Danıştay Kararı 10. Daire 2018/2653 E. 2022/6754 K. 29.12.2022 T.

Danıştay 10. Daire Başkanlığı         2018/2653 E.  ,  2022/6754 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONUNCU DAİRE
Esas No : 2018/2653
Karar No : 2022/6754

TEMYİZ EDEN (DAVALI) : … Bakanlığı / ANKARA
VEKİLİ : 1. Hukuk Müşaviri Yrd. V. Dr. …

KARŞI TARAF (DAVACILAR) : 1) …
2) …
VEKİLLERİ : Av. …

İSTEMİN KONUSU : … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacılar tarafından, yakınları …’nun Şanlıurfa İl Emniyet Müdürlüğü emrinde polis memuru olarak görev yaptığı dönemde 01/04/2003 tarihinde müdahale ettiği bir olayda zanlı tarafından ateş açılması nedeniyle vurulması neticesinde 07/04/2003 tarihinde hayatını kaybetmesinde idarenin kusursuz sorumluluğu bulunduğu ileri sürülerek … için 75.000,00 TL (miktar artırım dilekçesiyle 475.231,01 TL) maddi, 5.000,00 TL manevi, … için 15.000,00 TL (miktar artırım dilekçesiyle 15.552,41 TL) maddi, 5.000,00 TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesi istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … İdare Mahkemesince, … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının Danıştay Onuncu Dairesinin 20/09/2010 tarih ve E:2007/2132, K:2010/6489 sayılı kararıyla manevi tazminata ilişkin kısmının onanması, maddi tazminata ilişkin kısımının bozulması üzerine bozma kararına uyularak yapılan inceleme neticesinde dosya üzerinden yaptırılan bilirkişi incelemesi sonrasında düzenlenen raporda … için 504.526,23 TL, … için 44.028,21 TL maddi zararın bulunduğu, yapılan nakdi tazminatın güncel değerinin düşülmesi neticesinde davacıların toplam maddi zararının 494.314,81 TL olduğu, raporun hükme esas alınabilir nitelikte bulunduğu belirtilerek davacılar tarafından verilen miktar artırım dilekçesi gözetilerek davacıların maddi tazminat istemlerinin kabulüyle … için 475.231,01 TL maddi tazminatın 75.000,00 TL’sine idareye başvuru tarihinden, 400.231,01 TL’sine miktar aratırım dilekçesinin idareye tebliğ tarihinden itibaren işleyecek faiziyle birlikte ödenmesine, … için 15.552,41 TL maddi tazminatın 15.000,00 TL’sine idareye başvuru tarihinden, 552,41 TL’sine miktar aratırım dilekçesinin idareye tebliğ tarihinden itibaren işleyecek faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI :Davalı idare tarafından, dava konusu olay neticesinde hayatını kaybeden müteveffanın adi malullük aylığını hak etmediği, davacılara bağlanan ve ifa amacı taşıyan vazife malullüğü aylığının yarar olarak kabul edilerek davacıların destekten yoksun kalma zararının ortaya konulması gerekirken Mahkemece karara esas alınan bilirkişi raporunda bağlanan aylıklar yarar olarak kabul edilmeksizin yapılan hesaplama neticesinde belirlenen tutar dikkate alınarak davanın kabulü yolunda verilen kararın hukuka aykırı olduğu ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Davacılar tarafından davalı idarenin temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır.

DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ : …
DÜŞÜNCESİ : Davalı idarenin temyiz isteminin kabulü ile Mahkeme kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onuncu Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE :
MADDİ OLAY :
Dava, davacıların yakınları …’nun Şanlıurfa İl Emniyet Müdürlüğü emrinde polis memuru olarak görev yaptığı dönemde 01/04/2003 tarihinde müdahale ettiği bir olayda zanlı tarafından ateş açılması nedeniyle vurulması neticesinde 07/04/2003 tarihinde hayatını kaybetmesinde idarenin kusursuz sorumluluğu bulunduğu ileri sürülerek … için 75.000,00 TL (miktar artırım dilekçesiyle 475.231,01 TL) maddi, 5.000,00 TL manevi, … için 15.000,00 TL (miktar artırım dilekçesiyle 15.552,41 TL) maddi, 5.000,00 TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesi istemiyle açılmıştır.

