Danıştay Kararı 10. Daire 2018/5431 E. 2022/6474 K. 26.12.2022 T.

Danıştay 10. Daire Başkanlığı         2018/5431 E.  ,  2022/6474 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONUNCU DAİRE
Esas No : 2018/5431
Karar No : 2022/6474

TEMYİZ EDEN (DAVACI) : …
VEKİLİ : Av. …
KARŞI TARAF (DAVALILAR) : 1- … Bakanlığı
VEKİLİ : …
2- … Bakanlığı
VEKİLİ : …

İSTEMİN_KONUSU : … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesinin … tarih ve E:… , K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

DAVANIN_KONUSU : Kendisi hakkında çağrı üzerine koruma kararı, eski eşi … hakkında Aile Mahkemesince koruma kararı verilen davacı tarafından, eski eşi … tarafından gerçekleştirilen silahlı saldırı sonucu yaralanmasında davalı idarelerin Aile Mahkemesi ve mülki amirlikçe verilen koruma kararlarının gereği gibi uygulanmadığından bahisle hizmet kusurlarının bulunduğu iddiasıyla uğranıldığı ileri sürülen zarara karşılık 110.000,00 TL maddi, 100.000,00 TL manevi olmak üzere toplam 210.000,00 TL tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesi istenilmiştir.

YARGILAMA SÜRECİ :
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararıyla, dava konusu olayda eşinin kendisini yakacağı iddiasıyla şikayette bulunan ve aynı zaman da avukat olan davacının ifadesi alınırken hukuki prosedürü bildiğini beyan etmesine rağmen kolluk tarafından yasal prosedür gereği kendisine çağrı üzerine koruma kararının içeriği ve kapsam ile 155 polis imdat telefonu yanında ayrıca sabit ve mobil telefon numaraları içerir belge davacı tarafından imza altına alınarak kendisine tebliğ edilmek suretiyle bilgilendirildiği, çağrı üzerine korumanın 24 esasına dayalı ve şiddete maruz kalan kişilerce verilen telefon numaralarının aranması üzerine anında olay yerine intikalin sağlandığı, en yakın kolluk görevlisinin şikayetçiye yönlendirildiği, olaya müdahalenin sağlandığı 6284 sayılı Kanunun uygulamasına yönelik kolluk hizmeti olduğu, davacı ile eşi arasında anlaşmalı boşanma sürecinde ve hemen sonrasında taraflar arasında yaşanagelen anlaşmazlıklar sebebiyle gerek eski eşin eve izinsiz girmesi, gerekse davacıyı yakmakla tehdit etmesi olaylarında, şiddetin haber alınması/ olayların şikayet üzerine öğrenilmesi ile başlayan önlemeye ve korumaya yönelik gerek kolluk gerekse adli makamlarca yürütülen idari işlemler zincirinde, davalı idarelerin gerekli tedbirlerin alınması yönünde başlattığı iş ve işlemlerin zamanında ve usule uygun yapıldığı, tedbir alınmasına ilişkin ilgili makamlara verilmesi gereken bilginin ve bildirimin zamanında yapıldığı, re’sen alınacak tedbirlerin mevzuat hükümlerine göre Bostanlı Polis Amirliğince 6284 sayılı Kanun kapsamında koruma kararı çıkarılması için talepte bulunulduğu, bunun üzerine ikinci defa re’sen … Aile Mahkemesinin 6 aylık koruma kararının alınarak ilgili birimlere bildirimi yapılmak suretiyle taraflara tebliğ edildiği, bu koruma kararının bitmesine yakın tarihte davacının 14/04/2015 tarihinde evinden çıktığı sırada eski eşinin saldırısına uğradığı, eski eş tarafından gerçekleştirilen silahlı saldırının saat 12.52’de meydana geldiği, olaya ilişkin başlatılan ceza kovuşturması sonrası … Ağır Ceza Mahkemesinin E:… sayısına kayden açılan ceza yargılamasındaki görüntülerinden davacının saat 12.39’da binadan çıkarak otoparka yürüdüğü, eski eşin de araçların arasından saat 12.40’da çıktığı ve saat 12.41’de karşılaştıkları silahın ise saat 12.52 de ateşlendiği, eski eşin saat 12.56’da olay yerinden kaçtığının kamera kayıtlarından gözlendiği, davacı ile eski eşin karşılaşması ile olay arasında 13 dakikanın bulunduğu, saldırının aniden ve hemen gerçekleşmediğinin görülmesi üzerine davacı için devam eden koruma tedbirlerinin yerine getirilip getirilmediği, tehlikeden kolluğun haberdar olup olmadığı, haber alınıp alınmadığının araştırılması amacıyla Mahkemece 08/06/2017 tarihinde yapılan ara karar ile davacıya çağrı üzerine koruma kararının ifası için tebliğ edilen telefon numaralarının davacı tarafından aranıp aranmadığına ilişkin Emniyet Müdürlüğünden bilgi ve belge istenildiği, dosyaya sunulan bilgi ve belgelerin incelenmesi ile davacının çağrı üzerine koruma kararının ne olduğu ve nasıl uygulandığı konusunda bilgi sahibi olmasına rağmen kendisine verilen telefon numaralarını olayın gerçekleştiği saat 12.39 ile 12.56 arasında aramadığının tespit edildiği, bu haliyle olaydan çağrı üzerine koruma tedbiri uygulanan davacı tarafından bu koruma tedbirinin gereği için kolluğun kendisine verilen telefon numaraları ile aranmadığı, davacının olayı davalı idarenin ajanlarına bildirmediği, bu haliyle olaydan haberdar olmayan idarenin olaya müdahalesinin beklenemeyeceği, yerine getirilmesi gereken hizmetin/görevin yerine getirilmediği, eksik ya da geç getirdiğinden söz edilerek kusurlu görülemeyeceğinden hareketle davaya konu olayda davalı İçişleri Bakanlığının tazmin sorumluluğunu gerektirecek nitelikte hizmet kusurunun bulunmadığı, yine eski eşi ile arasında müteaddit defalar yaşanan anlaşmazlıklar sonrası davacının ilk şikayetini geri aldığı, ikinci şikayetinde verdiği ifadesinde sığınma talebinin olmadığı, Sosyal Hizmetler Görevlisi ile görüşmek istemediği ve kendi ikametinde yaşayacağını beyan ettiğinin görülmesiyle Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığının yürüttüğü hizmet ve görevlerin yerine getirilmesinde ve hizmetin işleyişinde aksaklık ve gecikme bulunmadığı, davaya konu olayda davalı idarelerin tazmin sorumluluğunu gerektirecek nitelikte hizmet kusurunun bulunmadığı sonucuna ulaşıldığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti: … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesince davacının istinaf başvurusunun reddine karar verilmiştir.

