Danıştay Kararı 10. Daire 2018/5000 E. 2022/6765 K. 29.12.2022 T.

Danıştay 10. Daire Başkanlığı         2018/5000 E.  ,  2022/6765 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONUNCU DAİRE
Esas No : 2018/5000
Karar No : 2022/6765

TEMYİZ EDEN (DAVACI) : …
VEKİLİ : Av. …

TEMYİZ EDEN (DAVALI) : … Bakanlığı / ANKARA
VEKİLİ : Av. …

İSTEMİN KONUSU: … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının taraflarca aleyhlerine olan kısımlarının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacı tarafından, … İl Emniyet Müdürlüğü emrinde polis memuru olarak görev yapmakta iken 07/08/1994 tarihinde resmi plakalı araç ile görevli olduğu sırada Van-Hakkari karayolunda meydana gelen trafik kazasında yaralandığı, Ankara Numune Eğitim ve Araştırma Hastanesince düzenlenen … tarih ve … sayılı sağlık raporuna istinaden 29/08/2007 tarihinde vazife malulü olarak emekliye ayrıldığı, dava konusu kaza nedeniyle yasal emeklilik yaşından önce erken emekliye ayrılmasında idarenin kusursuz sorumluluğu bulunduğu ileri sürülerek 380.000,00 TL maddi tazminat ile 20.000,00 TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren işletilecek yasal faizi ile birlikte ödenmesine karar verilmesi istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … İdare Mahkemesince, Mahkemelerinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının Danıştay Onuncu Dairesi’nin 30/06/2015 tarih ve E:2014/6586, K:2015/3471 sayılı kararıyla manevi tazminata ilişkin kısımının onanması, maddi tazminata ilişkin kısmının bozulması üzerine, bozma kararına uyularak dosya üzerinden yaptırılan bilirkişi incelemesi neticesinde düzenlenen raporda davacının erken emeklilikten kaynaklanan zararının bulunmadığının belirlendiği, raporun hükme esas alınabilir nitelikte bulunduğu belirtilerek davacının maddi tazminat isteminin reddine, bakılmakta olan davanın 659 sayılı KHK’nın yürürlük tarihi olan 02/11/2011 tarihinden önce 18/02/2008 tarihinde açıldığı gerekçesiyle davalı idare lehine vekalet ücretine hükmedilmemesine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENLERİN İDDİALARI :
Davacı tarafından; dava konusu olay tarihinde adi malullük aylığını hakettiği, hükme esas alınan bilirkişi raporunun hatalı olduğu, gerçek zararının görev aylığından vazife malullüğü aylığı ile adi malullük aylığının farkının çıkartılmak suretiyle belirlenmesi gerektiği, tütün ikramiyesi ve nakdi tazminat ödemelerinin yarar olarak düşülemeyeceği ileri sürülmektedir.
Davalı idare tarafından, usul hükümlerinin derhal uygulanırlık ilkesine sahip olduğu, 659 sayılı KHK’nın yürürlüğe girdiği tarihten sonra karar çıkan davada reddedilen maddi tazminat nedeniyle idareleri lehine vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiği ileri sürülmektedir.

TARAFLARINSAVUNMALARI:Davacı tarafından davalı idarenin temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmakta olup, davalı idare tarafından savunma verilmemiştir.

DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ : …
DÜŞÜNCESİ : Tarafların temyiz istemlerinin kabulü ile Mahkeme kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onuncu Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE :

MADDİ OLAY :
Dava, … İl Emniyet Müdürlüğü emrinde polis memuru olarak görev yapmakta iken 07/08/1994 tarihinde resmi plakalı araç ile görevli olduğu sırada Van-Hakkari karayolunda meydana gelen araç kazasında yaralanması neticesinde, Ankara Numune Eğitim ve Araştırma Hastanesince düzenlenen 10/07/2006 tarihli sağlık raporuna istinaden 29/08/2007 tarihinde vazife malulü olarak emekliye ayrılan davacı tarafından, olay nedeniyle uğranıldığı ileri sürülen zarar karşılığı 380.000,00 TL maddi, 20.000,00 TL manevi olmak üzere toplam 400.000,00 TL tazminatın olay tarihinden itibaren işletilecek yasal faizi ile birlikte ödenmesine karar verilmesi istemiyle açılmıştır.

