Danıştay Kararı 10. Daire 2019/10342 E. 2020/3815 K. 14.10.2020 T.

Danıştay 10. Daire Başkanlığı         2019/10342 E.  ,  2020/3815 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONUNCU DAİRE
Esas No : 2019/10342
Karar No : 2020/3815

DAVACI : …
VEKİLİ : Av. …
DAVALI : … Bakanlığı
VEKİLLERİ : Hukuk Müşaviri Av. …
DAVANIN_KONUSU : 03/08/2011 tarih ve 28014 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Ayakta Teşhis ve Tedavi Yapılan Özel Sağlık Kuruluşları Hakkında Yönetmelikte Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmeliğin 1. maddesiyle değiştirilen asıl Yönetmeliğin 12/D maddesinin 1.fıkrasının, çalışma özgürlüğünü sınırlandıran bu düzenlemenin kanunla yapılması gerektiği ve yargı kararına aykırı olduğu gerekçeleriyle öncelikle tamamının; dilekçede belirtilen hukuka aykırılık sebepleri ile 12/D maddesinin 1. fıkrasının (a) bendinin ilk iki cümlesinin, (b), (c), (f) ve (i) bentlerinin, aynı maddeye eklenen 4.fıkrasının; 2. maddesiyle değiştirilen asıl Yönetmeliğin geçici 7. maddesinin 1. fıkrasının ilk cümlesinin, aynı maddeye eklenen 2. fıkrasının; 4. maddesiyle değiştirilen asıl Yönetmeliğin ekinde yer alan Ek-1/d’nin 7. maddesinin iptali istenilmektedir.

DAVACININ_İDDİALARI : Yönetmeliğin 12/D maddesinde yapılan düzenlemelerde hekimlerin kazanılmış haklarının dikkate alınmadığı, muayenehanelerde randevu ile hizmet verildiği, hekimlerin mesleklerini bağımsız ve serbest olarak icra edebildikleri tek yer olan muayenehanelerin açılmasının ve faaliyetlerine devam edebilmelerinin imkânsız hale getirildiği, meslekle ilgili temel konuların kanunla düzenlenmesi gerektiği, muayenehaneler için getirilen standartların 1219 sayılı Kanuna aykırılık teşkil ettiği, Danıştay Onuncu Dairesince yürütmesi durdurulan Yönetmelik maddelerinin aynen veya birkaç kelime değişikliği ile yeniden yayımlandığı, Anayasa ile tanınan çalışma ve sözleşme hürriyetinin kısıtlandığı, dava konusu düzenlemelerin hizmetin gereklerine, kamu yararına ve ölçülülük ilkesine aykırı olduğu, özürlülerle ilgili sayısız standart olduğu ve bunların hangilerinin dikkate alınacağının belli olmadığı, Türk Standartları Enstitüsünün özel bir kuruluş olduğu ve standartlara ulaşmak için belirli bir ücret ödenmesi gerektiği, hastaların kendisine hizmet verecek hekimi seçme hakkına sınırlama getirildiği ileri sürülerek düzenlemelerin iptalinin gerektiği iddia edilmektedir.

DAVALININ SAVUNMASI : Yönetmelik hükümlerinin 1219 sayılı Kanun’un 5.maddesinin nasıl uygulanması gerektiğini gösterdiği, temel bir kamu hizmeti niteliği taşıyan sağlık hizmetinin görülmesi sırasında sağlık mevzuatının ve hizmetin gerektirdiği niteliklerin aranmasında ve hizmetin buna göre yürütülerek denetlenmesinde Bakanlığın yetkili olduğu, fiziki şartların düzenlenmesinin özürlüler, hastalar ve durumu acilleşenler açısından gereklilik olduğu, muayenehanelerin hasta potansiyelinin buralarda uygulanabilecek tıbbi işlemlere göre değerlendirilemeyeceği, hastaların her zaman acil müdahaleye ihtiyaç duyabileceği, hasta ve sağlık hizmeti sunanların güvenliğinin etkin olarak korunmasının hedeflendiği ileri sürülerek davanın reddi gerektiği savunulmaktadır.

DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ : …
DÜŞÜNCESİ :Dava konusu düzenleme, Danıştay (Kapatılan) Onbeşinci Dairesince İdari Dava Daireleri Kurulunun bozma kararına uyularak verilen 10/10/2018 tarihli ve E:2018/1549, K:2018/6849 sayılı kararla iptal edildiğinden, aynı düzenlemeler hakkında yeniden bir karar verilmesine yer olmadığı düşünülmektedir.

