Danıştay Kararı 10. Daire 2018/5498 E. 2022/6317 K. 21.12.2022 T.

Danıştay 10. Daire Başkanlığı         2018/5498 E.  ,  2022/6317 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONUNCU DAİRE
Esas No : 2018/5498
Karar No : 2022/6317

TEMYİZ EDEN (DAVACI) : …
VEKİLİ : Av. …

TEMYİZ EDEN (DAVALI) : … Genel Müdürlüğü / ANKARA
VEKİLİ : Av. …

DAVALI YANINDA MÜDAHİL : … İnş. Nak. Taah. San. Tic. Ltd. Şti.
VEKİLLERİ : Av. …

İSTEMİN KONUSU : … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…., K:… sayılı kararının taraflarca aleyhlerine olan kısımlarının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacı tarafından, Batman ili, Kozluk ilçesi, … Mahallesi, … mevkii, … ada … parsel üzerinde bulunan evinin davalı idarece yapılan yol yapım çalışmaları neticesinde oturulamayacak derecede zarar görmesinde davalı idarenin hizmet kusuru bulunduğu ileri sürülerek Sulh Hukuk Mahkemesinde yaptırılan tespit ile belirlenen 255.907,00 TL taşınmaz zararı ile 431,74 TL tespit gideri olmak üzere toplam 256.338,74 TL maddi tazminatın … Sulh Hukuk Mahkemesi’nde tespitin yaptırıldığı 20/02/2009 tarihinden itibaren işletilecek yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesi istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … İdare Mahkemesince, Mahkemelerinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının Danıştay Onuncu Dairesinin 29/11/2017 tarih ve E:2016/1061, K:2017/5133 sayılı kararıyla bozulması üzerine bozma kararına uyularak yeniden yapılan incelemede dosya üzerinden yaptırılan bilirkişi incelemesi neticesinde düzenlenen 21/06/2018 tarihli ek raporda, dava konusu yapıdaki oturmalar ve çatlakların, davalı kurum tarafından yapılan yol çalışmasından sonra meydana gelmiş olması, davalı kurumun kamulaştırma sınırına uymayıp, kamulaştırma sınırını 2 metre geriye çekerek yapıyı kamulaştırma sınırında tutup, kamulaştırmadan kaçınma nedeniyle davalı kurumun %80 kusurlu olduğu, dosya kapsamında yer alan keşif sonrasında düzenlenen bilirkişi raporunda dava konusu taşınmazda 248.949,00 TL maddi zararın bulunduğunun belirlenmesi birlikte değerlendirilerek, dava konusu olay nedeniyle ortaya çıkan zararın 199.156,00 TL’isinden davalı idarenin sorumlu olduğunun belirlendiği, bilirkişi raporunun hükme esas alınabilir nitelikte bulunduğu öte yandan , davacı tarafından, uğradığı zararın tazmini istemiyle açılacak davaya esas olacak uyuşmazlık konusu miktarın tespiti istemiyle … Sulh Hukuk Mahkemesi’nde açtığı tespit davasında yapılan masrafların da, idarenin eylemi nedeniyle uğranılan zarar kapsamında değerlendirilmesi gerektiğinden, adli yargı yerinde yapılan toplam 431,74 TL masrafın da tazmini gerektiği gerekçesiyle davacının maddi tazminat isteminin 199.587,74 TL’sinin idareye başvuru tarihi olan 29/09/2009 tarihinden itibaren işletilecek yasal faiziyle birlikte davalı idare tarafından davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENLERİN İDDİALARI :
Davacı tarafından, … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı davanın 249.380,74 TL’sinin kabulüne ilişkin kararının Danıştay Onuncu Dairesince müdahale talebi hakkında 2577 sayılı Kanun’un 31. maddesi ve yollamada bulunulan 6100 sayılı Kanun hükümleri uyarınca gerekli sürecin işletilmesi ve bu konuda bir karar verilmesi gerekirken bu talebin karşılanmaksızın karar verildiği gerekçesiyle bozulmasına dair verilen karar sonrasında verilen kararda bozma kararına uyulduğu belirtilerek yeniden kusura ilişkin bir rapor alınıp kendilerine %20 kusur izafesinin ardından tazminat istemlerinin 199.587,74 TL’sinin kabulüne karar verildiği, dava konusu zararın gerçekleşmesinde herhangi bir kusurlarının bulunmadığı, hukuka aykırı verilen Mahkeme kararının bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.
Davalı idare tarafından, dava konusu olayın üçüncü kişilerin kusurundan kaynaklandığı, idarelerinin kusuru bulunmadığı, Mahkemece davanın reddine karar verilmesi gerektiği ileri sürülmektedir.