İLGİLİ MEVZUAT:
5434 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanunu’nun mülga 53. maddesinde, en az 10 yıl fiili hizmet süresini tamamlamış iştirakçilere “adi malullük aylığı”; 55. maddesinde, görevin neden ve etkisiyle yaralanan iştirakçilere 53. maddeye göre hesaplanacak adi malüllük aylıklarına, malullük derecelerine göre %15 ila %60 oranında zam yapılmak suretiyle “vazife malullüğü aylığı” bağlanacağı kuralına yer verilmiştir.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 31. maddesinin atıfta bulunduğu 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 266. maddesinde, “Mahkeme, çözümü hukuk dışında, özel veya teknik bilgiyi gerektiren hâllerde, taraflardan birinin talebi üzerine yahut kendiliğinden, bilirkişinin oy ve görüşünün alınmasına karar verir.” hükmü düzenlenmiştir.

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Dava dosyasının incelenmesinden, davacının, görevi sırasında yaralanması üzerine tedavi sürecinin sonunda Ankara Numune Eğitim ve Araştırma Hastanesi Sağlık Kurulunun 09/09/2005 tarihli raporu ile hakkında “İdari Polislik Görevi Yapar” raporu düzenlendiği, Vazife Malullüğü Tespit Kurulunca 07/07/2007 tarihinde vazife malulüğüne karar verildiği, 29/08/2007 tarihinde meslekten ilişiği kesilerek emekliye sevk edildiği, Emekli Sandığınca bağlanan vazife malüllüğü aylığının zararını karşılamadığı, yaşanan olay nedeniyle manevi yönden de zarara uğradığı ileri sürülerek 380.000,00 TL maddi, 20.000,00 TL manevi tazminat istemiyle açılan davada, … İdare Mahkemesince, gerçekleşen maddi zararın tespiti amacıyla alınan bilirkişi raporunda davacının zararının 312.898,86 TL olarak hesaplandığı; mahkemece hükme esas alınabilecek nitelikte bulunan rapora dayalı olarak … tarih ve E:…, K:… sayılı karar ile davanın kısmen kabulüne, 312.898,860 TL maddi, 20.000,00 TL manevi tazminatın idareye başvuru tarihi olan 17/12/2007 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verildiği; söz konusu kararın davalı idarece temyiz edilmesi sonucu Danıştay Onuncu Dairesinin 30/06/2015 tarih ve E:2014/6586, K:2015/3471 sayılı kararıyla manevi tazminatın kabulüne ilişkin kısmının onandığı, maddi tazminatın kabulüne ilişkin kısmının ise bozulması neticesinde … İdare Mahkemesince bozma kararına uyularak dosyanın maddi tazminat talebi yönünden yeniden incelenmesi üzerine davacının emsali polis memurunun alacağı görev ve emekli aylıklarının, vazife malullüğü ve adi malullük aylıklarının, emekli ikramiyesi ile varsa tütün ikramiyesinin peşin sermaye değerlerine ilişkin bilgiler temin edilerek bilirkişi incelemesi yaptırılmasına karar verildiği, 27/11/2017 tarihli bilirkişi raporunun ibrazının ardından Mahkemece gerekli görüldüğünden bilirkişiden ek rapor alınmasına karar verilmesi üzerine hazırlanan 12/03/2018 tarihli bilirkişi ek raporunda; dosyaya sunulan SGK’nın … tarih ve … sayılı yazısı ekindeki veriler çerçevesinde İşlemiş Dönem Vazife Malullüğü- Adi Malullük dönemsel ödemeleri Peşin Sermaye Değerleri, Pasif Dönem Açısından Vazife Malullüğü – Adi Malullük dönemsel ödemeleri ile son tarihli tütün ikramiye verileri ve hesaplanan peşin sermaye değerleri çerçevesinde , Hakkari Valiliği İl Emniyet Müdürlüğünün 01/06/2017 tarihli yazısına istinaden karşılaştırılan maaş ödemeleri sonucunda dosyadaki bilgiler ışığında davacının bakiye zararının kalmadığı sonucuna ulaşıldığı belirtildiği, Mahkemece hükme esas alınabilecek nitelikte bulunan rapora dayalı olarak … tarih ve E:…, K:… sayılı karar ile maddi tazminat istemi yönünden davanın reddine karar verildiği anlaşılmaktadır.
