Danıştay 10. Daire Başkanlığı 2018/4816 E. , 2022/5980 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONUNCU DAİRE
Esas No : 2018/4816
Karar No : 2022/5980
TEMYİZ EDEN (DAVACILAR) :
1- … adına velayeten kendi adına asaleten …
2- …
3- …
4- …
5- …
VEKİLLERİ : Av. …
TEMYİZ EDEN (DAVALI) : … Genel Müdürlüğü
VEKİLİ : Av. …
İSTEMLERİN_KONUSU : … Bölge İdare Mahkemesi … İdare Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının taraflarca aleyhlerine olan kısımlarının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacılar tarafından; yakınları …’ın Edirne İl Emniyet Müdürlüğü Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü kadrosunda polis memuru olarak görev yapmakta iken, görevli olduğu 09/06/2014 tarihinde iki grup arasında çıkan kavgaya müdahale ettiği esnada şahıslardan birinin silahla ateş etmesi sonucu hayatını kaybettiğinden bahisle uğranıldığı ileri sürülen zararların kusursuz sorumluluk ilkesi uyarınca tazmini gerektiği ileri sürülerek davacılardan eş … için 1.000,00 TL (miktar artırımı sonucu 84.705,87 TL), çocuk … için 1.000,00 TL (miktar artırımı sonucu 81.494,13 TL) destekten yoksun kalma tazminatı ile eş ve çocuk için ayrı ayrı 50.000,00 TL, anne ve baba için ayrı ayrı 40.000,00 TL ve iki kardeş için ayrı ayrı 20.000,00 TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesi istenilmektedir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararıyla; davacıların zararının mesleki risk ilkesi gereğince tazmini gerektiği, davacı eş ve çocuğun bağlanan vazife malullüğü aylığı ve ödenen nakdi tazminat dikkate alındığında aktif ve pasif dönemde maddi bir zararının bulunmadığı, davacıların olay nedeniyle duyduğu üzüntü ve ıstırabın da objektif sorumluluk esasına göre giderilmesi gerektiği gerekçesiyle manevi tazminat istemlerinin kısmen kabulüne, kısmen reddine, eş ve çocuk için ayrı ayrı 50.000,00 TL, anne ve baba için ayrı ayrı 20.000,00 TL ve iki kardeş için ayrı ayrı 10.000,00 TL olmak üzere toplam 160.000,00 TL manevi tazminatın idareye başvuru tarihi olan 18/05/2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davacılara ödenmesine, maddi tazminat istemleri ile olay tarihinden itibaren yasal faiz yürütülmesi istemlerinin ise reddine karar verilmiştir.
Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti: … Bölge İdare Mahkemesi … İdare Dava Dairesince; manevi tazminat isteminin kısmen kabulüne kısmen reddine, kabul edilen tutara 18/05/2015 tarihinden itibaren yasal faiz işletilmesine yönelik hüküm fıkrası yönünden davacılar ile davalı idare tarafından yapılan istinaf başvurularının reddine, davacıların maddi tazminata ilişkin istinaf başvurularının kabulü ile maddi tazminat istemlerinin kabulüne, davacıların maddi zararının tespiti için düzenlenen ek bilirkişi raporu hükme esas alınarak davacılardan …’a 84.705,87 TL, …’a 81.494,13 TL olmak üzere toplam 166.200,00 TL maddi tazminatın 2.000,00 TL’lik kısmına davalı idareye başvuru tarihi olan 18/05/2015 tarihinden itibaren, kalan 164.200,00 TL’lik kısmına ise miktar artırım dilekçesinin davalı idareye tebliğ edildiği 12/07/2018 tarihinden itibaren yasal faiz işletilmek suretiyle bulunacak tutarın davalı idarece davacılara ödenmesine karar verilmiştir.
TEMYİZ_EDENLERİN_İDDİALARI :
Davacılar tarafından; maddi ve manevi tazminata işletilecek faizin, olay tarihinden itibaren başlatılması gerektiği, anne, baba ve kardeşler için hükmedilen manevi tazminatın yetersiz olduğu, davalı idare lehine vekalet ücretine hükmedilmemesi gerektiği ileri sürülerek Bölge İdare Mahkemesi kararının aleyhlerine olan kısmının bozulması istenilmektedir.
