bildirilmesi üzerine, bu işlemin ve işlemin dayanağı olan Yönetmeliğin 16. maddesinin birinci fıkrasının (e) bendinin iptali istemiyle bakılan dava açılmıştır.

İLGİLİ MEVZUAT: Anayasa’nın 124. maddesinde; “Cumhurbaşkanı, bakanlıklar ve kamu tüzel kişileri, kendi görev alanlarını ilgilendiren kanunların ve tüzüklerin uygulanmasını sağlamak üzere ve bunlara aykırı olmamak şartıyla, yönetmelikler çıkarabilirler.” hükmü yer almıştır.
6136 sayılı Ateşli Silahlar ve Bıçaklar ile Diğer Aletler Hakkında Kanun’un, dava konusu işlem tarihinde yürürlükte bulunan, 7. maddesinin birinci fıkrasında, ateşli silahları kimlerin taşıyabileceği beş bent halinde sayılmış; 5. bendinde, Bakanlar Kurulunca çıkarılacak Yönetmelikte belirlenecek esaslara göre Valiler tarafından verilecek izin vesikasını alanların da ateşli silahları taşıyabilecekleri veya mesken ya da işyerinde bulundurabilecekleri belirtilmiş; 23/01/2008 tarih ve 5728 sayılı Kanun’un 154. maddesi ile değişik yedinci fıkrasında ise, ateşli silahla işlenen suçlardan hükümlü bulunanlar ile taksirli suçlar hariç olmak üzere bir yıldan veya bu Kanun kapsamına giren suçlardan dolayı altı aydan fazla hapis cezasına mahkum olanlara, affa uğramış olsalar bile ateşli silah taşıma veya bulundurma izni verilmeyeceği hükmüne yer verilmiştir.
Anılan Kanun’a dayalı olarak çıkarılan Ateşli Silahlar ve Bıçaklar ile Diğer Aletler Hakkında Yönetmeliğin, dava konusu işlem tarihinde yürürlükte bulunan, 7. maddesinin birinci fıkrasının (a) bendinde, il valilerinin, yaptıkları iş, sosyal, ekonomik, kültürel ve mesleki faaliyetleri ya da bulundukları yer ve zaman itibarıyla can güvenliklerinin ciddi ve harici tehdit ve tehlikelere maruz kalacağı kuvvetle muhtemel olduğu anlaşılan Türk vatandaşlarına talepleri halinde silah taşıma ruhsatı verebileceği belirtilmiş; Ek 2. maddesinde, Valilerin, 7. ve Ek 1. maddelerde belirtilenler hariç olmak üzere, bu Yönetmelik hükümlerine göre sahip oldukları yetkilerini, gerekli gördükleri takdirde, kısmen veya tamamen, kaymakamlara yazılı olarak devredebilecekleri düzenlenmiştir.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 46. maddesinin 1. fıkrasında, Danıştay Dava Daireleri kararlarına karşı Danıştay’da temyiz yoluna başvurulabileceği; 2575 sayılı Danıştay Kanunu’nun 38. maddesinde, İdari Dava Dairelerinden ilk derece mahkemesi olarak verilen kararların İdari Dava Daireleri Kurulunca temyizen inceleneceği; 2577 sayılı Kanun’un 49. maddesinin 4. fıkrasında da idare mahkemelerinin bozmaya uymayarak eski kararında ısrar edebileceği ancak Danıştay İdari ve Vergi Dava Daireleri Kurulları kararlarına uyulmasının zorunlu olduğu kurala bağlanmış; böylece Danıştay dava dairelerine, ilk derece mahkemesi olarak verdikleri kararların temyizen bozulması halinde ısrar olanağı tanınmamıştır.

