Danıştay Kararı 10. Daire 2017/3069 E. 2022/6565 K. 27.12.2022 T.

Danıştay 10. Daire Başkanlığı         2017/3069 E.  ,  2022/6565 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONUNCU DAİRE
Esas No : 2017/3069
Karar No : 2022/6565

DAVACI : … San. ve Tic. Ltd. Şti.
VEKİLİ : Av. …

DAVALI : … Bakanlığı
VEKİLİ : Huk. Müş. …

DAVANIN_KONUSU : 08/03/2017 tarih ve 30001 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan “T.C. Ziraat Bankası A.Ş. ve Tarım Kredi Kooperatiflerince Tarımsal Üretime Dair Düşük Faizli Yatırım ve İşletme Kredisi Kullandırılmasına İlişkin Uygulama Esasları Tebliği (Tebliğ No: 2017/15)”nin 42. maddesinde yer alan “01/01/2017 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere” ibaresinin iptali ile anılan düzenleme nedeniyle düşük faizli kredi imkanından yararlanılamaması ve yüksek faizli kredi kullanılmak zorunda kalınmasından dolayı uğranıldığı ileri sürülen zarara karşılık 138.591,00 TL maddi tazminatın ödenmesine karar verilmesi istenilmiştir.

DAVACININ İDDİALARI : Dava konusu Tebliğin geçerliliğinin yayımlandığı tarihten 3 ay geriden başlatılmasının kazanılmış hakların korunması, hukuki güvenlik ve geriye yürümezlik ilkelerine aykırı olduğu, düşük oranda (%0,45) kredi kullanabileceği halde aylık %0,96 ve %1.125 oranlarında iki ayrı kredi kullandığı ve aradaki farkın 138.591,00 TL’ye tekabül ettiği, holstein ırkı süt sığırlarının yurt içinde doğmuş olma şartı aranmayacağına ilişkin 14/09/2017 tarihinde ek fıkra ile getirilen düzenlemenin Tebliğin yürürlüğe girdiği tarihte olması gerektiği, getirilen düzenleme ile bazı üreticilerin mağduriyetleri giderilmiş olsa da ödemelerini kendi imkanları dahilinde yapan üreticilerin mağduriyetini gidermediği ileri sürülmektedir.

DAVALININ SAVUNMASI : Uygulama Tebliği yayımlanmadan, dolayısıyla teknik kıstaslar belirlenmeden 2016/9665 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı kapsamında hayvan alınması veya herhangi bir yatırım yapılmasının hukuken mümkün olmadığı, anılan Bakanlar Kurulu Kararının 1. maddesinin 9. fikrası uyarınca, bu Kararın 2017 yılında tahsis edilecek kredilere uygulanacağı, 08/03/2017 tarihinde yayımlanan Uygulama Tebliği ile holstein ırkı hayvan alımlarında düşük krediden yararlanabilmek için yurt içinde doğmuş olma şartı getirildiği, yatırımcıların özkaynakları ile damızlık hayvan ithal etmeleri önünde bir engel olmadığı, 2016/9665 sayılı Bakanlar Kurulu Kararının 01/01/2017 tarihinde yürürlüğe girdiği, teknik detayların ancak bu Kararın yürürlüğe girmesinden sonra mümkün olabileceği, bu bağlamda 08/03/2017 tarihinde Uygulama Tebliği’nin yayımlandığı, ayrıca, üreticilerin mağdur olmaması için, 14/09/2017 tarihinde dava konusu Tebliğ’de değişiklik yapan 2017/24 sayılı Tebliğ ile holstein ırkı hayvan alımlarında Banka veya Tarım Kredi Kooperatiflerince kredi limitleri 01/01/2017 tarihinden önce onaylanan, ancak hayvan tedariki ve serbest dolaşıma giriş işlemleri 2017 yılına kalan üreticiler için, serbest dolaşıma giriş işlemlerinin 31/12/2017 tarihine kadar tamamlanması kaydıyla, yurt içinde doğmuş olma şartının aranmayacağı düzenlemesinin getirildiği, bu düzenlemeyle mağduriyetlerin giderildiği, davanın mesnetsiz olduğu savunulmaktadır.

DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ : …
DÜŞÜNCESİ :.Dava konusu düzenleme yürürlükten kalktığından bu kısım hakkında karar verilmesine yer olmadığına, tazminat isteminin 79.010,85 TL’lik kısmının kabulüne, fazlaya ilişkin kısmının reddine karar verilmesi gerektiği düşünülmektedir.

DANIŞTAY SAVCISI : …
DÜŞÜNCESİ : Dava; Yurtdışından Holstein ırkı süt sığırı alımı yapmak için düşük faizli yatırım ve işletme kredisi kullanmak amacıyla 2016 yılında davalı idare ve T.C. Ziraat Bankası’na müracaat ederek işlemlerini başlatan davacı vekili tarafından; 08/03/2017 tarih ve 30001 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan T.C. Ziraat Bankası A.Ş. ve Tarım Kredi Kooperatiflerince Tarımsal Üretime Dair Düşük Faizli Yatırım ve İşletme Kredisi Kullandırılmasına İlişkin 2017/15 sayılı Uygulama Esasları Tebliğinin 4. maddesinin 2. fıkrasının 1. cümlesinde yer alan “yurt içinde doğmuş” ifadesi ve aynı tebliğin 42. maddesinde yer alan “01/01/2017 tarihinden geçerli olmak üzere” ifadesi iptali ve bu işlem nedeniyle müvekkili şirketin düşük faizli kredi yerine cari faizli kredi kullanmak zorunda kaldığı ileri sürülerek, müvekkilinin faiz oranları arasındaki farktan dolayı uğradığını belirttiği 138.591,00 TL zararın idarece ödenmesine karar verilmesi istenilmektedir.
Dava dosyasının incelenmesinden, davacı vekili tarafından; 08/03/2017 tarih ve 30001 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan T.C. Ziraat Bankası A.Ş. ve Tarım Kredi Kooperatiflerince Tarımsal Üretime Dair Düşük Faizli Yatırım ve İşletme Kredisi Kullandırılmasına İlişkin 2017/15 sayılı Uygulama Esasları Tebliğinin 4. Maddesine, 14/09/2017 gün ve 30180 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Tebliğ ile “(4) Holstein ırkı hayvan alımlarında, Banka veya TKK tarafından kredi limitleri 1/1/2017 tarihinden önce onaylanan ancak, hayvan tedariki ve serbest dolaşıma giriş işlemleri 2017 yılına kalan üreticiler için, serbest dolaşıma giriş işlemlerinin 31/12/2017 tarihine kadar tamamlanması kaydıyla, yurt içinde doğmuş olma şartı aranmaz.” hükmü getirilmiş olduğu anlaşıldığından, dava konusu işlemin geri alınması nedeniyle Tebliğin iptali hakkında karar verilmesine yer bulunmamaktadır.
Öte yandan İdarenin maddi tazminle yükümlü tutulması, ancak maddi bir zararın kesin olarak ortaya çıkmış, belirgin hale gelmiş olması halinde mümkündür. Kişinin isteği dışında maddi varlığında meydana gelen kayıp ve eksikliklerle, çoğalma olanağından yoksunluk olarak tanımlanan maddi zarar, henüz kesin olarak ortaya çıkmamış, belirgin hale gelmemiş somut bilgi ve belgelerle ortaya konulamamış ise, bu aşamada idarenin tazmin yükümlülüğüne gidilmesine olanak bulunmamaktadır.
Olayda;14/09/2017 gün ve 30180 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Tebliğ hükmü çerçevesinde, davacıya mezkur düşük faizli kredi teşvikinin uygulanmasına, müvekkilinin almak zorunda kaldığı para ve kredilerin düşük faizli kredi olarak teşvik kapsamına alınmak suretiyle ödemelerinin taksit tarihi ve taksit miktarlarının ve yekün ödeme miktarının düşük faizli kredi sistemine göre tanzim edilmesine ve fazlalık faiz yükümlülüğünün kaldırılmasına, aksi halde müvekkilinin kredi taksit tarihlerine göre düşük faizli kredi teşvik sisteminden fazla olarak ödeme zorunluluğu altına girdiği fazlalık miktarların ödenmesi ile ilgili kurumlara başvurulduktan ve anılan taleplerin karşılanmaması halinde, idarenin tazmin yükümlülüğüne gidilmesi gerektiğinden, bu aşamada kesin ve belli bir zararın olmaması nedeniyle maddi tazminat isteminin reddi gerekmektedir.
