Danıştay Kararı 10. Daire 2018/2678 E. 2022/6643 K. 28.12.2022 T.

Danıştay 10. Daire Başkanlığı         2018/2678 E.  ,  2022/6643 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONUNCU DAİRE
Esas No : 2018/2678
Karar No : 2022/6643

TEMYİZ EDEN (DAVACI) : …
VEKİLİ : Av. …

TEMYİZ EDEN (DAVALI) : … Bakanlığı
VEKİLİ : Av. …

İSTEMİN_KONUSU : …Bölge İdare Mahkeme … İdari Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının taraflarca aleyhlerine olan kısımlarının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

DAVANIN KONUSU : Davacı tarafından, Balıkesir ili, Ayvalık ilçesi, … … pafta, …parsel, …arsa paylı … blok, … nolu bağımsız bölümde deniz erozyonu nedeniyle meydana geldiği iddia edilen zarar karşılığı olarak 51.625,00 TL tadilat masrafı, evin değerinin düştüğünden bahisle 150.000,00 TL değer kaybı zararı, adli yargı yerinde yaptırılan tespite ilişkin 674,50 TL yargılama giderinin ve 50.000,00 TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren işletilecek yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesi istenilmiştir.

YARGILAMA SÜRECİ :
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararıyla; davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine karar verilmiştir.
Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti: …Bölge İdare Mahkeme … İdari Dava Dairesince; istinaf başvurusuna konu … İdare Mahkemesi kararının hukuka ve usule uygun olduğu gerekçesiyle tarafların istinaf başvurularının reddine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENLERİN İDDİALARI :
1 – Davacı tarafından, bilirkişi raporuna itirazlarının dikkate alınmadığı, demir donatılar için yapılan harcamanın hesaba katılmadığı, gayrimenkulün kıymetinin düşmesine dair hiçbir inceleme yapılmadığı, manevi tazminat isteminin reddedilmesinin de hukuka aykırı olduğu ileri sürülmektedir.
2 – Davalı idare tarafından, meydana gelen zararın şiddetli lodos ve olağan dışı fırtına nedeniyle oluştuğu, sitenin denize sıfır konumda yer aldığı ve sahil şeridi içerisinde kaldığı, sitenin durumunun yapı ruhsatı tarihine göre incelenmesi gerektiği ileri sürülmektedir.

KARŞI_TARAFLARIN_SAVUNMALARI : Taraflarca savunma verilmemiştir.

DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ : …
DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi ile usul ve yasaya uygun olan Bölge İdare Mahkemesi kararının kararının düzelterek onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onuncu Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

A) Temyize konu Bölge İdare Mahkemesi kararının, davanın kısmen kabulü, kısmen reddi yolundaki İdare Mahkemesi kararına yönelik istinaf istemlerinin reddine ilişkin kısmının incelenmesi:
Bölge idare mahkemelerinin nihai kararlarının temyizen bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen kararın, davanın kısmen kabulü, kısmen reddi yolundaki karara yönelik tarafların istinaf istemlerinin reddine ilişkin kısmı usul ve hukuka uygun olup, dilekçelerde ileri sürülen temyiz nedenleri kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