TEMYİZ_EDENİN_İDDİALARI : Davacı tarafından, hakkında yalnızca çağrı üzerine koruma kararı bulunmadığı ayrıca Aile Mahkemesince de verilmiş koruma kararı bulunduğu, bu koruma kararının da gereğinin yerine getirilmediği, bu hususta Mahkemece araştırma yapılmadan karar verildiği ileri sürülmektedir.

KARŞI_TARAFIN_SAVUNMASI : Davalı idareler tarafından temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır.

DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ : …
DÜŞÜNCESİ :Meydana gelen olayda davalılardan İçişleri Bakanlığının hizmet kusuru bulunmakta olup, davacının temyiz isteminin kabulü ile Bölge İdare Mahkemesi kararının bu kısmının bozulması, davalı diğer idare yönünden kararın onanmasına karar verilmesi gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onuncu Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

HUKUKİ DEĞERLENDİRME :
18/01/2013 tarih ve 28532 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanuna ilişkin Uygulama Yönetmeliğinin “Mülki amir tarafından verilen kararlara itiraz” başlıklı 33.maddesinde “(1) Kanun hükümlerine göre mülki amir tarafından verilen koruyucu tedbir kararına karşı, tefhim veya tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde, ilgililer tarafından aile mahkemesine itiraz edilebilir. Aile mahkemesinin bulunmaması halinde 34 üncü maddenin ikinci fıkrasında yer alan usule göre işlem yapılır.
(2) Hâkim, verilen tedbir kararının kaldırılmasına veya uygun görülecek başka bir tedbirle değiştirilmesine veya aynen devamına karar verebilir.
(3) İtiraz hakkında duruşma yapılmaksızın karar verilir. Ancak, hâkim tarafından gerekli görülmesi halinde ilgililer dinlenebilir. Karar bir hafta içinde verilir. İtiraz üzerine verilen karar kesindir.” düzenlemesine yer verilmiştir.
Dava konusu olayda, davacının 2013 yılında boşandığı eşinin 11/11/2014 tarihinde davacının evine zorla girdiği, üzerine yanıcı madde atarak yakma girişiminde bulunması üzerine davacının kolluğa başvurduğu, Karşıyaka İlçe Emniyet Müdürlüğünce davacının risk durumu değerlendirilmesinin ardından Karşıyaka Kaymakamlığı tarafından 12/11/2014 tarihli olur ile eski eş hakkında “altı ay süreyle çağrı üzerine koruma” kararı alındığı, bu kararın davacıya tebliğ edildiği görülmektedir.
Uyuşmazlıkta, avukat olan davacının, hakkında Karşıyaka Kaymakamlığı tarafından verilen 12/11/2014 tarihli çağrı üzerine koruma kararına, anılan kararın geliştirilmesi ya da yetersiz olduğu iddiasıyla itirazda bulunmadığı anlaşıldığından, olayda davalı İçişleri Bakanlığının hizmet kusurunun bulunmadığı anlaşılmaktadır.
Bölge idare mahkemelerinin nihai kararlarının temyizen bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, dilekçede ileri sürülen temyiz nedenleri kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Davacının temyiz isteminin REDDİNE,
2. Davanın reddine ilişkin … İdare Mahkemesi kararına yönelik olarak yapılan istinaf başvurusunun reddi yolundaki temyize konu … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının anılan gerekçe ile ONANMASINA,