Açıklanan nedenlerle, 08/03/2017 tarih ve 30001 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan T.C. Ziraat Bankası A.Ş. ve Tarım Kredi Kooperatiflerince Tarımsal Üretime Dair Düşük Faizli Yatırım ve İşletme Kredisi Kullandırılmasına İlişkin 2017/15 sayılı Uygulama Esasları Tebliğinin 4. maddesinin 2. fıkrasının 1. cümlesinde yer alan “yurt içinde doğmuş” ifadesi ve aynı tebliğin 42. maddesinde yer alan “01/01/2017 tarihinden geçerli olmak üzere” ifadesi iptali istemi hakkında karar verilmesine yer bulunmadığına, maddi tazminat isteminin ise reddine karar verilmesi gerektiği, düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onuncu Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

MADDİ OLAY VE HUKUKİ SÜREÇ :
Dava dosyasının incelenmesinden; davacı şirket tarafından, 2016 yılına yönelik olarak, 14/12/2015 tarih ve 2015/8299 sayılı T.C. Ziraat Bankası A.Ş. ve Tarım Kredi Kooperatiflerince Tarımsal Üretime Dair Düşük Faizli Yatırım ve İşletme Kredisi Kullandırılmasına İlişkin Bakanlar Kurulu Kararı ve buna dayanılarak (mülga) Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı tarafından hazırlanıp 09/03/2016 tarih ve 29648 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan “T.C. Ziraat Bankası A.Ş. ve Tarım Kredi Kooperatiflerince Tarımsal Üretime Dair Düşük Faizli Yatırım ve İşletme Kredisi Kullandırılmasına İlişkin Uygulama Esasları Tebliği (Tebliğ No:2016/8)” hükümleri uyarınca düşük faizli kredi imkanından yararlanmak amacıyla yapılan başvurular kapsamında 22/02/2017 tarihinde Ziraat Bankasınca düşük faizli kredinin davacı şirkete tahsis edildiği, 03/03/2017 tarihinde kredi sözleşmesinin imzalandığı, bunun üzerine Çek Cumhuriyeti menşeili 100 adet holstein ırkı gebe düvenin ithalatı için Avusturya’daki bir firma ile anlaşıldığı ve 06/03/2017 tarihinde 10.000,00 Euro kaparo yatırıldığı, akabinde 15/03/2017 tarihinde satıcı firma ile sözleşme imzalandığı, 17/03/2017 tarihinde holstein ırkı 100 gebe düvenin Çek Cumhuriyeti’nden ithali için Bakanlık tarafından izin verildiği, 23/03/2017 tarihli Müsteşarlık oluru ile hayvanları teknik ve sağlık kriterlerine uygun olarak seçmek üzere Bakanlık personelinden oluşan seçim heyetinin 30/03/2017 tarihine kadar yurtdışına görevlendirilmesinin uygun görüldüğü, 17/04/2017 tarihinde Ziraat Bankası tarafından, 08/03/2017 tarih ve 30001 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 2017 yılına ilişkin Tebliğ ile holstein ırkı için yurt içinde doğmuş olma şartı getirildiği belirtilerek ithal holstein ırkı hayvanlara düşük faiz desteğinin kalktığının bildirilmesi üzerine, Ziraat Bankası’ndan normal faiz oranlı kredi çekilerek hayvan alım işleminin tamamlandığı anlaşılmaktadır.
Bakılmakta olan dava da, daha önceki yıllara ilişkin Tebliğlerde düşük faizli kredi imkanından yararlanma koşulları arasında yer almayan “holstein ırkı için yurt içinde doğmuş olma” şartını getiren 2017/15 sayılı Tebliğ’in yürürlük tarihini düzenleyen 42. maddesinde yer alan ve anılan koşulun Tebliğ’in yayımı tarihinden önceki bir tarih olan 01/01/2017 tarihinden itibaren aranmasını öngören “01/01/2017 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere” ibaresinin iptali ile anılan düzenleme nedeniyle düşük faizli kredi imkanından yararlanılamaması ve yüksek faizli kredi kullanılmak zorunda kalınmasından doğduğu ileri sürülen zarara karşılık 138.591,00 TL maddi tazminatın ödenmesine karar verilmesi istemiyle açılmıştır.