DANIŞTAY SAVCISI : …
DÜŞÜNCESİ : Dava, Ayakta Teşhis ve Tedavi Yapılan Özel Sağlık Kuruluşları Hakkında Yönetmeliğin 3.8.2011 tarih ve 28014 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Ayakta Teşhis ve Tedavi Yapılan Özel Sağlık Kuruluşları Hakkında Yönetmelikte Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmeliğin 1.maddesiyle değiştirilen 12/D maddesinin 1.fıkrasının, çalışma özgürlüğünün sınırlandırılması olan bu düzenlemenin ancak yasayla yapılabilecekken doğrudan yönetmelikle yapılması ve yargı kararına aykırı olması nedenleriyle tamamının, 12/D maddesinin 1.fıkrasının (a), (b), (c), (ç) (f), (i) bentlerinin, aynı maddeye eklenen 4.fıkrasının, 2.maddesiyle değişiklik yapılan geçici 7.maddesinin 1.fıkrasının ilk cümlesinin, aynı maddeye eklenen 2.fıkrasının, 4.maddesiyle değiştirilen ek-1/d’nin 7.maddesinin iptali istemiyle açılmıştır.
3359 sayılı Sağlık Hizmetleri Temel Kanunu’nun 3.maddesinde, Sağlık hizmetleriyle ilgili temel esaslar sayılmış olup, anılan maddenin 1/c bendinde, bütün sağlık kurum ve kuruluşları ile sağlık personelinin ülke sathında dengeli dağılımı ve yaygınlaştırılmasının esas olduğu, sağlık kurum ve kuruluşlarının kurulması ve işletilmesinin bu esas içerisinde Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanlığınca düzenleneceği, 1/e bendinde, tesis edilecek eğitim, denetim, değerlendirme ve oto kontrol sistemi ile sağlık kuruluşlarının tespit edilen standart ve esaslar içinde hizmet vermesinin sağlanacağı, 1/i bendinde, sağlık hizmetlerinin yurt çapında istenilen seviyeye ulaştırılması amacıyla; bakanlıklar seviyesinden en uçtaki hizmet birimine kadar kamu ve özel sağlık kuruluşları ile kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları arasında koordinasyon ve işbirliği yapılacağı, sağlık kurum ve kuruluşlarının coğrafik ve fonksiyonel hizmet alanlarının, verecekleri hizmetler, yönetim, hizmet ilişki ve bağlantıları gibi konularda tespit edilen esaslara uymak ve verilen görevleri yapmakla yükümlü oldukları belirtilmiştir. Anılan Yasanın 9.maddesinin 1/c bendinde de, bütün kamu ve özel sağlık kuruluşlarının tesis, hizmet, personel, kıstaslarını belirlemeye, sağlık kurum ve kuruluşlarını sınıflandırmaya ve sınıflarının değiştirilmesine, sağlık kuruluşlarının amaca uygun olarak teşkilatlanmalarına, sağlık hizmet zinciri oluşturulmasına, hizmet içi eğitim usul ve esasları ile sağlık kurum ve kuruluşlarının koordineli çalışma ve hizmet standartlarının tespiti ve denetimi ile bu Kanunla ilgili diğer hususların Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanlığınca çıkarılacak yönetmelikle tespit edileceği öngörülmüştür.
Davanın açıldığı açıldığı tarihte yürürlükte olan 181 sayılı Sağlık Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname’nin; 2.maddesinin birinci fıkrasının (a) bendinde, herkesin hayatını bedenen, ruhen ve sosyal bakımdan tam iyilik hali içinde sürdürmesini sağlamak için fert ve toplum sağlığını korumak ve bu amaçla ülkeyi kapsayan plan ve proğramlar yapmak, uygulamak ve uygulatmak, her türlü tedbiri almak, gerekli teşkilatı kurmak ve kurdurmak, 9.maddesinin birinci fıkrasının (h) bendinde, sanatlarını serbest olarak icra eden tabip ve tababet mensuplarının hizmetlerinin ve işyerlerinin sağlık ve teknik denetimini yapmak, ücret tarifelerini tesbit etmek Sağlık Bakanlığının görevleri arasında sayılmıştır. Anılan Yasanın 31.maddesinde, Bakanlıkça verilecek önemli sağlık konuları hakkında görüş bildirmek ve tababet şubeleri sanatlarını ifadan doğan adli konularda görüş vermek üzere (11) üyeli bir Yüksek Sağlık Şurası kurulmuş olup, Bakanlığın, ülkenin sağlık ile ilgili konularında danışma fonksiyonu yapmak üzere Şuraya bağlı olarak danışma kurulları ve tababet şubeleri sanatlarını ifadan doğan adli konularda dosyaları inceleyip Şura’ya sunmak üzere ihtisas komisyonları oluşturulabileceği hükme bağlanmış, 43.maddesinde ise, Bakanlığın, kanunla yerine getirmekle yükümlü olduğu hizmetleri tüzük, yönetmelik, tebliğ, genelge ve diğer idari metinlerle düzenlemekle görevli ve yetkili olduğu belirtilmiştir.