Davalı idare tarafından; hükmedilen maddi ve manevi tazminat miktarının fazla olduğu, davacıların zararlarının karşılandığı ileri sürülerek Bölge İdare Mahkemesi kararının aleyhine olan kısmının bozulması istenilmektedir.
TARAFLARIN_SAVUNMALARI : Taraflarca savunma verilmemiştir.
DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ : …
DÜŞÜNCESİ : Temyiz istemlerinin kısmen kabulü, kısmen reddi gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onuncu Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
Bölge İdare Mahkemesi Kararının, İdare Mahkemesi Kararının Manevi Tazminat İstemlerinin Kısmen Kabulüne, Kısmen Reddine, Kabul Edilen Tutara İdareye Başvuru Tarihinden İtibaren Yasal Faiz İşletilmesine İlişkin Kısımlarına Karşı Taraflarca Yapılan İstinaf Başvurularının Reddine İlişkin Kısmı ile Reddedilen Manevi Tazminat Miktarı Üzerinden Davalı İdare Lehine Vekalet Ücretine Hükmedilmesi Yönünden İncelenmesi:
Mahkemelerin nihai kararlarının temyizen bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar anılan kısımlar yönünden usul ve hukuka uygun olup, taraflarca ileri sürülen temyiz nedenleri kararın manevi tazminat istemlerinin kısmen kabulü, kısmen reddi, kabul edilen manevi tazminata idareye başvuru tarihinden itibaren yasal faiz işletilmesi ve reddedilen manevi tazminat miktarı üzerinden davalı idare lehine vekalet ücretine hükmedilmesi yönlerinden bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
Bölge İdare Mahkemesi Kararının, Maddi Tazminat İstemlerinin Kabulüne İlişkin Kısmının İncelenmesi :
İNCELEME VE GEREKÇE :
MADDİ OLAY :
Dava, … İl Emniyet Müdürlüğü Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü kadrosunda polis memuru olarak görev yapan …’ın, görevli olduğu 09/06/2014 tarihinde iki grup arasında çıkan kavgaya müdahale ettiği esnada şahıslardan birinin silahla ateş etmesi sonucu hayatını kaybetmesi nedeniyle uğranıldığı ileri sürülen zararların kusursuz sorumluluk ilkesi uyarınca tazmini gerektiğinden bahisle müteveffanın eşi … için 1.000,00 TL (miktar arttırımı sonucu 84.705,87 TL), oğlu … için 1.000,00 TL (miktar arttırımı sonucu 81.494,13 TL) destekten yoksun kalma tazminatı ile davacı eş ve çocuk için ayrı ayrı 50.000,00 TL, davacı anne ve baba için ayrı ayrı 40.000,00 TL ve davacı iki kardeş için ayrı ayrı 20.000,00 TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesi istemiyle açılmıştır.
Yakınlarının vefatı nedeniyle davacı eş, çocuk, anne ve babaya 5434 ve 2330 sayılı Kanunlar uyarınca vazife malullüğü aylığı bağlandığı, eş …’a 4.008,71 TL emekli ikramiyesi, 2330 sayılı Kanun’a göre 50.528,98 TL nakdi tazminat ödendiği ve 5434 sayılı Kanun’un Ek 79. maddesi uyarınca tütün ikramiyesi tahakkuk ettirildiği görülmektedir.
İLGİLİ MEVZUAT:
Anayasanın 125. maddesinde; idarenin her türlü eylem ve işlemlerine karşı yargı yolunun açık olduğu belirtildikten sonra, son fıkrasında, idarenin kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlü olduğu hükme bağlanmıştır.
İdare, kural olarak yürüttüğü kamu hizmetiyle nedensellik bağı kurulabilen zararları tazminle yükümlü olup; idari eylem ve/veya işlemlerden doğan zararlar, idare hukuku kuralları çerçevesinde, hizmet kusuru veya kusursuz sorumluluk ilkeleri gereği tazmin edilmektedir.
