Danıştay Kararı 10. Daire 2018/3977 E. 2020/3970 K. 19.10.2020 T.

Danıştay 10. Daire Başkanlığı         2018/3977 E.  ,  2020/3970 K.

T.C.
D A N I Ş T A Y
ONUNCU DAİRE
Esas No : 2018/3977
Karar No : 2020/3970

KARARIN DÜZELTİLMESİNİ
İSTEYEN (DAVALI) : .. Bakanlığı
VEKİLİ : 1. Hukuk Müşaviri Yrd. … – Aynı yerde

KARŞI TARAF (DAVACI) : …
VEKİLİ : Av. …

İSTEMİN KONUSU : … İdare Mahkemesinin … tarih ve E: … , K: … sayılı kararının bozulmasına dair Danıştay Onuncu Dairesinin 28/03/2018 tarih ve E:2018/88, K:2018/1340 sayılı kararının; 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen 3622 sayılı Kanun ile değişik 54. maddesi uyarınca düzeltilmesi istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacı tarafından 11/05/2013 tarihinde Hatay İli, Reyhanlı İlçesi’nde meydana gelen patlamalar sonucunda yaralandığı ve sürekli özürlü hale geldiği iddiasıyla fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak 1.000,00 TL maddi, 75.000,00 TL manevi tazminatın ödenmesi istenilmektedir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … İdare Mahkemesince; olayın bir terör eylemi olduğunun anlaşıldığı, idarenin hizmetin işleyişine ilişkin kusurunun bulunmadığının tespit edilmesi karşısında uyuşmazlığın çözümünde maddi tazminat istemlerinin özel bir kanun olan 5233 sayılı Kanun kapsamında, manevi tazminat istemlerinin ise sosyal risk ilkesi kapsamında değerlendirilmesi gerektiği belirtilerek davacının maddi tazminat isteminin mevcut yasal düzenlemelere uygun olarak 5233 sayılı Kanun kapsamında komisyon tarafından incelenerek karara bağlandığı, bu kısmı aşan maddi tazminat talebinin İçişleri Bakanlığı tarafından ödenmesinin mümkün olmadığı gerekçesiyle maddi tazminat isteminin reddine, manevi tazminat isteminin ise bakılan davada hizmet kusuru saptanamadığından olayın oluş şekli ve zararın niteliği karşısında davacının uğradığı zararın sosyal risk ilkesine göre tazmin edilerek toplumca paylaşılması gerektiği, olayda yaralanan davacının duyduğu elem ve ızdırabı kısmen de olsa gidermek üzere takdiren 25.000,00 TL manevi zararın sosyal risk ilkesine göre davalı Bakanlıkça tazminin sosyal hukuk devleti ve hakkaniyet gereği olduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine karar verilmiştir.

