Danıştay Kararı 10. Daire 2018/5387 E. 2022/6324 K. 21.12.2022 T.

Danıştay 10. Daire Başkanlığı         2018/5387 E.  ,  2022/6324 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONUNCU DAİRE
Esas No : 2018/5387
Karar No : 2022/6324

TEMYİZ EDEN (DAVALI) : … Bakanlığı
VEKİLİ : Av. …

KARŞI TARAF (DAVACI) : …
VEKİLİ : Av. …

İSTEMİN_KONUSU : … Bölge İdare Mahkemesi … İdare Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacı tarafından; Balıkesir İli, … İlçe Jandarma Komutanlığı emrinde askerlik hizmetini yerine getirmekteyken, 03/09/2011 tarihinde … Tipi Kapalı Cezaevi (1) numaralı kule nöbetine görevlendirilmesi neticesinde nöbet esnasında kuleden düşerek yaralandığından bahisle olayda davalı idarenin sorumluluğunun bulunduğu ileri sürülerek uğradığı iddia edilen zararlara karşılık fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 1.000,00 TL (miktar artırımı ile 231.990,00 TL) maddi ve 10.000,00 TL (miktar artırımı ile 30.000,00 TL) manevi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesi istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararıyla; kule nöbeti esnasında yaralanması olayında davacının herhangi bir kusurunun bulunmadığı, askerlik hizmetinin yerine getirilmesi sırasında hizmetin işleyişinde ve düzenlenişinde idarenin kusuru olmasa bile zarar görenin kendi kişisel kusurundan doğmamış olmak koşuluyla yaralanması nedeniyle uğradığı maddi ve manevi zararlarını objektif sorumluluk ilkesine göre gidermekle yükümlü olduğu, bu nedenle dava konusu olayda davacının vatani hizmet görevini yerine getirirken yaralanması nedeniyle uğradığı zararların kusursuz sorumluluk ilkesine göre davalı idarece tazmini gerektiği, Adli Tıp Kurumu’ndan alınan rapor ile iş gücü kaybının %30,2 oranında belirlendiği, söz konusu iş gücü kaybı oranı dikkate alınmak suretiyle olay neticesinde maddi zararın 204.766,50 TL olarak hesaplandığı ancak davacıya bağlanan vazife maluliyetine ilişkin tutarın olay nedeniyle sağlanan yarar olduğu kabul edilip, ödenen tutarın maddi zarar tutarından indirilmesi gerektiği gözönünde bulundurularak peşin sermaye değeri tablosunda toplam miktarın 212.953,59 TL olduğu ve hesaplanan maddi zarardan daha fazla olduğu anlaşıldığından uyuşmazlık konusu olayda maddi tazminata hükmedilmesini gerektirecek bir hususun bulunmadığı, davacının vatani görevini ifa ederken zarara uğradığı da dikkate alınarak, olay nedeniyle duyduğu acı, üzüntü ve ruhsal sıkıntının kısmen de olsa giderilmesi için davacı lehine 20.000,00 TL manevi tazminata hükmedilmesi gerektiği gerekçesiyle manevi tazminat talebinin kısmen kabulüne, 20.000,00 TL manevi tazminatın, dava dilekçesinde belirtilen 10.000,00 TL’lik kısmı için davanın ilk olarak açıldığı 14/09/2012 tarihinden, kalan 10.000,00 TL’lik kısmı için miktar artırımı beyanının davalı idareye tebliğ edildiği 28/04/2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalı idare tarafından davacıya ödenmesine, manevi tazminat talebinin fazlaya ilişkin kısmı (10.000,00 TL) ile maddi tazminat (231.990,00 TL) talebi yönünden ise davanın reddine karar verilmiştir.

Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti: … Bölge İdare Mahkemesi … İdare Dava Dairesince; istinaf başvurusuna konu … İdare Mahkemesi kararının hukuka ve usule uygun olduğu ve davalı tarafından ileri sürülen iddiaların söz konusu kararın kaldırılmasını sağlayacak nitelikte görülmediği gerekçesiyle 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 45. maddesinin 3. fıkrası uyarınca davalı idarenin istinaf başvurusunun reddine karar verilmiştir.