Kusursuz sorumluluk, kamu hizmetinin görülmesi sırasında kişilerin uğradıkları özel ve olağan dışı zararların idarece tazmini esasına dayanmakta olup; kusur sorumluluğuna oranla ikincil derecede bir sorumluluk türüdür. Başka bir anlatımla idare, yürüttüğü hizmetin doğrudan sonucu olan, idari faaliyet ile nedensellik bağı kurulabilen, özel ve olağan dışı zararları kusursuz sorumluluk ilkesi gereği tazminle yükümlüdür. Bu bağlamda, kamu görevlilerinin görevini yaparken, görevi nedeniyle uğramış olduğu zararların da kusursuz sorumluluk ilkesi uyarınca tazmini gerekmektedir.
2330 sayılı Nakdi Tazminat ve Aylık Bağlanması Hakkında Kanun’un ”Aylık bağlanması” başlıklı 4. maddesinde, bu Kanun kapsamına girenlerden, ölenlerin kendilerine bağlanması gereken görev malullüğü aylığının, dul ve yetimlerine intikal ettirileceği, bu madde gereğince ilgili sosyal güvenlik kurumlarınca kendi mevzuatlarına göre bağlanan aylıkların % 25 oranında artırılmak suretiyle ödeneceği; “Nakdi tazminat ve aylığın etkisi” başlıklı 6. maddesinde ise, bu Kanun hükümlerine göre ödenecek nakdi tazminatın, uğranılan maddi ve manevi zararların karşılığı olduğu; yargı mercilerinde maddi ve manevi zararlar karşılığı idarelerin ödemekle yükümlü tutulacakları tazminatın hesabında bu Kanun hükümleri uyarınca ödenen nakdi tazminatın göz önünde tutulacağı hükme bağlanmıştır.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Tazminatın amacı uğranılan gerçek zararın tazmin edilmesini sağlamaktır. Bu nedenle tazminat, zarar görenin zenginleşmesi veya zarar verenin cezalandırılması sonucuna yol açmamalıdır. Dolayısıyla hesaplanacak tazminatın azami miktarı gerçek zarar ile sınırlıdır.
Destekten yoksun kalma tazminatı, desteğini kaybeden kimseye, diğer bir ifadeyle ölen kimsenin yakınlarına, ölüm olayından önceki sosyal ve ekonomik yaşam düzeyinin devamını sağlayacak bir miktar para ödenmesini ifade etmektedir.
Destekten yoksun kalma tazminatının şartları gerçekleştiği takdirde, zarar veren, zarar görenin mal varlığında meydana gelen eksilmeyi gidermek zorundadır. Maddi tazminatın amacı, zarar verici olay meydana gelmeseydi; zarar gören, mal varlığı açısından hangi durumda bulunacak idiyse, o durumun yeniden kurulması olup; zarar, eğer destek ölmeseydi, destekten yoksun kalanın gelecekte faydalanacağı yardımı tespit etmek amacıyla belirlenir. Burada karşılanması gereken gerçek zarar, desteğin davacıya sağlayacağı yardımların toplamıdır.
Öte yandan, dinamik bir yapıya sahip olan tazminat hukuku çerçevesinde zarar ve yarar kalemleri belirlenirken, tazminat tutarının hesaplanabilmesi, yerleşik yargı uygulamasında da kabul edildiği üzere, hukuk bilimi dışında özel bilgi gerektirmektedir. Bu sebeple özellikle aktüeryal yönden maddi tazminat hesaplanması gereken davalarda bilirkişinin görüşünün alınmasına ihtiyaç duyulmaktadır.
