Danıştay Kararı 10. Daire 2018/3844 E. 2020/3937 K. 19.10.2020 T.

Danıştay 10. Daire Başkanlığı         2018/3844 E.  ,  2020/3937 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONUNCU DAİRE
Esas No : 2018/3844
Karar No : 2020/3937

KARAR DÜZELTME İSTEMİNDE
BULUNANLAR (DAVALILAR): 1- … Bakanlığı
VEKİLİ : I. Hukuk Müş. Yrd. …
2- … Valiliği
VEKİLİ : Av. …

KARŞI TARAF (DAVACILAR) : 1- …
2- …
3- …
VEKİLLERİ : Av. …

İSTEMİN_KONUSU : …İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının bozulmasına dair Danıştay Onuncu Dairesinin 28/03/2018 tarih ve E:2017/3634 K:2018/1331 sayılı kararının; 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen 3622 sayılı Kanun ile değişik 54. maddesi uyarınca düzeltilmesi istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: 11/05/2013 tarihinde … ili, … ilçesinde meydana gelen patlamalar sonucunda …’in hayatını kaybetmesi nedeniyle maddi zarara uğradıkları iddiasıyla anne … için 25.000,00 TL, kardeş … için 10.000,00 TL ve engelli olduğu belirtilen kardeş … için 25.000,00 TL olmak üzere toplam 60.000,00 TL maddi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte ödenmesi istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … İdare Mahkemesince; 5233 sayılı Kanun’un 9. maddesi ile Terör ve Terörle Mücadeleden Doğan Zararların Karşılanması Hakkında Yönetmeliğin 21. maddesinde ölüm nedeniyle uğranılan zarara karşılık (7000) gösterge rakamının memur aylık katsayısı ile çarpımı sonucunda bulunan miktarın elli katı tutarında ölenlerin mirasçılarına nakdi ödeme yapılacağı belirtilmek suretiyle tazminat miktarının nasıl hesaplanacağının açıkça düzenlendiği, bu hüküm çerçevesinde yapılan hesaplama doğrultusunda davacılara ödenmesi gereken tazminat tutarının 25.841,795 TL olması gerektiği, komisyon tarafından davacılara 25.842,95 TL teklif edildiği, davacıların bu tutarı aşan maddi tazminat talebi ve fazlaya ilişkin faiz talebinin karşılanmasına hukuken olanak bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Daire kararının özeti: Davacılar vekilinin temyiz başvurusu üzerine Danıştay Onuncu Dairesince, … Valiliği İl İdare Kurulu Müdürlüğü’nün … tarih ve … nolu kararı ile 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 257. maddesinin 2. fıkrası kapsamında görevlerinin gereğini yapmakta ihmal veya gecikme göstererek kişilerin mağduriyetine ve kamunun zararına neden olan bu kişiler hakkında 4483 sayılı Kanun’un 6. maddesi uyarınca soruşturma izni verilmesine karar verildiği, bu karar üzerine … Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından, bahsi geçen dört kişi hakkında görevi kötüye kullanma suçundan dolayı 30/12/2014 tarih ve … sayılı İddianame hazırlanarak … Asliye Ceza Mahkemesi’nde E:… sayılı dosya ile 19/01/2015 tarihinde ceza davası açıldığı ve söz konusu ceza davasının halen devam ettiği, ayrıca … Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından, … ihbarının da üstünde tüm yapılması gereken istihbari çalışmaların ve önleyici tedbirlerin alınmasındaki gevşeklik, … İlinin iç savaş halindeki …’nin en geniş sınır ili olması ve çeşitli sebeplerden kaynaklanan özel ve hassas durumunun yeterince değerlendirilmemesi, gerekli tüm tedbirlerin alınmaması, böyle bir patlamanın bekleniyor olmasına karşın gerekli hassas çalışmaların yapılmaması nedeniyle … İl Emniyet Müdürlüğü eski istihbarat şube müdürü de şüpheliler arasına eklenerek yine görevi kötüye kullanma suçu nedeniyle 07/01/2016 tarihinde … Asliye Ceza Mahkemesi’ne hitaben ikinci bir iddianame hazırlandığı, 11/05/2013 tarihinde …’da meydana gelen patlamalar birer terör eylemi olmakla birlikte idarenin eylemin gerçekleşmesinde ağır hizmet kusuru bulunduğunun idarenin kendi müfettişince hazırlanan ön inceleme raporu, …Valiliği İl İdare Kurulu’nun soruşturma izni verilmesine ilişkin kararı, Cumhuriyet Savcılığınca hazırlanmış olan iddianameler ve açılan ceza davası ile ortaya konulduğu, bu nedenle, söz konusu patlamalar nedeniyle zarar görenler tarafından açılan davalardaki maddi, manevi tazminat istemlerinin 5233 sayılı Kanun ve bu Kanuna dayanılarak çıkarılmış olan Yönetmelik hükümleri kapsamında değil, idarenin sorumluluğunun doğrudan ve asli nedeni olan hizmet kusuru ilkesi gereğince karşılanması gerektiği gerekçesiyle temyize konu karar hukuk ve usule aykırı bulunmuş ve kararın bozulmasına karar verilmiştir.