TARAFLARIN SAVUNMALARI : Taraflarca savunma verilmemiştir.

DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ : …
DÜŞÜNCESİ : Davacının temyiz isteminin kabulü ile Mahkeme kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Danıştay Onuncu Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE :
MADDİ OLAY :
Dava; davacı tarafından, Batman ili, Kozluk ilçesi, … Mahallesi, … mevkii, … ada, … numaralı parselde bulunan evinin davalı idarece yapılan yol yapım çalışmaları sırasında oturulamayacak derecede zarar gördüğünden bahisle uğranılan 256.338,74 TL zararın … Sulh Hukuk Mahkemesi’nde tespit yaptırıldığı tarih olan 20/02/2009 tarihinden itibaren işletilecek yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesi istemiyle açılmıştır.
… İdare Mahkemesinin 04/06/2015 tarihli ara kararı ile yaptırılan keşif ve bilirkişi incelemesi neticesinde hazırlanan raporda; “Uyuşmazlık konusu yapının yol kenarında ve yamaçta yerleşik olup, yapının zemin katında dükkanların, üst katında da daireler ve küçük bir sundurmanın olduğu, söz konusu binanın zemin katının alanının 357 m², üst katının alanının 376 m² olduğu ve deponun alanının ise 26,37 m² olduğu, yapının özellikle duvarlarında, döşemesinde kısmen de taşıyıcı elemanlar olan kolon ve kirişlerde yol yönünde çatlakların olduğu, yapıda bir kaymanın olduğunun belirlendiği, yapının önden bakıldığında sağ yan cephesinde kaymaya karşı ilave kolon ve kirişler atılarak güçlendirme çalışmasının yapıldığının görüldüğü, ancak bu iyileştirmenin kesin çözüm olmadığının devam eden ve gittikçe genişleyen çatlaklardan anlaşıldığı, Kozluk ilçesinin jeolojik yapısı, zemini oluşturan birimlerin gevşek tutturulmuş olması ve yağışların etkisi düşünüldüğünde heyelan şüphesi doğurduğu, fakat birimlerin yamaç eğimi ile aynı yönde olmamasının, inceleme alanında ve uydu görüntüleriyle yapılan incelemeden herhangi bir heyelan topoğrafyasının varlığının gözlenememesinin heyelan şüphesini ortadan kaldırdığı, ayrıca heyelana bağlı oluşacak hasarların sadece tek bir yapıya değil heyelan alanındaki bütün yapılara zarar vereceği, bununla birlikte ilgili yapının hemen doğusundaki yapının ne duvarlarında ne de kendisinde herhangi bir hasar gözlenemediği, daha önceki 2009 tarihli bilirkişi raporunda da yukarıda belirtilen tespitleri destekleyen sonuçlara ulaşıldığı, raporda; “Yapının yol yapım çalışmaları nedeniyle ciddi hasarlar gördüğü, anayol çalışmaları kapsamında taşınmazın ön kısmında kazı yapıldığı, bu kazının doğal olarak zeminin, yamacın eğimini arttırdığı, hareket ve kaymaların devam etmesi nedeniyle binadaki kaymaların