Danıştay Kararı 10. Daire 2018/3981 E. 2020/3947 K. 19.10.2020 T.

Danıştay 10. Daire Başkanlığı         2018/3981 E.  ,  2020/3947 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONUNCU DAİRE
Esas No : 2018/3981
Karar No : 2020/3947

KARARIN DÜZELTİLMESİNİ
İSTEYENLER (DAVACILAR) : 1- …
2- …
3- …
VEKİLLERİ : Av. …
KARARIN DÜZELTİLMESİNİ
İSTEYENLER (DAVALILAR) : 1- … Bakanlığı
VEKİLİ : I. Hukuk Müş. Yrd. … – Aynı yerde

2- … Valiliği
VEKİLİ : Av. … – Aynı yerde

İSTEMLERİN KONUSU : … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının kısmen gerekçeli onanmasına, kısmen bozulmasına dair Danıştay Onuncu Dairesinin 28/03/2018 tarih ve E:2017/3632, K:2018/1307 sayılı kararının; taraflarca aleyhlerine olan kısımlarının 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen 3622 sayılı Kanun ile değişik 54. maddesi uyarınca düzeltilmesi istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: 11/05/2013 tarihinde Hatay İli, Reyhanlı İlçesi’nde meydana gelen patlamalar sonucunda …’un hayatını kaybetmesi nedeniyle maddi, manevi zarara uğradıkları iddiasıyla fazlaya ilişkin haklar saklı tutularak anne … için 500,00 TL, baba … için 500,00 TL olmak üzere 1.000,00 TL maddi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte ve davacı anne, baba için ayrı ayrı 50.000,00 TL, davacı kardeş … için de 30.000,00 TL olmak üzere toplam 130.000,00 TL manevi tazminatın (faiz talep edilmeksizin) ödenmesi istenilmiştir.

İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … İdare Mahkemesi’nce; olayın bir terör eylemi olduğunun anlaşıldığı, idarenin hizmetin işleyişine ilişkin kusurunun bulunmadığının tespit edilmesi karşısında uyuşmazlığın çözümünde maddi tazminat istemlerinin özel bir kanun olan 5233 sayılı Kanun kapsamında, manevi tazminat istemlerinin ise sosyal risk ilkesi kapsamında değerlendirilmesi gerektiği belirtilerek davalı Hatay Valiliği yönünden maddi tazminat istemlerinin süre aşımı nedeniyle, manevi tazminat istemlerinin esastan reddine, davalı İçişleri Bakanlığı yönünden maddi tazminat istemlerinin esastan reddine, manevi tazminat istemlerinin ise bakılan davada hizmet kusuru saptanamadığından sosyal risk ilkesi gereğince oluşan zararın toplumca paylaşılması gerektiği belirtilerek kabulü ile olayda vefat eden …’un anne ve babası ile kardeşinin duyduğu elem ve ızdırabı kısmen de olsa gidermek üzere takdiren davacılardan anne … ve baba … için ayrı ayrı 50.000,00’er TL manevi, kardeşi … için 30.000,00 TL manevi olmak üzere toplam 130.000,00 TL manevi zararın sosyal risk ilkesine göre davalı İçişleri Bakanlığınca davacılara ödenmesine karar verilmiştir.
Daire kararının özeti: Davacılar ve davalı İçişleri Bakanlığı’nın Mahkeme kararının aleyhlerine olan kısımlarına yönelik temyiz başvurusu üzerine Danıştay Onuncu Dairesince; 11/05/2013 tarihinde Reyhanlı’da meydana gelen patlamalar birer terör eylemi olmakla birlikte idarenin eylemin gerçekleşmesinde ağır hizmet kusuru bulunduğunun idarenin kendi müfettişince hazırlanan ön inceleme raporu, Hatay Valiliği İl İdare Kurulu’nun soruşturma izni verilmesine ilişkin kararı, Cumhuriyet Savcılığınca hazırlanmış olan iddianameler ve açılan ceza davası ile ortaya konulduğu, bu nedenle söz konusu patlamalar nedeniyle zarar görenler tarafından açılan davalardaki maddi, manevi tazminat istemlerinin 5233 sayılı Kanun ve bu kanuna dayanılarak çıkarılmış olan Yönetmelik hükümleri kapsamında değil, idarenin sorumluluğunun doğrudan ve asli nedeni olan hizmet kusuru ilkesi gereğince karşılanması gerektiği, öncelikle davacı anne ve babanın söz konusu patlamalarda oğullarının hayatını kaybetmesi nedeniyle uğradığı ileri sürülen maddi zararlarının tazminat hukukunun genel ilkelerine göre bilirkişi incelemesi yaptırılmak suretiyle belirlenmesi ve olayda hizmet kusuru bulunan davalı idarelerce tazmin edilmesi gerektiği, … İdare Mahkemesince söz konusu patlamalarda vefat eden kişilerin yakınlarının açmış olduğu manevi tazminat istemli dosyalarda aynı derecede yakınlık bağı bulunan kişiler için farklı miktarlarda manevi tazminata hükmedildiği, iş bu davada davacı anne ve baba için ayrı ayrı 50.000,00 TL, davacı kardeş için 30.000,00 TL manevi tazminata hükmedilmiş olup, anne ve baba için hükmedilen manevi tazminatların Dairemiz içtihatlarına göre yüksek takdir edildiği, davacı kardeş için 30.000,00 TL manevi tazminatın kabulü yolunda verilen kararda sonucu itibarıyla hukuki isabetsizlik görülmediği, öte yandan, gerek idareye başvuru gerekse dava dilekçesinde talep edilmiş olan manevi tazminat için faiz isteminde bulunulmadığından, İdare Mahkemesi kararında faiz konusunda hüküm kurulmamış olması hukuka uygun olup, davacıların temyiz ek dilekçesinde faize hükmedilmemesi nedeniyle kararın bozulması yönündeki taleplerinin yerinde görülmediği gerekçesiyle temyize konu kararın davacı kardeş yönünden manevi tazminatın kabulüne ilişkin kısmının gerekçeli onanmasına, davacı anne ve baba yönünden manevi tazminatın kabulüne ilişkin kısmının bozulmasına, maddi tazminatın davalı Valilik yönünden süre aşımı nedeniyle, davalı Bakanlık yönünden esastan reddine ilişkin kısmının bozulmasına karar verilmiştir.