Dosyanın incelenmesinden; Bölge İdare Mahkemesince hükme esas alınan 15/03/2018 tarihli ek bilirkişi raporunda, muhtemel yaşam sürelerinin hesaplanmasında PMF yaşam tablosunun kullanıldığı, işlemiş aktif dönem gelirinin son 5,5 aylık kısmının asgari ücretin 3,223 katı olarak alınıp, işleyecek aktif dönemin gelirinin de bu tutar üzerinden belirlendiği, pasif dönem gelirinin yasal asgari ücretin net tutarına göre tespit edildiği, aktif dönem gelir hesabında 5434 sayılı Kanun’un 40. maddesi uyarınca müteveffa açısından 55 yaşının emeklilik yaşı olarak dikkate alındığı, davacı küçüğün destek süresinin 18 yaşında sona ereceğinin kabul edildiği, müteveffanın görev başında vefat etmesi üzerine davacılara bağlanan vazife malullüğü aylığının peşin sermaye değerinin yarar olarak kabul edilmesi suretiyle indirildiği ve sonuç olarak davacı eşin 84.705,87 TL, davacı çocuğun 81.494,13 TL maddi zararının bulunduğunun belirtildiği görülmektedir.
Buna göre, temyize konu karara dayanak alınan bilirkişi raporu Dairemizin son dönem içtihatları uyarınca hesaplama yöntemi bakımından hükme esas alınabilecek nitelikte olmadığından, dava konusu olay nedeniyle davacılara ödenecek maddi tazminatın aşağıda yer alan ilkeler gözetilerek bilirkişi tarafından yeniden hesaplanması gerekmektedir.
Aktif dönemde işlemiş dönem zararı, desteğin ölüm tarihinden bilirkişi raporunun düzenlendiği tarihe kadar olan dönemi ifade eder. Bu dönemde, desteğin emsali polis memurunun aylar itibarıyla aldığı görev aylıkları ile Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) tarafından davacı eş ve çocuğa bağlanan ve aylar itibarıyla ödenen vazife malullüğü aylıkları dikkate alınarak, desteğin görev aylığı üzerinden davacı eş ve çocuğa ayıracağı destek tutarı ile SGK tarafından davacı eş ve çocuğa bağlanan vazife malullüğü aylık tutarı arasındaki fark, bu davacıların destek zararını oluşturmaktadır. Bu dönemdeki zarar kalemlerinin -fiilen gerçekleşmiş olması nedeniyle- peşin sermaye değerinin hesaplanmayacağı da dikkate alınmalıdır.
Aktif dönemde işleyecek dönem zararı, bilirkişi raporunun düzenlendiği tarihten desteğin yaşasaydı yasal emeklilik yaşını dolduracağı tarihe kadar olan dönemi ifade eder. Bu dönemde de, desteğin emsali polis memurunun aylar itibarıyla alabileceği görev aylıkları ile SGK tarafından davacı eş ve çocuğa bağlanan ve aylar itibarıyla ödenecek vazife malullüğü aylıkları dikkate alınarak, desteğin görev aylığı üzerinden davacı eş ve çocuğa ayıracağı destek tutarı ile SGK tarafından davacı eş ve çocuğa bağlanan vazife malullüğü aylık tutarı arasındaki fark, bu davacıların destekten yoksun kalma zararını oluşturmaktadır. Bu dönemdeki zarar kalemlerinin -fiilen gerçekleşmemiş olması nedeniyle- peşin sermaye değerinin (her yıl %10 artırılmak ve %10 iskontoya tabi tutulmak suretiyle 1/kn formülü uygulanarak) dikkate alınması gerekmektedir.
Pasif dönemdeki zararı, desteğin yasal emeklilik yaşını tamamlayacağı tarih ile muhtemel ömrünün sonuna kadar olan dönemi ifade eder. Bu dönemde, yasal emeklilik yaşını tamamlayacağı tarih itibarıyla emekli olma koşullarına sahip olduğu farz edilen desteğin alacağı emekli aylıkları ile SGK tarafından davacı eş ve çocuğa bağlanan ve aylar itibarıyla ödenecek vazife malullüğü aylıkları dikkate alınarak, desteğin emekli aylığı üzerinden davacı eş ve çocuğa ayıracağı destek tutarı ile SGK tarafından davacı eş ve çocuğa bağlanan vazife malullüğü aylık tutarı arasındaki fark, bu davacıların destek zararını oluşturmaktadır. Bu dönemdeki zarar kalemlerinin -fiilen gerçekleşmemiş olması nedeniyle- peşin sermaye değerlerinin (her yıl %10 artırılmak ve %10 iskontaya tabi tutulmak suretiyle 1/kn formülü uygulanarak) dikkate alınması gerekmektedir.