Bakılan davada; Mahkeme kararına dayanak alınan 12/01/2017 tarihli bilirkişi raporunda, ilgilinin görev aylığı veya emsali polis memurunun görev aylığı dikkate alınarak aylar itibarıyla alacağı görev aylığı ile vazife malullüğü aylığı karşılaştırılarak, aradaki farkın zarar olduğunun kabul edilmesi gerekirken, emsali polis memurunun görev aylığı ile vazife malulüğü aylığı arasındaki farktan vazife malulüğü aylığı ile adi malulük aylığı arasındaki farkın yarar olarak kabul edilip düşülmesinin mükerrer tenzilata neden olduğu, bu itibarla bilirkişi raporunun, mahkeme kararına dayanak alınacak mahiyette olmadığı görülmektedir.
Tazminatın amacı uğranılan gerçek zararın tazmin edilmesini sağlamaktır. Bu nedenle tazminat, zarar görenin zenginleşmesi veya zarar verenin cezalandırılması sonucuna yol açmamalıdır. Dolayısıyla hesaplanacak tazminatın azami miktarı gerçek zarar ile sınırlıdır. Öte yandan dinamik bir yapıya sahip olan tazminat hukuku çerçevesinde zarar ve yarar kalemleri belirlenirken, tazminat tutarının hesaplanabilmesi yerleşik yargı uygulamasında da kabul edildiği üzere hukuk bilimi dışında özel bilgi gerektirmektedir. Bu sebeple tazminat hesaplanması gereken davalarda mahkemeler bilirkişinin görüşünün alınmasına karar verebilmektedir.
Bireylerin makul güvenlerinin korunması ve hukuki güvenlik ilkesi, içtihadın değişmezliği şeklinde bir hak bahşetmemektedir (Unedic/Fransa, B. No:20153/04, 18/12/2008, S 74; Nejdet Şahin ve Perihan Şahin / Türkiye, S 58). Mahkemelerin yorumlarında dinamik ve evrilen bir yaklaşımın sürdürülememesi reform ya da gelişimi engelleyeceğinden kararlardaki değişim, adaletin iyi idaresine aykırılık teşkil etmez (Atanasovski/Makedonya Eski Yugoslav Cumhuriyeti, B. No:36815/03, 14/01/2010. S 38).
Davacının zararının ortaya konulması için gereken hesaplamalarda gözetilmesi gereken ilke ve unsurlar son dönem Dairemiz yerleşik içtihatları uyarınca dava konusu olay nedeniyle davacıya ödenecek maddi tazminatın aşağıda yer alan ilkeler gözetilerek belirlenmesi gerekmektedir.
Kamu görevlilerine, vazife malûllüğüne sebep olan olaydan dolayı prim ödemek suretiyle kapsamında bulunulan sosyal güvenlik sisteminin doğal sonucu olarak bağlanan vazife malüllüğü aylığının, adi malüllük aylığını aşan, bir başka ifade ile adi malüllük aylığına yapılan zamma ilişkin kısmını, vazife malüllüğüne sebep olan olay nedeniyle sağlanan yarar olarak kabulüne olanak bulunmamaktadır. Bu zam, kamu görevlileri/hak sahipleri yönünden ifa amacını taşıyan bir ödeme niteliğinde olup, yarar kabul edilip hesaplanan zarardan indirim yapılacak bir kalem değildir. Aksine bir yaklaşım, vazife malûllüğüne sebep olan olaydan dolayı kamu görevlilerine/hak sahiplerine bağlanan vazife malüllüğü aylığının idarenin bir lütfu, kamu görevlileri/hak sahipleri yönünden ise gerçekleşmesi istenilen ve beklenilen bir olay olduğu sonucunu ortaya çıkarır. Bu sonucun hayatın olağan akışına uygun olduğunun kabulüne olanak bulunmamaktadır.
Bu itibarla, davacının uğradığını iddia ettiği maddi zararı aşağıda belirtilen şekilde bilirkişi tarafından yeniden hesaplanmalıdır.
Aktif dönemde işlemiş dönem zararı, bilirkişi raporunun düzenlendiği tarih itibarıyla davacının emsali polis memurunun almakta olduğu görev aylıklarının aylar itibarıyla dökümünün davalı idareden istenilmesi, rapor tarihi itibarıyla davacının almakta olduğu vazife malüllüğü aylıklarının aylar itibarıyla dökümünün Sosyal Güvenlik Kurumundan istenilmesi, gelen cevaplara göre görev aylığı ile vazife malüllüğü aylığı karşılaştırılarak aradaki farkın, davacının aktif dönemde işlemiş zararı olduğu kabul edilmelidir. Bu dönemdeki zarar kalemlerinin -fiilen gerçekleşmiş olması nedeniyle- peşin sermaye değerinin hesaplanmayacağı da dikkate alınmalıdır.