KARAR DÜZELTME
TALEP EDENLERİN İDDİALARI : Davacılar vekili tarafından, davacı anne ve baba için talep edilen ve kabul edilen manevi tazminat miktarının; olayın yaşattığı acı ve kayıp nedeniyle fazla olmadığı, halen devam eden yargılama süreci de nazara alındığında dosyalarını takip etme durumunda kalan davacılar açısından manevi zararlarının tam karşılığının dahi olmadığı ileri sürülerek kararın düzeltilmesi istenilmektedir.
Davalı İçişleri Bakanlığı ve Hatay Valiliği tarafından, önceki savunma ve temyiz dilekçesindeki beyanlarını tekrarla, 5233 sayılı Kanun’un maddi zararların karşılanmasına yönelik olduğu, dava konusu maddi tazminat taleplerine yönelik yasal mirasçılarla sulhname imzalandığı, EK-1 aylık bağlandığı, bu nedenle davacıların maddi ve manevi tazminat taleplerini kabul etmediklerini, olayın terör olayı olması nedeniyle 5233 sayılı Kanun kapsamında değerlendirme yapılması gerektiği, İdari Yargılama Usulü Kanunu 13. maddesi kapsamında değerlendirme yapılamayacağı, ilgili Kanun’da manevi tazminatın düzenlenmediği, karşılanmasının mümkün olmadığı ileri sürülerek kararın düzeltilmesi istenilmektedir.

TARAFLARIN SAVUNMALARI : Davalı İçişleri Bakanlığı tarafından, davacıların karar düzeltme isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır.

Davacı vekili ve davalı Valilik tarafından savunma verilmemiştir.

DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ : …

DÜŞÜNCESİ : Karar düzeltme istemlerinin reddi gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onuncu Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
Kararın düzeltilmesi dilekçelerinde ileri sürülen nedenler, 2577 sayılı Kanun’un Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen 3622 sayılı Kanun ile değişik 54. maddesi hükmüne uygun bulunduğundan, davalı idarelerin karar düzeltme istemlerinin kısmen kabulü ile Danıştay Onuncu Dairesinin 28/03/2018 tarih ve E:2017/3632, K:2018/1307 sayılı kararı kaldırılarak uyuşmazlık yeniden incelendi:
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
A- İdare Mahkemesi kararının maddi tazminat isteminin davalı Hatay Valiliği yönünden süreaşımı nedeniyle ve davalı İçişleri Bakanlığı yönünden esastan reddine, manevi tazminatın davalı Hatay Valiliği yönünden reddine, manevi tazminatın kardeş için davalı İçişleri Bakanlığı yönünden kabulüne ilişkin kısımlarının temyiz incelemesi:
İdare ve vergi mahkemelerinin nihai kararlarının temyizen bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen kararın maddi tazminatın süreaşımı nedeniyle reddine, esastan reddine ve manevi tazminatın kardeş için kabulüne ilişkin kısımları usul ve hukuka uygun olup, dilekçede ileri sürülen temyiz nedenleri bu kısımların bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
B- İdare Mahkemesi kararının manevi tazminatın anne-baba için davalı İçişleri Bakanlığı yönünden kabulüne ilişkin kısmının temyiz incelemesi:
Manevi zarar; kişinin fizik yapısının ve iç huzurunun bozulmasını, yaşama gücünün ve sevincinin azalmasını, kişilik haklarının zedelenmesini, şeref ve haysiyetinin rencide edilmesini, ölüm veya uğranılan diğer cismani zarar nedeniyle duyulan acı ve ızdırabı, kişinin günlük yaşamını zorlaştıran belli ağırlıktaki her türlü üzüntü ve sıkıntıyı ifade etmektedir. Kendisinin veya yakınlarının uğradığı tecavüz, saldırı veya meydana gelen bir ölüm olayı sonucunda; fiziki veya manevi acılar duyan, ruhsal dengesi bozulan, yaşama sevinci azalan kişinin manevi yönden zarara uğramış olduğu kabul edilmektedir.
Manevi tazminat, kişinin malvarlığında meydana gelen eksilmeyi gidermeye yönelik bir tazmin aracı değil, manevi değerlerinde bir eksilme meydana gelen ve yaşama sevinci ve zevki azalan kişinin manen tatminini sağlamaya yönelik bir tazmin aracıdır. Manevi zararın başka türlü giderim yollarının bulunmayışı veya yetersiz kalışı manevi tazminatın parasal olarak belirlenmesini zorunlu kılmaktadır. Manevi tazminat, olay nedeniyle duyulan elem ve ızdırabı kısmen de olsa hafifletmeyi amaçlar. Belirtilen niteliği gereği manevi tazminatın, zenginleşmeye yol açmayacak şekilde belirlenmesi ve tam yargı davalarının niteliği gereği takdir edilecek manevi tazminat miktarının, olayın ağırlığını ortaya koyacak, hukuka aykırılığı özendirmeyecek, bir başka ifade ile benzeri olayların bir daha yaşanmaması için caydırıcı ve aynı zamanda cezalandırıcı bir miktarda olması gerekmektedir.
Bakılan uyuşmazlıkta, … İdare mahkemesince söz konusu patlamalarda vefat eden kişilerin yakınlarının açmış olduğu manevi tazminat istemli dosyalarda aynı derecede yakınlık bağı bulunan kişiler için farklı miktarlarda manevi tazminata hükmedildiği görülmektedir. İş bu dosyada davacı anne-baba için ayrı ayrı 50.000,00 TL manevi tazminata hükmedilmiş olup, hükmedilen manevi tazminatların Dairemiz içtihatlarına göre yüksek takdir edildiği, zenginleşmeye sebep olacak miktarda fahiş olduğu görülmektedir. Bu nedenle manevi tazminatın amaç ve niteliği de dikkate alınarak olay karşısında duyulan acıyla da orantılı olacak şekilde yeniden takdiri yapılması gerektiği sonucuna varılmıştır.
Ayrıca davacı vekili tarafından dosyaya ibraz edilen ek temyiz dilekçesi ile kabul edilen manevi tazminat için Mahkeme kararında faize hükmedilmediği, ancak idareye başvuru tarihinden itibaren faize hükmedilmesi gerektiği ileri sürülmüş ise de; gerek idareye başvuru, gerekse dava dilekçesinde, talep edilmiş olan manevi tazminat için faiz isteminde bulunulmadığından, İdare Mahkemesi kararının bu kısmında hukuka aykırılık görülmemiştir.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Davacıların temyiz istemlerinin reddine, davalı İçişleri Bakanlığının temyiz isteminin kısmen kabulüne, kısmen reddine,
2. Temyize konu … İdare Mahkemesinin … tarih ve E: …, K: … sayılı kararının dava konusu maddi tazminat isteminin davalı Hatay Valiliği yönünden süreaşımı nedeniyle, davalı İçişleri Bakanlığı yönünden esastan reddine, manevi tazminatın davalı Hatay Valiliği yönünden reddine, manevi tazminatın kardeş için davalı İçişleri Bakanlığı yönünden kabulüne ilişkin kısımlarının oyçokluğuyla ONANMASINA, manevi tazminatın anne-baba için davalı İçişleri Bakanlığı yönünden kabulüne ilişkin kısmının oyçokluğuyla BOZULMASINA,
3. Manevi tazminatın anne-babaya ilişkin kısım yönünden yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın anılan Mahkemeye gönderilmesine, 19/10/2020 tarihinde kesin olarak karar verildi.

KARŞI OY (X) :
… İdare Mahkemesi kararının kısmen gerekçeli onanmasına, kısmen bozulmasına ilişkin Danıştay Onuncu Daire kararı usul ve yasaya uygun olduğundan, tarafların karar düzeltme istemlerinin reddi gerektiği oyuyla Dairemiz çoğunluk kararına katılmıyorum.