Danıştay Kararı 10. Daire 2017/3765 E. 2020/5293 K. 24.11.2020 T.

Danıştay 10. Daire Başkanlığı         2017/3765 E.  ,  2020/5293 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONUNCU DAİRE
Esas No : 2017/3765
Karar No : 2020/5293

KARARIN DÜZELTİLMESİNİ
İSTEYEN (DAVACI) : …
VEKİLİ : Av. …

KARŞI TARAF (DAVALILAR) : 1- …Sahil Sulama Birliği
VEKİLİ : Av. …
2- … Bankası A.Ş. Genel Müdürlüğü
VEKİLİ : Av. …

İSTEMİN_KONUSU : … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı davanın reddi yolundaki kararının onanmasına dair Danıştay Onuncu Dairesinin 11/04/2017 tarih ve E:2013/163, K:2017/1933 sayılı kararının; 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen 3622 sayılı Kanun ile değişik 54. maddesi uyarınca düzeltilmesi istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Balıkesir ili, Ayvalık ilçesi, … Beldesi, … ada, … parsel ve … ada, … parsel sayılı tarla vasıflı taşınmazların sahibi olan davacı tarafından, davalı idarelerin hatalı kanal çalışması ve hizmet kusuru nedeniyle söz konusu taşınmazlarda bulunan toplam 950 adet zeytin ağacının kuruyarak zarar gördüğünden bahisle 95.000,00 TL maddi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle ödenmesine karar verilmesi istenilmektedir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararıyla, tazminat istemine konu 950 adet zeytin ağacının hangi sebeple ve ne şekilde zarar gördüğünün, davalı idarelerin eylemleri nedeniyle mi zarar gördüklerinin her türlü şüpheden uzak, kesin ve somut bir biçimde ortaya konulamadığı; bir başka anlatımla, tespit davasında alınan bilirkişi raporunda yer verilen saptamaların, uğranıldığı öne sürülen zararın ortaya çıkış sebebini ve şeklini, kapsam ve mahiyetini ve de davalı idarelerin eylemlerinden kaynaklandığını ortaya koyabilecek nitelikte olmadığı gibi, bahse konu zararın oluşum biçimi ve davalı idarelerden kaynaklandığına yönelik başkaca bir bilgi ve belgenin de davacı tarafça sunulmadığı ve aktarılan eksikliklerin işbu dava sırasında giderilmesinin olanaklı olmadığı göz önünde bulundurulduğunda, davacının uğradığını ileri sürdüğü zararın ne şekilde meydana geldiğinin, davalı idarelerin eylemleriyle söz konusu zarar arasında nedensellik bağının bulunup bulunmadığının kesin bir biçimde ortaya konulamamış olması ve sonuç olarak tazminata hükmedilebilmesi için gerekli olan “zarar”, “kusur” ve “illiyet bağı” şartlarının somut uyuşmazlıkta bir arada gerçekleşmediği kanaatine varıldığından, davacının tazminat isteminin reddi gerektiği sonucuna varıldığı gerekçesiyle dava reddedilmiştir.
Daire kararının özeti: Danıştay Onuncu Dairesinin 11/04/2017 tarih ve E:2013/163, K:2017/1933 sayılı kararıyla, davacının temyiz başvurusu üzerine hukuk ve usule uygun bulunan Mahkeme kararının onanmasına karar verilmiştir.

KARAR DÜZELTME
TALEP_EDENİN_İDDİALARI : Davacı tarafından, ilçe tarım müdürlüğünün dosyasında sertifikalı fidan dikildiğinin açık olduğu ve destekleme aldığı, davalılardan İller Bankası Genel Müdürlüğünün verdiği cevap dikkate alınmadan temyiz aşamasında ileri sürdüğü iddiaların değerlendirilmediği ileri sürülerek Danıştay Onuncu Dairesince verilen kararın düzeltilmesi istenilmektedir.