Yukarıda belirtilen mevzuat hükümlerinin birlikte değerlendirilmesinden, Sağlık Bakanlığı’nın, muayenehanelerin taşıması gereken asgari tesis, hizmet ve personel standartlarını belirleme konusunda düzenleme yapmaya yetkili olduğu sonucuna varılmaktadır.
7.4.2011 tarih ve 27898 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Ayakta Teşhis ve Tedavi Yapılan Özel Sağlık Kuruluşları Hakkında Yönetmeliğin bazı maddelerinin iptali istemiyle açılan davada Danıştay Onuncu Dairesi 5.7.2011 tarih ve E:2011/6866 sayılı kararıyla; özetle, asansör, merdiven ve kapılar için Yönetmelikte aranılan fiziki şartların, hizmet gereği asgari standart boyutlarını aşar şekilde belirlenmiş olduğu gerekçesiyle 12/D maddesinin birinci fıkrasının (e) ve (f) bentlerinin yürütmesinin durdurulmasına karar vermiştir.
Sağlık Bakanlığınca, daha sonra 3.8.2011 tarih ve 28014 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan, dava konusu değişiklik yapılmış, 12/D maddesinin birinci fıkrasının (f) bendinde; “ Muayenehanelerde yer alan giriş, kapı, asansör, merdiven, tuvalet ve lavabo gibi fiziki alanlar 3.5.1985 tarihli ve 3194 sayılı İmar Kanununun Ek 1.maddesi ve ilgili diğer mevzuat hükümlerine uygun olarak düzenlenir.” kuralına yer verilmiştir.
3194 sayılı İmar Kanununun Ek 1. maddesinde “ Fiziksel çevrenin özürlüler için ulaşılabilir ve yaşanılabilir kılınması için, imar planları ile kentsel, sosyal, teknik altyapı alanlarında ve yapılarda, Türk Standartları Enstitüsünün ilgili standardına uyulması zorunludur.” hükmü yer almaktadır.
Türk Standartları Enstitüsünce belirlenen standartlara göre, muayenehanelerin bulunduğu mesken binalarına giriş kapısının en az 91,5 cm olması, farklı seviyeli yerler ile merdivenli alanlarda rampa ve sahanlıkların yapılması gerektiği, bunlarla ilgili ölçü ve eğimlerin TS9111 de düzenlendiği, buna göre rampaların Hiçbir şekilde %8’den daha dik olmaması, eğimi1/20 ve 1/12 arasında olan her rampada en az 100 cmx120 cm olan bir sahanlık olması gerektiğinin belirtildiği, asansör kapılarının net açıklığının minumum 91,5 cm olması gerektiğinin belirtildiği, asansör kapılarının net açıklığının minumum 91,5 cm, asansör kapısının kalınlığının 30 cm olması gerektiğinin, dairenin iç kapılarının90 derece açıldığında geçiş derinliğinin minumum 81,5 cm, tuvalet kapısının net genişliğinin minumum 81,5 cm olması gerektiği belirtilmiştir.
Muayenehane, bir tabip tarafından mesleğini serbest olarak icra etmek üzere müstakilen açılan, Yönetmelik ile belirlenen asgari şartları taşıyan ve Yönetmelikte tanımlanan tıbbi işlemlerin yapılabildiği sağlık kuruluşlarıdır.