İNCELEME VE GEREKÇE:
ESAS YÖNDEN:
İlgili Mevzuat:
01/01/2016-31/12/2016 tarihleri arasında kullanılacak düşük faizli kredilere yönelik düzenleme içeren 14/12/2015 tarihli ve 2015/8299 sayılı T.C. Ziraat Bankası A.Ş. ve Tarım Kredi Kooperatiflerince Tarımsal Üretime Dair Düşük Faizli Yatırım ve İşletme Kredisi Kullandırılmasına İlişkin Bakanlar Kurulu Kararı dayanak alınarak hazırlanan 09/03/2016 tarih ve 29648 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren “T.C. Ziraat Bankası A.Ş. ve Tarım Kredi Kooperatiflerince Tarımsal Üretime Dair Düşük Faizli Yatırım ve İşletme Kredisi Kullandırılmasına İlişkin Uygulama Esasları Tebliği (Tebliğ No: 2016/8)”nin 4. maddesinin 2. fıkrasında, “Damızlık süt sığırı yetiştiriciliği için kurulu veya kurulacak işletmelere kullandırılacak olan yatırım kredileri, manda veya holstein (siyah alaca/kırmızı alaca) ve jersey ırkı damızlık belgeli süt sığırı alımlarını, barınak yapımını ve tadilatını, süt sağım ünitesi, süt soğutma tankı, yem hazırlama ünitesi, balya makinesi, çayır biçme makinesi ve silaj makinesi, gübre yönetimi ile ilgili altyapı ve alet-ekipman alımı, kendi elektrik ihtiyaçlarını yenilenebilir enerji kaynaklarından (güneş ve biyokütle) üretmek için gerekli olan tesis ve alet-ekipman alımını, kurulu işletmelerin münferit alet, ekipman alımlarını ve diğer yatırım giderlerini kapsar.” hükmü yer almıştır.
01/01/2017-31/12/2017 tarihleri arasında kullanılacak düşük faizli kredilere yönelik düzenleme içeren 27/12/2016 tarihli ve 2016/9665 sayılı T.C. Ziraat Bankası A.Ş. ve Tarım Kredi Kooperatiflerince Tarımsal Üretime Dair Düşük Faizli Yatırım ve İşletme Kredisi Kullandırılmasına İlişkin Bakanlar Kurulu Kararının 1. maddesinin 1. fıkrasında, “Üreticilerin tarımsal üretime yönelik finansman ihtiyaçlarının uygun koşullarda karşılanması amacıyla T.C. Ziraat Bankası A.Ş. (Banka) ve Tarım Kredi Kooperatiflerinin (TKK) kredi kullandırımına ilişkin usul, esas ve kıstaslarına uygun olmak koşuluyla; bu Kararda belirtilen usul ve esaslar dikkate alınarak, gerçek veya tüzel kişi üreticilere, 24/4/1969 tarihli ve 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu kapsamında olup Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığının görev alanı içerisinde yer alan tarımsal amaçlı kooperatiflere ve Tarım İşletmeleri Genel Müdürlüğüne (diğer kamu kurum ve kuruluşları hariç), Banka ve TKK tarafından 1/1/2017-31/12/2017 tarihleri arasında (bu tarihler dâhil) Bankaca uygulanmakta olan tarımsal kredi cari faiz oranlarından kredi konuları itibarıyla Tablo 1 ve 2’de belirtilen oranlarda indirim yapılmak ve kredi üst limitleri aşılmamak suretiyle tarımsal kredi kullandırılabilir.” kuralına; 8. fıkrasında, “Kredi kullandırımlarındaki teknik kıstaslar (hayvanların cinsi, yaşı, sertifikasyona ilişkin tanımlamalar gibi) ve bu kıstaslarla ilgili değişiklikler, Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığınca Hazine Müsteşarlığının uygun görüşü alınarak hazırlanacak ve Resmî Gazete’de yayımlanacak tebliğ ile belirlenir.” kuralına yer verilmiştir.