KARAR DÜZELTME
TALEP EDENLERİN İDDİALARI: Davalı …Bakanlığı tarafından, söz konusu zararın terör eylemi sonucu ortaya çıktığından 5233 sayılı Kanun’un uygulanması gerektiği, olayın genel hükümlere dayanan tazminat davalarının incelendiği Dairede incelenmesinin ve genel hükümler kapsamında hüküm kurulmasının usul ve yasaya aykırı olduğu, 5233 sayılı Kanun yürürlüğe girdikten sonra meydana gelen terör olaylarında İdari Yargılama Usulü Hakkındaki Kanun’un 13. maddesinin değil, 5233 sayılı Kanun’un dikkate alınmasının gerektiği, 5233 sayılı Kanun’un özel bir düzenleme olduğu ileri sürülerek Danıştay Onuncu Dairesince verilen kararın düzeltilmesi istenilmektedir.
Davalı …Valiliği tarafından, dava konusu olay sonrası davacılara 5233 sayılı Kanun kapsamında maddi zararların hesaplanarak teklif edildiği, kabul edilmemesi üzerine uyuşmazlık tutanağı düzenlendiği, davacı anneye olaya ilişkin maaş bağlandığı, olayın terör olayı olduğu ve 5233 sayılı Kanun kapsamında değerlendirilmesi gerektiği ileri sürülerek kararın düzeltilmesi istenilmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI: Düzeltilmesi istenen kararın usul ve yasaya uygun olduğu, ileri sürülen nedenlerin 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 54. maddesine uymadığı, bu nedenle istemlerin reddi gerektiği savunulmaktadır.

DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ : …
DÜŞÜNCESİ : Karar düzeltme istemlerinin reddi gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onuncu Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
Kararın düzeltilmesi dilekçelerinde ileri sürülen nedenler, 2577 sayılı Kanun’un Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen 3622 sayılı Kanun ile değişik 54. maddesi hükmüne uygun bulunduğundan, karar düzeltme istemlerinin kabulü ile Danıştay Onuncu Dairesinin 28/03/2018 tarih ve E:2017/3634, K:2018/1331 sayılı kararı kaldırılarak uyuşmazlık yeniden incelendi:

