Danıştay Kararı 10. Daire 2018/1512 E. 2022/6746 K. 29.12.2022 T.

Danıştay 10. Daire Başkanlığı         2018/1512 E.  ,  2022/6746 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONUNCU DAİRE
Esas No : 2018/1512
Karar No : 2022/6746

TEMYİZ EDEN (DAVACILAR) : …’e vesayeten, kendisine asaleten …
VEKİLLERİ : Av. …

TEMYİZ EDEN (DAVALI) : … Bakanlığı / ANKARA
(… Genel Müdürlüğü)
VEKİLİ : Av. …

İSTEMLERİN KONUSU: … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının taraflarca aleyhlerine olan kısımlarının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacılardan polis memuru olan …’in, İstanbul Emniyet Müdürlüğü Bahçelievler Polis Merkezi Amirliği emrinde görev yaptığı dönemde 26/06/2008 tarihinde saat 04:30 sıralarında oto içinde hırsızlık yapıldığı ihbarı üzerine olay yerine gitmesi sonrasında şüpheli şahsın tornavida ile saldırısı neticesinde yere düşerek yaralanması sonrasında kalıcı olarak engelli hale gelmesinde idarenin kusursuz sorumluluğu bulunduğu ileri sürülerek davacı … için 500.000,00 TL maddi, 100.000,00 TL manevi, …’in eşi … için 100.000,00 TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte ödenmesine karar verilmesi istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … İdare Mahkemesince, Mahkemelerinin … tarih ve E:… K:… sayılı kararının Danıştay Onuncu Dairesinin 22/09/2014 tarih ve E:2014/2775, K:2014/5382 sayılı kararıyla manevi tazminat isteminin kısmen kabulüne ilişkin kısımının onanması, manevi tazminat isteminin kısmen reddi ile maddi tazminata ilişkin kısmının bozulması üzerine bozma kararına uyularak davacılardan …’in maddi tazminat istemine ilişkin olarak dosya üzerinden yaptırılan bilirkişi incelemesi neticesinde …’in maddi zararının bulunmadığının belirlendiği, bilirkişi raporu hükme esas alınabilir nitelikte bulunarak …’in maddi tazminat isteminin reddine, dava konusu olay nedeniyle takdiren davacıların manevi tazminat istemlerinin kabulü ile … için 100.000,00 TL, … için 100.000,00 TL olmak üzere toplam 200.000,00 TL manevi tazminatın idareye başvuru tarihi olan 04/11/2011 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENLERİN İDDİALARI :
Davacılar tarafından, dava konusu olay nedeniyle oluşan maddi zararlarının karşılanmadığı, hükme esas alınan bilirkişi raporunun hatalı olduğu ileri sürülmektedir.
Davalı idare tarafından, davacılar lehine hükmedilen manevi tazminat tutarının yüksek olduğu, 659 sayılı KHK’nın yürürlüğe girdiği tarihten sonra karar çıkan davada reddedilen maddi tazminat nedeniyle idareleri lehine vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiği ileri sürülmektedir.

TARAFLARIN SAVUNMALARI : Taraflarca karşılıklı olarak bir diğer tarafın temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır.

DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ : …
DÜŞÜNCESİ : Mahkeme kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onuncu Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE :

İLGİLİ MEVZUAT:
5434 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanunu’nun mülga 53. maddesinde, en az 10 yıl fiili hizmet süresini tamamlamış iştirakçilere “adi malullük aylığı”; 55. maddesinde, görevin neden ve etkisiyle yaralanan iştirakçilere 53. maddeye göre hesaplanacak adi malüllük aylıklarına, malullük derecelerine göre %15 ila %60 oranında zam yapılmak suretiyle “vazife malullüğü aylığı” bağlanacağı kuralına yer verilmiştir.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 31. maddesinin atıfta bulunduğu 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 266. maddesinde, “Mahkeme, çözümü hukuk dışında, özel veya teknik bilgiyi gerektiren hâllerde, taraflardan birinin talebi üzerine yahut kendiliğinden, bilirkişinin oy ve görüşünün alınmasına karar verir.” hükmü düzenlenmiştir.