Anılan Karar dayanak alınarak hazırlanan 08/03/2017 tarih ve 30001 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren “T.C. Ziraat Bankası A.Ş. ve Tarım Kredi Kooperatiflerince Tarımsal Üretime Dair Düşük Faizli Yatırım ve İşletme Kredisi Kullandırılmasına İlişkin Uygulama Esasları Tebliği (Tebliğ No: 2017/15)”nin 4. maddesinin 2. fıkrasında, Damızlık süt sığırı yetiştiriciliği için kurulu veya kurulacak işletmelere kullandırılacak olan yatırım kredileri, manda, jersey ve yurt içinde doğmuş holstein ırkı (siyah alaca/kırmızı alaca) damızlık belgeli süt sığırı alımlarını, barınak yapımını ve tadilatını, süt sağım ünitesi, süt soğutma tankı, yem hazırlama ünitesi, balya makinesi, çayır biçme makinesi ve silaj makinesi, gübre yönetimi ile ilgili altyapı ve alet-ekipman alımı, kendi elektrik ihtiyaçlarını yenilenebilir enerji kaynaklarından (güneş ve biyokütle) üretmek için gerekli olan tesis ve alet-ekipman alımını, kurulu işletmelerin münferit alet, ekipman alımlarını ve diğer yatırım giderlerini kapsar.” hükmüne; 42. maddesinde, ” Bu Tebliğ 1/1/2017 tarihinden geçerli olmak üzere yayımı tarihinde yürürlüğe girer.” hükmüne yer verilmiştir.
İşbu davanın açıldığı tarihten sonra 14/09/2017 tarih ve 30180 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren “T.C. Ziraat Bankası A.Ş. ve Tarım Kredi Kooperatiflerince Tarımsal Üretime Dair Düşük Faizli Yatırım ve İşletme Kredisi Kullandırılmasına İlişkin Uygulama Esasları Tebliği (Tebliğ No: 2017/15)’nde Değişiklik Yapılmasına Dair Tebliğ (Tebliğ No: 2017/24)”in 1. maddesiyle, 2017/15 sayılı Tebliğ’in 4. maddesine, “Holstein ırkı hayvan alımlarında, Banka veya TKK tarafından kredi limitleri 1/1/2017 tarihinden önce onaylanan ancak, hayvan tedariki ve serbest dolaşıma giriş işlemleri 2017 yılına kalan üreticiler için, serbest dolaşıma giriş işlemlerinin 31/12/2017 tarihine kadar tamamlanması kaydıyla, yurt içinde doğmuş olma şartı aranmaz.” şeklindeki dördüncü fıkra eklenmiştir.
Öte yandan, Anayasanın 125. maddesinde, idarenin her türlü eylem ve işlemlerine karşı yargı yolunun açık olduğu belirtildikten sonra, son fıkrasında, idarenin kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlü olduğu hükme bağlanmış; 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 2. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendinde ise, idari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları, idari dava türleri arasında sayılmıştır.

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Dava konusu Tebliğ maddesi yönünden inceleme:
2016/9665 sayılı T.C. Ziraat Bankası A.Ş. ve Tarım Kredi Kooperatiflerince Tarımsal Üretime Dair Düşük Faizli Yatırım ve İşletme Kredisi Kullandırılmasına İlişkin Bakanlar Kurulu Kararı ile bu Kararın uygulama usul ve esaslarını düzenleyen dava konusu “T.C. Ziraat Bankası A.Ş. ve Tarım Kredi Kooperatiflerince Tarımsal Üretime Dair Düşük Faizli Yatırım ve İşletme Kredisi Kullandırılmasına İlişkin Uygulama Esasları Tebliği (Tebliğ No: 2017/15)”nin 01/01/2017-31/12/2017 tarihleri arası dönemi kapsadığı, 01/01/2018 tarihinden itibaren, 2018/11188 sayılı T.C. Ziraat Bankası A.Ş. ve Tarım Kredi Kooperatiflerince Tarımsal Üretime Dair Düşük Faizli Yatırım ve İşletme Kredisi Kullandırılmasına İlişkin Bakanlar Kurulu Kararının ve buna ilişkin uygulama usul ve esaslarını düzenleyen “T.C. Ziraat Bankası A.Ş. Ve Tarım Kredi Kooperatiflerince Tarımsal Üretime Dair Düşük Faizli Yatırım ve İşletme Kredisi Kullandırılmasına İlişkin Uygulama Esasları Tebliği (Tebliğ No: 2018/16)”nin uygulanmaya başlandığı anlaşılmaktadır.
Bu durumda, davacı tarafından iptali istenen düzenlemenin yer aldığı Tebliğ’in 31/12/2017 tarihinden sonra yürürlükten kalkmış olması nedeniyle, anılan düzenlemenin iptali istemi yönünden esasının incelenme olanağı kalmayan dava hakkında karar verilmesine hukuken olanak bulunmamaktadır.

