Danıştay Kararı 10. Daire 2018/4904 E. 2020/4603 K. 09.11.2020 T.

Danıştay 10. Daire Başkanlığı         2018/4904 E.  ,  2020/4603 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONUNCU DAİRE
Esas No : 2018/4904
Karar No : 2020/4603

TEMYİZ EDEN (DAVACI) : …

KARŞI TARAF (DAVALI) : … Valiliği

İSTEMİN KONUSU : … Bölge İdare Mahkemesi … İdare Dava Dairesinin … tarih ve Esas:…, Temyiz No:… sayılı temyiz süre ret kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacı tarafından, özel güvenlik görevlisi olarak çalışmakta iken, FETÖ/PDY terör örgütüne aidiyeti, iltisakı veya irtibatı olduğu iddiasıyla, davalı idarece güvenlik ve arşiv araştırması neticesinde güvenlik soruşturmasının olumsuz sonuçlandığından bahisle, özel güvenlik belgesi ve çalışma izninin iptaline ilişkin tesis edilen İçişleri Bakanlığının … tarih ve … sayılı yazısı ile İstanbul Valiliğinin 10/11/2016 onay tarihli işleminin iptali istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: …. İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararıyla; davacının görevinin önem ve özelliği, isnat edilen fiilin niteliği ve ağırlığı dikkate alındığında, dava konusu işlemin tesis edildiği tarih itibariyle hakkındaki soruşturma sonucu FETÖ-PDY terör örgütüne aidiyeti/iltisaki tespit edilen davacının, 5188 sayılı Kanunda belirtilen “güvenlik soruşturması olumlu olması şartını” sağlamadığı, yetkili merciiler tarafından darbe teşebbüsü ile ilgili yapılan soruşturmanın selametle yürütülebilmesi ve kamu yararı açısından, 667 sayılı Kanun’un 4. maddesi hükmü uyarınca özel güvenlik belgesinin iptaline ilişkin olarak tesis edilen dava konusu işlemde hukuka ve mevzuata aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti: … Bölge İdare Mahkemesi … İdare Dava Dairesince; … tarih ve E:…, K:… sayılı istinaf başvurusunun reddine ilişkin kararın 10/11/2017 tarihinde usule uygun olarak davacıya tebliğ edildiği, sözkonusu karara karşı davacı tarafından 17/08/2018 tarihinde temyiz yoluna başvurulduğu, ancak temyiz dilekçesinin otuz günlük yasal sürenin geçirilmesinden sonra verildiği gerekçesiyle davacının istinaf başvurusun reddi ile temyiz isteminin süre aşımı nedeniyle reddine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davacı tarafından, istinaf kararının eski adresine tebliğ edilmek üzere çıkartıldığı, oysa Mernis ve Uyapta kayıtlı adresinin şuan bulunduğu … Mah., … cad., No:… Maltepe/İstanbul olduğu, tebliğ evrakının eski adresin bağlı bulunduğu muhtarlığa gönderildiğini öğrenmesi üzerine muhtarlığına başvurduğu ancak ilgili evrakın muhtar tarafından bulunamadığı, tebliğ evrakından 16/08/2018 tarihinde haberdar olduğu, usulsüz tebliğ yapılmak suretiyle savunma hakkının kısıtlandığı ileri sürerek, Bölge İdare Mahkemesi temyiz süre ret kararının bozulması istenilmiştir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Davalı idare tarafında, savunma verilmemiştir.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ : …

DÜŞÜNCESİ : Davacının temyiz isteminin kabulü ile Bölge İdare Mahkemesinin temyiz süre ret kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Danıştay Onuncu Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE :
MADDİ OLAY:
Dava, özel güvenlik görevlisi olarak çalışmakta olan davacının, gerçekleştirilen soruşturma kapsamında adına düzenlenen özel güvenlik belgesi ve çalışma izninin iptali üzerine İçişleri Bakanlığının … tarih ve … sayılı yazısı ile İstanbul Valiliğinin 10/11/2016 onay tarihli işleminin iptali istemiyle temyizen incelenmekte olan davayı açtığı anlaşılmaktadır.