TEMYİZ_EDENİN_İDDİALARI : Davalı idare tarafından; zarar görenin kusuru nedeniyle zararla idari eylem arasındaki illiyet bağının ortadan kalktığı, manevi tazminatın miktar artırımı ile artırılmasını gerektiren sonradan ortaya çıkan bir hususun olmadığı, mahkemece miktar artırımı yoluyla artırılan manevi tazminata hükmedilmesinin yasaya ve içtihatlara aykırı olduğu, manevi tazminatın olay nedeniyle duyulan manevi acının kısmen giderilmesini ifade edecek ancak ilgilinin zenginleşmesine yol açmayacak miktarda belirlenmesi gerektiğinden belirtilen bu niteliği itibarıyla manevi tazminata faiz işletilmesinin yerinde olmadığı, idareleri harçtan muaf olduğundan aleyhlerine yargılama giderlerine hükmedilemeyeceği, maktu yerine nispi vekalet ücretine hükmedilmesi ve Bölge İdare Mahkemesi kararının bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.

KARŞI_TARAFIN_SAVUNMASI : Davacı tarafından temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır.

DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ : …
DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onuncu Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE :
MADDİ OLAY :
Dosyanın incelenmesinden; jandarma er olarak askerlik hizmetini Balıkesir İli, … İlçe Jandarma Komutanlığı emrinde yapan davacının 03/09/2011 tarihinde … Tipi Kapalı Cezaevi (1) numaralı kule nöbetini tutmakla görevlendirildiği, tansiyon düşüklüğüne bağlı geçirdiği baygınlık neticesinde nöbet tuttuğu kuleden düşerek yaralandığı, kaldırıldığı hastanede yapılan muayene sonucunda askerliğe elverişli olmadığı raporu verildiği, olaya ilişkin yapılan idari tahkikat sonucu düzenlenen 07/09/2011 tarihli raporda “Jandarma Er …’nın yüksekten düşme sonucu boynunun kırılması olayında kimsenin bir müdahalesinin olmadığının, kendisinin de ifade ettiği gibi muhtemelen tansiyon düşüklüğünden kaynaklanan göz kararmasından dolayı dengesini kaybettiğinin ve yaklaşık 4 metre yüksekliği olan kulenin üzerinde bulunan 60 cm’lik diz hizasındaki duvardan dengesini kaybederek düştüğünün, düşme esnasında yanında kimsenin bulunmadığının, herhangi bir kimsenin kendisini itmediğinin, personelin düştükten sonra kendiliğinden kalkarak 30 metre uzaklıktaki nöbetçi astsubayın bulunduğu yere yürüdüğünün ve gürültüyü duyarak yanına gelen nöbetçi astsubaya kuleden düştüğünü söylediğinin, İlçe Jandarma Komutanlığı personeli tarafından Jandarma Er …’nın sağlık birimlerine sevki için her türlü işlemin süratle ve zamanında yapıldığının” belirtildiği, … Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından olayla ilgili olarak … soruşturma numarası ile başlatılan soruşturmada 13/10/2011 tarihinde kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildiği, 21/05/2012 tarihinde davalı idareye tazminat ödenmesi istemiyle yapılan başvuruya cevap verilmemesi üzerine 14/09/2012 tarihinde Askeri Yüksek İdare Mahkemesinde dava açıldığı, verilen görevsizlik kararının 20/03/2013 tarihinde kesinleşmesi üzerine 15/04/2013 tarihinde iş bu davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
Mahkeme tarafından 13/06/2014 tarihli ara kararı ile davacının muayenesi yapılarak iş gücü kaybı oranının tespit edilmesinin Adli Tıp Kurumundan istenilmesi üzerine, yapılan muayene sonucu hazırlanan 06/01/2016 tarihli Adli Tıp Kurumu raporunda; “davacının %30,2 oranında meslekte kazanma gücünü kaybetmiş sayılacağı, iyileşme (geçici iş göremezlik) süresinin olay tarihinden itibaren 9 (dokuz) aya kadar uzayabileceği” yönünde görüş bildirilmiştir.