3. Temyiz yargılama giderlerinin istemde bulunan üzerinde bırakılmasına, artan posta ücretinin iadesine,
4. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 50. maddesi uyarınca, bu onama kararının taraflara tebliğini ve bir örneğinin de … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesine gönderilmesini teminen dosyanın … İdare Mahkemesine gönderilmesine, 26/12/2022 tarihinde oy çokluğuyla kesin olarak karar verildi.

(X)-KARŞI OY :
Dava, kendisi hakkında çağrı üzerine koruma kararı, eski eşi … hakkında Aile Mahkemesince koruma kararı verilen davacı tarafından, eski eşi … tarafından gerçekleştirilen silahlı saldırı sonucu yaralanmasında davalı idarelerin Aile Mahkemesi ve mülki amirlikçe verilen koruma kararlarının gereği gibi uygulanmadığından bahisle hizmet kusurlarının bulunduğu iddiasıyla uğranıldığı ileri sürülen zarara karşılık 110.000,00 TL maddi, 100.000,00 TL manevi olmak üzere toplam 210.000,00 TL tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesi istemiyle açılmıştır.
Dava dosyasının incelenmesinden, avukat olan davacı ile eşi … ‘nin 2013 yılında boşandıkları, 2014 yılı içinde eski eşinin kendisini kiralık araç ile takip ettiği yönünde şikayette bulunması üzerine kişinin teknik takibinin yapıldığı, 11/11/2014 tarihinde eski eşin davacının evine zorla girerek üzerine yanıcı madde atarak yakma girişiminde bulunduğu, davacının şikayeti üzerine Karşıyaka İlçe Emniyet Müdürlüğünce yapılan risk durumu değerlendirilmesi neticesinde Karşıyaka Kaymakamlığı’nın 12/11/2014 tarihli işlemi ile eski eş hakkında “altı ay süreyle çağrı üzerine koruma” kararı verildiği, kararın davacıya tebliğ edilerek gerekli telefon numaralarının bildirildiği, bu olaya ilişkin olarak eski eş hakkında ceza soruşturması başlatıldığı, yargılamanın tutuksuz sürdürüldüğü, geçici tedbir kararının çağrı üzerine koruma yöntemiyle sürdüğü 14/04/2015 tarihinde eski eşin davacının oturduğu sitenin otoparkına gelerek, silahla ateş ederek davacının ağır yaralanmasına neden olması üzerine uğranılan zararların giderilmesi istemiyle bakılan davanın açıldığı görülmektedir.
Uyuşmazlıkta, mülki amirlikçe belirlenen “çağrı üzerine koruma” yönteminin uygulanması konusunda davalı idarenin bir kusurunun bulunmadığı görülmekte ise de; davacının eski eşinin kendisini kiralık bir araçla izlediği yolunda adli makamlara başvurduğu, davacının evine zorla girilerek üzerine yanıcı madde atılarak öldürülmekle tehdit edildiği gözönünde bulundurulduğunda; somut olayda davalı İçişleri Bakanlığınca belirlenen “çağrı üzerine koruma” yönteminin yeterli ve etkili bir yöntem olmadığı anlaşıldığından, meydana gelen olayda davalı İçişleri Bakanlığının hizmet kusurunun bulunduğu sonucuna varılmıştır.
Açıklanan nedenlerle davacının temyiz isteminin kabulü ile Bölge İdare Mahkemesi kararının bozulmasına gerektiği oyuyla aksi yönde oluşan Daire Kararına katılmıyorum.