Yukarıda belirtilen tanıma göre muayenehane, başlıbaşına yapı niteliğinde bulunmayan, herhangi bir binanın işyeri olarak çalıştırılmasına engel bulunmayan bağımsız bir bölümünde açılabilmektedir. Bu kapsamda Uluslararası standartlara ve çağdaş normlara uygun sağlıklı mekanlarda sağlık hizmeti verilmesini sağlamak, özürlü ve diğer hastaların hizmete ulaşılabilirliğini sağlamak için bu yerlerde TS9111 “ Özürlüler ve Hareket Kısıtlılığı Bulunan Kişiler İçin Binalarda Ulaşılabilirlik Gerekleri” standardına uygunluk aranmasında kamu yararı ve hizmet gereklerine aykırılık görülmemiştir.
Yönetmeliğin dava konusu edilen 2.maddesi Ana Yönetmeliğin geçici 7.maddesinin birinci fıkrasının ilk cümlesini değiştirmiş ve aynı maddeye 2.fıkrayı eklemiş, düzenlemede daha önce açılan muayenehanelerin uyum süreci düzenlenmiş, yine Yönetmeliğin dava konusu edilen 4.maddesi ile değişik Ana Yönetmeliğin ekinde yer alan EK-1/d Muayenehane Açma Başvurusunda İstenecek Belgeleri düzenlemekte ve 7.maddesinde, binada ilgili mevzuata uygun şekilde yangın için gerekli tedbirlerin alındığını, tesisatın kurulduğunu ve binanın bu açıdan uygunluğunu ayrıntılı olarak gösteren ve yetkili merciden alınan belgenin ibraz edileceği öngörülmüştür
Yönetmeliğin dava konusu edilen 2. ve 4.maddelerinde de dayanağı mevzuata aykırılık görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle davanın reddine karar verilmesi gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Danıştay Onuncu Dairesince; Danıştay (Kapatılan) Onbeşinci Dairesinin 15/05/2014 tarih ve E:2013/8803, K:2014/3726 sayılı kararının, İdari Dava Daireleri Kurulunun 15/11/2017 tarih ve E:2014/5117, K:2017/3729 sayılı kararıyla kısmen onanıp kısmen bozulması üzerine, bozulan kısım hakkında tetkik hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE :
MADDİ OLAY :
Dava, 03/08/2011 tarih ve 28014 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Ayakta Teşhis ve Tedavi Yapılan Özel Sağlık Kuruluşları Hakkında Yönetmelikte Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmeliğin 1. maddesiyle değiştirilen asıl Yönetmeliğin 12/D maddesinin 1.fıkrasının, çalışma özgürlüğünü sınırlandıran bu düzenlemenin kanunla yapılması gerektiği ve yargı kararına aykırı olduğu gerekçeleriyle öncelikle tamamının; dilekçede belirtilen hukuka aykırılık sebepleri ile 12/D maddesinin 1. fıkrasının (a) bendinin ilk iki cümlesinin, (b), (c), (f) ve (i) bentlerinin, aynı maddeye eklenen 4.fıkrasının; 2. maddesiyle değiştirilen asıl Yönetmeliğin geçici 7. maddesinin 1. fıkrasının ilk cümlesinin, aynı maddeye eklenen 2. fıkrasının; 4. maddesiyle değiştirilen asıl Yönetmeliğin ekinde yer alan Ek-1/d’nin 7. maddesinin iptali istemiyle açılmıştır.
Danıştay (Kapatılan) Onbeşinci Dairesinin 15/05/2014 tarih ve E:2013/8803, K:2014/3726 sayılı kararı ile; 03/08/2011 tarih ve 28014 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Ayakta Teşhis ve Tedavi Yapılan Özel Sağlık Kuruluşları Hakkında Yönetmelikte Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmeliğin 1. maddesiyle değiştirilen asıl Yönetmeliğin 12/D maddesinin 1. fıkrasının (f) bendinin, 4. maddesiyle değiştirilen asıl Yönetmeliğin ekinde yer alan Ek-1/d’nin 7. maddesinin iptaline; Yönetmeliğin 1. maddesiyle değiştirilen asıl Yönetmeliğin 12/D maddesinin 1. fıkrasının, bu düzenlemenin kanunla yapılması gerektiği ve yargı kararına aykırı olduğu gerekçesiyle iptali isteminin ve 12/D maddesinin 1. fıkrasının diğer bentlerine yönelik iptal isteminin, aynı maddeye eklenen 4. fıkrasının, 2.maddesiyle değiştirilen asıl Yönetmeliğin geçici 7. maddesinin 1. fıkrasının ilk cümlesinin ve aynı maddeye eklenen 2. fıkrasının iptali istemlerinin reddine karar verilmiştir.