B) Temyize konu Bölge İdare Mahkemesi kararının, İdare Mahkemesi kararının reddedilen maddi tazminat miktarı üzerinden nispi olarak belirlenen vekalet ücretine ilişkin kısmı yönünden incelenmesi:
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun “İstinaf” başlıklı 45. maddesinin 3. fıkrasında, “Bölge idare mahkemesi, yaptığı inceleme sonunda ilk derece mahkemesi kararını hukuka uygun bulursa istinaf başvurusunun reddine karar verir. Karardaki maddi yanlışlıkların düzeltilmesi mümkün ise gerekli düzeltmeyi yaparak aynı kararı verir.” hükmü; “Temyiz” başlıklı 46. maddesinde, “Danıştay dava dairelerinin nihai kararları ile bölge idare mahkemelerinin aşağıda sayılan davalar hakkında verdikleri kararlar, başka kanunlarda aksine hüküm bulunsa dahi Danıştayda, kararın tebliğinden itibaren otuz gün içinde temyiz edilebilir…” ve “Temyiz incelemesi üzerine verilecek kararlar” başlıklı 49. maddesinin 1. fıkrasında, “Temyiz incelemesi sonunda Danıştay; … b) Kararda yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmayan maddi hatalar ile düzeltilmesi mümkün eksiklik veya yanlışlıklar varsa kararı düzelterek onar.” hükümleri yer almaktadır.
02/01/2017 tarih ve 29936 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren ve Mahkeme kararı tarihi itibarıyla uyuşmazlığa uygulanan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’nin “Tarifelerin üçüncü kısmına göre ücret” başlıklı 13. maddesinde, “Tarifenin ikinci kısmının ikinci bölümünde gösterilen hukuki yardımların konusu para veya para ile değerlendirilebiliyor ise avukatlık ücreti, davanın görüldüğü mahkeme için Tarifenin İkinci Kısmında belirtilen maktu ücretlerin altında kalmamak kaydıyla (7 nci maddenin ikinci fıkrası, 9 uncu maddenin birinci fıkrasının son cümlesi ile 10 uncu maddenin son fıkrası hükümleri saklı kalmak kaydıyla) Tarifenin üçüncü kısmına göre belirlenir.” düzenlemesi; aynı Tarifenin “Manevi tazminat davalarında ücret” başlıklı 10. maddesinde ise, “(1) Manevi tazminat davalarında avukatlık ücreti, hüküm altına alınan miktar üzerinden Tarifenin üçüncü kısmına göre belirlenir. (2) Davanın kısmen reddi durumunda, karşı taraf vekili yararına Tarifenin üçüncü kısmına göre hükmedilecek ücret, davacı vekili lehine belirlenen ücreti geçemez. (3) Bu davaların tamamının reddi durumunda avukatlık ücreti, Tarifenin ikinci kısmının ikinci bölümüne göre hükmolunur. (4) Manevi tazminat davasının, maddi tazminat veya parayla değerlendirilmesi mümkün diğer taleplerle birlikte açılması durumunda; manevi tazminat açısından avukatlık ücreti ayrı bir kalem olarak hükmedilir.” düzenlemesi yer almaktadır.