Aktif dönemde işleyecek dönem zararı, bilirkişi raporunun düzenlendiği tarihten, davacının yasal emeklilik yaşını tamamladığı/tamamlayacağı tarihi kapsayan bu dönemde, davacının emsalinin almış olduğu görev aylıkları ile bu dönem içerisinde de almaya devam ettiği vazife malüllüğü aylıkları dikkate alınmak suretiyle, işlemiş dönem zararının hesaplanmasındaki yöntemle (görev aylığı ile vazife malüllüğü aylığı arasındaki fark zarar olarak kabul edilmek suretiyle) hesaplanmalıdır. İşlemiş dönem zararından farklı olarak, bu dönemdeki zararın hesabında, her iki aylıkta meydana gelen artışlar ile zararın peşin sermaye değerinin dikkate alınması gerekmektedir. Bu dönemdeki zarar kalemlerinin -fiilen gerçekleşmemiş olması nedeniyle- peşin sermaye değerinin (her yıl %10 artırılmak ve %10 iskontoya tabi tutulmak suretiyle 1/kn formülü uygulanarak) dikkate alınması gerekmektedir.
Pasif dönemdeki zararı, davacının yasal emeklilik yaşını tamamladığı tarih ile TRH 2010 yaşam tablosuna göre tespit edilecek muhtemel ömrünün sonuna kadar olan dönemi ifade eder. Bu dönemde, bilirkişi raporunun düzenlendiği tarih itibarıyla davacı yasal emekli olma koşullarına sahip olsaydı bağlanabilecek emekli aylığının tutarı Sosyal Güvenlik Kurumuna sorularak gelen cevaba göre, emekli aylığı ile bu dönemde de almaya devam edeceği vazife malüllüğü aylığı arasında aylar itibarıyla oluşan farkın peşin sermaye değeri kadar olmaktadır. Bu dönemdeki zarar kalemlerinin -fiilen gerçekleşmemiş olması nedeniyle- peşin sermaye değerlerinin (her yıl %10 artırılmak ve %10 iskontaya tabi tutulmak suretiyle 1/kn formülü uygulanarak) dikkate alınması gerekmektedir.
Bununla birlikte yapılacak hesaplamada, davacıya davalı idarece ödenen nakdi tazminat tutarı ile 5434 sayılı Kanun’un ek 79. maddesi uyarınca yapılan ek ödemenin yarar olarak kabul edilip, yeniden düzenlenecek rapor tarihindeki yasal faize göre güncel değerinin bulunarak hesaplanan maddi zarar tutarından indirilmesi gerekmektedir.
Öte yandan, işbu bozma kararına uyulmak suretiyle karar verilmesi durumunda, davacının Mahkemenin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararına yönelik temyiz isteminde bulunmadığı gözetilerek aleyhe hüküm verme yasağı ilkesi uyarınca verilecek yeni kararda davalı idare aleyhine hükmedilecek maddi tazminat tutarının 312.898,86 TL’yi aşmaması gerektiği noktasında da duraksama bulunmamaktadır.
Ayrıca uyuşmazlıkta; davalı idarenin avukat ile temsil edildiği ve yargılama aşamalarına vekili aracılığıyla katkıda bulunduğu anlaşıldığından, 659 sayılı KHK’nın yürürlüğe girmesinden önce açılmış olsa dahi, 659 sayılı KHK’nın yürürlüğünden sonra karar verilmiş olması nedeniyle, davalı idare vekilinin avukatlık ücretine hak kazandığı açık olmakla birlikte Dairemiz bozma kararı dikkate alındığında, yaptırılacak bilirkişi incelemesi sonrası düzenlenecek rapora göre maddi tazminat istemi hakkında yeniden bir karar verilmesi gerektiğinden, hükmedilecek maddi tazminat tutarındaki değişikliğin taraflarlar lehine hükmedilecek vekalet ücretini de değiştirecek olması nedeniyle davalı idarenin reddedilen maddi tazminat istemi nedeniyle lehine vekalet ücretine hükmedilememesine ilişkin temyiz istemine dair bu aşamada karar verilmemiştir.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Tarafların temyiz isteminin KABULÜNE,
2. Davanın reddine ilişkin temyize konu … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının BOZULMASINA,
3. Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın anılan Mahkemeye gönderilmesine,
4. 2577 sayılı Kanun’un (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin birinci fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren 15 (on beş) gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 29/12/2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.