Tarafların, anılan kararın aleyhlerine olan kısımlarını karşılıklı olarak temyiz etmesi üzerine İdari Dava Daireleri Kurulunun 15/11/2017 tarih ve E.2014/5117; K:2017/3729 sayılı kararı ile; Daire kararının dava konusu Yönetmeliğin 2. maddesiyle değiştirilen esas Yönetmeliğin geçici 7. maddesinin 1. fıkrasının ilk cümlesinin iptali isteminin reddine ilişkin kısmının bozulmasına, kararın diğer kısımlarının onanmasına karar verilmiştir.
Bozulan kısım yönünden kararın gerekçesi;

03/08/2010 günlü, 27661 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Ayakta Teşhis ve Tedavi Yapılan Özel Sağlık Kuruluşları Hakkında Yönetmelikte Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik ile ‘Muayenehane Standardı ve Açılması’ başlıklı 12/D maddesi Yönetmeliğe eklenerek muayenehanelerin taşıması gereken asgari tesis, hizmet ve personel standartlarına ilişkin şartlar belirtilmiş, aynı Yönetmeliğin 6.maddesi ile Yönetmeliğe Geçici 7.madde eklenerek, 03/08/2010 tarihine kadar açılmış olan muayenehanelerin, 12/D maddesine bir yıl içerisinde uygunluklarını sağlayarak müdürlüğe başvuracakları, müdürlükçe yerinde incelenen ve bu Yönetmelikteki şartları taşıdığı tespit edilen muayenehanelere uygunluk belgesi düzenleneceği, bu süre içerisinde yeni uygunluk belgesi almayan muayenehanelerin valilikçe faaliyetinin durdurulacağı belirtilerek, 03/08/2010 tarihine kadar açılmış muayenehanelerin faaliyetlerine devam edebilmeleri için (1 yıllık süreden sonra) Yönetmeliğin 12/D maddesinde düzenlenen kriterlere bir yıl içerisinde uyum sağlamaları şartı getirilmiş; dava konusu Yönetmeliğin 2. maddesiyle Yönetmeliğin Geçici 7. maddesinin 1. fıkrasının ilk cümlesi değiştirilerek, 03/08/2010 tarihine kadar açılmış muayenehanelerin, 12/D maddesi ile bu Yönetmeliğin ekinde yer alan Ek-1/d Muayenehane Açma Başvurusunda İstenecek Belgeler’de yer alan depreme dayanıklılık raporu hariç diğer maddelerine 03/08/2015 tarihine kadar uygunlukları sağlanarak müdürlüğe başvurmaları gerektiği hüküm altına alınmıştır.
Davacı tarafından, anılan düzenlemeyle hekimlerin çalışma haklarının Anayasa’ya aykırı olarak sınırlandırıldığı ve daha önceki standartlara göre açılmış muayenehanelerin kazanılmış haklarının yok sayıldığı ileri sürülmektedir.
Davalı idarece, değişen ve gelişen sağlık standartları veya uygulamalarına uyum sağlamaları açısından açılmış sağlık kuruluşlarının standartlarının yeniden belirlenmesi, bunların zorunlu kıldığı değişikliklerin istenebilmesi ve makul süre içinde bu standartlara uyma zorunluluğu getirilmesi mümkün ise de; dava konusu Yönetmeliğin incelenmesinden getirilen standartlar arasında mevcut muayenehanelerde yerine getirilmesi teknik olarak mümkün olmayan bazı standartların bulunduğu anlaşılmakta olup, bu standartların ilgililere süre tanınsa bile yerine getirilmesi olanağı bulunmadığı açıktır.
Bu durumda, davalı idarece yerine getirilmesi teknik olarak mümkün olan ve olmayan standartlar yönünden ayrıma gidilerek önceki standartlara göre açılmış muayenehanelerin, yerine getirilebilmesi mümkün olmayan standartlardan muaf tutulması gerekirken, böyle bir ayrım yapılmaksızın getirilen düzenlemede hukuka uyarlık görülmemiştir.
Nitekim, benzer bir durum, Özel Hastaneler Yönetmeliği’nde ile özel hastaneler için getirilen birtakım fiziki standartlar açısından söz konusu olmuş, ancak Özel Hastaneler Yönetmeliği’nin Ek 1.maddesi ile, bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihe kadar Bakanlıkça ruhsatlandırılan özel hastanelerin, yerine getirilmesi mümkün olmayan bazı standartlardan muaf tutulması öngörülmüştür.