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Dava; 51.625,00 TL tadilat masrafı, 150.000,00 TL değer kaybı zararı, adli yargı yerinde yaptırılan tespite ilişkin 674,50 TL yargılama gideri ve 50.000,00 TL manevi tazminat istemiyle açılmıştır. İdare Mahkemesince, davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine ve reddedilen maddi tazminat miktarı üzerinden ise nispi olarak belirlenen 16.445,03 TL vekalet ücretinin davacı tarafından davalı idareye ödenmesine karar verildiği görülmektedir.
Maddi tazminat talebiyle açılan davalarda, davanın tümden ret veya kısmen kabul kısmen retle sonuçlanması durumunda kabul edilen tazminat miktarının önemli bir kısmının vekalet ücreti olarak davalı idareye ödenmesi, açılan tazminat davasını davacı açısından anlamsız hale getirmekte, bazı olaylarda ise, davacının dava açılmadan önceki durumundan daha kötü bir duruma girmesine neden olmakta, bu durum, gerek Anayasa Mahkemesinin bireysel başvuru kararlarında gerekse Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarında mahkemeye erişim hakkının ihlali olarak değerlendirilmektedir. Tümden ret ya da kısmen kabul, kısmen ret ile sonuçlanan maddi tazminat davalarında, taraflar lehine hükmedilecek vekalet ücretinin, kişilerin hak arama özgürlüğü kapsamındaki mahkemeye erişim hakkını ihlal etmeden ne şekilde hesaplanacağı konusunda Tarife’nin 10. maddesinin 2. ve 3. fıkralarına paralel bir düzenlemeye yer verilmemiş olması nedeniyle, reddedilen maddi tazminata ilişkin vekalet ücretinin Tarife’nin üçüncü kısmına göre belirleneceğine dair Tarife hükmünün ihmal edilmesi hakkaniyete daha uygun olacaktır.
Yukarıda yer alan açıklamalar uyarınca, İdare Mahkemesince, maddi tazminat isteminin kısmen reddine karar verilmiş olması nedeniyle yürürlükte olan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre belirlenen ve davacı lehine hükmedilen 3.204,93 TL vekalet ücretini geçmeyecek şekilde hükmedilmesi gerekmesine rağmen davalı idare lehine nispi vekâlet ücretine hükmedilmesinde hukuki isabet bulunmadığından bu hususun Bölge İdare Mahkemesince düzeltilmemiş olmasında hukuki isabet görülmemiştir.
Bu durumda; temyizen incelenen Bölge İdare Mahkemesi kararında, 2577 sayılı Kanun’un 45. maddesinin 3. fıkrası uyarınca; … İdare Mahkemesi kararının hüküm fıkrasında yer alan “… davanın, 2577 sayılı Kanunun 16’ncı maddesinin 4’üncü fıkrasına, 11/4/2013 tarih ve 6459 sayılı Kanunun 4’üncü maddesiyle eklenen ve miktar arttırımına imkan sağlayan hükmün yürürlüğe girmesinden sonra açıldığı da dikkate alınarak Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca reddedilen maddi tazminat miktarı üzerinden nispi olarak belirlenen 16.445,03-TL” ibaresinin, “… reddedilen maddi tazminat miktarı için Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca belirlenen 3.204,93 TL avukatlık ücretinin …” şeklinde düzeltilmesi gerektiğinden,… Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesi kararının hüküm fıkrasında yer alan “…İstinaf başvurularının reddine…” ibaresinin, 2577 sayılı Kanun’un 49. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendi uyarınca; “… istinaf başvurularının reddine, 2577 sayılı Kanun’un 45. maddesinin 3. fıkrası uyarınca, hüküm fıkrasında yer alan “… davanın, 2577 sayılı Kanunun 16’ncı maddesinin 4’üncü fıkrasına, 11/4/2013 tarih ve 6459 sayılı Kanunun 4’üncü maddesiyle eklenen ve miktar arttırımına imkan sağlayan hükmün yürürlüğe girmesinden sonra açıldığı da dikkate alınarak Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca reddedilen maddi tazminat miktarı üzerinden nispi olarak belirlenen 16.445,03-TL” ibaresinin, “… reddedilen maddi tazminat miktarı için Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca belirlenen 3.204,93 TL avukatlık ücretinin …” şeklinde düzeltilmesine …” şeklinde düzeltilmesi gerekmektedir.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Davalı idarenin temyiz isteminin REDDİNE, davacının temyiz isteminin esas yönünden REDDİNE, vekalet ücreti yönünden KABULÜNE,
2. … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının yukarıda belirtilen şekilde DÜZELTİLEREK ONANMASINA
3. Temyiz yargılama giderlerinin istemde bulunanlar üzerinde bırakılmasına, artan posta ücretinin iadesine,
4. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 50. maddesi uyarınca, bu onama kararının taraflara tebliğini ve bir örneğinin de … Bölge İdare Mahkeme … İdari Dava Dairesine gönderilmesini teminen dosyanın Balıkesir İdare Mahkemesine gönderilmesine, 28/12/2022 tarihinde oy çokluğuyla kesin olarak karar verildi.

(X)-KARŞI OY :
Davacının maddi tazminat talebinin kısmen reddi nedeniyle davalı idare lehine, davacı lehine hükmedilen vekalet ücretini geçmeyecek şekilde nispi vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken, aksi yönde vekalet ücretine hükmedilmesinde hukuka uygunluk bulunmamaktadır. Bu husus, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun “Temyiz incelemesi üzerine verilecek kararlar” başlıklı 49. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendi uyarınca kararın düzeltilerek onanmasını gerektiren, “yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmayan maddi hata ile düzeltilmesi mümkün eksiklik veya yanlışlık” kapsamında bulunmayıp; anılan maddenin 2. fıkrasının (b) bendi uyarınca kararın bozulmasını gerektiren “hukuka aykırılık” teşkil ettiğinden, Bölge İdare Mahkemesi kararının, bu hususta yeniden bir karar verilmek üzere bozulması gerektiği oyuyla Daire kararına bu yönden katılmıyoruz.