giderek arttığı, yapılan güçlendirme çalışmalarının olumlu sonuç vermediği, bu nedenle çökme tehlikesi bulunan bu yapıda oturma imkanının bulunmadığı” tespitlerinin yapıldığı, kamulaştırma sınırı kapsamında yolun genişliğinin 10 m olması gerekirken söz konusu bina önünde kamulaştırma maliyetinden kaçınmak için bu genişliğin 8 m’ye düşürüldüğü ve yine söz konusu yapıya daha fazla yaklaşmamak için tretuvar duvarının yapılamadığı, ancak, yolun bütünlüğünün korunması için, yolun projesine uygun olarak 10 m genişliğinde yapılmasının gerektiği, yani söz konusu binanın kamulaştırılarak yol projesine uygun olarak yapılması gerektiği, belirtilen bu nedenlerden dolayı yapının dava tarihine göre kamulaştırma bedelinin hesaplanarak kamulaştırılması gerektiği, yapının betonarme karkas yapıda ve 21-25 yaşları arasında olduğu, yolun 2 metre genişletilmesiyle yapının bir kısmı yıkılacağından ve taşıyıcı elemanları zarar görüp yapının geri kalanı kullanılamayacağından yapının fen bilirkişisinin belirttiği alanların bedelinin tamamının yıpranma payı düşüldükten sonra ödenmesi gerektiği, Bayındırlık yapı gruplarına göre 4 kata kadar asansörsüz ve/veya kalorifersiz yapı sınıfı olan III. Sınıf A grubunda olan yapının, yıpranma payının %25 olduğu ve toplam 248.949,00 TL bedelin günümüze kadar yasal faiziyle davacı tarafa ödenmesi gerektiği,” görüş ve kanaatine varıldığı belirtilmiştir.
İdare Mahkemesi tarafından, davalı idare tarafından yapılan itirazlar ile mevcut bilirkişi raporunda herhangi bir kusur oranı da belirtilmediği dikkate alınarak bilirkişi ek raporu alınmasına karar verilmesi üzerine hazırlanan 21/06/2018 tarihli bilirkişi ek raporunda; “Söz konusu yapıdaki oturmalar ve çatlakların, davalı kurum tarafından yapılan yol çalışmasından sonra meydana gelmiş olması, davalı kurumun kamulaştırma sınırına uymayıp, kamulaştırma sınırını 2 metre geriye çekerek yapıyı kamulaştırma sınırında tutup, kamulaştırmadan kaçınma nedeniyle davalı kurumun %80 kusurlu olduğu, söz konudu yapının deprem bölgesinde olması ve yapının yaşının 21-25 yıllık olması nedeniyle deprem sarsıntısı gibi çevresel veya doğal etkenlerden etkilenme olasılığının düşük de olsa olması ve yapının bulunduğu bölgede küçük sarsıntıların zaman zaman olmasından ötürü, yapının taşıyıcı sisteminden yorulmaya neden olmuş olabileceği, yol çalışmasının da bunu tetiklemiş olabileceğinden ötürü davacı tarafın alacağından %20 düşülmesi gerektiği kanaatine varıldığı, bu durumda davacının alacağı=248.949,00-TL X 0,80 (idarenin kusur oranı)=199.156,00-TL olduğu,” görüş ve kanaatine varıldığı belirtilmiştir.