KARŞI_TARAFIN_SAVUNMASI : Davalı idareler tarafından savunma verilmemiştir.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ : …
DÜŞÜNCESİ : Davacının karar düzeltme isteminin vekalet ücreti yönünden kabul edilmesi gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onuncu Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
Davacının Vekalet Ücreti Dışındaki İddialarına İlişkin Karar Düzeltme İsteminin İncelenmesi;
Danıştay dava daireleri ile İdari veya Vergi Dava Daireleri Kurullarının temyiz üzerine verilen kararları hakkında, ancak 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun (geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmaya devam edilen) 54. maddesinde yazılı nedenlerle kararın düzeltilmesi istenebilir.
Kararın düzeltilmesi dilekçesinde vekalet ücreti dışında öne sürülen hususlar anılan maddede yazılı nedenlerden hiçbirine uymamaktadır.
Bu nedenle, davacının Danıştay Onuncu Dairesinin 11/04/2017 tarih ve E:2013/163, K:2017/1933 sayılı kararının vekalet ücreti dışında kalan kısmına yönelik kararın düzeltilmesi isteminin reddine karar verilmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.
Davacının Vekalet Ücretine İlişkin Karar Düzeltme İsteminin İncelenmesi;
Davacının karar düzeltme istemi, Mahkeme kararının maddi tazminatın tümünün reddi nedeniyle davalı idareler lehine nispi vekalet ücretine hükmedilmesi yönünden yerinde görüldüğünden, Danıştay Onuncu Dairesinin 11/04/2017 tarih ve E:2013/163, K:2017/1933 sayılı kararı vekalet ücreti yönünden kaldırılarak, davacının maddi tazminatın reddi nedeniyle hükmedilen vekalet ücretine yönelik temyiz istemi yeniden incelendi;

İNCELEME VE GEREKÇE :

MADDİ OLAY :
Dava, Balıkesir ili, Ayvalık ilçesi, … Beldesi, … ada, … parsel ve … ada, … parsel sayılı tarla vasıflı taşınmazların sahibi olan davacı tarafından, davalı idarelerin hatalı kanal çalışması ve hizmet kusuru nedeniyle söz konusu taşınmazlarda bulunan toplam 950 adet zeytin ağacının kuruyarak zarar gördüğünden bahisle 95.000,00 TL maddi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle ödenmesine karar verilmesi istemiyle açılmıştır.
İdare Mahkemesince, olayda davalı idarelere atfedilebilecek bir hizmet kusuru bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilerek, reddedilen maddi tazminat miktarı üzerinden nispi olarak hesaplanan 9.650,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı idarelere verilmesine hükmedilmiştir.

İLGİLİ MEVZUAT:
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun “Temyiz incelemesi üzerine verilecek kararlar” başlıklı 49. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendinde, temyiz incelemesi sonunda kararda yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmayan maddi hatalar ile düzeltilmesi mümkün eksiklik veya yanlışlıklar varsa Danıştay’ın kararı düzelterek onayacağı hükme bağlanmıştır.
21/12/2011 tarih ve 28149 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren ve Mahkeme kararı tarihi itibariyle uyuşmazlığa uygulanan 2012 Yılı Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’nin “Tarifelerin üçüncü kısmına göre ücret” başlıklı 12. maddesinde; “Tarifenin ikinci kısmının ikinci bölümünde gösterilen hukuki yardımların konusu para veya para ile değerlendirilebiliyor ise avukatlık ücreti, (yedinci maddenin ikinci fıkrası, dokuzuncu maddenin birinci fıkrasının son cümlesi ile onuncu maddenin son fıkrası hükümleri saklı kalmak kaydıyla) Tarifenin üçüncü kısmına göre belirlenir.” hükmüne yer verilmiştir.
Aynı Tarifenin “Manevi tazminat davalarında ücret” başlıklı 10. maddesinde ise ” (1) Manevi tazminat davalarında avukatlık ücreti, hüküm altına alınan miktar üzerinden Tarifenin üçüncü kısmına göre belirlenir. (2) Davanın kısmen reddi durumunda, karşı taraf vekili yararına Tarifenin üçüncü kısmına göre hükmedilecek ücret, davacı vekili lehine belirlenen ücreti geçemez. (3) Bu davaların tamamının reddi durumunda avukatlık ücreti, Tarifenin ikinci kısmının ikinci bölümüne göre hükmolunur. (4) Manevi tazminat davasının, maddi tazminat veya parayla değerlendirilmesi mümkün diğer taleplerle birlikte açılması durumunda; manevi tazminat açısından avukatlık ücreti ayrı bir kalem olarak hükmedilir.” düzenlemesi yer almaktadır.