Destekten yoksun kalma zararı, özü itibarıyla varsayımsal verilere dayanılarak hesaplanmakta ise de; bilirkişi raporunun ilgililerin gerçek maddi zararlarını göstermesi için raporda gerçeğe en yakın ve güncel verilerin kullanılması esastır. Bu nedenle, Mahkemece bilirkişi incelemesi yaptırılmadan önce yukarıda belirtilen hesaplamaya esas güncel veriler ilgili idarelerden (davalı idareden ve SGK’dan) istenilmeli, ayrıca tazminat hesabına esas bakiye ömrün belirlenmesinde ülkemize özgü ve güncel verileri içeren TRH 2010 Ulasal Mortalite Tablosu esas alınmalıdır.
Diğer taraftan, 5434 sayılı Kanun’un 40. maddesinde, polis memurlarının 55 yaşında emekli olacakları hükme bağlandığından, bilirkişi raporunda bu yaşın yasal emeklilik yaşı olarak kabulü suretiyle hesaplama yapılmış ise de; davacılar murisinin öğrenim durumu itibarıyla görevde yükselme olanağının olup olmadığı, yükselme olanağı var ise yükselebileceği rütbeye ilişkin 5434 sayılı Kanun’un 40. maddesinde düzenlenen emeklilik yaşı da dikkate alınıp bu yönde bir değerlendirme yapılmalıdır.
Ayrıca, maddi zararın gerçeğe en uygun şekilde ve dolayısıyla hükme en yakın tarihteki verilerle tespiti gerekmektedir. Davacılardan …’ın (…) yoksun kaldığı zararın hesaplandığı 15/03/2018 tarihli bilirkişi raporunda, evlenme ihtimali, olay tarihindeki yaşı (30) esas alınmak suretiyle %22 kabul edilmiş ise de, esasen evlenme şansı oranının bilirkişi raporunun düzenlendiği tarihteki yaşına göre tespiti, yukarıdaki ilkeye uygun düşecektir. Kaldı ki, davacı …’ın (…) Dairemizce UYAP bilgi sisteminden ulaşılan nüfus kayıt örneğinde yapılan incelemede, 11/03/2021 tarihinde yeniden evlendiği görüldüğünden, bu davacının destekten yoksun kalma tazminatının anılan tarihe kadar ve indirimsiz olarak hesaplanması gerektiği tabiidir.
Davacı eş ve çocuğa ödenecek destekten yoksun kalma tazminatı hesaplanırken desteğin kendisine ve vefat tarihinde hayatta olmaları kaydıyla bakiye ömürlerinin sonuna kadar anne ve babasına da pay ayıracağı hususu dikkate alınmalıdır. Bu paylaşım yapılırken desteğin kendisine 2 pay, eşine 2 pay, çocuklarının her birine 1’er pay, anne ve babasına 1’er pay ayrılarak tazminat miktarının hesaplanması gerekmektedir.
Öte yandan, davacı çocuğun destek süresinin 18 yaşında sona ereceği kabul edilerek hesaplama yapılmış ise de; 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nun 3. maddesinin birinci fıkrasının 10 numaralı bendinin (b) alt bendinde, genel sağlık sigortalısının bakmakla yükümlü olduğu kişiler arasında, “18 yaşını, lise ve dengi öğrenim ile işletmelerde meslekî eğitim görmesi halinde 20 yaşını, yüksek öğrenim görmesi halinde 25 yaşını doldurmamış ve evli olmayan çocukları” sayılmış olup; davacı çocuğun babasının kamu görevlisi olduğu, ailesinin sürekli ve düzenli geliri bulunduğu dikkate alınarak yüksek öğrenimi tamamlayacağı 25 yaşının ikmaline kadar destekten istifade edeceği kabul edilmek suretiyle maddi tazminatın hesaplanması gerektiği sonucuna varılmıştır.
Diğer taraftan, yapılacak hesaplamada, davalı idarece ödenen nakdi tazminat ve tütün ikramiyesi tutarlarının yarar olarak kabul edilip, yeniden düzenlenecek rapor tarihindeki yasal faiz uygulanarak güncellenmiş değerlerinin de hesaplanan maddi zarar tutarından indirilmesi gerekmektedir.