Tazminat istemi yönünden inceleme:
Her ne kadar karar tarihi itibariyle yürürlükten kaldırılmış ise de, davacı tarafından doğduğu ileri sürülen zarara yönelik olarak idarenin sorumluluk sebebinin bulunup bulunmadığının tespiti için davaya konu zararın doğmasına neden olduğu iddia edilen Tebliğ maddesinin de hukuka uygunluk denetiminin yapılması gerekmektedir.
Öncelikle, dava konusu Tebliğ’in, 27/12/2016 tarihli ve 2016/9665 sayılı T.C. Ziraat Bankası A.Ş. ve Tarım Kredi Kooperatiflerince Tarımsal Üretime Dair Düşük Faizli Yatırım ve İşletme Kredisi Kullandırılmasına İlişkin Bakanlar Kurulu Kararının yukarıda yer verilen 8. maddesinin 8. fıkrası ile verilen yetki uyarınca (mülga) Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı tarafından hazırlandığı, bu bağlamda Bakanlığın anılan Tebliğ’in tesis edilmesinde yetkili olduğu anlaşılmaktadır.

Anayasa Mahkemesi’nin yerleşik içtihadı haline gelmiş hukuk devleti tanımına göre hukuk devleti, eylem ve işlemleri hukuka uygun, insan haklarına saygılı, bu hak ve özgürlükleri koruyup güçlendiren, her alanda adaletli bir hukuk düzeni kurup bunu geliştirerek sürdüren, Anayasa’ya aykırı durum ve tutumlardan kaçınan, Anayasa ve hukukun üstün kurallarıyla kendini bağlı sayan, yargı denetimine açık olan devlettir.
Hukuk devletinin unsurları, doktrin ve yargı kararlarıyla belirlenmiş olup, bunlardan konuyla ilgili iki tanesi “hukuki güvenlik” ve “belirlilik” ilkeleridir. Bireyin devlete güven duyması, ancak hukuki güveliğin sağlandığı bir hukuk devleti düzeninde mümkün olabilecektir. Anayasada öngörülen temel hak ve hürriyetlerin kullanılması ve insan haklarının insan hayatına egemen kılması için Devlet, bireylerin hukuka olan inançlarını ve güvenlerini korumakla yükümlüdür.
Doktrinde hukuki güvenlik ilkesinin gerekleri de şu şekilde sıralanmıştır: Devlet faaliyetleri, önceden öngörülebilir, tahmin edilebilir olmalı, önceden hukuk kurallarıyla düzenlenmiş olmalı, hukuk düzeninde mümkün olduğunca hukuki istikrar sağlanmalı, idarenin tek yanlı işlem yapma üstünlüğüne karşı, güvence niteliğindeki kurallarla (bireylere katılma, dinleme ve savunma hakkı gibi haklar tanınarak) birey ile idare arasında denge sağlanmalı, idare, bireyin haklı beklentilerine uygun davranmalı, yasal düzenlemelerde hukuka ve devlete olan güveni zedeleyici hususlardan kaçınılmalı; devlet kişinin maddi ve manevi varlığını geliştirilebilmesi için hukuk güvenliğinin sağlandığı bir hukuk devleti yaratmalıdır.
Belirlilik ilkesi, hukuki güvenlikle bağlantılı olup bireyin hangi somut eylem ve olguya hangi hukuki müeyyidenin veya neticenin bağlandığını, bunların idareye hangi müdahale yetkisini doğurduğunu bilmesi anlamına gelir.
Anayasa Mahkemesi’nin 22/05/2013 tarih ve E:2013/39, K:2013/65 sayılı kararında, “Kişilerin hukuki güvenliğini sağlamayı amaçlayan hukuki güvenlik ilkesi hukuk normlarının öngörülebilir olmasını, bireylerin tüm eylem ve işlemlerinde devlete güven duyabilmesini, devletin de yasal düzenlemelerinde bu güven duygusunu zedeleyici yöntemlerden kaçınmasını gerekli kılar. Belirlilik ilkesi ise yasal düzenlemelerin hem kişiler hem de idare yönünden herhangi bir duraksamaya ve kuşkuya yer vermeyecek şekilde açık, net, anlaşılır ve uygulanabilir olmasını, ayrıca kamu otoritelerinin keyfî uygulamalarına karşı koruyucu önlem içermesini ifade etmektedir.” saptamalarına yer verilmiştir.