İLGİLİ MEVZUAT:
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 48. maddesinin 6. fıkrasında, temyizin kanuni süre geçtikten sonra yapılması halinde kararı veren mahkemenin temyiz isteminin reddine karar vereceği, Mahkemenin bu kararına karşı tebliğ tarihini izleyen günden itibaren yedi gün içinde temyiz yoluna başvurulabileceği hükmü yer almaktadır.
Öte yandan, 7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun Bilinen adreste tebligat başlıklı 10. maddesinde, “Tebligat, tebliğ yapılacak şahsa bilinen en son adresinde yapılır. Bilinen en son adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması hâlinde, muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresi, bilinen en son adresi olarak kabul edilir ve tebligat buraya yapılır. Şu kadar ki; kendisine tebliğ yapılacak şahsın müracaatı veya kabulü şartiyle her yerde tebligat yapılması caizdir.” düzenlemesine; aynı Kanun’un Tebliğ imkansızlığı ve tebellüğden imtina başlıklı 21. maddesinde ise, “Kendisine tebligat yapılacak kimse veya yukarıdaki maddeler mucibince tebligat yapılabilecek kimselerden hiçbiri gösterilen adreste bulunmaz veya tebellüğden imtina ederse, tebliğ memuru tebliğ olunacak evrakı, o yerin muhtar veya ihtiyar heyeti azasından birine veyahut zabıta amir veya memurlarına imza mukabilinde teslim eder ve tesellüm edenin adresini ihtiva eden ihbarnameyi gösterilen adresteki binanın kapısına yapıştırmakla beraber, adreste bulunmama halinde tebliğ olunacak şahsa keyfiyetin haber verilmesini de mümkün oldukça en yakın komşularından birine, varsa yönetici veya kapıcıya da bildirilir. İhbarnamenin kapıya yapıştırıldığı tarih, tebliğ tarihi sayılır. Gösterilen adres muhatabın adres kayıt sistemindeki adresi olup, muhatap o adreste hiç oturmamış veya o adresten sürekli olarak ayrılmış olsa dahi, tebliğ memuru tebliğ olunacak evrakı, o yerin muhtar veya ihtiyar heyeti azasından birine veyahut zabıta amir veya memurlarına imza karşılığında teslim eder ve tesellüm edenin adresini ihtiva eden ihbarnameyi gösterilen adresteki binanın kapısına yapıştırır. İhbarnamenin kapıya yapıştırıldığı tarih, tebliğ tarihi sayılır. Muhtar, ihtiyar heyeti azaları, zabıta amir ve memurları yukarıdaki fıkralar uyarınca kendilerine teslim edilen evrakı kabule mecburdurlar.” düzenlemesine yer verilmiştir.
25/01/2012 tarihli ve 28184 sayılı Remi Gazete’de yayımlanan Tebligat Kanunu’nun Uygulanmasına Dair Yönetmeliğin “muhatabın adreste bulunmaması, ölmesi veya adresinden sürekli ayrılması halinde yapılacak işlem” başlıklı 30. maddesinde: “adres kayıt sistemindeki yerleşim yeri adresine meşruhat verilerek çıkarılan tebligatlar hariç olmak üzere muhattap veya muhattap adına tebliğ yapılabilecek olanlardan hiçbiri gösterilen adreste sürekli olarak bulunmazsa, tebliğ memurunun, adreste bulunmama sebebini bilmesi muhtemel komşu, yönetici, kapıcı, muhtar, ihtiyar heyeti veya meclisi üyeleri, kolluk amir ve memurlarından araştırarak beyanlarını tebliğ mazbatasına yazıp imzalatması, imzadan çekinmeleri halinde bu durumu yazarak imzalaması gerekir”, düzenlemesi; “Usulüne aykırı tebliğin hükmü” başlıklı 53. maddesi, “Tebliğ, usulüne aykırı yapılmış olsa bile, muhatabı tebliği öğrenmiş ise geçerlidir. Aksi takdirde tebligat yapılmamış sayılır. Muhatap, her ne şekilde olursa olsun tebliğ evrakını veya davetiyeyi alırsa ya da bunların içeriğini öğrenirse tebliği öğrenmiş sayılır. Muhatabın tebliği öğrendiğini beyan ettiği tarih, tebliğ tarihi olarak kabul edilir. Tebliğin usulüne aykırı yapılmış olması halinde, muhatabın tebliği öğrendiğinin ve bunun tarihinin iddia ve ispatı mümkün değildir”, düzenlemesi bulunmaktadır.

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Dosyanın incelenmesinden; istinaf başvurusunun reddine ilişkin Bölge kararının Tebligat Kanununun 21. maddesi uyarınca davacıya tebliğ edildiği; tebliğ mazbatasına; “dışarda olması sebebiyle tebligatın mahalle muhtarına tebliğ edildiği, muhatabın kapısına ihbarname yapıştırıldığı ve ismini vermek istemeyen komşuya haber verildi” şeklinde posta memuru tarafından şerh düşüldüğü; Bölge İdare Mahkemesince işbu tebligat esas alınarak temyiz isteminin süreaşımı nedeniyle reddine karar verildiği; davacı tarafından tebligatın usulsüz olması nedeniyle temyiz isteminin süresinde olduğu belirtilerek kararın bozulması istenilmiştir.
Uyuşmazlıkta, Bölge İdare Mahkemesince verilen istinaf başvurusunun reddine ilişkin kararın davacıya Tebligat Kanununun 21. maddesi uyarınca “… Mah., … Cad., No:… Maltepe/İstanbul” olan taşındığı eski adresine tebliğ edildiği, oysa davacının anılan adresten 23/05/2017 tarihinde taşındığı anlaşıldığından, anılan Kanun’un, 35/2. maddesi uyarınca davacının adres kayıt sisteminde tespit edilen yerleşim yeri adresine yapılmayan tebliğin usulüne uygun olmadığı anlaşılmıştır.
Bu durumda, temyiz süre ret kararının kaldırılarak, davacı tarafından ibraz edilen 17/08/2018 havale tarihli temyiz dilekçisinin davalı idareye tebliğ edilmek suretiyle tekemmülünün sağlanmasından sonra esas yönünden karar verilmek üzere dosyanın Danıştay’a gönderilmesi gerekmektedir.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Davacının temyiz isteminin kabulüne,
2. Davanın reddine ilişkin …. İdare Mahkemesi kararına yönelik olarak yapılan istinaf başvurusunun temyiz isteminin süre aşımı yönünden reddine ilişkin temyize konu … Bölge İdare Mahkemesi … İdare Dava Dairesinin … tarih, Esas:…, Temyiz No:… sayılı kararının BOZULMASINA,
3. Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın … Bölge İdare Mahkemesi … İdare Dava Dairesi gönderilmesine, 09/11/2020 tarihinde oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.