HUKUKİ DEĞERLENDİRME :
A- İdare Mahkemesi Kararının, Davacıların Manevi Tazminat İstemlerinin Kabulüne İlişkin Kısmının İncelenmesi:
İdare ve vergi mahkemelerinin nihai kararlarının temyizen bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, dilekçede ileri sürülen temyiz nedenleri kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
Bununla birlikte … ve … için ayrı ayrı 100.000,00 TL olmak üzere toplam 200.000,00 TL manevi tazminatın idareye başvuru tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte ödenmesi yolunda verilen kararda hukuka aykırılık bulunmamakla birlikte Danıştay Onuncu Dairesinin 22/09/2014 tarih ve E:2014/2775, K:2014/5382 sayılı kararı sonrasında … ve … için ayrı ayrı 75.000,00 TL olmak üzere manevi tazminat istemlerinin toplam 150.000,00 TL’lik kısmının onanarak kesinleştiği dikkate alınarak Danıştay bozma kararı sonrasında manevi tazminat isteminin kabulüne dair verilen Mahkeme kararında yer alan toplam 200.000,00 TL manevi tazminatın kesinleşen toplam 150.000,00 TL manevi tazminat tutarını da kapsar nitelikte bulunduğu noktasında duraksama bulunmamaktadır. Kararın infazı aşamasında mükerrer ödemeye sebebiyet verilmemesi için bu hususun dikkate alınacağı açıktır.
Bu nedenle, davalı idarenin manevi tazminatın kabulüne ilişkin temyiz isteminin yukarıda belirtilen açıklamalar doğrultusunda reddine karar verilmiştir.