İLGİLİ MEVZUAT:
Anayasanın 125. maddesinde, idarenin her türlü eylem ve işlemlerine karşı yargı yolunun açık olduğu belirtildikten sonra, son fıkrasında, idarenin kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlü olduğu hükme bağlanmıştır.
İdare, kural olarak yürüttüğü kamu hizmetiyle nedensellik bağı kurulabilen zararları tazminle yükümlü olup; idari eylem ve/veya işlemlerden doğan zararlar idare hukuku kuralları çerçevesinde, hizmet kusuru veya kusursuz sorumluluk ilkeleri gereği tazmin edilmektedir.
İdarenin yürütmekle görevli olduğu bir hizmetin kuruluşunda, düzenlenişinde veya işleyişindeki nesnel nitelikli bozukluk, aksaklık veya boşluk olarak tanımlanabilen hizmet kusuru; hizmetin kötü işlemesi, geç işlemesi veya hiç işlememesi hallerinde gerçekleşmekte ve idarenin tazmin yükümlülüğünün doğmasına yol açmaktadır.

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
A) Davalı İdarenin, Maddi Tazminat İsteminin Reddi Nedeniyle Lehine Hükmedilen Vekalet Ücretine İlişkin Temyiz İsteminin İncelenmesi:
Bölge idare mahkemelerinin nihai kararlarının temyizen bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen kararın, İdare Mahkemesi kararının davacının maddi tazminat talebi yönünden davanın reddi nedeniyle davalı idare lehine maktu vekalet ücretine hükmedilmesine ilişkin kısmına yapılan istinaf başvurusunun reddine dair kısmı usul ve hukuka uygun olup, dilekçede ileri sürülen temyiz nedenleri kararın bu kısmının bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