Hukuk devleti ilkesi ile yakından ilişkili bir başka idare hukuku kavramı olan idari istikrar ilkesi ise; vatandaşların idarenin işlem ve eylemlerine karşı kendilerini hukuki güvenlik içerisinde hissetmeleri ve ayrıca idarenin düzgün işlemesini sağlayarak düzenli idare ilkesinin gerçekleşmesi şeklinde iki temel anlamda ele alınması gereken bir ilkedir. Buna göre vatandaşların kendilerini hukuki güvenlik içerisinde hissetmeleri için idarenin belirlilik, idari ve yargısal teamüllere uygunluk, kazanılmış haklara saygı, haklı beklentilere uygunluk ve geriye yürümezlik gibi alt ilkelere uygun hareket etmesi gerekmektedir. Bu alt ilkelerin her biri hukuki güvenlik anlamında idari istikrarı gerçekleştirmeye yönelik ilkelerdir.
Bu açıklamalar ışığında, idareler, kendi görev alanlarını ilgilendiren kanunların uygulanmasını sağlamak üzere ve bunlara aykırı olmamak şartıyla, her zaman yönetmelik, tebliğ, genelge çıkarabilme ve bu düzenlemelerle, değişen koşullar dikkate alınarak, daha önceki düzenlemeler ile doğmuş bulunan objektif hukuki durumları, ileriye yönelik olarak yürürlükten kaldırma yetkisine sahip bulunmaktadırlar. Ancak idareler, bu konudaki yetkilerini kullanırken önceki düzenlemeler kapsamında kişilerin kazanılmış haklarını ve haklı beklentilerini korumak zorundadırlar. Bu durum, hukuk güvenliğinin ve hukuki istikrarın sağlaması açısından vazgeçilmez niteliktedir.
Dosyanın incelenmesinden, davacı tarafından, 2016 yılına ilişkin T.C. Ziraat Bankası ve Tarım Kredi Kooperatifleri aracılığıyla sağlanan düşük faizli kredi imkanından yararlanma usul ve esaslarının belirlenmesine yönelik davalı Bakanlıkça hazırlanan 2016/8 sayılı Tebliğ hükümleri uyarınca, yurt dışından holstein ırkı damızlık belgeli süt sığırı alımı için kredi sözleşmesi imzalanması üzerine Avusturya’da bulunan bir firma ile hayvan satış sözleşmesinin imzalandığı, 08/03/2017 tarihinde yayımlanarak (dava konusu 42. maddesi hükmü uyarınca 01/01/2017 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere) yürürlüğe giren 2017/15 sayılı Tebliğ ile düşük faizli kredi imkanından yararlanabilmek için holstein ırkı hayvanların yurt içinde doğmuş olması şartı getirildiğinden bahisle daha önce düşük faizli kredinin davacıya tahsis edilmesine ve buna yönelik sözleşmenin imzalanmasına rağmen düşük faizli krediden yararlandırılmadığı ve yüksek faizli kredi kullanılmak suretiyle hayvan alım işleminin tamamlandığı anlaşılmaktadır.
Dava konusu düzenlemeden önce yayımlanan 2016/8 numaralı Tebliğ kapsamında damızlık belgeli holstein ırkı süt sığırları alımları için sağlanan düşük faizli kredi imkanınından yararlanabilmek için hayvanların yurt içinde doğmuş olması şartı aranmazken, 2017/15 numaralı Tebliğ ile yurtiçinde doğmuş olma şartının aranması konusunda davalı idarenin takdir yetkisi olmakla birlikte, düşük faiz imkanından yararlanmak amacıyla başvuruda bulunan ve bu konuda haklı beklenti içerisinde olan kişilerin haklarını koruyucu ve gözetici biçimde düzenleme yapılması gerekmektedir. Bu yönüyle dava konusu düzenleme ile hayvancılık işiyle iştigal edenlerin haklı beklentilerinin karşılanması amacıyla düşük faizli krediye başvuru tarihi esas alınmak suretiyle, daha önceki Tebliğ kapsamında krediye başvuran kişilerin hakkını koruyacak nitelikte düzenleme yapılmadığından, dava konusu Tebliğ’in 42. maddesinde yer alan hukuk güvenliğini zedeleyici nitelikteki eksik düzenlemede hukuka uyarlık bulunmamaktadır.