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
İdare ve vergi mahkemelerinin nihai kararlarının temyizen bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun “Temyiz incelemesi üzerine verilecek kararlar” başlıklı 49. maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinde temyiz incelemesi sonunda kararda yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmayan maddi hatalar ile düzeltilmesi mümkün eksiklik veya yanlışlıklar varsa Danıştay’ın kararı düzelterek onayacağı hükme bağlanmıştır.
31/12/2014 tarih ve 29222 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren ve Mahkeme kararı tarihi itibarıyla uyuşmazlığa uygulanan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’nin “Tarifelerin üçüncü kısmına göre ücret” başlıklı 13. maddesinde; “Tarifenin ikinci kısmının ikinci bölümünde gösterilen hukuki yardımların konusu para veya para ile değerlendirilebiliyor ise avukatlık ücreti, davanın görüldüğü mahkeme için Tarifenin İkinci Kısmında belirtilen maktu ücretlerin altında kalmamak kaydıyla (yedinci maddenin ikinci fıkrası, dokuzuncu maddenin birinci fıkrasının son cümlesi ile onuncu maddenin son fıkrası hükümleri saklı kalmak kaydıyla) Tarifenin üçüncü kısmına göre belirlenir.” hükmüne yer verilmiştir.
Aynı Tarifenin “Manevi tazminat davalarında ücret” başlıklı 10. maddesinde ise ” (1) Manevi tazminat davalarında avukatlık ücreti, hüküm altına alınan miktar üzerinden Tarifenin üçüncü kısmına göre belirlenir. (2) Davanın kısmen reddi durumunda, karşı taraf vekili yararına Tarifenin üçüncü kısmına göre hükmedilecek ücret, davacı vekili lehine belirlenen ücreti geçemez. (3) Bu davaların tamamının reddi durumunda avukatlık ücreti, Tarifenin ikinci kısmının ikinci bölümüne göre hükmolunur. (4) Manevi tazminat davasının, maddi tazminat veya parayla değerlendirilmesi mümkün diğer taleplerle birlikte açılması durumunda; manevi tazminat açısından avukatlık ücreti ayrı bir kalem olarak hükmedilir.” düzenlemesi yer almaktadır.
Maddi tazminat talebiyle açılan davalarda, kabul edilen tazminat miktarının önemli kısmının vekâlet ücreti olarak davalı idareye ödenmesi, açılan tazminat davasını davacı açısından anlamsız hale getirmekte, bazı olaylarda ise, davacının dava açılmadan önceki durumundan daha kötü bir duruma girmesine neden olmakta, bu durum, gerek Anayasa Mahkemesinin bireysel başvuru kararlarında gerekse Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarında mahkemeye erişim hakkının ihlali olarak değerlendirilmektedir. Tümden ret ya da kısmen kabul, kısmen ret ile sonuçlanan maddi tazminat davalarında, taraflar lehine hükmedilecek vekalet ücretinin, kişilerin hak arama özgürlüğü kapsamındaki mahkemeye erişim hakkını ihlal etmeden ne şekilde hesaplanacağı konusunda Tarifenin 10. maddesinin 2. ve 3. fıkralarına paralel bir düzenlemeye yer verilmemiş olması nedeniyle, reddedilen maddi tazminatın Tarifenin üçüncü kısmına göre belirleneceğine ilişkin Tarife hükmünün ihmal edilmesi, hakkaniyete daha uygun olacaktır.
Yukarıda yer alan açıklamalar uyarınca, İdare Mahkemesince, maddi tazminat isteminin tamamı için ret hükmü kurulmasına rağmen davalı idare lehine nispi vekâlet ücreti hükmedilmesinde hukuki isabet görülmemiştir.
Bu durumda, reddedilen maddi tazminat yönünden davalı idare lehine Mahkeme kararı tarihi itibarıyla yürürlükte olan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca, duruşmasız işler için maktu olarak belirlenen … TL vekâlet ücretine hükmedilmesi gerektiğinden, Mahkeme kararının hüküm fıkrasında yer alan “A.A.Ü.T. uyarınca takdiren … TL vekalet ücretinin” ibaresinin “A.A.Ü.T. uyarınca belirlenen 750,00 TL vekalet ücretinin” şeklinde düzeltilmesi gerekmektedir.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Davacıların temyiz istemlerinin reddine,
2. Davanın reddine ilişkin, …İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının hüküm fıkrasında yer alan “A.A.Ü.T. uyarınca takdiren … TL vekalet ücretinin” ibaresinin “A.A.Ü.T. uyarınca belirlenen … TL vekalet ücretinin” şeklinde DÜZELTİLEREK ONANMASINA, kararın diğer kısımlarının ONANMASINA, 19/10/2020 tarihinde oyçokluğuyla kesin olarak karar verildi.

KARŞI OYLAR(X) :

…İdare Mahkemesi kararının bozulmasına ilişkin Danıştay Onuncu Dairesinin temyize ilişkin kararı usul ve yasaya uygun olduğundan, davalı idarelerin karar düzeltme istemlerinin reddi gerektiği oyuyla Daire kararına katılmıyoruz.