B- İdare Mahkemesi Kararının, Davacılardan …’in Maddi Tazminat İsteminin Reddine İlişkin Kısmının İncelenmesi:
Bakılan davada; Mahkeme kararına dayanak alınan 20/11/2017 tarihli bilirkişi raporunda, ilgilinin görev aylığı veya emsali polis memurunun görev aylığı dikkate alınarak aylar itibarıyla alacağı görev aylığı ile vazife malullüğü aylığı karşılaştırılarak, aradaki farkın zarar olduğunun kabul edilmesi gerekirken, %95 daimi maluliyeti bulunan davacıya 5434 sayılı Kanun Ek 77. maddesi kapsamında bağlanan bakıcı giderinin vazife malullüğü aylığının bir parçasıymış gibi değerlendirilerek yapılan inceleme neticesinde davacının maddi zararının bulunmadığı belirlemesine gidildiği, bu itibarla davacının olay nedeniyle ortaya çıkan maddi zararını belirlemekten yoksun olan bilirkişi raporunun, mahkeme kararına dayanak alınacak mahiyette olmadığı görülmektedir.
Tazminatın amacı uğranılan gerçek zararın tazmin edilmesini sağlamaktır. Bu nedenle tazminat, zarar görenin zenginleşmesi veya zarar verenin cezalandırılması sonucuna yol açmamalıdır. Dolayısıyla hesaplanacak tazminatın azami miktarı gerçek zarar ile sınırlıdır. Öte yandan dinamik bir yapıya sahip olan tazminat hukuku çerçevesinde zarar ve yarar kalemleri belirlenirken, tazminat tutarının hesaplanabilmesi yerleşik yargı uygulamasında da kabul edildiği üzere hukuk bilimi dışında özel bilgi gerektirmektedir. Bu sebeple tazminat hesaplanması gereken davalarda mahkemeler bilirkişinin görüşünün alınmasına karar verebilmektedir.
Bireylerin makul güvenlerinin korunması ve hukuki güvenlik ilkesi, içtihadın değişmezliği şeklinde bir hak bahşetmemektedir (Unedic/Fransa, B. No:20153/04, 18/12/2008, S 74; Nejdet Şahin ve Perihan Şahin / Türkiye, S 58). Mahkemelerin yorumlarında dinamik ve evrilen bir yaklaşımın sürdürülememesi reform ya da gelişimi engelleyeceğinden kararlardaki değişim, adaletin iyi idaresine aykırılık teşkil etmez (Atanasovski/Makedonya Eski Yugoslav Cumhuriyeti, B. No:36815/03, 14/01/2010. S 38).
Davacının zararının ortaya konulması için gereken hesaplamalarda gözetilmesi gereken ilke ve unsurlar son dönem Dairemiz yerleşik içtihatları uyarınca dava konusu olay nedeniyle davacıya ödenecek maddi tazminatın aşağıda yer alan ilkeler gözetilerek belirlenmesi gerekmektedir.
Kamu görevlilerine, vazife malûllüğüne sebep olan olaydan dolayı prim ödemek suretiyle kapsamında bulunulan sosyal güvenlik sisteminin doğal sonucu olarak bağlanan vazife malüllüğü aylığının, adi malüllük aylığını aşan, bir başka ifade ile adi malüllük aylığına yapılan zamma ilişkin kısmını, vazife malüllüğüne sebep olan olay nedeniyle sağlanan yarar olarak kabulüne olanak bulunmamaktadır. Bu zam, kamu görevlileri/hak sahipleri yönünden ifa amacını taşıyan bir ödeme niteliğinde olup, yarar kabul edilip hesaplanan zarardan indirim yapılacak bir kalem değildir. Aksine bir yaklaşım, vazife malûllüğüne sebep olan olaydan dolayı kamu görevlilerine/hak sahiplerine bağlanan vazife malüllüğü aylığının idarenin bir lütfu, kamu görevlileri/hak sahipleri yönünden ise gerçekleşmesi istenilen ve beklenilen bir olay olduğu sonucunu ortaya çıkarır. Bu sonucun hayatın olağan akışına uygun olduğunun kabulüne olanak bulunmamaktadır.
Bu itibarla, davacının uğradığını iddia ettiği maddi zararı aşağıda belirtilen şekilde bilirkişi tarafından yeniden hesaplanmalıdır.
Aktif dönemde işlemiş dönem zararı, bilirkişi raporunun düzenlendiği tarih itibarıyla davacının emsali polis memurunun almakta olduğu görev aylıklarının aylar itibarıyla dökümünün davalı idareden istenilmesi, rapor tarihi itibarıyla davacının almakta olduğu vazife malüllüğü aylıklarının (5434 sayılı Kanun Ek-77 madde uyarınca bağlanan bakıcı gideri hariç) aylar itibarıyla dökümünün Sosyal Güvenlik Kurumundan istenilmesi, gelen cevaplara göre görev aylığı ile vazife malüllüğü aylığı karşılaştırılarak aradaki farkın, davacının aktif dönemde işlemiş zararı olduğu kabul edilmelidir. Bu dönemdeki zarar kalemlerinin -fiilen gerçekleşmiş olması nedeniyle- peşin sermaye değerinin hesaplanmayacağı da dikkate alınmalıdır.
Aktif dönemde işleyecek dönem zararı, bilirkişi raporunun düzenlendiği tarihten, davacının yasal emeklilik yaşını tamamladığı/tamamlayacağı tarihi kapsayan bu dönemde, davacının emsalinin almış olduğu görev aylıkları ile bu dönem içerisinde de almaya devam ettiği vazife malüllüğü aylıkları (5434 sayılı Kanun Ek-77 madde uyarınca bağlanan bakıcı gideri hariç) dikkate alınmak suretiyle, işlemiş dönem zararının hesaplanmasındaki yöntemle (görev aylığı ile vazife malüllüğü aylığı arasındaki fark zarar olarak kabul edilmek suretiyle) hesaplanmalıdır. İşlemiş dönem zararından farklı olarak, bu dönemdeki zararın hesabında, her iki aylıkta meydana gelen artışlar ile zararın peşin sermaye değerinin dikkate alınması gerekmektedir. Bu dönemdeki zarar kalemlerinin -fiilen gerçekleşmemiş olması nedeniyle- peşin sermaye değerinin (her yıl %10 artırılmak ve %10 iskontoya tabi tutulmak suretiyle 1/kn formülü uygulanarak) dikkate alınması gerekmektedir.
Pasif dönemdeki zararı, davacının yasal emeklilik yaşını tamamladığı tarih ile muhtemel ömrünün sonuna kadar olan dönemi ifade eder. Bu dönemde, bilirkişi raporunun düzenlendiği tarih itibarıyla davacı yasal emekli olma koşullarına sahip olsaydı bağlanabilecek emekli aylığının tutarı Sosyal Güvenlik Kurumuna sorularak gelen cevaba göre, emekli aylığı ile bu dönemde de almaya devam edeceği vazife malüllüğü aylığı (5434 sayılı Kanun Ek-77 madde uyarınca bağlanan bakıcı gideri hariç) arasında aylar itibarıyla oluşan farkın peşin sermaye değeri kadar olmaktadır. Bu dönemdeki zarar kalemlerinin -fiilen gerçekleşmemiş olması nedeniyle- peşin sermaye değerlerinin (her yıl %10 artırılmak ve %10 iskontaya tabi tutulmak suretiyle 1/kn formülü uygulanarak) dikkate alınması gerekmektedir.
Bununla birlikte yapılacak hesaplamada, davacıya davalı idarece ödenen nakdi tazminat tutarı ile 5434 sayılı Kanun’un ek 79. maddesi uyarınca yapılan ek ödemenin yarar olarak kabul edilip, yeniden düzenlenecek rapor tarihindeki yasal faize göre güncel değerinin bulunarak hesaplanan maddi zarar tutarından indirilmesi gerekmektedir.