İLGİLİ MEVZUAT:
Anayasanın 125. maddesinde; idarenin her türlü eylem ve işlemlerine karşı yargı yolunun açık olduğu belirtildikten sonra, son fıkrasında, idarenin kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlü olduğu hükme bağlanmıştır.
İdare, kural olarak yürüttüğü kamu hizmetiyle nedensellik bağı kurulabilen zararları tazminle yükümlü olup; idari eylem ve/veya işlemlerden doğan zararlar, idare hukuku kuralları çerçevesinde, hizmet kusuru veya kusursuz sorumluluk ilkeleri gereği tazmin edilmektedir.
Kusursuz sorumluluk, kamu hizmetinin görülmesi sırasında kişilerin uğradıkları özel ve olağan dışı zararların idarece tazmini esasına dayanmakta olup; kusur sorumluluğuna oranla ikincil derecede bir sorumluluk türüdür. Başka bir anlatımla idare, yürüttüğü hizmetin doğrudan sonucu olan, idari faaliyet ile nedensellik bağı kurulabilen, özel ve olağan dışı zararları kusursuz sorumluluk ilkesi gereği tazminle yükümlüdür. Bu bağlamda, kamu görevlilerinin görevini yaparken, görevi nedeniyle uğramış olduğu zararların da kusursuz sorumluluk ilkesi uyarınca tazmini gerekmektedir.
5434 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanunu’nun mülga 53. maddesinde, en az 10 yıl fiili hizmet süresini tamamlamış iştirakçilere “adi malullük aylığı”; 55. maddesinde, görevin neden ve etkisiyle yaralanan iştirakçilere 53. maddeye göre hesaplanacak adi malüllük aylıklarına, malullük derecelerine göre %15 ila %60 oranında zam yapılmak suretiyle “vazife malullüğü aylığı” bağlanacağı kuralına yer verilmiştir.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 31. maddesinin atıfta bulunduğu 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 266. maddesinde, “Mahkeme, çözümü hukuk dışında, özel veya teknik bilgiyi gerektiren hâllerde, taraflardan birinin talebi üzerine yahut kendiliğinden, bilirkişinin oy ve görüşünün alınmasına karar verir.” hükmü düzenlenmiştir.