Bu açıklama dikkate alındığında; Daire kararının bu düzenlemeye yönelik davanın reddine ilişkin kısmında hukuki isabet bulunmamaktadır.” şeklindedir.
Anılan karara karşı davacının karar düzeltme istemi İdari Dava Daireleri Kurulunun 13/05/2019 tarih ve E:2018/3354, K:2019/2248 sayılı kararı ile reddedilmiştir.
Buna göre, 03/08/2011 tarih ve 28014 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Yönetmeliğin 2. maddesiyle değiştirilen esas Yönetmeliğin geçici 7. maddesinin 1. fıkrasının ilk cümlesi yönünden İdari Dava Daireleri Kurulunun bozma kararı üzerine yeniden bir karar verilmesi gerekmektedir.

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 46. maddesinin 1. fıkrasında, Danıştay Dava Daireleri kararlarına karşı Danıştay’da temyiz yoluna başvurulabileceği; 2575 sayılı Danıştay Kanunu’nun 38. maddesinde, İdari Dava Dairelerinden ilk derece mahkemesi olarak verilen kararların İdari Dava Daireleri Kurulunca temyizen inceleneceği; 2577 sayılı Kanunun 49. maddesinin 4. fıkrasında da idare mahkemelerinin bozmaya uymayarak eski kararında ısrar edebileceği ancak Danıştay İdari ve Vergi Dava Daireleri Kurulları kararlarına uyulmasının zorunlu olduğu kurala bağlanmış; böylece Danıştay dava dairelerine, ilk derece mahkemesi olarak verdikleri kararların temyizen bozulması halinde ısrar olanağı tanınmamıştır.
Görülen davada da dava konusu olan, 03/08/2011 tarih ve 28014 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Yönetmeliğin 2. maddesiyle değiştirilen esas Yönetmeliğin geçici 7. maddesinin 1. fıkrasının ilk cümlesinin iptali istemiyle açılan davada, Danıştay (Kapatılan) Onbeşinci Dairesince anılan düzenlemeye yönelik davanın reddi yolunda verilen 26/12/2013 tarih ve E:2013/8817, K:2013/12025 sayılı kararının, Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunun 15/11/2017 tarih ve E:2014/5326, K:2017/3723 sayılı kararı ile -yukarıda yer verilen gerekçe ile aynı yöndeki gerekçe ile- bozulması üzerine, Danıştay (Kapatılan) Onbeşinci Dairesince verilen 10/10/2018 tarih ve E:2018/1549, K:2018/6849 sayılı kararla bozma kararının gerekçesi doğrultusunda anılan düzenlemenin iptaline karar verilmiştir. Karar temyiz edilmeksizin kesinleşmiştir.
Bu nedenle, işbu davada da dava konusu olan aynı düzenleme hakkında yeniden bir karar verilmesine gerek bulunmamaktadır.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. 03/08/2011 tarih ve 28014 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Yönetmeliğin 2. maddesiyle değiştirilen esas Yönetmeliğin geçici 7. maddesinin 1. fıkrasının ilk cümlesinin iptali istemi hakkında KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA,
2. Sonucu itibarıyla dava kısmen karar verilmesine yer olmadığına, kısmen iptal, kısmen retle sonuçlandığından, davacı tarafından yapılan ve ayrıntısı aşağıda gösterilen toplam … TL yargılama giderinin davadaki haklılık oranına göre yarısı olan … TL’nin davacı üzerinde bırakılmasına, diğer yarısı olan … TL’nin davalı idareden alınarak davacıya verilmesine, temyiz aşamasında davalı idare tarafından yapılan … TL yargılama giderinin yarısı olan … TL’nin davalı idare üzerinde bırakılmasına, … TL’nin davacıdan alınarak davalı idareye verilmesine,
3. Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca belirlenen … TL vekâlet ücretinin davalı idareden alınarak davacıya verilmesine, davanın retle sonuçlanan ve onanarak kesinleşen kısmı için ilk kararda davalı idare lehine vekalet ücreti takdir edildiğinden bu konuda yeniden vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
4. Posta gideri avansından artan tutar varsa kararın kesinleşmesinden sonra istemi halinde taraflara iadesine,
5. Bu kararın tebliğ tarihini izleyen 30 (otuz) gün içerisinde Danıştay İdari Dava Daireleri Kuruluna temyiz yolu açık olmak üzere, 14/10/2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi. 109,50 TL