İLGİLİ MEVZUAT:
Anayasanın 125. maddesinde, idarenin her türlü eylem ve işlemlerine karşı yargı yolunun açık olduğu belirtildikten sonra, son fıkrasında, idarenin kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlü olduğu hükme bağlanmıştır.
İdarenin üstlendiği kamu hizmetlerini gereği gibi yerine getirmekle zorunlu olduğu, hizmetin işleyiş ve ifası sırasında çeşitli sebeplerle gerçek veya tüzel kişilere verilen zararların hukuken geçerli biçimde ispatlanması şartıyla idarece tazmininin gerekeceği idare ve sorumluluk hukukunun bilinen ilkelerindendir.
Prensip olarak, idarenin bir eylem ya da işleminden dolayı tazminatla yükümlü kılınabilmesi için o olayda hizmet kusurunun ya da kusursuz sorumluluğunun bulunması zorunludur. İdarenin hukuki sorumluluğundan söz edebilmek içinse, bir zararın mevcut olması ve bu zararın idari bir işlem veya eylemden kaynaklanması, diğer bir ifadeyle, oluşan zararla idari işlem ve eylem arasında illiyet bağının kurulabilmesi gerekmektedir.
İdarenin hukuki sorumluluğunun varlığı ve kapsamı yukarıda aktarılan unsurlar dahilinde oluşmakla birlikte; zararın varlığı ve niceliğinin ortaya konulmasında; maddi olayın tüm unsurlarıyla incelenmesi ve tazmin sorumluluğu açısından bir tespitin yapılması da yargının görevidir. İdare üstlendiği kamu hizmetini gereği gibi yerine getirmekle yükümlü olup, hizmetin işleyişi ve yerine getirilişi sırasında gerekli önlemlerin alınmaması, hizmetin iyi işlememesi nedeniyle verilen zararların hizmet kusuru ilkesi gereği tazmini gerekmektedir.

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
İdare Mahkemesince mahallinde keşif yapılması sonrasında düzenlenen 17/09/2015 tarihli bilirkişi raporunda kamulaştırma sınırı kapsamında yolun genişliğinin 10 m olması gerekirken dava konusu bina önünde kamulaştırma maliyetinden kaçınmak için bu genişliğin 8 m’ye düşürüldüğü ve yine söz konusu yapıya daha fazla yaklaşmamak için tretuvar duvarının yapılamadığı, tespitleri gözetildiğinde dava konusu olayda idarenin hizmet kusuru bulunduğu noktasında duraksama bulunmamaktadır.
17/09/2015 tarihli bilirkişi raporunda yol yapım çalışmaları nedeniyle davacının taşınmazının kullanılamaz hale geldiği tespiti ve kamulaştırma bedeli üzerinden taşınmazda meydana gelen yıpranma payı düşülerek yapılan hesaplama neticesinde 248.949,00 TL zararın meydana geldiğinin belirlendiği, Mahkemece alınan 21/06/2018 tarihli ek raporda da taşınmazın yaşının 21-25 yıllık olması nedeniyle deprem sarsıntısı gibi çevresel veya doğal etkenlerden etkilenme olasılığının düşük de olsa olması ve yapının bulunduğu bölgede küçük sarsıntıların zaman zaman olmasından ötürü, yapının taşıyıcı sisteminden yorulmaya neden olmuş olabileceği, yol çalışmasının da bunu tetiklemiş olabileceğinden ötürü davacı tarafın alacağından %20 düşülmesi gerektiği belirtilerek 199.159,00 TL’den davalı idarenin sorumlu olacağı belirlenmiştir.
17/09/2015 tarihli bilirkişi raporunda dava konusu taşınmazın yıpranma payı düşülerek kamulaştırma bedeli üzerinden hesaplama yapıldığı halde Mahkemece hükme esas alınan 21/06/2018 tarihli ek raporda kusur indirimi adı altında yıpranma payının %20 olarak yeniden indirilmesi mükerrer tenzilata neden olduğundan ek rapor doğrultusunda verilen Mahkeme kararında hukuki isabet bulunmamaktadır.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Davacının temyiz isteminin KABULÜNE,
2. Davalı idarenin temyiz isteminin REDDİNE,
2. Davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine ilişkin temyize konu … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının BOZULMASINA,
3. Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın anılan Mahkemeye gönderilmesine,
4. 2577 sayılı Kanun’un (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin birinci fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren 15 (on beş) gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 21/12/2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.