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Bakılan davada; Mahkeme kararına dayanak alınan 20/10/2016 tarihli bilirkişi raporunda, PMF yaşam tablosunun esas alındığı; müteveffanın görev aylığı veya emsali polis memurunun görev aylığı dikkate alınarak aylar itibarıyla alacağı görev aylığı ile vazife malullüğü aylığı karşılaştırılarak, aradaki farkın zarar olduğunun kabul edilmesi gerekirken, emsali polis memurunun görev aylığından davacılara bağlanan vazife malulüğü aylığı yarar olarak kabul edilip düşülmeksizin davacıların maddi zararının belirlenmiş olduğu gözetildiğinde bilirkişi raporunun mahkeme kararına dayanak alınacak mahiyette olmadığı görülmektedir.
Tazminatın amacı uğranılan gerçek zararın tazmin edilmesini sağlamaktır. Bu nedenle tazminat, zarar görenin zenginleşmesi veya zarar verenin cezalandırılması sonucuna yol açmamalıdır. Dolayısıyla hesaplanacak tazminatın azami miktarı gerçek zarar ile sınırlıdır. Öte yandan dinamik bir yapıya sahip olan tazminat hukuku çerçevesinde zarar ve yarar kalemleri belirlenirken, tazminat tutarının hesaplanabilmesi yerleşik yargı uygulamasında da kabul edildiği üzere hukuk bilimi dışında özel bilgi gerektirmektedir. Bu sebeple tazminat hesaplanması gereken davalarda mahkemeler bilirkişinin görüşünün alınmasına karar verebilmektedir.
Bireylerin makul güvenlerinin korunması ve hukuki güvenlik ilkesi, içtihadın değişmezliği şeklinde bir hak bahşetmemektedir (Unedic/Fransa, B. No:20153/04, 18/12/2008, S 74; Nejdet Şahin ve Perihan Şahin / Türkiye, S 58). Mahkemelerin yorumlarında dinamik ve evrilen bir yaklaşımın sürdürülememesi reform ya da gelişimi engelleyeceğinden kararlardaki değişim, adaletin iyi idaresine aykırılık teşkil etmez (Atanasovski/Makedonya Eski Yugoslav Cumhuriyeti, B. No:36815/03, 14/01/2010. S 38).
Davacıların zararlarının ortaya konulması için gereken hesaplamalarda gözetilmesi gereken ilke ve unsurlar son dönem Dairemiz yerleşik içtihatları uyarınca dava konusu olay nedeniyle davacılara ödenecek maddi tazminatın aşağıda yer alan ilkeler gözetilerek belirlenmesi gerekmektedir.
Kamu görevlilerine, vazife malûllüğüne sebep olan olaydan dolayı prim ödemek suretiyle kapsamında bulunulan sosyal güvenlik sisteminin doğal sonucu olarak bağlanan vazife malüllüğü aylığının, adi malüllük aylığını aşan, bir başka ifade ile adi malüllük aylığına yapılan zamma ilişkin kısmını, vazife malüllüğüne sebep olan olay nedeniyle sağlanan yarar olarak kabulüne olanak bulunmamaktadır. Bu zam, kamu görevlileri/hak sahipleri yönünden ifa amacını taşıyan bir ödeme niteliğinde olup, yarar kabul edilip hesaplanan zarardan indirim yapılacak bir kalem değildir. Aksine bir yaklaşım, vazife malûllüğüne sebep olan olaydan dolayı kamu görevlilerine/hak sahiplerine bağlanan vazife malüllüğü aylığının idarenin bir lütfu, kamu görevlileri/hak sahipleri yönünden ise gerçekleşmesi istenilen ve beklenilen bir olay olduğu sonucunu ortaya çıkarır. Bu sonucun hayatın olağan akışına uygun olduğunun kabulüne olanak bulunmamaktadır.
Diğer taraftan davacılar yakınının muhtemel ömrünün ülkemize özgü olan ve güncel verilere göre hazırlanan TRH 2010 Ulusal Mortalite Tablosuna göre belirlenmesi gerekmektedir.
Bu itibarla, davacıların uğradığını iddia ettiği maddi zararı aşağıda belirtilen şekilde bilirkişi tarafından yeniden hesaplanmalıdır.
Aktif dönemde işlemiş dönem zararı, desteğin ölüm tarihinden bilirkişi raporunun düzenlendiği tarihe kadar olan dönemi ifade eder. Bu dönemde, desteğin emsali polis memurunun aylar itibariyle aldığı görev aylıkları ile SGK tarafından davacılara bağlanan ve aylar itibariyle ödenen vazife malullüğü aylıkları dikkate alınarak, desteğin görev aylığı üzerinden her bir davacıya ayıracağı destek tutarı ile SGK tarafından her bir davacıya bağlanan vazife malulüğü aylık tutarı arasındaki fark, davacıların destek zararını oluşturmaktadır. Bu dönemdeki zarar kalemlerinin -fiilen gerçekleşmiş olması nedeniyle- peşin sermaye değerinin hesaplanmayacağı da dikkate alınmalıdır.
Aktif dönemde işleyecek dönem zararı, bilirkişi raporunun düzenlendiği tarihten desteğin yasal emeklilik yaşını dolduracağı tarihe kadar olan dönemi ifade eder. Bu dönemde de, desteğin emsali polis memurunun aylar itibariyle alabileceği görev aylıkları ile SGK tarafından davacılara bağlanan ve aylar itibariyle ödenecek vazife malulüğü aylıkları dikkate alınarak, desteğin görev aylığı üzerinden her bir davacıya ayıracağı destek tutarı ile SGK tarafından her bir davacıya bağlanan vazife malulüğü aylık tutarı arasındaki fark, davacıların destekten yoksun kalma zararını oluşturmaktadır. Bu dönemdeki zarar kalemlerinin -fiilen gerçekleşmemiş olması nedeniyle- peşin sermaye değerinin (her yıl %10 artırılmak ve %10 iskontoya tabi tutulmak suretiyle 1/kn formülü uygulanarak) dikkate alınması gerekmektedir.
Pasif dönemdeki zararı, desteğin yasal emeklilik yaşını tamamladığı tarih ile muhtemel ömrünün sonuna (TRH 2010 tablosuna göre) kadar olan dönemi ifade eder. Bu dönemde, yasal emeklilik yaşını tamamladığı ve yasal emekli olma koşullarına sahip olduğu farz edilen desteğin alacağı emekli aylıkları ile SGK tarafından davacılara bağlanan ve aylar itibariyle ödenecek vazife malullüğü aylıkları dikkate alanarak, desteğin emekli aylığı üzerinden her bir davacıya ayıracağı destek tutarı ile SGK tarafından her bir davacıya bağlanan vazife malulüğü aylık tutarı arasındaki fark, davacıların destek zararını oluşturmaktadır. Bu dönemdeki zarar kalemlerinin -fiilen gerçekleşmemiş olması nedeniyle- peşin sermaye değerlerinin (her yıl %10 artırılmak ve %10 iskontaya tabi tutulmak suretiyle 1/kn formülü uygulanarak) dikkate alınması gerekmektedir.
Ayrıca, yapılacak hesaplamada, müteveffanın dava konusu olay tarihinde annesinin ve babasının hayatta olması gözetilerek destek payları belirlenirken; müteveffanın kendisi için 2 pay, eşi için 2 pay, annesi, babası ve çocuğu için ayrı ayrı 1 pay ayıracağı ihtimali gözetilerek hesaplama yapılması gerektiği noktasında da duraksama bulunmamaktadır. Ayrıca çocuğun üniversite eğitimi alabileceği ihtimali gözetilerek 25 yaşa kadar destekten yoksun kalma zararı belirlenmelidir.
Öte yandan, işbu bozma kararına uyulmak suretiyle karar verilmesi durumunda, davacıların temyiz isteminde bulunmadığı gözetilerek aleyhe hüküm verme yasağı ilkesi uyarınca verilecek yeni kararda davalı idare aleyhine hükmedilecek maddi tazminat tutarının … için 475.231,01 TL ve … için 15.552,41 TL olmak üzere toplam
490.783,42 TL’yi aşmaması gerektiği noktasında da duraksama bulunmamaktadır.
Buna göre Bölge İdare Mahkemesince, yukarıdaki açıklamalar doğrultusunda, yaptırılacak bilirkişi incelemesi sonrası düzenlenecek rapora göre maddi tazminat istemi hakkında yeniden bir karar verilmesi gerektiğinden, temyize konu kararda hukuki isabet bulunmamaktadır.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1.Davalı idarenin temyiz isteminin KABULÜNE,
2. Davanın kabulüne ilişkin temyize konu … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının BOZULMASINA,
3. Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın anılan Mahkemeye gönderilmesine,
4. 2577 sayılı Kanun’un (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin birinci fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren onbeş (15) gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 29/12/2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.