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Maddi tazminat istemiyle açılan davada İdare Mahkemesi’nce, davanın reddine ve reddedilen maddi tazminat yönünden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre nispi olarak hesaplanan 9.650,00 TL vekalet ücretinin davacı tarafından davalı idarelere ödenmesine karar verildiği görülmektedir.
Maddi tazminat talebiyle açılan davalarda, kabul edilen tazminat miktarının önemli kısmının vekalet ücreti olarak davalı idareye ödenmesi, açılan tazminat davasını davacı açısından anlamsız hale getirmekte, bazı olaylarda ise, davacının dava açılmadan önceki durumundan daha kötü bir duruma girmesine neden olmakta, bu durum, gerek Anayasa Mahkemesinin bireysel başvuru kararlarında gerekse Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarında mahkemeye erişim hakkının ihlali olarak değerlendirilmektedir. Tümden ret ya da kısmen kabul, kısmen ret ile sonuçlanan maddi tazminat davalarında, taraflar lehine hükmedilecek vekalet ücretinin, kişilerin hak arama özgürlüğü kapsamındaki mahkemeye erişim hakkını ihlal etmeden ne şekilde hesaplanacağı konusunda Tarifenin 10. maddesinin 2. ve 3. fıkralarına paralel bir düzenlemeye Mahkeme karar tarihi itibarıyla yer verilmemiş olması nedeniyle, reddedilen maddi tazminatın Tarifenin üçüncü kısmına göre belirleneceğine ilişkin Tarife hükmünün ihmal edilmesi, hakkaniyete daha uygun olacaktır.
Bu durumda; reddedilen maddi tazminat talebi yönünden davalı idareler lehine Mahkeme kararının verildiği tarihte yürürlükte olan 2012 Yılı Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre 600,00 TL vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiğinden, Mahkeme kararının hüküm fıkrasında yer alan “söz konusu tarifenin 3. kısmı uyarınca reddedilen maddi tazminat üzerinden hesaplanan 9.650,00 TL nisbi vekalet ücretinin” ibaresinin “karar tarihinden yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca 600,00 TL vekalet ücretinin” olarak düzeltilmesi gerekmektedir.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Davacının temyiz isteminin vekalet ücreti yönünden kabulüne, esas yönünden reddine,
2.Davanın reddine ilişkin … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının hüküm fıkrasında yer alan “söz konusu tarifenin 3. kısmı uyarınca reddedilen maddi tazminat üzerinden hesaplanan … TL nisbi vekalet ücretinin” ibaresinin “karar tarihinden yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca … TL vekalet ücretinin” şeklinde DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
3. Dosyanın anılan Mahkemeye gönderilmesine, 24/11/2020 tarihinde esas yönünden oy birliği, vekalet ücreti yönünden oy çokluğuyla kesin olarak karar verildi.

(X)-KARŞI OY :
Temyiz istemine konu Mahkeme kararında, davacının maddi tazminat taleplerinin reddi nedeniyle davalı idareler lehine maktu vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken, nispi vekalet ücretine hükmedilmesinde hukuka uygunluk bulunmamakta olup, bu husus, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun “Temyiz incelemesi üzerine verilecek kararlar” başlıklı 49. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendi uyarınca kararın düzeltilerek onanmasını gerektiren, “yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmayan maddi hata ile düzeltilmesi mümkün eksiklik veya yanlışlık” kapsamında bulunmayıp; anılan maddenin 2. fıkrasının (b) bendi uyarınca kararın bozulmasını gerektiren “hukuka aykırılık” teşkil ettiğinden, İdare Mahkemesi kararının bu kısmının, Mahkemece yeniden bir karar verilmek üzere bozulması gerektiği oyuyla Daire kararına bu yönden katılmıyorum.