Öte yandan, 14/09/2017 tarih ve 30180 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan ve 2017/15 numaralı Tebliğ’de değişiklik yapan 2017/24 numaralı Tebliğ’in 01/01/2017 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere yayımı tarihinde yürürlüğe giren 1. maddesi ile holstein ırkı hayvan alımlarında, Banka veya Tarım Kredi Kooperatifleri tarafından kredi limitleri 01/01/2017 tarihinden önce onaylanan ancak, hayvan tedariki ve serbest dolaşıma giriş işlemleri 2017 yılına kalan üreticiler için, serbest dolaşıma giriş işlemlerinin 31/12/2017 tarihine kadar tamamlanması kaydıyla, yurt içinde doğmuş olma şartının aranmayacağına ilişkin geçiş hükmü getirilmişse de, bu hükmün 08/03/2017-14/09/2017 tarihleri arasında düşük faizli kredi imkanından yaralanamayarak yüksek faizli kredi kullanan davacı açısından herhangi bir yararı bulunmamaktadır.
Yukarıdaki açıklamalar doğrultusunda, Dairemizin 13/10/2022 tarihli ara kararı ile davacı şirketin yüksek faizli kredi kullanması nedeniyle uğramış olduğu zararlarının belirlenebilmesi amacıyla davalı idareye ve T.C. Ziraat Bankası A.Ş.’ye, davacı şirket ile Banka arasında 2016/8 sayılı Tebliğ kapsamında imzalanan 03/03/2017 tarihli sözleşmeye konu kredi faizleri ile 2017/15 sayılı Tebliğ kapsamında kullandırılan kredi faizleri arasındaki fark tutarı sorulmuş; Ziraat Bankası A.Ş. tarafından verilen cevabi yazıda, davacıya 04/05/2017 tarihinde %13,5 faiz oranı ile 325.000,00 TL büyükbaş hayvancılık kredisi kullandırıldığı, davacıya düşük faizli (%11) kredi kullandırılsa idi her iki ödeme planı arasında 79.010,85 TL fark bulunacağı belirtilmiş, davalı idare tarafından ara kararına cevap verilmemiştir.
Davacı tarafından, 28/04/2017 tarihinde de 250.000,00 TL yüksek faizli kredi kullanıldığı belirtilmiş ise de, bu tarihte kullanılan kredinin … Geri Dönüşüm Ltd. Şti. adına kullanıldığı, davacı şirket ile anılan şirketin ortakları aynı olsa dahi ayrı tüzel kişiliği bulunan … Geri Dönüşüm Ltd. Şti. tarafından kullanılan kredi nedeniyle davacı şirketin zararının bulunduğu kabul edilerek tazminat ödenmesine hukuki olanak bulunmadığı sonucuna varılmıştır.
Bu durumda, davacı şirket tarafından düşük faizli kredi imkanından yararlanılamaması nedeniyle kullanılan daha yüksek faiz oranlı 325.000,00 TL tutarlı kredi faizi nedeniyle uğranıldığı anlaşılan 79.010,85 TL’lik maddi zararın tazminat olarak davalı idarece davacıya ödenmesi, fazlaya ilişkin talebin reddedilmesi gerekmektedir.

KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. Dava konusu Tebliğ maddesi yönünden KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA,
2..Tazminat isteminin 79.010,85 TL’lik kısmının kabulüne, 59.580,15 TL’lik kısmının reddine,
3. Ayrıntısı aşağıda gösterilen yargılama giderinin haklılık oranına göre 851,06 TL’sinin davacı üzerinde, 1.702,13 TL’sinin davalı üzerinde bırakılmasına,
4. Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca; dava konusu işlem yönünden … TL vekâlet ücretinin davalı idareden alınarak davacıya verilmesine, tazminat talebinin kabul edilen kısmı yönünden … TL’nin davalı idareden alınarak davacıya verilmesine, reddedilen kısmı yönünden … TL’nin davacıdan alınarak davalı idareye verilmesine ,
5. Posta gideri avansından artan tutarın kararın kesinleşmesinden sonra davacıya iadesine,
6. Bu kararın tebliğ tarihini izleyen 30 (otuz) gün içerisinde Danıştay İdari Dava Daireleri Kuruluna temyiz yolu açık olmak üzere, 27/12/2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.