Daire kararının özeti: Davacı ve davalı İçişleri Bakanlığının temyiz başvurusu üzerine Danıştay Onuncu Dairesince, Hatay Valiliği İl İdare Kurulu Müdürlüğü’nün … tarih ve … nolu kararı ile 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 257. maddesinin 2. fıkrası kapsamında görevlerinin gereğini yapmakta ihmal veya gecikme göstererek kişilerin mağduriyetine ve kamunun zararına neden olan bu kişiler hakkında 4483 sayılı Kanun’un 6. maddesi uyarınca soruşturma izni verilmesine karar verildiği; bu karar üzerine … Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından, bahsi geçen dört kişi hakkında görevi kötüye kullanma suçundan dolayı … tarih ve … sayılı İddianame hazırlanarak … Asliye Ceza Mahkemesi’nde E: … sayılı dosya ile … tarihinde ceza davası açıldığı ve söz konusu ceza davasının halen devam ettiği, ayrıca … Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından, MİT ihbarının da üstünde tüm yapılması gereken istihbari çalışmaların ve önleyici tedbirlerin alınmasındaki gevşeklik, Hatay İlinin iç savaş halindeki Suriye’nin en geniş sınır ili olması ve çeşitli sebeplerden kaynaklanan özel ve hassas durumunun yeterince değerlendirilmemesi, gerekli tüm tedbirlerin alınmaması, böyle bir patlamanın bekleniyor olmasına karşın gerekli hassas çalışmaların yapılmaması nedeniyle … İl Emniyet Müdürlüğü Eski istihbarat Şube Müdürü de şüpheliler arasına eklenerek yine görevi kötüye kullanma suçu nedeniyle … tarihinde … Asliye Ceza Mahkemesi’ne hitaben ikinci bir iddianame hazırlandığı; 11/05/2013 tarihinde Reyhanlı’da meydana gelen patlamalar birer terör eylemi olmakla birlikte idarenin eylemin gerçekleşmesinde ağır hizmet kusuru bulunduğu idarenin kendi müfettişince hazırlanan ön inceleme raporu, Hatay Valiliği İl İdare Kurulu’nun soruşturma izni verilmesine ilişkin kararı, Cumhuriyet Savcılığınca hazırlanmış olan iddianameler ve açılan ceza davası ile ortaya konulduğu, bu nedenle söz konusu patlamalar nedeniyle zarar görenler tarafından açılan davalardaki maddi, manevi tazminat istemlerinin 5233 sayılı Kanun ve bu Kanuna dayanılarak çıkarılmış olan Yönetmelik hükümleri kapsamında değil, idarenin sorumluluğunun doğrudan ve asli nedeni olan hizmet kusuru ilkesi gereğince davalı idarelerce karşılanması gerektiği; davacının, davalı idarelerin hizmet kusuru sonucu gerçekleşen patlamalarda yaralanarak sürekli engelli hale geldiği sağlık raporuyla ortaya konulduğundan, bu doğrultuda davacının fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak talep etmiş olduğu maddi tazminatın hangi zararlara ilişkin olduğu, bu zararlar yönünden davacıya yapılmış ödemeler bulunup bulunmadığı tespit edilerek, tazminat hukukunun genel ilkelerine göre bilirkişi incelemesi yaptırılmak suretiyle belirlenmesi ve olayda hizmet kusuru bulunan davalı idarece tazmin edilmesi gerektiği, bu nedenle davacının maddi tazminat isteminin reddi yolundaki kararda hukuka uyarlık bulunmadığı; görülen davada % 34 maluliyet oranı bulunan davacı için hükmedilmiş olan 25.000,00 TL manevi tazminat zenginleşmeye yol açmayacak, hakkaniyetli ve Daire içtihatlarına uygun bulunduğundan temyize konu kararın manevi tazminat istemine ilişkin kısmında sonucu itibarıyla hukuki isabetsizlik görülmediğinden gerekçesi değiştirilerek onanması gerektiğine karar verilmiştir.

KARAR DÜZELTME
TALEP EDENLERİN İDDİALARI : Davalı İçişleri Bakanlığı tarafından, söz konusu zararın terör eylemi nedeniyle ortaya çıktığı, bu nedenle 5233 sayılı Kanun hükümlerinin uygulanması gerekirken genel hükümlere dayanan tazminat davalarının incelendiği Dairede dava konusu olayın incelenmesi ve genel hükümler kapsamında hüküm kurulmasının usul ve yasaya aykırı olduğu, 5233 sayılı Kanun kapsamında sadece maddi zararların karşılandığı, dava konusu olaya ilişkin olarak İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 13. maddesinin genel bir düzenleme olduğu, olaya 5233 sayılı Kanun’un uygulanması gerektiği, ilgili Kanun kapsamında manevi zararların bulunmadığı, dolayısıyla manevi zararların karşılanmasına imkan olmadığı ileri sürülerek Danıştay Onuncu Dairesince verilen kararın düzeltilmesi istenilmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Savunma verilmemiştir.

DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ : …

DÜŞÜNCESİ : Karar düzeltme isteminin reddi gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Danıştay Onuncu Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
Kararın düzeltilmesi dilekçesinde ileri sürülen nedenler, 2577 sayılı Kanun’un Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen 3622 sayılı Kanun ile değişik 54. maddesi hükmüne uygun bulunduğundan, karar düzeltme isteminin kabulü ile Danıştay Onuncu Dairesinin 28/03/2018 tarih ve E:2018/88, K:2018/1340 sayılı kararı kaldırılarak uyuşmazlık yeniden incelendi:

HUKUKİ DEĞERLENDİRME :
İdare ve vergi mahkemelerinin nihai kararlarının temyizen bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, davalı ve davacılar tarafından ileri sürülen temyiz nedenleri kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Tarafların temyiz istemlerinin reddine,
2. Davanın kısmen kabulü, kısmen reddine ilişkin … İdare Mahkemesinin … tarih ve E: … , K: … sayılı kararının 2577 sayılı Kanun’un 49. maddesi uyarınca ONANMASINA, 19/10/2020 tarihinde oyçokluğuyla kesin olarak karar verildi.

(X)KARŞI OY :
… İdare Mahkemesi kararının bozulmasına ilişkin Danıştay Onuncu Dairesi kararı usul ve yasaya uygun olduğundan, davalı idarenin karar düzeltme isteminin reddi gerektiği oyuyla çoğunluk kararına katılmıyorum.