C- İdare Mahkemesi Kararının, Reddedilen Maddi Tazminat Nedeniyle Davalı İdare Lehine Vekalet Ücretine Hükmedilmemesine İlişkin Kısmının İncelenmesi:
Bakılan uyuşmazlıkta; davalı idarenin avukat ile temsil edildiği ve yargılama aşamalarına vekili aracılığıyla katkıda bulunduğu anlaşıldığından, 659 sayılı KHK’nın yürürlüğe girmesinden önce açılmış olsa dahi, 659 sayılı KHK’nın yürürlüğünden sonra karar verilmiş olması nedeniyle, davalı idare vekilinin avukatlık ücretine hak kazandığı açık olmakla birlikte Dairemiz bozma kararı dikkate alındığında, yaptırılacak bilirkişi incelemesi sonrası düzenlenecek rapora göre maddi tazminat istemi hakkında yeniden bir karar verilmesi gerektiğinden, hükmedilecek maddi tazminat tutarındaki değişikliğin taraflarlar lehine hükmedilecek vekalet ücretini de değiştirecek olması nedeniyle davalı idarenin reddedilen maddi tazminat istemi nedeniyle lehine vekalet ücretine hükmedilememesine ilişkin temyiz istemine dair bu aşamada karar verilmemiştir.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Davacının temyiz istemlerinin KABULÜNE,
2. Davalı idarenin temyiz isteminin REDDİNE,
3. Davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine ilişkin temyize konu … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:…. sayılı kararının manevi tazminatın kabulüne ilişkin kısmının yukarıda verilen açıklama ile ONANMASINA, maddi tazminatın reddine ilişkin kısmının BOZULMASINA,
4. Bozulan kısımla ilgili yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın anılan Mahkemeye gönderilmesine,
5. 2577 sayılı Kanun’un (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin birinci fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren onbeş gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 29/12/2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.