B) Davalı İdarenin Manevi Tazminat ve Yargılama Giderlerine İlişkin Temyiz İsteminin İncelenmesi:
Manevi zarar; kişinin fizik yapısının ve iç huzurunun bozulmasını, yaşama gücünün ve sevincinin azalmasını, kişilik haklarının zedelenmesini, şeref ve haysiyetinin rencide edilmesini, ölüm veya uğranılan diğer cismani zarar nedeniyle duyulan acı ve ızdırabı, kişinin günlük yaşamını zorlaştıran belli ağırlıktaki her türlü üzüntü ve sıkıntıyı ifade etmektedir. Kendisinin veya yakınlarının uğradığı tecavüz, saldırı veya meydana gelen bir ölüm olayı sonucunda; fiziki veya manevi acılar duyan, ruhsal dengesi bozulan, yaşama sevinci azalan kişinin manevi yönden zarara uğramış olduğu kabul edilmektedir.
Manevi tazminat, kişinin mal varlığında meydana gelen eksilmeyi gidermeye yönelik bir tazmin aracı değil, manevi değerlerinde bir eksilme meydana gelen ve yaşama sevinci ve zevki azalan kişinin manen tatminini sağlamaya yönelik bir tazmin aracıdır. Manevi zararın başka türlü giderim yollarının bulunmayışı veya yetersiz kalışı manevi tazminatın parasal olarak belirlenmesini zorunlu kılmaktadır. Manevi tazminat, olay nedeniyle duyulan elem ve ızdırabı kısmen de olsa hafifletmeyi amaçlamaktadır. Tam yargı davalarının ve manevi tazminatın belirtilen niteliği gereği takdir edilecek manevi tazminat miktarının, olayın, zararın ve varsa idarenin kusurunun ağırlığını ortaya koyacak, hukuka aykırılığı özendirmeyecek, bir başka ifade ile benzeri hak ihlallerinin bir daha yaşanmaması için caydırıcı ve aynı zamanda cezalandırıcı olacak şekilde belirlenmesi, bununla birlikte olayın meydana geliş şekli, idari faaliyetin niteliği ve idarenin sorumluluk sebebi gözetilerek hakkaniyetli ve makul bir tutarı aşmaması gerekmektedir.
Buna göre manevi tazminat takdir edilirken, davacı(lar) yönünden, manevi tatmin duygusunu sağlamaya yetecek, zarara yol açan idari faaliyet sonucu duyulan elem ve ızdırabın kişi üzerindeki etki ve ağırlığını karşılayacak düzeyde olmasına; davalı(lar) yönünden ise, hakkaniyet sınırlarını aşmayan, ölçülü, adil dengeyi sağlayacak ve aşırı mali külfet oluşturmayacak makul bir seviyede olmasına dikkat edilmesi gerektiği açıktır.
Olayın niteliği ve idareye yüklenecek bir hizmet kusurunun bulunmadığı dikkate alındığında; İdare Mahkemesince hükmedilen manevi tazminat miktarının fazla olduğu görüldüğünden, yukarıda aktarılan amaç ve niteliği dikkate alınarak manevi tazminat miktarının yeniden belirlenmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.
Öte yandan, davalı idare tarafından, dava dilekçesinde talep edilen manevi tazminat tutarının daha sonradan artırılamayacağı iddia edilmekte ise de, manevi zararın niteliği gereği sonradan gelişen veya öğrenilen yeni bir olgu olmadığı sürece kişinin manevi varlığında oluşan zararın arttığından bahsedilememekte, bir başka ifadeyle sonradan gelişen veya öğrenilen yeni bir olgunun varlığı halinde manevi tazminat miktarı artırılabilmektedir. Dava dilekçesinde, dava konusu olay nedeniyle uğranılan zararlara karşılık 10.000,00 TL, miktar artırımı ile toplam 30.000,00 TL manevi tazminatın ödenmesine karar verilmesinin istenildiği, dava açıldığında davacının askerliğe elverişli olmadığı yönünde raporunun bulunduğu lakin kesin iş gücü kaybı tespitine ilişkin raporunun olmadığı, uyuşmazlıkta iş gücü kaybına yönelik alınan Adli Tıp Kurumu raporunda belirtilen hususların davacı tarafından, işbu dava devam ederken öğrenilen yeni bir olgu niteliğinde olduğu ve söz konusu raporda iyileşmenin 9 aya kadar uzayacağının da belirtildiği, davacıda devam eden bir zarar durumu olduğu, bu sebeple dava dilekçesinde belirtilen manevi tazminat miktarının miktar artırım dilekçesi ile artırılabileceği anlaşılmıştır. Başka bir ifadeyle maluliyet oranının davacı tarafından işbu dava devam ederken öğrenilen yeni olgu niteliğinde olması karşısında, dava dilekçesinde belirtilen manevi tazminat miktarının miktar artırım dilekçesi ile artırılabileceği sonucuna varılmaktadır.
Bu itibarla, davanın maddi tazminat istemi yönünden reddi, manevi tazminat istemi yönünden kısmen kabulü, kısmen reddi yolundaki Balıkesir İdare Mahkemesi kararının kabule ilişkin kısmına karşı davalı idare tarafından yapılan istinaf isteminin reddine dair temyize konu … Bölge İdare Mahkemesi … İdare Dava Dairesi kararında hukuki isabet bulunmamaktadır.
Diğer taraftan, iş bu bozma kararı üzerine manevi tazminat istemine ilişkin vekalet ücreti ile yargılama giderleri yönünden yeniden karar verileceğinden davalı idarenin bu konulardaki temyiz istemi bu aşamada incelenmemiştir.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Davalı idarenin temyiz isteminin kısmen KABULÜNE, kısmen REDDİNE,
2. Davanın maddi tazminat istemi yönünden reddine, manevi tazminat istemi yönünden ise kısmen kabulüne, kısmen reddine ilişkin … İdare Mahkemesi kararının kabule ilişkin kısmına karşı davalı idarece yapılan istinaf başvurusunun reddi yolundaki temyize konu İzmir Bölge İdare Mahkemesi … İdare Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının manevi tazminat yönünden BOZULMASINA, maddi tazminat isteminin reddi nedeniyle davalı idare lehine hükmedilen vekalet ücreti yönünden ONANMASINA,
3. Bozulan kısım hakkında yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın … Bölge İdare Mahkemesi … İdare Dava Dairesine gönderilmesine, 21/12/2022 tarihinde oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.