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Davanın, Ateşli Silahlar ve Bıçaklar ile Diğer Aletler Hakkında Yönetmeliğin 16. maddesinin birinci fıkrasının (e) bendinin iptali istemine ilişkin kısmının incelenmesi:
Yönetmeliğin 16. maddesinin birinci fıkrasının işlem tarihinde yürürlükte olan (e) bendinde, “taksirle veya basın yoluyla işlenenler hariç değişik zamanlarda işlediği aynı veya farklı türden ikiden fazla suçtan dolayı hapis veya ağır hapis ve/veya ağır para cezasına mahkum olanlara” hiçbir şekilde ateşli silah ve mermilerini taşıma ya da bulundurma izni verilmeyeceği, verilmiş ruhsatların iptal edileceği hükmü yer almıştır.
Dava konusu düzenlemenin, karar tarihinde, Yönetmeliğin 16. maddesinin birinci fıkrasının (f) bendinde “Taksirle veya basın ve yayın yoluyla işlenenler hariç olmak üzere değişik zamanlarda işlediği aynı veya farklı türden ikiden fazla suçtan dolayı mahkum olanlara” şeklinde yer aldığı ve mahiyetinin değişmediği görülmektedir.
6136 sayılı Kanun’un 7. maddesinde, kesinlikle izin verilemeyecekler dışında diğer engel hallerin yönetmelikle düzenlenmesi konusunda Bakanlar Kuruluna yetki verilmiş ise de, verilen bu yetki çerçevesinde silah taşıma ve bulundurmaya ilişkin yapılan düzenlemelerde, konuya özgü kurallara yer verilirken Kanun hükümlerini aşmamak üzere sınırlamalar yapılması gerekmektedir. Anılan Kanun maddesinde, ateşli silah taşıma ve bulundurma ruhsatı almaya engel haller düzenlenirken, ateşli silahlarla işlenen suçlar nedeniyle verilen mahkûmiyet kararları yönünden bir süre aranmazken taksirli suçlar dışında işlenen suçlar nedeniyle verilen hürriyeti bağlayıcı cezaların kişilerin silah taşıma veya bulundurma ruhsat almasına engel olabilmesi için bir yıldan fazla süreli olması gerektiği belirtilmiştir. Yönetmeliğin 16. maddesinin birinci fıkrasının dava konusu (e) bendinde ise, herhangi bir ceza süresi ve hangi suçlar olduğu belirtilmeksizin, hukuk güvenliği ve idarenin kanuniliği ilkelerine aykırı biçimde, taksirle ve basın yoluyla işlenenler hariç tüm suç ve cezaları kapsayacak şekilde düzenleme yaplarak, Kanun’da belirtilen sınırlamanın aşıldığı anlaşıldığından, Yönetmeliğin 16. maddesinin dava konusu edilen (e) bendinde hukuka uyarlık görülmemiştir.
Davanın, davacının silah taşıma ruhsatı başvurusunun reddine ilişkin … tarih ve … sayılı işlemin iptali istemine ilişkin kısmının incelenmesi:
İdare hukukunda yetki, belirli organ ve makamlara Anayasa ve kanunlarla tanınmış karar alma gücüdür ve kamu hukuku ilkelerine göre, kanun koyucu tarafından hangi makam ve merciye verilmiş ise, bu yetkiyi ancak o makam ve merci kullanabilir. Bu özelliği itibarıyla idarî işlemin temel unsurlarından olan “yetki” aynı zamanda kamu düzenine ilişkin olduğundan idari işlemlerin, Anayasa ve kanunların yetkili kıldığı idare, makam ve kamu görevlileri tarafından tesis edilmesi zorunludur.
Silah taşıma ve bulundurma ruhsatı verme konusundaki yetki, yukarıda alıntısı yapılan Yönetmelik maddelerinde sayılanlar yönünden sadece valilere verilmiş olup, bu yetkinin, ruhsat başvurularının değerlendirilmesi ve başvurunun reddine yönelik işlemleri de kapsadığı açıktır. Bu itibarla, daha önce valiliklerce silah ruhsat başvurularının reddi ya da ruhsat işlemlerinin durdurulması konusunda alınmış ve dava konusu edilmemiş bir karar bulunsa bile, bu karardan sonra ilgilisi tarafından yapılan yeni bir başvurunun, daha önce valilik tarafından tesis edilen işlem gerekçe gösterilerek yetkisiz bir merci tarafından değerlendirilmesine ve reddedilmesine imkan bulunmamakta ve başvurunun bu konuda yetkili merci olan “vali” tarafından değerlendirilmek ve incelenmek suretiyle işlem tesis edilmesi gerekmektedir.
Bu durumda; davacının, silah ruhsatı verilmesi yolundaki başvurusunun reddine ilişkin işlem yetkisiz merci olan Ankara İl Emniyet Müdürlüğünce tesis edildiğinden, dava konusu işlemde hukuka uyarlık bulunmamıştır.

KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. Ateşli Silahlar ve Bıçaklar ile Diğer Aletler Hakkında Yönetmeliğin 16. maddesinin dava konusu edilen (e) bendinin İPTALİNE,
2. Davacının silah taşıma ruhsatı başvurusunun reddine ilişkin … tarih ve … sayılı dava konusu işlemin İPTALİNE,
3. Ayrıntısı aşağıda gösterilen toplam … TL yargılama giderinin davalı idarelerden alınarak davacıya verilmesine; … TL yargılama giderinin karar düzeltme talebinde bulunan davalı idareler üzerinde bırakılmasına,
4. Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca … TL vekâlet ücretinin davalı idarelerden alınarak davacıya verilmesine,
5. Posta gideri avanslarından artan tutarın kararın kesinleşmesinden sonra taraflara iadesine,
6. Bu kararın tebliğ tarihini izleyen 30 (otuz) gün içerisinde Danıştay İdari Dava Daireleri Kuruluna temyiz yolu açık olmak üzere, 02/11/2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.