Kamu görevlisinin yaş haddinden emekli olması halinde alacağı emekli ikramiyesi ile vefatı nedeniyle yakınlarına ödenen emekli ikramiyesi arasındaki fark da zarar hesabına dahil edilmelidir. Buna göre, kişinin yasal emeklilik yaşını tamamladığı farz edilerek bilirkişi raporunun düzenlendiği tarihteki katsayılar üzerinden yasal emeklilik yaşı itibarıyla alabileceği emeklilik ikramiyesinden davacı eş ve çocuğa ayıracağı tutar ile olay nedeniyle davacı eşe ödenen ve bilirkişi rapor tarihi itibarıyla yasal faiz uygulanarak güncellenen emekli ikramiyesi arasındaki pozitif fark “yarar”, negatif fark “zarar” olarak kabul edilmelidir.
Buna göre, Bölge İdare Mahkemesince, yukarıdaki açıklamalar doğrultusunda, yeniden yaptırılacak bilirkişi incelemesi sonrası düzenlenecek rapora göre maddi tazminat istemleri hakkında yeniden bir karar verilmesi gerektiğinden, temyize konu kararın maddi tazminata ilişkin kısmında hukuki isabet bulunmamaktadır.
Bununla birlikte, temyize konu kararın maddi tazminata ilişkin kısmı davacılar tarafından temyiz edilmemiş olduğundan, yukarıda belirtilen ilkeler çerçevesinde Bölge İdare Mahkemesince yaptırılacak olan hesaplama neticesinde, davacı eş ve çocuk lehine hükmedilecek olan maddi tazminat tutarının, aleyhe bozma ve hüküm verme yasağı ilkesi uyarınca temyize konu karar ile davacılara ödenmesine karar verilen tutarları (…’a 84.705,87 TL, …’a 81.494,13 TL) aşamayacağı da açıktır.
Bölge İdare Mahkemesi Kararının Miktar Artırım Suretiyle Artırılan Maddi Tazminata İşletilecek Yasal Faizin Başlangıç Tarihine İlişkin Kısmının İncelenmesi:
Dairemiz bozma kararı dikkate alınarak yapılacak yargılama neticesinde davacı eş ve çocuk lehine dava dilekçesindeki ilk taleplerini aşacak tutarda maddi tazminata hükmedilmesi durumunda; hükmedilecek tazminata işletilecek yasal faizin başlangıç tarihi yönünden dava açılırken talep edilen maddi tazminat miktarı ile miktar artırım dilekçesi ile talep edilen maddi tazminat miktarı arasında ayrım yapılmayarak her iki tutarın toplamının “idareye başvuru tarihinden” itibaren hesaplanacak yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesi gerektiğinden, aksi yöndeki temyize konu kararda bu yönüyle de hukuki isabet görülmemektedir.
KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Tarafların temyiz istemlerinin KISMEN KABULÜNE, KISMEN REDDİNE,
2. Maddi tazminat istemleri yönünden davanın reddine, manevi tazminat istemleri yönünden ise davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine ilişkin … İdare Mahkemesi kararına yönelik olarak yapılan istinaf başvurularının kısmen kabulü, kısmen reddi yolundaki temyize konu … Bölge İdare Mahkemesi … İdare Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının manevi tazminat istemlerinin kısmen kabulü, kısmen reddi, kabul edilen manevi tazminat tutarlarına idareye başvuru tarihinden itibaren yasal faiz işletilmesi ve reddedilen manevi tazminat miktarı üzerinden davalı idare lehine vekalet ücretine hükmedilmesi yönlerinden ONANMASINA, maddi tazminat istemlerinin kabulü ile miktar artırımı suretiyle artırılan maddi tazminata işletilecek yasal faizin başlangıç tarihi yönlerinden BOZULMASINA,
3. Bozulan kısımlar hakkında yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın … Bölge İdare Mahkemesi … İdare Dava Dairesine gönderilmesine, 13/12/2022 tarihinde oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.